kıvırcıkmühendis yazar profili

kıvırcıkmühendis kapak fotoğrafı
kıvırcıkmühendis profil fotoğrafı
rozet
karma: 465 tanım: 87 başlık: 0 takipçi: 5

son tanımları


en son alınan hediye

ış yerine biri gül aşırmış getirmiş daha tomurcuklu hepsi, şöyle bir deste. sonra o kimse bunu mesai arkadaşım ve meslekdaşım yusufa vermiş. yusuf da sağolsun al sana çiçek verende yoktur der gibi fabrikanın ortasında tuttu nazik nazik bana uzattı. ama aklından o sozler geçiyordu eminim :) hemen aldım tabi.
saksı çiçeği elbette vazgeçilmezim ama hediye sonuçta aldım gitti tabi
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kilolu kadınların çok itici gelmesi

kilolu kadınlar düşsün başınıza
devamını gör...

parçalı bulutlu hafif rüzgarlı ilkbahar günü

uçuş uçuş çiçekli annesinin derme çatma dikiş makinesiyle özene bezene diktiği elbiseyi giyip evden çıkmak için annesinin ayakkabılarını giydirmesini bekliyordu küçük kız. yüzünde baharı utandıran pembe güller, dudaklarında bayramları andıran şekerli bir gülümseme, gözlerinde ki sevinç ilkokulda 23 nisan şiirini okuyan o heyecanlı çocuğun gür sesiydi.
( bir hikayenin ilk paragraf giriş cümlesi gibiydi ben de bir şeyler yaziverdim )
devamını gör...

özlem tekin

eski paraçaları irdelendiğinde 'nasıl ya' diye hayrete düştüğümüz ve maalesef bir çok kötü sesin arkasında kalan mükemmel ses ve yorumlu insandır. yaşa özlem
devamını gör...

televizyon

11 yıldır izlemediğim ve artık bir ömür evimde olmayacak olan elektronik alettir.
devamını gör...

dünyanın en çabuk biten şeyi

mutluysanız gün,
seviyorsanız o şarkı,
lezzetliyse yemek,
hava soğuksa, çay
türkiyedeyseniz para,
yaşayamamış iseniz ömür...
devamını gör...

askerde eşini hamile karısıyla aldatmak

olm bu nasıl başlık lnn? mevzu zaten bozuk ve bir cümlenin de anlamı ancak bu kadar bozuk olabilirdi
devamını gör...

oje sürülen en absürt yer

dökümhane. üstelik bir usta yeni gelen kalıp boyasının rengini beğenince kendi tirnakalrına sürmüş ve bana da o rengi önermişti. daha 3 gün önce :)
konuya istinaden;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

il özel idare başkanının hanım koleksiyonu yapması

bu gibi ahlaksızca sözler ancak kendinde ahlak adına zerre bir damla bulundurmayan silik insan!lara aittir.
kadını aşağı gören her birey toplumdan soyutlandırılmalıdır. onların ıslah edilmesi dahi gerek duyulmamalıdır
devamını gör...

yatak nevresimini kendi başına değiştirmek

herkes kendi yatağını düzeltip nevresimini değiştirir ise yalnız kendi nevresiminizle ilgileneceğinizden gayet tabi düzelecek bir sorundur. gerekli yerde isyan şarttır.
devamını gör...

çocukken yapılan salaklıklar

4 kelimelik bir cümlenin sürekli tekrarını yapıp ileri yaşlarımda ancak anlayabildiğim bir hikayemdir.
çocukken dama( bizim buralarda çatı yoktur ve evlerin üstü düzdür o yüzden dam diye söylenilir. bazı yerlerde ise ahıra dam denir) çıkıp merdivenin tepesinde otururdum. annemde in aşağı dedikçe dedemle alakalı biraz ayıp, ( özür dilerim dede) anlamını sorsalar bilemeyeceğim bir küçük slogan atardım. *) la havle. ne biçim bir çocuk!) ayıp derdi annem o ayıp dedikçe daha da bağırıp tüm köye duyururdum.
devamını gör...

yazarlara gelen ilginç iş teklifleri

bana da bir makyaj markası - doğal ürünler üzerine- yüz mankenliği teklif etmişti. o zamanlar üniversite uzamış kredi para yok iş arıyorum. sadece avm de bir şubesine iş başvurusu için gitmiştim. sonra olaylar gelişti hiç yok dememiştim ama sonra çekim ve anlaşma için aradılar da aradılar. gidemedim. hep bu yoksulluk.
devamını gör...

geçmişte izlenmiş bir türlü ismi bulunamayan film

yaşlı kısa boylu tıknaz bir adamın köpegiyle başından geçen gündelik olayları konu alan bir çizgi filmdi. hatırlarsınız belki ne olur bilen varsa bir deyiversin adını 90 ların sonunda yayımlanmıştı. adam aksi ama yine de insanlara iyilik yapardı. köpekise çok sakardı. bunları hatırlıyorum.
annem bir kase kabak reçelini ( çok severim, hele ki kireçte bekletilmişse kabak kıtır kıtır oluyor) elime tutuşturur tüplü tvde de o çizgi filmi açardı. o dönemler hastaydım ve uzun yıllar mücadele ettim. evden çıkamıyordum daha 5-6 yaşımda tüm herşeyim kabak reçeli ve o çizgi filmdi. bulamıyorum.

