ağlamak yok artık koltuk arkalarında
annenin ağlatıcı güzelliği de albümlerde kaldı
karşı balkonlarda açan ilk sevdalar
yaşamak soluk alıp verdikçe etine battı
ölümlerle bile sarsamaz artık seni bu kent
hüznün bile hüzün değil kaldı ki elindeki buket
taranmaz artık akdeniz saçların bilinsin
sen artık o kira dairesindeki çocuk değilsin!
albert soboul -1789 fransız inkilabı tarihi
eric j. hobsbawm-fransız devrimine bakış
jules michelet-fransız ihtilali tarihi 1-2 (meb)
murat sarıca-100 soruda fransız ihtilali
peter burke - annales ekolü - fransız tarih devrimi
peter burke - fransız tarih devrimi annales okulu
alphonse aulard - fransa inkılabının siyasi tarihi (3 cilt)
edmund burke - fransa'daki devrim üzerine düşünceler
eugen weber - köylülerden fransızlara- fransa kırsalının modernleşmesi (1870-1914)
frida knight fransız direnişi 1940'dan 1944'e
galina serebryakova fransız devriminde kadınlar
georges lefebvre-fransız devrimi
mehmet ali ağaoğulları - fransiz ihtilali 1789
hasan celal güzel-türkler ansiklopedisi 21 cilt
türkler ile alakalı birçok makaleyi 21 cilt içerisinde barındıyor
okumaya ömür yetmez denebilir lakin tavsiye ediyorum
benim için önemli bir külliyat.
albert hourani-avrupa ve ortadogu
vassilis k.fouskas-balkanlar ortadoğu kafkasya
borisoviç lutskiy-arap ülkelerinin yakın tarihi
charles lindholm - islami ortadoğu - tarihsel antropoloji
g. altınoğlu - filistin-israil dosyasi
hüsnü mahalli - ortadoğu'da kanlı bahar
ilhan arsel - arap milliyetçiliği ve türkler
mahir kaynak - büyük ortadoğu projesi
mahir kaynak ve emin gurses - yeni ortadoğu haritası
roger owen ve şevket pamuk- 20yy'da ortadogu ekonomileri tarihi
aydın sosyalist dergisi
belleten dergisi
cogito dergisi
devrimci derleniş dergisi
harp mecmuası dergisi
kadro dergisi
ntv tarih dergisi
sosyal adalet dergisi
ülke dergisi
*hepsinin farklı yönden güzellikleri var.genel kültür açısından fayda sağlayacaktır.
günü gelir yüzümüzde güller açar,kesişir yollarımız
ölüm ne zaman gelir bilinmez, dargın bakmasın bakışlarımız
içimizde yaşarız susmalarımızı, elbet bir gün duyulur yakarışlarımız
yüksek bir tepede,huzurlu bir ölüm bekler mi bizi de ?
derdi az,her mevsimi yaz olan anlar mı hallerimizi?
kimseler bilmez,sessiz türküler çağırır bizleri
heveslerimiz gaye-i hayaldir,insanı küstüren sivri dildir
alçak bir tepede,huzursuz bir ölüm bekler mi bizi de ?
afrodizyak etkili söz olduğu varsayılır
soğan söğüş ile taçlandırın bu durumu
kıymet bilirliğini kuru ekmek soğanla anlatma kardeşim anlatma
palavracı gotik
hızlı geçmiş anlattığı üniversite yılları
yabancı terimlerle dolu okul kitapları
minnettar kaldığı bir çok güzel arkadaşları
ve ezberlemiş isyan dolu başkaldırı marşları
hakkında çok palavralar dönmüş tanınmadan
zaten anlatmamış derdini hüzne darılmadan
neyin nesi olduğunu sorarlarmış güya
ırkı insan, memleketi bütün dünya
sayın tanrı
sekiz milyarlık dünya nüfusunun büyük bir kısmı
kainatı yaratan ve var eden o diyor
ve büyük bir kısmı da herşeyi o biliyor diyor
ama bir kısmı da neden tanrı kullarını eşit görmüyor diyor
ve neden bunca vahşeti, sürgünü, talanı engellemiyor diyor
ve neden bu zalimlerin, aşağılıkların kulağını çekmiyor diyor
-burhan işiyok
1. rizomlar, otoritenin hiyerarşik ağaç biçimli yapısına karşı hiyerarşik-olmayan, bir başı ve sonu olmamasına rağmen daima bir ortası olan, çoğullukların serbestçe bağlanıp-koptuğu bir oluşlar silsilesidir.
2. ağaç biçimli hareket alanı her zaman bir kökten (merkez), başlangıç noktasından gövdeye doğru dikey bir şekilde çeşitli hiyerarşiler ve otoriteler oluşturarak ilerlerken, rizomatik düşünce ya da eylem (ya da eylemdüşünce) yeraltından ve yatay bir şekilde heterarşik-oluşlar yaratarak ilerler.
3. rizomun bir merkezi yoktur ve her türlü merkezi bozuma uğratarak ilerler.
4. bağ ve bahçelerdeki bağbozumu bitkilerinin her biri rizomatik olup yerli/yurtlu-oluşlara bir tehdit unsurudur.
5. merkezin olduğu yerde çoğulluklardan bahsedilemez, tek bir gövdeden oluşan bir çoğulluk durumu yoktur.
6. merkezin olduğu her şey hiyerarşik ve otoriterdir.
7. rizom bu tür ‘’tekliklere’’ karşı olduğu gibi ikili çatışmalara da karşıdır.
8. kendini karşıtına göre tanımlayan her şey otoriter ve kudretsizdir.
