kendimde fark ettiğim durumdur. önceden karşımdaki insana uzun uzun anlatır fikrini değiştirmeye çalışırdım. savunduğum konuyu kanıtlamak için uğraşırdım ama artık gerçekten kimsenin sabrı kalmadı. o yüzden ya burda tanımlarımda ya da o konudaki fikrim sorulduğunda anlatıyorum kendimi. çünkü inanın çoğu insan fikrini değiştirmiyor hatta daha çok bağlanıyor.
gerçekten hayret ediyorum. bu kadar da cahil olunmaz ki. hâlâ kadınları suçlamanız çok ironik. bir insanın öldürülmediği için şükretmesi ne kadar aşağılık bir his değil mi? kimse devletin polisini meşgul etmiyor merak etmeyin. herkes işini yapıyor.
siz bir kadının sevgilisine laf ettirmediğini görür bunu bütün kadınlar yapıyormuş gibi yargılarsınız. 70 yaşındaki kadın da kendine tecavüz edip öldüren erkeğe ne kadar sert(!) olduğuyla alakalı övgüler yağdırıyordu. sokakta sırf şort giydi diye öldürülen kadınlar da erkekler laf atsın diye giyiniyordu. ne diyelim sizin gibi cahiller bu toplumlarda tükenmediği sürece kadın cinayetleri bitmeyecek.
saçlarımın bir kısmını pembe yaptığım dönem durakta beklerken önümden geçen tatlı bir hanımefendinin yüksek sesle “saçların çook güzel olmuş.” demesi. hiç tanımadığımız insanların böyle samimi iltifat etmesi çok hoşuma gidiyor.
#318297 ocakta yazdığım şu tanımdan sonra yeni bir şeyler eklemeye geldim.
hâlâ da konuştuğumuz kostümlerini kendisi tasarlamış, zamanının tek düzeliğinden çıkıp kişiliğini sahne performanslarına ve kostümlerine de yansıtmıştır.
neşet ertaş ile isimlerini pek yan yana duymasak da bir gece zeki müren’in davet etmesi üzerine ankara’da buluşmuş, gecenin sonuna kadar çalıp söylemişlerdir. hatta neşet ertaş bu buluşma için hayranlıkla “ben çaldıkça mecnun oldu” diye söz edermiş. ben dinledikçe mutlu oldum sizin de ilginizi çeker, kendi ağzından duymak isterseniz diye linkini buraya bırakıyorum.
her şeyiyle gönlümüzü kazanan, trt’de doğup trt’de vefat eden sanat güneşimizin son görüntülerine de buradan ulaşabilirsiniz.
en yakınıma bile güvenemiyorum. seviyorum çok seviyorum ama her an hayatımdan çıkabileceğini bilerek yaşıyorum. çıktığında ya da öldüğünde ne yapacağımı kurup duruyorum kafamda.
bir de çoğu türk genci gibi geleceğe dair hiçbir umudum yok.
karın ağrısıyla uyandım ve inanın hiç mutlu değilim.
antalya bu kadar soğuksa diğer şehirler nasıldır kim bilir diye söylene söylene köpeğimi gezdirmeye çıkıyorum şimdi de. günaydın herkese..
kocaman sarılırdım öncelikle. ben zaten anlamışımdır ama onun söylemesini beklemisimdir. bu yüzden uzun uzadıya konuşmalar yapmaya gerek yok. eğer ilerde bir çocuğum olur ve bana bunu söylerse her an yanında olduğumu hissettirim. ve en önemlisi hastalıklı, nefret kusan insanlardan korurum onu. bu onu farklı birisi yapmıyor ve hoşlandığı cinsiyet yüzünden kendini kötü hissetmesini sağlatmam kimseye. annene bak ve örnek al çocuğum. ılişki deneyimlerimi anlatırım hem sana.
gerçekten hayret ediyorum. bir insandan sırf ayşe'yi sevmeyip ali'yi seviyor diye nasıl nefret edebilirsiniz ki? insan hiç mi düşünmez banane bundan diye. insanları sırf kimlikleri yüzünden sevmemek asıl hastalıktır. kendinden bağımsız birinden nefret etmek, ölmesini istemek normal bir sey değil inanın bu psikolojik bir rahatsızlık.
homofobikseniz beni sevme ihtimaliniz yok direkt engelleyebilirsiniz. hâlâ hastalık diyenler bile var. yahu dilimizde tüy bitti. bilim kanıtladı bunu ama hâlâ inandıramıyoruz. ne anlatsak boş bu gerici hareketinizden kurtulup kendi hayatınıza bakmanız dileğiyle..
#298898
11 ocak'ta yazdığım gerçekleşmiş. şimdi de biraz kendimi kandırıp çabalarımın boşa gitmeyeceğini ve istediğim yerde okuyacağımı not ediyorum. 2 aya güncellerim.
aslında çok fazla var ama aklıma ilk gelenleri paylaşayım.
bu grup genelde isminden de anlayacağımız üzere açık seçik şarkılar yapar ama öyle bir şarkısı var ki yaşadığım ülkeyi bu kadar güzel eleştirene daha denk gelmemiştim. klibi izledikçe derin bir nefes alıp sözlere kayıyor gözleriniz.
"kadınlar ve çocuklar
cinsi fikri başka olanlar
öğrenciyken aç kalıp canına kıyanlar, nerde bu kamu
yıllardır oyundayız bitmedi perdeler
yönetmende kusur çoktu gözlerini yumdu sefiller.."
bu grup da enerjisiyle beni her zaman çekmiştir. resmen punk dinletiyor size. ingilizce şarkılarının yanında non binary ve mtf trans marşı niteliğindeki şu şarkıya da bayılıyorum.
"annem etegimi vermedi, sen erkeksin olmaz dedi."
son olarak azeri, kürt, iranlı ve türk müzisyenlerin bir araya geldiği grup. azerice şarkılarını da çok sevmekle birlikte favorim olanı sizinle paylaşayım.
"sonbahar mı geldi sararırsın
hazan vaktinde dalından koparsın
düşersin bir güce sığınırsın
ama sen yine de düşünme kaybolursun.."
nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsunuz hayret ediyorum. anneniz kadar normal bir kadındır. kendimi tanımlıyorum resmen bu başlığa. sizin tabirinizle "adam" gibi bir erkek bulamamakla hiçbir alakası yok bunun. ya da 35 yaşıma gelince isterim zaten diye de düşünmüyorum. belki öyle "adam" gibi bir erkek aramıyorumdur. belki hemcinsimden hoşlanıyorumdur (ki bu anne olmaya engel değildir.)belki de erkek arkadaşım olmasına rağmen kendim istemiyorumdur. illa altında bir sebep aramaya gerek yok. bu bir tercihtir ve istemek kadar istememek de normaldir. her kadın anne olmak istemez yani anlayacağınız.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.