evlenince annen evimize gelmez değil mi diye soran kız

biz evlendikten sonra annen bize gelmez dıı mııı? diye soran karakter yoksunu kızdır.

senin annen de gelmezse gelmez diye cevaplanacak sorudur.
annem gelse gelse ayda yılda gelir gelmez. sen davet etmedikçe zaten gelmez.
karakterini göstermiş kızdır.

zaten ben de istemem kaynanamı görmeyi sık sık. annemi de istemem.
davetsiz reis-i cumhur olsa istemem kardeşim evimde.

ama bu gıcık soruyu şahsıma yönelttiği için
annesini de kendisini de evimde görmek istemeyeceğim kızdır.
ananı da al git. çünkü bu tiplerin anneleri sizin evinizden çıkmak bilmezken sizin anneniz o evde istenmeyen kişi olacaktır. ve bu insanın vicdanını yıpratır.
bu şekilde yaşayabilen erkeklerden iğrenirim. bu erkeklerin kaynanalarından da eşlerinden de iğrenirim.
annesini unutan ve satan erkeklerden iğrenirim.

gelicek hergün gelicek hatta yatakta aramıza bile girecek zıh zıh zıh... denilerek savuşturulması gereken kızdır.

bence bunun başlıca sebebi, insanın allah korkusunun olmaması. allah derken, inançlı her muhafazakar kadını kastetmiyorum, nice inançsız veya dine mesafeli veya muhafazakar olmayıp inançlı olan kadın vardır ki ciddi manada allah korkusu ve bilinci vardır. ben çok kabaca yazdım, bunun derin tefekkür kısmındaki itikad problemleri üzerine birçok kitap var her neyse.

hepimiz bir gün yaşlanacağız ve öleceğiz. mezarın içine koyduklarında ise geriye bir tek yaptıkların kalacak. böyle düşünen kadın veya erkeklere tavsiyem sık sık mezara gitmeleri ve cenaze defin işlerine katılmaları gibi durumların içinde bulunmalarıdır.

öldüğünüz an, tabi normal bir ölüm, önce hastahane morgunda bir süre cesediniz bekler. bir süre yakınlarınız sizin ölüm raporunuz vs gibi devletle alakalı işlerle uğraşır. daha sonra, teninizde de kanınız çekilmiştir. dudaklarınız bembeyaz olmuştur. sonra sizi cenaze nakil aracına koyarlar, doğruca gasilhaneye. orada devletin görevlileri sizi teneşir denilen bir yere yatırır. yakınlarınız da gelir, artık sizin ne güzelliğiniz, ne yakışıklılığız, ne servetiniz kalmıştır. vucudunuz artık katılaşmaya da başlar. hızlıca başınızdan suyu hafifce dökerek, ayaklarına kadar suyu değdirirler, bir de pamuk olayı var ki gerçek. akıntı olmasın diye tıkarlar. sonra, kefenlenirsiniz ve tabuta koyulursunuz. cenaze aracına da koyarlar sizi. ben sünni maturidi hanefi biri olarak, bu süreçte siz ölü olduğunuzu anlamazsınız. çünkü itikadda böyle geçer, sizi getirirler cenaze namazınıza, artık kaç kişiyseniz ki en az 40 olması iyi denir ama bir kişi de olsa olur, namaz kılınsın yeter, oradan en az 2 metre derinliğinde ve 2 metre uzunluğunda bir çukura yerleştirirler. kafanız kıbleye gelir ve mezarda sizin kandan gelen birkaç kişi bulunur, önce sizi hafif ters çevirirler ve toprak atarlar, sonra, 1 metrelik tahtalarla cesedinizin üstü kapatılır tahtaların üstüne duruma göre birkaç ağaç dalı da attıktan sonra hızlıca başlarlar toprağı cesedinizin üstüne atmaya, hızlı hızlı toprağı atarlar ve boooommm, artık toprağa girdiniz tebrikler... artık resmiyeten herşeyi geride bıraktınız ve geri dönülmez bir yolculuğün kapısındasınız. başınızdaki imam veya imamlar, kuran'dan bir müddet ayetler okur, sonunda fatiha denir. yakınlarınızı mezardan uzaklaştırırlar çünkü imam ayriyeten birkaç dua daha okur münker ve nekir için hazırlıklı olsun cenaze diye.