9. çoğullukları bünyesinde barındıran rizom ‘aynıları’ değil çokları, ikili karşıtlıkları değil farklı-olanların bir-aradalığını bünyesinde barındırarak merkeze ve merkeze ilişkin her kuruma bir tehdit ve alternatif sunar.
10. iktidarın tek tip insan modeline direnen anarşik bir varoluştur rizom.
11.merdivenlerden değil patikalardan yol alır ve dairesel değil çizgiseldir.
12. ne birdir ne de çok, ulus baker’in de belirttiği gibi: formülü n+1 olarak tanımlanamaz… bir ondan hep çıkarılır =n-1 genel formüldür. böyle bir çoğulluk boyut değiştirdiğinde aynı zamanda zorunlu olarak doğası da değişir, başkalaşıma uğrar. nokta ve konumlarla, noktalar arası ikili ilişkilerle tanımlanan bir yapı gibi değildir. o yalnızca çizgilerden yapılmıştır. onun boyutları bir parçalara ayrılma ve kopuş noktalarıyla tanımlanmıştır.
saf, her türlü çoğulluktan yoksun, karşıtıyla veya karşıtı üzerinden kendini var etme durumuna saplanmış her türden ‘zayıf düşünce’ önünde sonunda merkeze dönüşmekte ya da benzemektedir. rizom birliktelik ve mücadele akışı-olarak bir bir-arardalık oluşları yaratabilir. piramidal örgütlenme modeline karşı, karmaşık ve hiyerarşik-olmayan ağlar oluşturarak bu ağlar üzerinde akışlar ve bir-aradalıklar alanı açıp haritalar çıkartır. bazen birkaç kafadarın kullandığı bir ev, tüm derdi örgüte üye toplamak olmayan bir dernek veya bir çay evi insanların bir-arada, bir-arada ama başka oldukları alanlar olabilir.
rizom bu tür bir-arada ama başka-oluş durumları yaratarak yeni haritalar sunabilir. bu şekilde bireyler karşılıklılık, gönüllülük, dayanışma ve özerklik çizgisinde oluşan rizomatik ağlarda bir hiyerarşiye tabi olmaksızın dolaşıma girebilirler. kopuşlar ve yeniden bağlanışlarla akışları her zaman diri tutarak otoritenin ve hiyerarşinin oluşmasını engeller ve bu şekilde gözden kaybolarak sisteme meydan okuyabilirler. bir göçebe-oluş süreci rizomatik her hareketin vazgeçilmez unsurudur. bugün bireyler birlikteliklerinde dikey-hiyerarşik örgütlenmleri terk edip rizomatik yatay/bir-aradalıklara geçtikleri oranda yersiz-yurtsuzlaşır ve merkeze tabii olmak yerine tehdit olabilirler. rizomatik birlikteliğin getirdiği bir-aradalıklar bireylerin çoğullukları bünyesinde barındırmayı deneyimlemesini sağlar ve arı olana karşı melez-olanı, otoriter olana karşı karnavalı ve dikey olana karşı yataysallığı harekete geçirir.
foucault "disiplin toplumları"nı onsekizinci ve ondokuzuncu yüzyıllara yerleştirmişti. bu toplumlar doruk noktalarına yirminci yüzyıl başlarında varmışlardı. bu toplumlar, geniş ve yaygın kapatıp-kuşatma mekânları düzenlemeleriyle ayırdedilirler. birey hiç durmadan, her biri kendi yasalarına sahip olan bir kuşatma mekânından öbürüne geçer; önce aile; sonra okul ("artık ailende değilsin"); ardından kışla ("artık okulda değilsin"); en sonunda da fabrika; arasıra hastane; olasılıkla hapishane, yani kapatılmış-kuşatılmış çevrenin en önde gelen örneği. analojik bir model oluşturan hapishanedir burada; rossellini?nin europa 51 filminin kadın kahramanlarından biri bazı işçileri işbaşında gördüğünde "mahkumlarla karşı karşıya olduğumu sandım" diye haykırabilir.
2-)mantıksal bakımdan
bireyin içinden geçtiği farklı kapatıp-kuşatma mekânlarında geçen mahpusluklar bağımsız değişkenlerdir: her defasında sıfırdan başlandığı farzedilir ve bütün bu yerlerde ortak bir dil olsa da birbirlerine oranlanmaları analojiktir. diğer taraftan, farklı denetim mekanizmaları birbirinden ayrılamaz çeşitlenmeler halindedirler ve dili sayısal olan (ikili olması gerekmez) değişken bir geometri sistemi oluştururlar. kapatıp-kuşatmalar "öbek"ler, ayrı ayrı düzenlemeler halindedirler; oysa denetimler bir modülasyondur: bir andan sonrakine sürekli olarak değişen kendini-bozup duran bir yığın, ya da bir noktadan ötekine sıçrayan cıva taneciklerinin oluşturduğu bir kütle gibi.
3-) program açısından
açık bir ortamda ve herhangi bir anda her unsurun konumunu veren (rezervde bir hayvan, korporasyonda bir insan, elektronik bir kemer aracılığıyla) bir denetim mekanizması düşüncesi yalnızca bir bilim kurgu fikri değildir. félix guattari şöyle bir kent düşleyebiliyordu: evinizi, sokağınızı, mahallenizi (bireye ait) elektronik kartınızla bariyerleri aşıp terkedebilirdiniz; ama aynı kart, belli bir gün, ya da belirli birkaç saat için çalışmaz durumda da olabilir; burada önemli olan bariyer değil, her kişinin konumunu --uygun mu uygunsuz mu-- düzenleyen ve evrensel bir modülasyonu gerçekleştiren bilgisayardır.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.