aşının zorunlu tatbik edilmesi durumu, uygulaması hakkında; bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek bilinenlerin yanlış olması durumunda özne olan durum, kimi zaman pratiklerdir.
öncelikle başlığın ve konunun ne kadar hassas olduğunu bilerek açtığımı, aynı veya karşıt fikir olmamız önemsiz şekilde sonuna kadar okumanızı, daha sonra bu entry hakkında yorum yapmanızı rica edeceğim kıymetli arkadaşlarım.
bu konu ve paralel konuları hakkında belki de sözlüğe entry giren ilk kişilerden biriyimdir. zira o günler
* bana bugünlere ışık tutmuş ve aşı uygulaması hakkında bu konuları konuşacağımızı hissediyor gibiydim.
(bkz:
zorunlu aşı) (bkz:
anayasa mahkemesinin halime sare aysal kararı) (bkz:
serdar özgüldür)
bu konu ve pratiği tabii ki anayasanın 17. maddesi özelinde incelenip, kişinin vücut bütünlüğü hakkının dokunulmazlığı bağlamında öz iradeye bırakılması gereken, kişiye tıbbi müdahale ve türevleri yapılmaması gereken durumdur. fakat, burada bir hukukçu olarak sizlerle paylaşmak istediğim, aşının aslında otoritelerin iradesiyle şu an bile zorunlu kılınabilecek oluşudur. evet, belki çok az kişinin bahsettiği ya da bahsetmekten çekindiği durum olsa da durum budur. ve ben bu görüşe katılmaktayım.
şöyle ki, anayasa mahkemesinin halime sare aysal kararı'nda bahsettiği, zorunlu aşıyı uygun bulmaması durumu salgın öncesi yaşantımıza ve o şartlar altındaki mevzuatın incelemesine ilişkindir. ve o dönemde isabetlidir. zira diğer kaynaklar ve sonunda anayasamız zorunlu aşıya cevaz vermemektedir. 1593 sayılı kanun'un 72/2'de zorunlu aşı tatbiki pratiğini düzenlemektedir ve sağlık bakanlığına yetki vermektedir. burada 72.madde giriş cümlesinde 57.madde de sayılan hastalıklara ilişkin olarak, numerus clasus ilkesiyle düzenlenmiş olan bu maddedeki hastalıklara 72'de
* ki uygulamaları yapabilme yetkisi vermiştir. ve 57.madde de kanunun çıktığı dönemde doğal olarak 2019-ncov
* olmadığı için sayılmamıştır. bu mantıkla baktığımızda hem zorunlu aşı bu hastalığa ilişkin uygulanamaz ve anayasa mahkemesinin kararı uygundur deriz, değil mi? evet, öyle. fakat o iş öyle değil. aynı kanunun 64. maddesi şu şekildedir:
madde 64 – 57 nci maddede zikredilenlerden başka her hangi bir hastalık istilai şekil aldığı veya böyle bir tehlike baş gösterdiği takdirde o hastalığın veya her hangi bir hastalık şeklinin memleketin her tarafında veya bir kısmında ihbarı mecburi olduğunu neşrü ilâna ve o hastalığa karşı bu kanunda mezkür tedabirin kaffesini veya bir kısmını tatbika sıhhat ve içtimai muavenet vekaleti salahiyettardır. bu demektir ki salgın hastalıklarda, 57.maddede sayılmamış olsa bile zorunlu aşı uygulaması yapılabilir, yani 72.maddede ki eylemler uygulanabilir, yetkilidir. kim bu bakanlık? sağlık bakanlığı.
bu bağlamda lafı çok daha fazla uzatmadan benim yasama ve yürütme'ye tavsiyem dün olduğu gibi, bugünde acilen kanunu düzenleyip kafalardaki soru işaretini giderip, meşruiyeti sağlamalarıdır. zira aşı uygulamanın kaçınılmaz olduğu bir durumdayız ve tüm dünya pcr ya da aşı denklemine gidiyor.
(bkz:
aşı olmayanlara pcr testi zorunlu tutulması)
şu haliyle bile sağlık bakanlığı ve otoriteler aşıyı zorunlu kılma yetkisine sahiptir. ilgili uygulama, kanunilik testinden geçmiş bir düzenlemedir. burada benim ve hukukçuların talebi buna özel kanun çıkarılması ya da 1593 sayılı kanunun düzenlenmesidir. buradaki talep ise ölçülülük ve meşruiyete ilişkin taleplerdir.
#71254 burada taa 30 kasım'da yazdığım bilgilerde durmaktadir, kısmen de olsa benzerdir.
değerli fikirleriniz ve vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim sevgili yazarlar. umarım kimseyi incitmeden, üzmeden kanun ve uygulamaya ilişkin fikirlerimi anlatabilmişimdir. zira bir hukukçu olarak, bunu sizlere borç bilirim.
devamını gör...