kadın cinayetleri

gün geçtikçe artan cinayetlerdir.

son 36 saatte 6 kadın öldürüldü, 6 kişinin hayalleri toprağın altına gömüldü... ama kimse buna dur demiyor ve her zaman olduğu gibi kadınlar ölmeye devam ediyor. bunlar nasıl son bulacak ya da son bulacak mı hiç bilmiyorum. çok üzücü bir durumdayız.

maalesef bundan sonrada hiç bitmeyecek bir durum.

azalması için değil de artması için ellerinden gelenin yapıldığı bir olaydır

maalesef işsizlikle aynı kaderi paylaşan sorun.

şiddetin her türlüsüne karşıyız. bir kadına bir kaç sn'den fazla bakmak bile duygusal şiddettir ve korku verir. cezalandırılmalıdır.

doğu'da kızlar, kadın doğar. ecellerinden önce ölürler. ilk yemeği anasının memesinden gelen ve yediği çanağa tükürmekte sakınca görmeyen erkek, o kadar çok kadın gömer ki toprak bile artık dişidir. bu yüzden toprak ana diye bilinir. diri diri gömüle gömüle toprağı bile kadın yapmışlardır. bu yüzden verimsiz ve çoraktır; buna da kadının intikamı denir."

ziyan - hakan günday

erkek cinayetleri, hayvan cinayetleri gibi bir cinayet turudur.

politiktir. şans eseri yaşıyoruz.

dinin kırbaçlarsa politikan öldürür.

aslında uzun yıllardır olan; ancak internet dünyasında haberlere daha hızlı ve detaylı ulaşılabildiğinden sanki sadece son 20-30 senedir varmış gibi olan, hiçbir insanlığa sığmayan, herhangi bir kabul edilebilir nedeni olmayan, canice eylem.

ancak bu kadar canice bir durumda bile o kadar komik meşrulaştırmalar var ki, kan insanın beynine sıçrıyor. öldüren katile "kader mahkumu" demek bile; sanki o suçu işlemek kaderinde varmış gibi, hafifletici bir anlam katıyor.

sayfalarca yazılacak o kadar şey var ki; ancak kimsenin gözleri kör olmasın, neticede insanlık dışıdır, tarifi, bahanesi yoktur.

türkiye'nin kanayan yarası. biraz empati yapmaya çalışalım, iyidir empati. bu cinayet ve şiddet olaylarına şahit olan kadınların psikolojik durumlarını ne kadar anlayabilir bir erkek? 30 yaşında iri yarı sağlıklı sayılabilecek bir erkeğim. hiçbir kere korkarak adım atmadım sokakta. ya da ilişki kurduğum kadınlar tarafından öldürülebileceğim düşüncesiyle yaşamadım. bu olaylara şahit olan her kadın travmatize oluyor. kimisi farkında kimisi farkında değil bu travmanın. bi insanın yaşamı, özgürlüğü dolaylı yoldan ancak bu kadar esir edilebilir. hep bi kaygıyla yaşamak çok iğrenç bir şey değil mi?

külliyen hatalı ve ajite bir tanımdır. ne demek "kadın" cinayeti? cinayet bir kişinin (canlının) yaşam hakkının cebren elinden alınmasıdır. bir kadını öldüren organizma, bir erkeği hayli hayli kolay öldürür, hatta bir hayvanı çerez niyetine öldürür. yanlış anlaşılmasın, ben sadece cinayet ve linç kültürümüzün "kadın" üzerinden yapılmasını eksik ve yanlış buluyorum, mevzu tüm cinayetlerin azaltılması olmalıdır, böyle olursa öldürülen kadın sayısı da azalacaktır, "kadın cinayeti" diye afişe edilince mevzu, sanki erkeğinki can değil patlıcanmış gibi oluyor. bunun yanında daha az sayıda da olsa kadınların öldürdüğü erkeklerde var. ne diyelim yani şimdi? "erkek cinayetleri" ne sonnnnnnn mu? barbar ve acımasız bir kültürden geliyoruz, buna birde islam eklendi ve öldürmekten, can almaktan, hiç de çekinmeyen bir vicdana sahip olduk. neyse...

ülkemizde kadın cinayetlerinin bitme ihtimali sol bir parti gelse dahi yoktur. televizyon da dizilerde kadını tekme tokat dövenler olduktan sonra, yine bu dizilerde maço diye tabir edilen bir erkeğin diğer erkekleri saf dışı bırakıp dişisine ulaşmak için her türlü çirkefliği yapması topluma kötü örnek olacağına kadınlar tam tersi iyi örnek oluyor. bunları gören kadınlar böyle barzo erkeklerin peşinde dolanıp hayatlarını bitiriyorlar. toplumdaki çoğu kadının şiddetten zevk aldığı, aşağılanma fantezisi olduğu bariz göze çarpıyor.

arkasında siyasi politik toplumsal yapılanma olan cinayetlerdir. bir çouğunun gerçekleştiricisi kocaları azmettiricileri ise eril toplumsal düzendir. bu cinayetlerin hızlanması veyahut yavaşlaması ülke yönetiminde söz sahibi kimselere bağlıdır.

ülkemizde gittikçe artan bir durum. her gün farklı bir kadın twitter da gündem oluyor. bir kadının hayattan bu kadar kolay bir şekilde koparılması çok içler acısı. vahşet asla değişmiyor. kocasi, boşandığı eşi, sevgilisi ya da takıntılı sapığı... evde, okulda, sokak ortasında... resmen kaygıyla yaşıyoruz hiçbirimizin garantisi yok.

türkiye'nin yüzkarasıdır. ne durdurulabiliyor ne de önlenmesi için adam akıllı tedbirler alınıyor belli ki...artık ana haber bültenlerinde istanbul'un trafik durumu kadar bile yer bulmadığına, borsa verileri gibi alelade şekilde sunulduğuna göre belli ki herkes fazlasıyla alışmış ve duyarsızlaşmış. (bkz: kadın) konusu hep görmezden gelinip, kapatılıyor bu ülkede. olan aynen bu: kapatılıyor. her şey bir yana kendi hemcinslerimizden bile iğrenç diye tabir edebileceğim yorumlar duyuyorum ben. hâl böyleyken daha ne kadar kadın sokak ortasında, üstelik herkesin gözü önünde öldürülecek kestiremiyorum. öldürülüyorlar, dövülüyorlar, her türlü insanlık dışı davranışa maruz kalıyorlar ve en sonunda sadece birer veri, istatistik olarak kalıyorlar. üzeri örtüldükçe ve sesler bastırıldıkça da bu böyle sürecek ne yazık!

...politiktir.

gelmişiz 2021 yılına hala kadınlar sırf memeleri olduğu için, vajinası olduğu için, bekaretini kaybettiği(!) için, bir andavalın boyunduruğu altında yaşamak istemediği için, birini sevmediği için öldürülüyor. erkekler öldürüyor; ayrılmak istediği için, gerdek gecesinde kan akmadığı için, karşı koyduğu için, kendisi uçkurunu tutamadığı için... her erkek tabii ki katil, tecavüzcü, tacizci, sapık, pedofili vs. değil fakat bir milyon kişinin içinde bir kişi bile olsa birinin hayatı, canı böyle aşağılık bir sebepten ötürü tehlikeye atılmamalı. yine ne denirse densin birileri birilerini öldürüyor, bir kadın erkeği veya bir erkek kadını. insan hayatı ne zaman bu kadar ucuzlaştı?

“iki cinsiyet de kendilerine göre birer işi çok iyi yapıyorlardı: kadınlar doğuruyor, erkeklerse öldürüyordu.”

türkiye'de kadınlar ölüyor.
üstelik birer ikişer değil sanki bir savaştaymışcasına onlarca, yüzlerce...