celal şengör'den ölümsüzlük yorumu

buradan

celal bey çok fazla cassandra (dizi) izlemiş gibi. geçmiş olsun.

sabahları da guten morgen sonnenschein dinleyerek güne başlıyorsa acil bir doktora gözüksün.

celal beye bir mickey 17 izletelim geçer bence.

dün izledim; kısmen doğru bir görüş, aklıma 1987 yapımı 4 bölümlük bir dizi geldi, çocukken izlemiştim çok etkilenmiştim, ahmet mekin oynuyordu, kavanozdaki adam. tıp, ölümü beyin ölümü olarak alıyor yani kati ölüm beyin ölümü, bunu varsayarsak doğru söylüyor hoca. yani kalbimiz dursa bile ölmüyoruz, ayağımız, bacağımız... hepsi beyine bağlı, o varsa varız, yoksa yokuz.

dan brown'ın başlangıç (kitap)'ında edmond kirsch isimli fütüristin de benzer düşünceleri vardı. bir miktar onu anımsattı.

1950'den beri işlenen bilim kurgu türünü celal şengör'ün yeni fark etmiş olmasıdır.

kendini beyin zanneden bir profesör. krang vardı ninja kaplumbağalarda o direkt beyin olarak yaşıyordu kesin onu izlememiş.

abi bu kadar ya. bunu düşünemediniz mi siz? ağbi beyni bilgisayara yükle ya. sağ tık, yönetici olarak çalıştır, next,next,next... çok kolay... o bilgisayar bozulduğu zaman yaz komuta satırına copy c:\celal\ beyin.exe a:\ çek diskete celali, sonra lapotopa yüklersin. celal kakanın tadını mı merak etti? çok kolay hemen kaka tadı programını yükle, celal püü bu :p çok acı.

celalin beynini pc ye yükledik ama pc nin başına da celal oturdu diyelim. birgün öleceğini bilerek yaşayan, varlığının bilincinde olan tek canlı olan insan. insan olan celal oturdu pc nin başına oraya naber lan celal yazdı? abi çişim geldi çükümü bulamıyorum.

sanırsın yüz yıl önce yapmış açıklamayı, biraz erken bile davranmış olabilir yüz yıl sonra yapsaymış keşke.

sen söyleyene kadar adamlar yapıyor, sen anca boş yap.

source code filmini ve altered carbon dizisini izleyince ben askhdkjs

bilimkurguya biraz fazla maruz kalınca kapılan düşüncelerden esinlenerek yapılan yorum. bana da oluyor. bu arada bence mantıklı bir düşünce. netice itibariyle esas olan bilinç, zihin. belleğin, anıların, hayallerin, irade ve düşlerin bir belleğe aktarılabilmesi halinde bence de ölümsüzlük mümkün. yani ölümsüzlük dediğimiz de bilinen evren ve dünyanın sonuna kadar yaşayabilme hali işte.

biz hep ölümsüzlüğü bedeni bir halde normal yaşantımıza devam edebilmek olarak tahayyül ediyoruz. oysa 40'ından sonra hatta kırkına bile varmadan beden yavaşlıyor, saçlar beyazlıyor, yüz göz kırışıyor. haliyle ömrümüz değil esasında yaşlılığımız uzuyor. hal böyleyken ölümsüzlük peşinde koşanlara bellek aktarımını öneririm ben. aha sana sanal gerçeklik gözlükleri var. yıllar içinde çok daha gelişecek belki de zamanla tek gerçekliğimiz olacak. bedenlerden arınmış beyin istenenin gerçekleştiği bir makineye bağlanacak ve hayalindeki mutlu mesut dünyada sonsuza dek yaşayacaksın. ister kral ol, ister escort. canın nasıl isterse öyle bir hayat sür.

sanayi devriminden bilişim çağına 200 senede falan geldik. özellikle milenyumla birlikte baş döndüren ve hızına yetişilmeyen bir teknolojik gelişim var. bu hızla 200 sene sonra olabilecekleri çok da hafife almayın derim ben naçizane...

celal şengör'ün tvlerde boy göstermesinin en açıklayıcı yorumu. tıpkı nihat hatipoğlu gibi topluma yön veriyor. biri manevi dünyanın, diğeri maddi dünyanın yüzeysel bilgi küpü.

bu kadar biliniz, bu size yeter, oyalar diyor adeta bokyiyen (yalan mı?)

oyalama beni celal.

şengör hocanın başlangıçta, sabah kuşağında esra aplalar, müge ve seda aplaların tahtına göz diktiği medya yolculuğunda, günden güne hedef büyütüp hakan ural, mete yarar, hacı yılışaklı tayfasını da kattığı gözlenmekteydi. görünen o ki stand up'cılar ve palyaçolar da, hocanın kariyer ajandasında.. kenan evren hayranı hocamız, anlaşılıyor ki, kendi bokunun tadına bakmaktan daha fazlasını da kafasına koymuş.
ve yine anlaşılıyor ki sanıldığı gibi çok seveni de yok muş; çünkü olsa, birinden biri de "yav hoca niye ha, niye.. " diye sormuyor.

son derece mantikli bir tez.
ayrica bana gore birini kucumsemek icin, ilk once ondan en azindan bir adim ileride olmak lazim.
adamin akliyla, bilgisiyle dalga gecip saygi duymayanlarin hayatta ne varligi var acaba?

çok mantıklı önermedir. bak gerçekten öyle.
mesela ışıktan hızlı gittim miydi hop zamanda yolcusun booğluum...

ilkokul 3'teki öğretmeni a.m.celal şengör'e içinde kuru fasulye ve ölümsüzlük geçen kelimelerden bir hikaye yazmasını ister ve olaylar gelişir.

kişisel istek: sayın kamusal mizah muhterem özgür turhan deniz bağdaş'ın eski kocası rohan'ın babası artık amcş'a gönderme yapmayacak mısın selam çakmayacak mısın?

fay hatlarını söküp taşımak gibi.

black mirror etkisinde kalmış yorumdur.

insan bedenini yaşlandırmadan yaşatmak mümkün, bilgisayar cart curt işleri uzun vade gerektiriyor. ha benim dedigim daha bi imkansız ama sebebi insanlar. lüzmu yok bunların. sen kimsin de yaşayacaksın la :d