ki o duadan sonra baaaammmmmmm... itikada göre sorgu melekleri gelir. men rabbuke? ma dinüke? men nebiyyüke? zaten o an uyanırsın. eğer dünyada aşina olmamışsan, islamla dinle diyanetle uğraşmamışsan, haset fesat, bozguncu, kötü ve lanet birisiysen, muhtemelen "are you kola" modunda takılırsın ki, allah korusun, allah inşallah en azından beni ve inanan müslümanları korusun, kıyamete kadar sikertirler. çok ciddi iş, adamların görevi zaten seni sorgulamak, eniğinden cücüğüne sorguya çekilirsin, zaten inanç yoksa veya müslüman değilsen geçmiş olsun. zaten bir de işin ahiret sorgusu ve hesabı var ki, o daha zormuş.

bunları niye yazdım? bu dünyada sahip olduğumuz herşey geçici ve gönül eğlendirmeden ibaret. insanların yaşlı annesiyle babasıyla uğraşıp, evladı anneye babaya düşman etmeye, fitne tohumları ekmeye, bozgunculuk yapmaya, mal mülk için birbirine girmeye değmez. belki, anlık bir zevk alınır ama işte ölüm de var. senin anlık alacağın bir zevk, sonsuz bir hayatı zindan edebilir. belki okuduysan buraya kadar diyeceksin ki, "ulan sen kendine bak dalyaprak, sen 4 4lük müslüman mısın veya sevgi pıtırcığı mısın, evet haklı bir düşünce ki zaten ne 4 4lük bir müslümanım ne de sevgi pıtırcığıyım allah affetsin ama en azından farkındayım. farkındalık iyi birşey dostlarım. bu bizi aşırılıktan korur. 3 günlük hayatı kötülükle bitirmemek lazım.

kocası olarak ben de gelmem öyle bir yaratığın yaşadığı eve.

ne kadar kötü kalpli insanlar var ya.. insan ailesinin öğrettikleri ile yaşar. benim annem kendi kayınvalidesine karşı her zaman merhamet dolu oldu. babaannem kötü bir insan olmasına rağmen. yaşlılığında aynı muameleyi görmek istemediği için onun bu kötülüklerini yutuyor kalbi kırılsa da. karşısındaki insan 80 küsür yaşında çünkü. ben bazen isyan etsem de "anneciğim yaşlı, gün gelecek sen de yaşlanacaksın. deme öyle." der.
ben eşime asla böyle bir şey söylemem. onu doğurandan onu men mi edeceğim? annesi olmasa benim eşim de olamazdı ki o kişi. başımın üstünde yeri var. müşkül durumdaysa aynı evde bile yaşarım. gelsin, yesin, içsin, hizmetini de ederim, saygımı da esirgemem. zaten gerçekten kötü biri olarak doğmadıysa, içinde allah korkusu varsa benim bu tavrıma karşılık bana iyi davranır. aynı muameleyi eşim de benim anneme göstermeli. yaşlanınca unutulmak istemiyorum. eşimin ailesine onu düşman etsem bir gün aynı şeyi ben de yaşarım. ilahi adalet elbet tecelli eder.. kötülük etme ki kötülük bulmayasın..

gelmesin oğlum ananız dananız evlisiniz artık başka bir aileniz var. artık ailen karın. çok düşkünden anana onunla yaşa ağlayıp zırlayana kadar.

