1.
iskenderiye kütüphanesi
"eğer zamanda geriye gidebilseydik, ilk geleceğim yer burası olurdu."
carl sagan
900.000 kadar esere ev sahipliği yapmış iskenderiye kütüphanesi, antik çağın en büyük kütüphanesidir. içinde o devirde bilinen bütün bitki ve hayvan türlerinin birer örneğinin bulunduğu bir müzeye, anatomi salonuna, tercüme bölümüne, rasathaneye, ve aynı anda 2500 kişiye çalışma imkanı veren bu kütüphane adeta devrinin bilim merkezi olmuştur. ne yazık ki yobazlık ve savaşlar bu insanlık mirasının sonunu getirmiştir.

iskenderiye şehri, büyük iskender tarafından kurulmuştur. iskender, burada geçirdiği zamanda gün batımından çok etkilenmiş ve mimarlarına buraya bir şehir kurulmasını emretmiştir. önceleri küçük bir balıkçı kasabası olan iskenderiye, daha sonraları döneminin bilim ve kültür merkezi olacaktır. iskender'in ölümünden sonra şehir ptolemaios'un eline geçmiştir. ptolemaios, iskender'in kumandanlarından lagus'un oğludur. ptolemaios, savaştan hoşlanmamaktadır ve hiçbir zaman ülkesinin sınırlarını genişletme çabasında olmamıştır. o savaşa değil bilime ve edebiyata düşkün bir kral olarak hüküm sürmüştür. ptolemaios, mısır'ın gelenek ve göreneklerini benimsemiş, eski kanunları ve dini törenleri korumuştur. hatta bununla kalmayıp kendisine firavun unvanını da alarak halkın sevgisini kazanmıştır.
firavun, iskenderiye şehrini onarıp, geliştirerek devrin en meşhur başkenti haline getirmiştir. bu başkentin en önemli eseri ise iskenderiye kütüphanesi'dir. saraya yakın bir konuma yapılmış olan kütüphane içinde, müze, rasathane, botanik bahçesi ve anatomi salonu da bulundurmaktadır. sahip olduğu 900 bin eser ile antik çağın en büyük kütüphanesi unvanını da elde etmiştir. bu kütüphane, bulabileceği her yazılı eseri alma yetkisine sahiptir. hatta şöyle ki, mısır'a giren her kitap önce kütüphaneye getirilir bir örneği alındıktan sonra sahibine teslim edilirdi. döneminin bilim ve kültür merkezi olan bu kütüphane, devrin en önemli bilim insanlarını da ağırlamıştır. matematik bilgini öklid, mekanik bilimci arşimet, tıp bilimci herofilos, gök bilimci batlamyus ve daha niceleri. filozof, matematikçi ve astronom hypatia da bu kütüphanede dersler vermiştir.
kütüphanenin sonu ise maalesef ki oldukça hüzünlü olmuştur. kütüphane ilk olarak sezar şehri kuşattığında ortaya çıkan bir yangın ile zarar görmüştür. kütüphanenin sonunu getiren olay ise dini yobazlıktır. iskenderiye'de bir dönem halkın bir bölümü pagan inancına sahip iken çoğunluk ise hristiyandı. bu iki grup arasında sürekli devam eden bir çatışma söz konusuydu. bir gün hristiyanların, pagan inancına ait bir dini metinle alay etmesi üzerine büyük bir ayaklanma ortaya çıktı. iki taraftan da insanlar kılıçtan geçirildi. bu durum üzerine imparator ı. theodosius, iskenderiye'de pagan inancın neden bu kadar yaygın olduğunu öğrenmek istedi. valinin, kütüphanedeki metinleri hedef olarak göstermesi üzerine imparator kütüphanenin yok edilmesini emretti. kütüphanedeki tüm eserler şehrin hamamlarına dağıtılarak yakılmıştır. bu öylesine büyük bir hazinedir ki hamamlarda günlerce sadece metinler yanmıştır. ve insanlık tarihinin bilim ve kültür hazinesi böylesine bir yobazlık ile yok olmuştur. araştırmacıların, eğer bu metinlere ulaşabilseydik şu an insanlık olarak bambaşka bir noktada olurduk diye bahsettiği bu eserler, işte böyle kaybolup gitmiştir. cehaletin ve yobazlığın bu dünyadaki en büyük hastalık, en zorlu düşman olduğunu bu olay ile bir kez daha görmüş oluyoruz. bizler sahip olduğumuz bir kitabın bir yaprağını katlamaktan çekinirken, insanlık din adı altında bu mirasları yok etmiştir. bağdat, bergama, iskenderiye ve nicesi. o metinlere şu an sahip olsaydık belki de insanlık olarak hayal bile edemeyeceğimiz bir noktada olacaktık.
carl sagan
900.000 kadar esere ev sahipliği yapmış iskenderiye kütüphanesi, antik çağın en büyük kütüphanesidir. içinde o devirde bilinen bütün bitki ve hayvan türlerinin birer örneğinin bulunduğu bir müzeye, anatomi salonuna, tercüme bölümüne, rasathaneye, ve aynı anda 2500 kişiye çalışma imkanı veren bu kütüphane adeta devrinin bilim merkezi olmuştur. ne yazık ki yobazlık ve savaşlar bu insanlık mirasının sonunu getirmiştir.

