henrywadsworth yazar profili

henrywadsworth kapak fotoğrafı
henrywadsworth profil fotoğrafı
rozet
karma: 12139 tanım: 4281 başlık: 1588 takipçi: 43
Maamin ani be'emuna şelema, şe nevuat Moşe Rabenu aleyhav haşalom, hayta nevuat emet.

son tanımları | başucu eserleri


mehmet pişkin

''taşan bir bardakta, son damlayı sorumlu tutmak saçma.'' gibi bir sözün sahibi.

o kadar haklı ki. huzur içinde uyu güzel insan!
devamını gör...

zorunlu aşı hakkında yanlış bilinenler

aşının zorunlu tatbik edilmesi durumu, uygulaması hakkında; bilerek veya bilmeyerek, isteyerek veya istemeyerek bilinenlerin yanlış olması durumunda özne olan durum, kimi zaman pratiklerdir.

öncelikle başlığın ve konunun ne kadar hassas olduğunu bilerek açtığımı, aynı veya karşıt fikir olmamız önemsiz şekilde sonuna kadar okumanızı, daha sonra bu entry hakkında yorum yapmanızı rica edeceğim kıymetli arkadaşlarım.

bu konu ve paralel konuları hakkında belki de sözlüğe entry giren ilk kişilerden biriyimdir. zira o günler * bana bugünlere ışık tutmuş ve aşı uygulaması hakkında bu konuları konuşacağımızı hissediyor gibiydim.
(bkz: zorunlu aşı) (bkz: anayasa mahkemesinin halime sare aysal kararı) (bkz: serdar özgüldür)

bu konu ve pratiği tabii ki anayasanın 17. maddesi özelinde incelenip, kişinin vücut bütünlüğü hakkının dokunulmazlığı bağlamında öz iradeye bırakılması gereken, kişiye tıbbi müdahale ve türevleri yapılmaması gereken durumdur. fakat, burada bir hukukçu olarak sizlerle paylaşmak istediğim, aşının aslında otoritelerin iradesiyle şu an bile zorunlu kılınabilecek oluşudur. evet, belki çok az kişinin bahsettiği ya da bahsetmekten çekindiği durum olsa da durum budur. ve ben bu görüşe katılmaktayım.

şöyle ki, anayasa mahkemesinin halime sare aysal kararı'nda bahsettiği, zorunlu aşıyı uygun bulmaması durumu salgın öncesi yaşantımıza ve o şartlar altındaki mevzuatın incelemesine ilişkindir. ve o dönemde isabetlidir. zira diğer kaynaklar ve sonunda anayasamız zorunlu aşıya cevaz vermemektedir. 1593 sayılı kanun'un 72/2'de zorunlu aşı tatbiki pratiğini düzenlemektedir ve sağlık bakanlığına yetki vermektedir. burada 72.madde giriş cümlesinde 57.madde de sayılan hastalıklara ilişkin olarak, numerus clasus ilkesiyle düzenlenmiş olan bu maddedeki hastalıklara 72'de * ki uygulamaları yapabilme yetkisi vermiştir. ve 57.madde de kanunun çıktığı dönemde doğal olarak 2019-ncov * olmadığı için sayılmamıştır. bu mantıkla baktığımızda hem zorunlu aşı bu hastalığa ilişkin uygulanamaz ve anayasa mahkemesinin kararı uygundur deriz, değil mi? evet, öyle. fakat o iş öyle değil. aynı kanunun 64. maddesi şu şekildedir: madde 64 – 57 nci maddede zikredilenlerden başka her hangi bir hastalık istilai şekil aldığı veya böyle bir tehlike baş gösterdiği takdirde o hastalığın veya her hangi bir hastalık şeklinin memleketin her tarafında veya bir kısmında ihbarı mecburi olduğunu neşrü ilâna ve o hastalığa karşı bu kanunda mezkür tedabirin kaffesini veya bir kısmını tatbika sıhhat ve içtimai muavenet vekaleti salahiyettardır. bu demektir ki salgın hastalıklarda, 57.maddede sayılmamış olsa bile zorunlu aşı uygulaması yapılabilir, yani 72.maddede ki eylemler uygulanabilir, yetkilidir. kim bu bakanlık? sağlık bakanlığı.

bu bağlamda lafı çok daha fazla uzatmadan benim yasama ve yürütme'ye tavsiyem dün olduğu gibi, bugünde acilen kanunu düzenleyip kafalardaki soru işaretini giderip, meşruiyeti sağlamalarıdır. zira aşı uygulamanın kaçınılmaz olduğu bir durumdayız ve tüm dünya pcr ya da aşı denklemine gidiyor.
(bkz: aşı olmayanlara pcr testi zorunlu tutulması)

şu haliyle bile sağlık bakanlığı ve otoriteler aşıyı zorunlu kılma yetkisine sahiptir. ilgili uygulama, kanunilik testinden geçmiş bir düzenlemedir. burada benim ve hukukçuların talebi buna özel kanun çıkarılması ya da 1593 sayılı kanunun düzenlenmesidir. buradaki talep ise ölçülülük ve meşruiyete ilişkin taleplerdir.
#71254 burada taa 30 kasım'da yazdığım bilgilerde durmaktadir, kısmen de olsa benzerdir.

değerli fikirleriniz ve vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim sevgili yazarlar. umarım kimseyi incitmeden, üzmeden kanun ve uygulamaya ilişkin fikirlerimi anlatabilmişimdir. zira bir hukukçu olarak, bunu sizlere borç bilirim.
devamını gör...

