kotlin yazar profili

organizm olmayacak şekilde binebilir

hadi ben yatingo zıbaratto

"yazık oldu yarınlara" annemin zil sesiydi. ablam ise "boşver arkadaş" dinleyerek the sims'te şöminenin önüne koltuk kanepe koyup yangın çıkarır, erkek arkadaşını yakardı. diğer ablamın hızlı okuma yarışmasından kazandığı mp3 çaları kullanırken ilhan irem'in "buruk" şarkısını dinlemiştim. o günden beri her doğum günümde o şarkıyı dinlerim. bu adamın sesini duyduğum an direkt aklıma bu anlar geliyor.

1970'lerin romantik prensi, ilk olarak 1969 yılında okul korosuna solist olarak seçilmiş. o yıllardan beri şarkılarıyla hayatlara renk katmış, 2 yıl önce, 28 temmuz'da vefat etmiştir.

frogbit, amazon frogbit olarak da bilinir.
bilimsel adı: limnobium laevigatum
ülkemizde doğada bulunmaz, akvaryum hobisinde kullanılır. yüzey bitkisidir ve köklerini suya salarak beslenir. üreme şekli vejetatiftir, yan sürgünler oluşturarak hızlı çoğalır. hızlı çoğalması suyu iyi süzdüğü anlamına gelir, yani azot döngüsündeki amonyağın son hali olan nitratı tüketerek büyür. tıpkı anubias, bucephalandra türleri gibi direkt olarak sudan beslenir.
doğal ortamında su yüzeyini örtü gibi kapladığı için su ışık almaz, aynı zamanda oksijen seviyesi de düşer ve kendi imparatorluğunu oluşturur. artık sivrisinekler için üremek daha kolaydır ve insanların yüzmesi, kürek çekmesi imkansızdır.
bundan dolayı çeşitli gönüllülük esaslı gruplar ve resmi kuruluşlar bu bitki konusunda vatandaşı bilinçlendirmektedir.

balık için aromatik bir beşamel sos yapayım derken helva gibi bir şey yaptım. bu sosla uğraşırken üstüne bir de fırının zamanlayıcısı takılı kalmış, balığı yaktım. balığın yanık yerlerini temizler yerim derken bir sinir patlaması geldi ve balığı balkondan fırlattım. üstüne bir de tezgahtan balkona gidene kadar elim yandı. önümüz boş arazi zaten orada beslediğim kedilere yaradı. elimi suya tutarken ağladım, sonra da hamazinc sürüp coco-pops yedim.

düdüklü tencere gibi çalışan kahve yapıcı alüminyum alet.
uzun zamandır kullandığım ve çok memnun olduğum bir alettir kendisi ve kendi çapımda ufak bir rehber hazırlamak istedim.


moka potunuzu edindikten sonra birkaç defa kahve demleyip dökün, içinin alüminyum kokusu falan gitmesi açısından ben 3 defa yapıp dökmüştüm.
öncelikle kahve haznesini hazırlayın. moka pot için uygun çekilmiş kahvenizi filtre üzerine tepeleme doldurun, ardından bir iğne yardımıyla kahveyi karıştırın. bunu yaptıktan sonra tepeleme koyduğumuz kahve dökülmüş ve hazne üzerinde hafif bir kahve tepeciği kalmış olacak, onu da elinizle düzleyebilir veya moka potunuzun alt haznesiyle üzerine bastırıp sıfırlayabilirsiniz.
şimdi kahve sıkıştırılmaz diyenler olacaktır ancak zaten sıkıştırmıyoruz, yani portafilter hazırlar gibi kahveyi içine içine presslemiyoruz. kısaca kahveyi iğne ile karıştırın ve sonra da üzerini düzleyin. sonuç olarak hazne eşit boşluklu ve fazla bastırılmamış bir dağılımda olacak ki alttan gelen basınçlı su hazne içerisinden eşit aralıklarla geçsin ve kanal oluşturmasın, her tarafından geçsin tüm hazneyi kullansın istiyoruz.




