1.
kur’an’ın piyasadaki incil’leri düzeltmesi
bir başka güzel örneğini de israiloğulları'nın mısır'dan çıkış öyküsünde görmekteyiz:
piyasadaki sahte tevrat, israiloğulları'nın mısır'dan çıkışını anlatırken, bu büyük kurtuluş mucizesini, sözde tanrı tarafından emredilen kolektif bir hırsızlık eylemiyle gölgelemektedir. bu anlatı, hem tanrı'ya hem de o'nun elçisi musa'ya, en temel ahlaki ilkelerin ihlalini emreden bir rol biçmektedir. buna karşılık kutsal kur'an, bunu tamamen reddederek, mısır'dan çıkış kıssasını bir zulümden kurtuluşa ve ilahi lütfa erişe dönüştürerek düzeltir ve emanete sadakat ilkesinin mutlaklığını teyit eder.
tahrif edilmiş tevrat'taki hata: tanrı adına hırsızlık emri
eski ahit'in mısır'dan çıkış (exodus) kitabı, israiloğullarına mısır'dan ayrılmadan önce mısırlı komşularından altın, gümüş ve değerli eşyalar "istemelerini" ve bu yolla onları "yağmalamalarını" emreder.
sahte tevrat'ın anlatımı (ahlaki çöküş):
"her kadın komşusundan ve evinde kalan misafirden gümüş ve altın takılar, giysiler isteyecek... böylece mısırlıları soyacaksınız [yağmalayacaksınız]." (mısır'dan çıkış 3:21-22)
"...israil halkı musa'nın dediğini yapmış, mısırlılardan gümüş ve altın takılar, giysiler istemişti... böylece istediklerini aldılar. mısırlıları soydular [yağmaladılar]." (mısır'dan çıkış 12:35-36)
bu anlatının yarattığı önemli ahlaki ve teolojik sorunlar:
hile ve hırsızlığın meşrulaştırılması: buradaki "istemek" fiili, geri verme niyeti olmaksızın "ödünç alma" eylemidir ki bu açıkça bir hile ve hırsızlıktır. dikkat edin burada iyi niyetli kişilerin malları alınmakta. onlar istediklerinde onlara yardım eden kişilere bu kötülük yapılmakta.
tanrı'yı suça ortak etmek: sahte tevrat'taki anlatıya göre, bu "yağmayı" sözde bizzat tanrı emretmekte ve mısırlıların kalplerini yumuşatarak bu suça zemin hazırlamaktadır. bu, tanrı'ya atılmış bir iftiradır.
"çalmayacaksın" emriyle çelişki: aynı tevrat'ta yer alan on emir'in temel ilkelerinden biri olan "çalmayacaksın" (mısır'dan çıkış 20:15) emri, burada bizzat tanrı tarafından ihlal ettirilmektedir. bu, metin içinde bariz bir çelişkidir.
peygambere iftira: musa, kavmine , kendilerine yardım eden kişilere kötülük yapmayı öğreten kişi durumuna düşürülmektedir sahte tevrat'ta.
kutsal kur'an'ın ahlakı ve onuru tesis eden düzeltmesi
kur'an, mısır'dan çıkış'ı anlatırken böyle bir olaydan hiç bahsetmez. kur'an'daki anlatı tamamen zulümden kaçış, ilahi yardım ve onurlu bir kurtuluş üzerine kuruludur. zaten kur'an'ın genel ahlaki ilkeleri de böyle bir eylemi imkansız kılar.
kıssanın gerçek anlatımı: , ilahi lütuf olarak miras
kur'an, israiloğullarının mısır'ın zenginliklerine bir hırsızlık eylemiyle değil, firavun ve ordusu allah tarafından yok edildikten sonra, allah'ın onlara bahşettiği bir lütuf ve miras olarak sahip olduklarını açıklar.
"(musa'ya vahyettik): 'kullarımla geceleyin yola çık, çünkü takip edileceksiniz.' ... biz de onları (firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve şerefli bir makamdan çıkardık. işte böyle! ve bunlara israiloğullarını mirasçı kıldık." (kur'an, şu'arâ 26:52-59)
burada zenginliğin elde edilmesi, "komşuyu aldatıp soymak" yoluyla değil, zalimin yok edilip mazlumun onun yerine geçirilmesi şeklindeki ilahi adalet yoluyla gerçekleşir. yani kendilerine yardım etmeye kalkan kişilere yapılan olumsuz bir şey sözkonusu değildir.
evrensel ilke: emanete sadakat mutlaktır
kur'an, emanete sadakati imanın en temel şartlarından biri olarak görür.
"şüphesiz allah, size emanetleri ehline vermenizi emreder..." (kur'an, nisâ 4:58)
"ey iman edenler! allah'a ve resûl'e ihanet etmeyin, (sonucunu) bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin." (kur'an, enfâl 8:27)
bu mutlak ahlaki ilke, bir peygamberin veya tanrı'nın emanete ihanet etmeyi (hile yoluyla mal almayı) emretmesini imkansız kılar.
evrensel yasak: hırsızlık kesinlikle haramdır
kutsal kur'an, hırsızlığı hiçbir koşulda meşrulaştırmaz. en büyük suçlardan kabul eder.
"çalmayacaksın" emri, kur'an'da asla çelişkiye düşülmeyen evrensel bir hukuk kuralıdır.
ve böylece kutsal kuran bir kez daha bize olayları gerçek haliyle anlatarak doğru bilgileri sunar.
“allah kötülüğü ve çirkin işleri emretmez.”