bu soruyu soran kadınla zaten evlenilmez de, evlendikten sonra "anneni bizde istemiyorum" diyen kadına hami mandıralı şutu çekilerek gönderilir.
her iki tarafın ailesi de ölçülü olmak koşuluyla çocuklarının evine gelebilir. ancak çocukların aile hayatlarına şu veya bu şekilde karışmaya başladıkları anda artık misafirlikleri uzak akraba miisafirliğine dönmelidir.

ya bu annenin gelme durumuna ve sıkligina gore gayet normal bi soru soran gayet normal bi kizdir. eger erkegin annesi evden cikmayacaksa(ki var oyle anneler) bunu sormakta ogrenmekte hakli olan kizdir. ben kendi annemide istemem ki surekli evimde. kendi annemi istemiyoken karsimdaki insanada gayet bu soruyu sorabilirim. neden kayinvalidemle yasayayim ki ya da surekli kendi evimde duzenimde onu goreyim ki? bunu sormak uslubunca ne istedigini belirtmek dusuncesini soylemek neden ayip saygisizlik ya da kayinvalideyi sevmemek olarak goruluyor bunu da anlamadim. diger durumlarda belki gelinin kaynanasina garezi vardir o yuzden de tek kendi annesini istiyodur bu sacma olurdu ama sadece bu turlu dusunmeyen insanlar da var bilin istedim

'' aynı evde oturacağız neden sordun'' diye cevap verilecek kızdır.

evlendiğinde benim de senin evine gelmem etik olmaz deyip tebrikleri sunup geçilmelidir.

yerim onu... yer! yer!

evimin gülü sen uygun gördüğün zaman gelebilirler. ama senin annen de gelmez di mi? çok üzülürüm. çünkü ben misafir sevmem de...
gadinum.

aslında çokta haksız bir cümle değil anlayabiliyorum. sonuçta herkes kendi çatısı altında yaşamak ister hayalleri vardır, istekleri vardır.

ama üslup varya o çok önemli işte, bunu karşı tarafa doğru üslupla anlatamazsan yanlış anlaşılmaya müsait bir durum oluşur.

üslup doğru sözün celladıdır derler o yüzden iki düşün bir konuş.

yani saçma. evlenince paket halinde tüm aile aldıgınızı hala öğrenememişseniz şimdi öğrenin. kocanızın kuzenının eşinin eniştesinin kardeşi bile gelecek.

evlendiyseniz artık asıl aileniz, eşinizdir.

bu ana baba işin içine çok girince, ne bileyim allahın günü konuşulunca yeni aile kurulamıyor.

şimdi böyle bir soru sorması hoş olmamış ama belli ki, müstakbel kayınvalidesinden "oğlumun evi, benim evim. istediğim gibi gelir, giderim. hatta, bana da bir anahtar verin." gibisinden bir sinyal aldıysa demek ki.* aileler, ancak eşlerin ortak kararı ile misafir olarak evlerine gelebilir. bunda küsecek, darılacak bir şey yok. öyle çat kapı gelmeler, emrivakiler, saatlerce annelerle telefonda konuşmacalar oldu mu işte tam da orada evlilik çatırdamaya başlar.

evimiz mi? diye sorusuna sorumla cevap verebilirim. çünkü bu düşünce yapısındaysa beraber evimiz olamaz.

evinde kal yavrum.
kimse gökten zembille inmedi.

bu hanım (!) kızımız demek ki kendisi ağaç kovuğundan çıktı durum onu özetliyor.saçmalamak olur bnce bu şekilde konuşmak.her şekilde erkek adam anasini yok saymaz , sayamaz, saymamalı ...

seninle evlenirsem gelmez evet diye cevaplanması gereken kız.

bu kadar kötü bir kıza yeminle nikah basılır..

niye gelsin ki zaten? ben senin kulun kölen değil miyim canına yandığımın... bacaklarını yerim senin kötülük timsalim.
ummuah muck muck.. ne tatlı şeytanlar var yarrrebbim.

ekleme, diyesi gelir insanın.