bu başlık bana bir anımı hatırlattı. ne zaman baba sevgisi gibi muhabbetler geçse zaten o anımı hatırlarım.
ortaokulda o zamanlar çok yakın olduğum bir arkadaşım vardı, tüm gün okulda beraber takılır okuldan sonra da yine ayrılmazdık. genel olarak neşeli görünen, şakacı bir kızdı. beş kardeşler dördü kız, en küçüğü erkek, el üstünde tutulan da o. annesi çalışmaktan hasta düşmüş bir kadındı, babasıysa duvar gibi suratsız bir adamdı. birde gece çalışıp gündüz evde uyuduğu için onlara gitmeye çok çekinirdim. aman ses olmasın, babam uyanırsa çok kızar gibi şeyler duya duya farkında olmadan adamdan korkmaya başlamıştım galiba. neyse işte bir gün arkadaşım okula acayip mutlu geldi. hala o gülümsemesi bile aklımdadır. ki nerdeyse on yıl olmuş. o mutluluğunun sebebi babasının önceki akşam odasına gelip güzel bir iki şey söylemesi ve başını okşamasıymış.
çok şaşırmıştım o an. uzun yıllardır da hep bu anı düşünüp duruyorum. babam dışarıdan sert görünse de bize karşı her zaman elinden gelenin fazlasını yapmayı dener, her zaman sevgisini fazlasıyla gösterir. yani ben başka türlüsünü bilmiyordum. başka türlüsü olabileceğini o arkadaşımdan öğrendim. o günden itibaren de sahip olduğum şeye daha sıkı tutundum.
başkalarının yaralarını görüp de bu bende yok diye şükretmeyi bilmiyorum sizler nasıl yorumluyorsunuz. ama babamın bana gösterdiği sevgi, hayatımda şükredilmeyi hak eden en değerli şeylerden birisidir. ve öğrendiğim en değerli şeylerden biri de hangi sıfatla olursa olsun; anne, baba, arkadaş, sevgili.. hiç fark etmez insan sevgisini göstermekten çekinmemeli, yarın bir kez daha sarılma fırsatı bulamayacak kadar sıkı sarılmaktan korkmamalıdır.
devamını gör...