(araf 7:28)
piyasadaki sahte tevrat, israiloğulları'nın mısır'dan çıkışını anlatırken, bu büyük kurtuluş mucizesini, sözde tanrı tarafından emredilen kolektif bir hırsızlık eylemiyle gölgelemektedir. bu anlatı, hem tanrı'ya hem de o'nun elçisi musa'ya, en temel ahlaki ilkelerin ihlalini emreden bir rol biçmektedir. buna karşılık kutsal kur'an, bunu tamamen reddederek, mısır'dan çıkış kıssasını bir zulümden kurtuluşa ve ilahi lütfa erişe dönüştürerek düzeltir ve emanete sadakat ilkesinin mutlaklığını teyit eder.
tahrif edilmiş tevrat'taki hata: tanrı adına hırsızlık emri
eski ahit'in mısır'dan çıkış (exodus) kitabı, israiloğullarına mısır'dan ayrılmadan önce mısırlı komşularından altın, gümüş ve değerli eşyalar "istemelerini" ve bu yolla onları "yağmalamalarını" emreder.
sahte tevrat'ın anlatımı (ahlaki çöküş):
"her kadın komşusundan ve evinde kalan misafirden gümüş ve altın takılar, giysiler isteyecek... böylece mısırlıları soyacaksınız [yağmalayacaksınız]." (mısır'dan çıkış 3:21-22)
"...israil halkı musa'nın dediğini yapmış, mısırlılardan gümüş ve altın takılar, giysiler istemişti... böylece istediklerini aldılar. mısırlıları soydular [yağmaladılar]." (mısır'dan çıkış 12:35-36)
bu anlatının yarattığı önemli ahlaki ve teolojik sorunlar:
hile ve hırsızlığın meşrulaştırılması: buradaki "istemek" fiili, geri verme niyeti olmaksızın "ödünç alma" eylemidir ki bu açıkça bir hile ve hırsızlıktır. dikkat edin burada iyi niyetli kişilerin malları alınmakta. onlar istediklerinde onlara yardım eden kişilere bu kötülük yapılmakta.
tanrı'yı suça ortak etmek: sahte tevrat'taki anlatıya göre, bu "yağmayı" sözde bizzat tanrı emretmekte ve mısırlıların kalplerini yumuşatarak bu suça zemin hazırlamaktadır. bu, tanrı'ya atılmış bir iftiradır.
"çalmayacaksın" emriyle çelişki: aynı tevrat'ta yer alan on emir'in temel ilkelerinden biri olan "çalmayacaksın" (mısır'dan çıkış 20:15) emri, burada bizzat tanrı tarafından ihlal ettirilmektedir. bu, metin içinde bariz bir çelişkidir.
peygambere iftira: musa, kavmine , kendilerine yardım eden kişilere kötülük yapmayı öğreten kişi durumuna düşürülmektedir sahte tevrat'ta.
kutsal kur'an'ın ahlakı ve onuru tesis eden düzeltmesi
kur'an, mısır'dan çıkış'ı anlatırken böyle bir olaydan hiç bahsetmez. kur'an'daki anlatı tamamen zulümden kaçış, ilahi yardım ve onurlu bir kurtuluş üzerine kuruludur. zaten kur'an'ın genel ahlaki ilkeleri de böyle bir eylemi imkansız kılar.
kıssanın gerçek anlatımı: , ilahi lütuf olarak miras
kur'an, israiloğullarının mısır'ın zenginliklerine bir hırsızlık eylemiyle değil, firavun ve ordusu allah tarafından yok edildikten sonra, allah'ın onlara bahşettiği bir lütuf ve miras olarak sahip olduklarını açıklar.
"(musa'ya vahyettik): 'kullarımla geceleyin yola çık, çünkü takip edileceksiniz.' ... biz de onları (firavun ve kavmini) bahçelerden, pınarlardan, hazinelerden ve şerefli bir makamdan çıkardık. işte böyle! ve bunlara israiloğullarını mirasçı kıldık." (kur'an, şu'arâ 26:52-59)
burada zenginliğin elde edilmesi, "komşuyu aldatıp soymak" yoluyla değil, zalimin yok edilip mazlumun onun yerine geçirilmesi şeklindeki ilahi adalet yoluyla gerçekleşir. yani kendilerine yardım etmeye kalkan kişilere yapılan olumsuz bir şey sözkonusu değildir.
evrensel ilke: emanete sadakat mutlaktır
kur'an, emanete sadakati imanın en temel şartlarından biri olarak görür.
"şüphesiz allah, size emanetleri ehline vermenizi emreder..." (kur'an, nisâ 4:58)
"ey iman edenler! allah'a ve resûl'e ihanet etmeyin, (sonucunu) bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin." (kur'an, enfâl 8:27)
bu mutlak ahlaki ilke, bir peygamberin veya tanrı'nın emanete ihanet etmeyi (hile yoluyla mal almayı) emretmesini imkansız kılar.
evrensel yasak: hırsızlık kesinlikle haramdır
kutsal kur'an, hırsızlığı hiçbir koşulda meşrulaştırmaz. en büyük suçlardan kabul eder.
"çalmayacaksın" emri, kur'an'da asla çelişkiye düşülmeyen evrensel bir hukuk kuralıdır.
ve böylece kutsal kuran bir kez daha bize olayları gerçek haliyle anlatarak doğru bilgileri sunar.
“allah kötülüğü ve çirkin işleri emretmez.”
(araf 7:28)
devamını gör...