iskenderiye şehri, büyük iskender tarafından kurulmuştur. iskender, burada geçirdiği zamanda gün batımından çok etkilenmiş ve mimarlarına buraya bir şehir kurulmasını emretmiştir. önceleri küçük bir balıkçı kasabası olan iskenderiye, daha sonraları döneminin bilim ve kültür merkezi olacaktır. iskender'in ölümünden sonra şehir ptolemaios'un eline geçmiştir. ptolemaios, iskender'in kumandanlarından lagus'un oğludur. ptolemaios, savaştan hoşlanmamaktadır ve hiçbir zaman ülkesinin sınırlarını genişletme çabasında olmamıştır. o savaşa değil bilime ve edebiyata düşkün bir kral olarak hüküm sürmüştür. ptolemaios, mısır'ın gelenek ve göreneklerini benimsemiş, eski kanunları ve dini törenleri korumuştur. hatta bununla kalmayıp kendisine firavun unvanını da alarak halkın sevgisini kazanmıştır.
firavun, iskenderiye şehrini onarıp, geliştirerek devrin en meşhur başkenti haline getirmiştir. bu başkentin en önemli eseri ise iskenderiye kütüphanesi'dir. saraya yakın bir konuma yapılmış olan kütüphane içinde, müze, rasathane, botanik bahçesi ve anatomi salonu da bulundurmaktadır. sahip olduğu 900 bin eser ile antik çağın en büyük kütüphanesi unvanını da elde etmiştir. bu kütüphane, bulabileceği her yazılı eseri alma yetkisine sahiptir. hatta şöyle ki, mısır'a giren her kitap önce kütüphaneye getirilir bir örneği alındıktan sonra sahibine teslim edilirdi. döneminin bilim ve kültür merkezi olan bu kütüphane, devrin en önemli bilim insanlarını da ağırlamıştır. matematik bilgini öklid, mekanik bilimci arşimet, tıp bilimci herofilos, gök bilimci batlamyus ve daha niceleri. filozof, matematikçi ve astronom hypatia da bu kütüphanede dersler vermiştir.
kütüphanenin sonu ise maalesef ki oldukça hüzünlü olmuştur. kütüphane ilk olarak sezar şehri kuşattığında ortaya çıkan bir yangın ile zarar görmüştür. kütüphanenin sonunu getiren olay ise dini yobazlıktır. iskenderiye'de bir dönem halkın bir bölümü pagan inancına sahip iken çoğunluk ise hristiyandı. bu iki grup arasında sürekli devam eden bir çatışma söz konusuydu. bir gün hristiyanların, pagan inancına ait bir dini metinle alay etmesi üzerine büyük bir ayaklanma ortaya çıktı. iki taraftan da insanlar kılıçtan geçirildi. bu durum üzerine imparator ı. theodosius, iskenderiye'de pagan inancın neden bu kadar yaygın olduğunu öğrenmek istedi. valinin, kütüphanedeki metinleri hedef olarak göstermesi üzerine imparator kütüphanenin yok edilmesini emretti. kütüphanedeki tüm eserler şehrin hamamlarına dağıtılarak yakılmıştır. bu öylesine büyük bir hazinedir ki hamamlarda günlerce sadece metinler yanmıştır. ve insanlık tarihinin bilim ve kültür hazinesi böylesine bir yobazlık ile yok olmuştur. araştırmacıların, eğer bu metinlere ulaşabilseydik şu an insanlık olarak bambaşka bir noktada olurduk diye bahsettiği bu eserler, işte böyle kaybolup gitmiştir. cehaletin ve yobazlığın bu dünyadaki en büyük hastalık, en zorlu düşman olduğunu bu olay ile bir kez daha görmüş oluyoruz. bizler sahip olduğumuz bir kitabın bir yaprağını katlamaktan çekinirken, insanlık din adı altında bu mirasları yok etmiştir. bağdat, bergama, iskenderiye ve nicesi. o metinlere şu an sahip olsaydık belki de insanlık olarak hayal bile edemeyeceğimiz bir noktada olacaktık.
devamını gör...