edit: bulundu mr. magoo :))
devamını gör...

makarnaya en çok yakışan şey

anne makarnası diye tabir edip beğendiğim ve çokça insanın makarnaya bakışını değiştirdiğim sebzeli sostur. annem hep öyle yapardı adını öyle koydum.
yoğun baharat, acı ev yapımı biver salçası, soğan sarımsak ikilisinin birlikte ahenk içinde dans ettigi, domateslerin bu uğurda saygıdan ezildiği ve biberin salça sosunun kirmizılığında adeta ben burdayım 'bak yeşil yeşil'diye dans ettiği makarna sosudur.
devamını gör...

çocukken inanılmaz kıymetli olan şeyler

bir ömür ruhumuzda kalacak anıların nesnesidir. ılkokulda resim yapmayı çok severdim. kuru boya kalemlerini tıraş edip açtıktan sonra elime sıgamayacak hale gelene kadar kullanıp, sonrasında da bunları saklamıştım. onlarca kuru kalem artığım vardı( artık dedigime bakmayın o kadar kıymetliydi ki bir ömür saklayabilirdim) saklardım. onca yıl saklayıp üniversiteye gidince annem köyde ekmek ocağında yakmış hepsini. demesiyle eşşek kadarı olmuşum ne yapacakmışım çeri çöpü.
çok kıymetlilerdi. annem sağolsun
devamını gör...

rulo pasta

ben çocukken komşumuz nesrin abla yapmıştı, ilk defa bu denli değişik bir şey yemiştim. yani ben onu hatırlıyorum. ıçinde muz vardı muzun etrafı kremalı kekli aşırı lezzetli bir pastaydı. 2 dilim kadardı. bana da 2-3 çatal nasip olmuştu. çok beğendigimi o kadar dile getirmistim ki 2 gün sonra falan nearin abla tekrar yapmış bu sefer hiç bıçak dahi vurmadan tamamını bize getirmişti. doyuncaya kadar yedim. hala tadı damağımdadır. defalarca yedim hatta yine bazılarını nesrin ablamın ellerinden fakat hiç biri o ilk yaptığı rula pasta kadar lezzetli değildi. çocukluk işte. bazı tatlar bazı anlar ömürlük oluyor
devamını gör...

hiç gelmeyecek birini özlemek

denizi taşla doldurmaya çalışmakla eşdeğerdir. yine de taşları atmaya devam ediyor insan
devamını gör...

ilk maaşla alınan şeyler

terlik almıştım. gayet şık bir sarı terlik. ılk maaş için kâfi.
devamını gör...

iş yerinde her hafta doğum günü kutlanması

çağrılmadığım tek iş toplanmasıdır. ış yerimde büro, yönetici kısmında, patronun muhasebecinin vs doğum günü kutlanıyor hiç şaşmazlar. bir tek davet edilmeyen hep ben oluyorum. sonra da kalan pastayı yemek istersen dolaba koyduk diyorlar. ve hep unuttuk yalanına sığınıyorlar.
bu onlarda nasıl bir ego tatmini yapıyor bilmiyorum ama benim hiç umrumda olmuyor. buna üzülüp gidip onlarla konuşmamı istiyormuş parti komitesi başkanı*) ayıptır söylemesi beni hiç sevmez kendileri.

fakat bu durum ben de şaşkınlıktan başka bir ifade bırakmıyor. yani katılıp katılmamın ne gibi önemi olabilir ki. ya da çağrılmamak neden beni irite edebilir ki. buna şaşırıyorum. sanırım aynısı onlara olsa ağlamalı krizler yaratır.

doğum günü kutlamalarını severim. ancak bu sadece sevdiğim insanlara nazaran gösterdiğim bir sergidir. yalancı pohpohlanmalı, mecburi bir sürecte görüştüğüm insanların vasat doğum günü partilerini asla!
devamını gör...

gelme dediğin halde gelen insan

gelmesini istemediğim insana muhtemelen gelme demem. çünkü istemesem ben zaten çoktan gitmiş olurum. ben gurur falan çok takılmam bir sebep yok ise gayet güzel ona da giderim, ondan da giderim. önemli olan yol değil nereye gittiğindir. gel diyemeyip kendim de gidemiyorsam o halde onun nabzını kontrol ediyorumdur. gelebilecek mi diye. gelir mi ? bilmiyorum. gel dedim mi? hayır. peki ben gittim mi ona? hayır. baska yere gittim mi ? yok. o nerede? çoktan gitti. bana gel dedi mi? asla. gel dese gider miydim? belki. ben nerdeyim? her şeyin tam ortasında. ömrün de yolun da sevdiğim tüm her seyin tam ortasında. hayat benim dışımda devam ediyor. ama sen artık gelme.
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim