1.
nikolay çavuşesku
20. yüzyılın en sert çöken liderlerinden biri. 24 yıl boyunca romanya’yı yumruk gibi yönetti, sonunda kendi halkının gözleri önünde darmadağın oldu. hem de canlı yayında.
önceleri halk kahramanıydı. fakirlikten gelip ülkenin başına geçmişti. dışa bağımlılığı azaltmaya çalıştı, borçları ödedi, kendi sanayisini kurmaya çalıştı. ama sonra kendine aşık oldu. bütün sistem “liderimiz” ekseninde dönmeye başladı. her okulda onun sözleri, her duvarda onun portresi, her açılışta onun ismi. öyle bir tapınma kültü ki, kendi eşi bile bilim kadını ilan edilip ülkenin ikinci adamı yapıldı. içi boş unvanlar, vitrin başarılar.
ama vitrinin arkası çürüyordu. halk açlıktan kıvranıyor, insanlar evlerinde donuyordu. ilaç yok, ekmek yok, elektrik yok. ama televizyonlar sürekli “romanya gelişiyor” diyordu. propaganda makineleri tam gaz çalışıyordu. öyle ki, ülke dışında ceaușescu’yu öven sözler sipariş ediliyor, uluslararası medyada parlatma kampanyaları yürütülüyordu. lider eleştirilemezdi. muhalif olan “hain”di. herkes susmuştu.
ve bir gün geldi: 21 aralık 1989. bükreş’te büyük bir meydan, binlerce insan, ceaușescu klasik balkon konuşması için sahnede. o an her zamanki gibi eller havaya, alkışlar bekliyor. ama beklediği olmuyor. meydanda bir uğultu başlıyor. sonra ıslıklar. sonra “istifa” sesleri.
o an ceaușescu’nun yüzü düşüyor. gözleri boşalıyor. kontrolü kaybettiğini anlıyor ama ne yapacağını bilmiyor. kameralar hala kayıtta. tüm dünya o çöküş anına tanık oluyor. kurduğu korku imparatorluğu bir anda buhar oluyor. o güne kadar kimsenin ses çıkarmaya cesaret edemediği halk, nihayet konuşuyor. hem de tek ağızdan.
bunun ardından yaşananlar hızla gelişiyor. helikopterle kaçış, yakalanma, hızlandırılmış bir göstermelik yargılama ve 25 aralık’ta kurşuna dizilerek son bulan bir diktatörlük.
ölmeden önceki hali ibretliktir. elleri arkadan bağlı, gözlerinde panik. yıllarca halkını korkuyla yöneten adamın, en çok kendi korktuğu an. o kurduğu devasa saraylar, o gösterişli mitingler, o alkışlar… hepsi 30 saniyede yok olmuş.
bugün hâlâ bazı ülkelerde ceaușescu’yu hatırlatan tipler var. bir adamın bütün devleti temsil ettiği, her şeye onun karar verdiği, medyanın lider övgüsüyle dolduğu, muhalefetin yaftalandığı rejimler. “ülkenin tek kurtarıcısı benim” diyen liderler. isim vermeye gerek yok, zaten herkes tanıyor. tıpkı ceaușescu gibi, onlar da balkonlara çıkıp alkış bekliyor. ama unuttukları bir şey var: balkonlar sadece yükselmek için değil, düşmek için de var.
tarihin güzel bir huyu var: ne kadar bastırsan da, gün gelir gerçekler konuşur.
önceleri halk kahramanıydı. fakirlikten gelip ülkenin başına geçmişti. dışa bağımlılığı azaltmaya çalıştı, borçları ödedi, kendi sanayisini kurmaya çalıştı. ama sonra kendine aşık oldu. bütün sistem “liderimiz” ekseninde dönmeye başladı. her okulda onun sözleri, her duvarda onun portresi, her açılışta onun ismi. öyle bir tapınma kültü ki, kendi eşi bile bilim kadını ilan edilip ülkenin ikinci adamı yapıldı. içi boş unvanlar, vitrin başarılar.
ama vitrinin arkası çürüyordu. halk açlıktan kıvranıyor, insanlar evlerinde donuyordu. ilaç yok, ekmek yok, elektrik yok. ama televizyonlar sürekli “romanya gelişiyor” diyordu. propaganda makineleri tam gaz çalışıyordu. öyle ki, ülke dışında ceaușescu’yu öven sözler sipariş ediliyor, uluslararası medyada parlatma kampanyaları yürütülüyordu. lider eleştirilemezdi. muhalif olan “hain”di. herkes susmuştu.
ve bir gün geldi: 21 aralık 1989. bükreş’te büyük bir meydan, binlerce insan, ceaușescu klasik balkon konuşması için sahnede. o an her zamanki gibi eller havaya, alkışlar bekliyor. ama beklediği olmuyor. meydanda bir uğultu başlıyor. sonra ıslıklar. sonra “istifa” sesleri.
o an ceaușescu’nun yüzü düşüyor. gözleri boşalıyor. kontrolü kaybettiğini anlıyor ama ne yapacağını bilmiyor. kameralar hala kayıtta. tüm dünya o çöküş anına tanık oluyor. kurduğu korku imparatorluğu bir anda buhar oluyor. o güne kadar kimsenin ses çıkarmaya cesaret edemediği halk, nihayet konuşuyor. hem de tek ağızdan.
bunun ardından yaşananlar hızla gelişiyor. helikopterle kaçış, yakalanma, hızlandırılmış bir göstermelik yargılama ve 25 aralık’ta kurşuna dizilerek son bulan bir diktatörlük.
ölmeden önceki hali ibretliktir. elleri arkadan bağlı, gözlerinde panik. yıllarca halkını korkuyla yöneten adamın, en çok kendi korktuğu an. o kurduğu devasa saraylar, o gösterişli mitingler, o alkışlar… hepsi 30 saniyede yok olmuş.
bugün hâlâ bazı ülkelerde ceaușescu’yu hatırlatan tipler var. bir adamın bütün devleti temsil ettiği, her şeye onun karar verdiği, medyanın lider övgüsüyle dolduğu, muhalefetin yaftalandığı rejimler. “ülkenin tek kurtarıcısı benim” diyen liderler. isim vermeye gerek yok, zaten herkes tanıyor. tıpkı ceaușescu gibi, onlar da balkonlara çıkıp alkış bekliyor. ama unuttukları bir şey var: balkonlar sadece yükselmek için değil, düşmek için de var.
tarihin güzel bir huyu var: ne kadar bastırsan da, gün gelir gerçekler konuşur.
devamını gör...