alt hazneyi tahliye vanasının alt kısmına kadar su ile dolduralım. bu vana olası yüksek basınçlara karşı hava ve suyu tahliye etmesi için konmuştur. ancak siz talimatlarımı uygularsanız bu vananın çalıştığına ömrünüz boyunca şahit olmayacaksınız. sıcak suyla doldurduktan sonra hazırladığımız kahve sepetini de içine koyalım ve elimizi yakmadan bir bezle üst hazneyi de takalım. var gücünüzle sıkmanıza gerek yok, hafif güç uygulamanız yeterlidir. conta sağlığı konusuna sonra değineceğiz.

moka potumuzu ocağa alıyoruz ve kısık ateşte kahvemizin gelmesini bekliyoruz. kahve hazneye dolarken yavaş yavaş akması iyidir. eğer fıskiye gibi fışkırıyorsa fazla ısı var demektir, ateş kaynağından uzaklaştırmanızda ve ısıyı düşürmenizde fayda var. ve kahveyi yaparken ne kadar sabit debide akmasını sağlarsanız o kadar güzel oluyor. el kadar aletin ne kadar teferruatı çıktı değil mi :)
boyut meselesine de değineceğiz.

işte ideal akış hızı:


demliğimiz son köpüğü verip fokur fokur sesler çıkartmaya başladığında altını kapatıp kahvenizi servis edin ve hemen aleti musluk altında soğutun. soğuduktan sonra yıkayacaksanız deterjansız şekilde yıkayın, sonra yıkayacaksanız hafif gevşetip bırakın. bu şekilde hemen soğutursanız ve sıkılı bırakmazsanız contanız uzun ömürlü olur ve bu ithal italyan aletin yedek parçalarına para bayılmak zorunda kalmazsınız.

şimdi bu meret 1 cup 2 cup 3 cup diye gidiyor. bendeki 1 cup 30ml kadar kahve çıkartıyor ancak bunu espresso makinesinin çıkarttığı 30ml ile kıyaslamayın daha hafif ve daha kendine has bir kahve çıkartıyor. hafif dediysem de 280ml buzlu bardakta soğuk americano için yeterli oluyor. bir fincan americano için yeterli oluyor, çünkü sert bir demleme aracı ama yine de makinelere göre basıncı düşük öyle espresso gibi kremalı kahve çıkartmasını pek beklemeyin üzülürsünüz. hoş yağlı ve koyu kavrulmuş bir çekirdekle denesek belki biraz verebilir.
söz konusu latte olduğunda ise bildiğimiz süt içiyorsunuz yani kahve yetersiz geliyor. latte için bence kesinlikle 2 cup almanız gerek yoksa türk kahvesi fincanıyla içersiniz.
sıkıntı ise şu ki, diyelim 2 cup aldınız her seferinde o kadar yapmanız lazım yani 14 gram kahve kullanmanız lazım. her cup 7 gram kahve demektir. sen 3 cup alıp canın isteyince 7 gram kahve yapamıyorsun yani. bu aleti aldığınız zaman tarif skalanız çok genişliyor mesela havalar biraz ısınsın espresso tonic yapmayı deneyeceğim bakalım nasıl olacak.

küsen erkekler vardır!

"ben herkese her şeyi söyleyim ama kimse bana bir şey demesin ben alınıyorum" insanıysa, s** edilesi insandır.
ancak hassas kalpli ve kendisi de söylediklerine dikkat eden biriyse normaldir. kişi alıngan olabilir.
bir de karşıdaki insan mı çok alıngan yoksa ben mi çok patavatsız ve pervasız bir insanım diye kişi kendine ara sıra sormalı.

yolun ortasında çok ani bir duruş sergilediklerinden kendilerine arkadan toslamamıza ramak kalan teyzelerdir.

kendine has bir kokusu vardır ve hangisine girerseniz girin kendi anılarınızı çağrıştırır.
(bkz: koku hafızası)

troll ve sapıklardan bıkmış, moderasyon yaptırımlarının taraflı ve yetersiz olduğunu düşünerek yatay geçiş yapmış yazar grubu.