bir kafenin burada açık giyinmek yasaktır tabelası

başka bir entry’de fazlasıyla açıklamış olduğum anayasal haklar ve ayrımcılık yasağını ihlal eden tutumdur. ilgili entry’e şuradan ulaşabilirsiniz. #2006888

böyle bir kıyafet yasağı, engellemesi, tercihi çok dar yorumlanan ve objektif kriterlere göre değerlendirilecek bir düzenlemedir. zira belirttiğim gibi anayasal haklar üstün basmaktadır.
şimdi soralım? bir kıyafet gerekliliği düzenlemesi nasil getirilebilir?
ancak ve ancak konsept mekan türü* işletmelerde mümkündür. kaldı ki oralar ekonomik ve sosyal gereklilikler gereği 365 gün bu süreci işletememektedir.

haberde ve tweette yer alan böyle bir tutum ise objektif ve genel olmayıp, özel ve kişilik haklarına aykırı bir düzenlemedir. anayasa 10, 17 ve yukarıdaki entry’de yer alan mevzuatların ihlalidir. borçlar kanunu bakımından da böyle bir ifa mümkün değildir. uzun lafın kısası benim malım, evim, kafem; istediğime kahve satmam, ev satmam denilemez. bu çok dar yorumlanan bir haktır.

kişiye tihek’e başvurmasını tavsiye edilmelidir.
devamını gör...

kanun yararına bozma

kanun yararına bozma, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen, ancak hukuka aykırılıklar bulunan karar ve hükümlerin bozulması istemiyle adalet bakanlığı tarafından yargıtay cumhuriyet başsavcılığı’na başvurulmasıdır. kanun yararına bozma başvurusunu yapma yetkisi adalet bakanlığı'na aittir. ancak, yargılama sırasında karar veya hükme cumhuriyet savcısı, sanık, hakim, mahkeme, şikayetçi veya müdahil olarak katılan kişiler de yasa yararına bozma kanun yolunu kullanması için adalet bakanlığı'ndan talepte bulunabilir. yargıtay, yaptığı incelemede uygulamanın yanlış olduğu sonucuna ulaşırsa, kararı kanun yararına bozacaktır. kanun yararına bozma istemi kabul edilir ve bozma kararı verilirse, bu bozma, kararın hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmayacaktır.
kanun yararına bozma başvurusu danıştay başsavcısı tarafından bir dilekçe ile yapılır. söz konusu başvuru harca tabi değildir ve başvuru dilekçesi davanın tarafları için bir hüküm doğurmadığı için taraflara tebliğ edilmez.
kanun yararına bozma olağan kanun yollarından biri olmayıp olağanüstü kanun yollarından biridir. olağan kanun yolları; itiraz, istinafve temyizdir. olağanüstü kanun yolları ise yargılamanın yenilenmesi ve entry başlığı olan kanun yararına bozmadır.
devamını gör...

yabancılara ev satışı yapmayacağını duyuran inşaat firması

anayasa'nın 10. maddesi, 17.maddesi, avrupa insan hakları sözleşmesi'nin 14.maddesi, 6701 sayılı kanun'un 3.maddesini ihlal edecek eylemi gerçekleştireceğini duyuran tüzel kişilik.

anayasa'nın "kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesi şöyledir: "herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. (…) devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” 
anayasa'nın "kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir: “herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”

 avrupa insan hakları sözleşmesi (aihs)’in 14. maddesine göre; “ sözleşme’de tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasal veya diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensupluk, servet, doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan güvence altına alınır”.

 6701 sayılı kanun’un “eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı” başlıklı 3. maddesi şöyledir: “(1) herkes, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşittir. (2) bu kanun kapsamında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş temellerine dayalı ayrımcılık yasaktır. (3) ayrımcılık yasağının ihlali hâlinde, konuya ilişkin görev ve yetkisi bulunan kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ihlalin sona erdirilmesi, sonuçlarının giderilmesi, tekrarlanmasının önlenmesi, adli ve idari yoldan takibinin sağlanması amacıyla gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
devamını gör...

ölüyü gömme geleneğinin saçma olması

cenazeye karşı görevler arasında yer alan defin işlemi, aynı zamanda islâm’ın insana verdiği değeri de gösteren dini bir ödev özelliği taşır. cenaze namazı gibi bunun da farz-ı kifâye olması, bu görevin herkes tarafından olmasa bile toplum adına bir grup veya kurum tarafından yerine getirilmesi gerektiğini gösterir. kur’ân-ı kerîm’de bu işlemin insanoğluna allah tarafından öğretildiği, kardeşinin cesedini ne yapacağını, ancak allah’ın gönderdiği bir karganın hareketlerinden öğrenen hz. âdem’in oğlunun, “yazıklar olsun bana, şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini gömmekten de mi âciz kaldım!” dediği anlatılır ((b: el-mâide 5/31)). başka âyetlerde de ölünün gömülmesi gereğine dolaylı olarak işaret edilmiştir (bk. (b: tâhâ 20/55); el-mürselât 77/25-26; abese 80/21-22).

ölünün toprağa tevdi edilmesinin çevre temizliği, sağlık, insanın saygınlığının korunması ve ölümü hatırlatma türünden birçok hikmetler taşıdığı ve bir bakıma geride kalanların ölüye karşı son görevini simgelediği, ölen için de yeni bir hayatın başlangıcı olduğu için defnin şekil ve usulü öteden beri fıkıh kitaplarında ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.

tüm bu yazılanlar nezdinde, katılmadığım beyandır. zira gayet değerli ve elzem bir uygulamadır.

şükürler olsun bunu bize nasip edene.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim