asıl başlık şöyle olmalıydı : (bkz: peşinde koştuktan sonra yüz verince uzaklaşan erkek iticiliği) tam olarak istedikleri ne bilemiyorum gerçekten kadınları değil erkekleri anlamak zor, bazı adamlar dümdüz falan yaşamıyor kimse kusura bakmasın, bakınız şimdi yaşadığım olaya:
e kişisi benim liseden arkadaşımdı fakat muhabbetim yoktu, üniversiteye benim olduğum yeri yazdı gelince de sohbet muhabbet çok iyiydik flörtün bir alt modeliydik kısaca. ancak eski sevgilisi ve benim eski sevgilim birbirimizin arkadaşları olduğu için çevrenin yapacağı laflardan dolayı sevgili olma yoluna girmedik. ben sevgili yaptım. yapınca sessiz sedasız hayatımdan çıktı. bu e kişisi benim erkek arkadaşım varken storylerime de bakan biriydi yani. ben bu sevgilimden ayrıldım, yine baktığını görünce yazdım. konuşmaya başladık. normal konuşuyoruz ama bu süreçte çok eskiden konuştuğum biriyle daha konuşuyordum. bu e kişisi bununla konuşmamam gerektiğini falan söyledi ve bildiğiniz benimle tartışıyordu konuşmamam için. bense e kişisine yüz vermedim bir süre. hatta aramızda bir şey olmaması gerektiğini bile açıkça dile getirdim. bu süreçte gösterdiği ilginin alakanın haddi hesabı yok. sabahtan gecelere kadar sürekli yazmalar mı dersiniz, aramalar mı dersiniz... en sonunda karar verdim ki gerçekten ilgi gösteren ve bana kendimi değerli hissettiren e kişisiydi. diğeriyle konuşmayı kesip e kişisine yöneldim. bu sefer sevgili olma adımını da attık, milletin lafından bize ne, diyerekten. birkaç gün iyi ve daha sonrasında * gerçekten beklenen son geldi yani. ilgi alaka kesildi. neden yazmıyorsun dediğimde sürekli senle konuşamam olayına döndü. cevap olarak yahu ben de biliyorum sürekli benimle konuşamazsın zaten konuşamıyoruz dediğimde gevelemeye başlıyordu resmen. en sonunda da ayrılık bahanesi olarak e kişisi yalnızlığa alışmış ve efendime söyleyeyim ilişki ağır gelmiş, kendi problemlerini içine kendi hallediyormuş... işte tam olarak bu e kişisine denir bu başlık. neden karşılıklı değer veremiyoruz, neden karşılıklı yoğun sevgi besleyemiyoruz gösteremiyoruz, neden hep bir taraf daha çok sevmek zorunda?
devamını gör...

ben bunu kimseye söyleyemiyorum ya. kimseye anlatamıyorum bu derdimi. insanların bana acımasından korkuyorum belki de. aşamıyorum 22 senelik yaşantımda bir kız çocuğu olarak baba sevgisini görememeyi. bir insan içki içmeden, kumar oynamadan, dayak atmadan da kötü baba olabiliyormuş. 7 yaşında anne babanın boşanması travmasıyla 22 yaşıma kadar her gün ama her gün içime akıtmak zorunda kaldım gözyaşlarımı. neden diyorum yahu şu an 10 12 yaşlarında bir kızı daha var. babam benim için bir kez olsun doğum günümü kutlamadı. şimdiki kızı için boy boy fotoğraflar paylaşmış. * insanın zoruna gitmesin de ne olsun? kızıyla geziyor, kızıyla tatil yapıyor kısacası her şey. benim ne eksiğim vardı ki? bir baba nasıl olur da çocuğunu annesine benzediği için sevmez! aşamıyorum arkadaşlar, aşamıyorum. belki 60 yaşıma gelsem yine aşamayacağım. şimdi de anlatamadım ki gerçekten içimdeki hislerimi. yine de anlatamıyorum bu benim içimde kanser hücresi gibi hiç geçmeyen bir acısı var. bu acıyla yaşamanın ne kadar zor olduğunu yaşayan anlar ancak.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

abi çok kötüydü ya... kimse de bilmaz bu arada. *

stajımın ikinci haftası. danışman hocam sen 10/b'ye git ben geliyorum, defteri de doldur, dedi. sınıfı ara ara bulamadım neyse girdim sınıfa. bebeler beni görünce şok oldu. siz yeni hoca mısınız falan demeye başladılar. bende de görseniz hareketleri... oturdum öğretmen masasına dolduruyorum ders ismini, hocanın ismi, sadece konu kısmını boş bıraktım. bir de ders anlatacağım diye nasıl heyecanlıyım. çocuklar sordu, falan hoca gelmeyecek mi derse? dedim, hayır dersi benimle işleyeceksiniz hocanız daha sonra gelecek. çocuklar da küçük (bkz: 9. sınıf) seviniyorlar başka hoca diye.

tam öğretmen masasına öğretmen oturuşumu yaptım şak kapı açıldı. farklı bir hoca. yanlış mı geldim yaa, dedi. nasıl bir ambiyans yaratmışsam artık?!?!?!

siz, dedi, kimsiniz?? * dedim, ben stajyer öğrenciyim. filanca hocanın dersi vardı diye geldim ama acaba karıştırdım mı sınıfı? burası 9/b dediği an... işte o an ben yer yarılsa da içine girsem dedim. çoook dedim özür diliyorum. ama hocayı görün yüzünden ateş fışkırıyor niye onu da anlamadım, insanlık hâli canım???

defteri doldurdunuz mu? dedi, evet dedim yani bilmediğim için... bu dedi... büyük bir suç olur... stajınız yanar... hangi ders dedi! yahu sanki sınıf defterini kaçırmışım, sayfalarını yemişim gibi muamele yaptı kadın bana. şansım varmış ki aynı derse giriyormuşuz. konuyu da yazmadığım için problem olmadı. sanırım okul ile ilk maceram böyle olmuştu ancak o ilk bir iki ay çok utanmıştım kimseye anlatamamıştım. hâlâ kimse bilmez, artık utanmak yerine güldüğüm bir olaydır. *
devamını gör...

aayyy koştum geldim, bu başlık benim için açılmış.

yahu, inanılmaz sinir bozucu. lise ilk seneden beri arkadaşım yani sekiz seneden fazla olmuş. normalde her şeyimizi paylaşır gizlimiz saklımız olmadan yaşardık. arada bir görüşür ev gezmesi de yapardık. birkaç ay önce ikimiz aynı anda ücretli öğretmenliğe başvurduk. * neyse kendisine çıktı ancak bana çıkmadı. yahu, insan ücretli yapıyor diye bu kadar mı havalanır? aynen konuşmayı aktarıyorum.

h kişisi: ayy bak ne gördüm (1 fotoğraf).
ben kişisi: sen mi yaptın?
h kişisi: yok ya falan mahalle var biliyor musun, hani benim görev yaptığım okul var ya? işte onun oralarda gördüm.

cümleye bakar mısınız? görev yaptığım okul işte yaaağğğ. aferin canım tamam görev yapıyorsun da her seferinde bunu bastıra bastıra söylemek nedir? gıcık vermeye çalışmaktan başka bir işi yok.

her neyse her şeyimizi paylaşırız demiştim. grubumuz var, herkes orada bir şeyler anlatır, güler eğleniriz kızlarla. hayatlarından da belli başlı şeyleri anlatırlar yani. ki kendisi benim en yakın(!) arkadaşım olduğu için ben de o da birbirimize her şeyimizi anlatır konumdaydık. yine aynen konuşmayı aktarıyorum.

z kişisi: bi biz sap kaldık.
h kişisi: beni sayma (burada gülüyor.)
ben kişisi: nasıl yani neden haberimiz yok?
z kişisi: h kişisi anlatsana yemeyiz sevgilini.
h kişisi: yersin z kişisi. (gülüyor yine.) anlatmak istesem anlatırım anlatmak istemezsem anlatmam * ki zaten şimdi söyledim neden bu kadar abartıyorsunuz?

abi acaba ben mi gözümde bu arkadaşlık ilişkilerini dostluk ilişkilerini çok büyütüyorum? allah'tan ben de manitam olduğunu anlatmamışım. * anlatsam vicdan azabı yaşardım ben niye anlattım o anlatmıyorken diye.

bir de insan özelini anlatmaya korkuyor. gidip evde annesine ablasına anlatıyor. anlattığını da gelip söylüyor. hem gıcık hem yüzsüz.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zaman geçtikçe kuvvetlenen his. 22 yaşındayım ama artık ne evlenebilirim ne de kimseyi sevebilirim gibi geliyor. bak yine yüreğim daraldı. sanırım 1+1 evimde kedisiyle yaşamış bir emekli memur olarak hayata veda edeceğim.
devamını gör...

aşırı önyargı ile yaklaştığım bir kitap çünkü çoğu kişi anlamadığını ve anlamadığı için de güzel olmadığını söylediler.

santiago nasar adındaki zengin bir arap gencin öldürülmesi ve aslında tüm yerel halk bunu bilmesine rağmen belki gerçekten onu öldürebileceklerini düşünmedikleri belki de içten içe ölmesini istedikleri için santiago'yu ölümden kurtarmak için hiçbir şey yapmayışları anlatılıyor kitapta.

bazı yerlerde kopuşlar yaşasam da geri dönüp tamamladım. yüz küsür sayfa maalesef veni beş yüz sayfa gibi oyaladı. bu kadar çok cinayetten bahsetmesi ise biraz rahatsız etti diyebilirim ve etraftaki insanların aşırı doğal karşılamaları bazılarının bilmezden gelmesi de aynı şekilde rahatsız etti ama yine de dikkat çekici ve sürükleyici bir kitaptı. tek yapılması gereken odaklanarak okumak olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

bir şeyi canım çok çektiği zaman ağlıyorum. toplanın çabuk olayı anlatacağım.

bir gün lise sondayım ve geçiş yaparak geldim okula. diyorum ki oohh eski lisedekilerden kurtuldum. derslere ve kendime odaklanırım. okulun ilk günü geldim, bir de ne göreyim? sevimsizliği ile had safhalara ulaşmış olan b kişisi ve aramda ne iyi ne kötü olay geçmemiş olan f kişisi de geçiş yapmış aynı okula. *

neyse efendim, gel zaman git zaman f kişisi ile yakın arkadaş olduk ancak b kişisi ile hâlâ bozuğuz. günlerden bir gün de, canım inanılmaz patlamış mısır çekiyor. * b kişisi sıra olarak önümde f kişisi ise yanımda oturuyor. normal bir şekilde arkadaşımla konuşuyorum. döndüm dedim ki; "ayy f kişisi, keşke şimdi patlamış mısır olsa da yesek!" öyle bi içimden geldi.

öğle molasına girdik. bizim b kişisi evine gitti. biz de yemeğimizi bahçede yedik. zile beş dakika kala sınıfa çıktık ki... sınıf buram buram patlamış mısır kokuyor. yahu, o günü hiç unutamıyorum. bizim b kişisi sen benim bu dediğimi duy, bir torba patlamış mısır yap, getir bi de sınıfa dağıt, sonra da gözümün önünde ye. bir ağladım ki... hâlâ inanamıyorum kendime. binde bir bana böyle geliyorlar işte. en saçma ağlama nedenim budur.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

...bildirimlerim bomboş kalırdı. varolun bu sözlüğün demirbaş yazarları.
devamını gör...

efendi ne demek önce ona bakmak gerekiyor. efendi, eğitim öğretim görmüş demek. şimdi bu anlama göre cahillerden hoşlandığınızı düşüneceğim ama onu da hiç zannetmiyorum. burada daha da genişlemiş bir anlam olarak efendi, oturmasını kalkmasını bilen, konuşurken mantıklı konuşan, giyimine kuşamına dikkat eden, karşısındakine göre muamelede bulunana biz normalde efendi diyoruz. tabii ki insan heyecanlı, çılgın, bazen sınır düşünmeden yaşayan insanla hayatını geçirmek istiyor ancak ortası olmalı. efendi görünenin aslında samimi ortamda çok farklı karakterlere de büründüğünü görüyoruz çoğu zaman. işin özü, kendini her ortamda deliye vurmayan erkekler her zaman favorimizdir.
devamını gör...

cinsel hayatın dışında; aynı mizah anlayışında olmak, beraber film dizi izlemekten keyif almak, yağmur yağarken arabada oturup sohbet etmek, piknik yapmak, sinemaya tiyatroya gitmek, şehir ve yurt dışına gezi planlayıp gerçekleştirmek... ve daha aklıma gelmeyen birçok güzel aktiviteyi beraber yapabildiğin eş idealdir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

oğuz atay'dan okunan ikinci kitap.
devamını gör...

kpss belasına bulaşmış kişilerdir. ara ara gelip buraya derdimi yazarım. üzgünlüklerdeyim. kederliklerdeyim. biliyorum aramızda çok var. birleşip okul mu açsak?
devamını gör...

cami - çok kişili kıldırgaç.
devamını gör...

evde tek başına filmi.
devamını gör...

şarkıda, zamanında ayrılıp durduk yerde geri dönen ve adamın kafasını karıştıran kadın anlatılıyor. tabii tam karşı cins de olabilir. hadi şarkının tahlilini yapalım:
"hangi rüzgâr attı seni?" burada adam şaşırıyor ve gelmesini beklemiyor çünkü kadın gitmiş çoktan ve aslında adam umudunu falan kesmiş yani.
"niye döndün ki geri?" burada adam sorguluyor tabii. ulan diyor sen kendi ayaklarınla isteğinle gitmedin mi, niye döndün?
"kimseler seni sevmedi mi, umduğun gibi deli deli." işte bura iplerin koptuğu yer. kadın giderken tam olarak şunu demiştir: sen bana beklediğim değeri vermiyorsun, sen bana vakit ayırmıyorsun. hâlbuki bilmiyor adam içinden deli gibi âşık ama dışa vuramayan bir tip.
"küllenip giderken acılar", burada âşık bey acılarını artık yakmış ve küllendirmiş, yolundaymış her şey aslında.
"kendi kendime yaşamaya", adam bırakın başkasını bulmayı kendi kendine yaşamaya çalışmaya başlamış.
"donmuş bir gözyaşı gibi akmayan şu yaşantıma alışıyordum", adam yalnız bayağı zorlanmış alışmaya çalışırken. kadın nasıl gittiyse yani kendine gelememiş bir süre. donmuş bir gözyaşı gibi akmayan yaşantı diyor şu edat grubuna bakar mısınız, tek cümlede neler anlatıyor! durgun ve soğuk bir yaşantı ve bu yaşantıya alışmaya çalışıyor.
"öğreniyordum, savaşıyordum kusura bakma başarıyordum" adam bayağı aslında kabullenmiş kadının gidişini ve hayatına böyle yaşamaya alıştığını anlatıyor kadına. sen gittin ama ben senin yokluğuna da alışıyordum bunu başarıyordum, diyor.
"aklım buz gibi yanına koştu" burada her ne kadar buz gibi edat grubu aklım kelimesine yakışıyor olsa da burada anlatılmak istenen aslında kadının yanının buz gibi olduğudur. kadın artık ona ne kadae soğuk gelse de adam ne kadar âşıksa artık kalbi değil aklı bile onun soğuk yanına koşuyor.
"ellerim ellerine kaçtı" bu dizede de daha çok sanki alışkanlıkmış gibi anlatmış. kendi isteğiyle değil de istemsiz elleri hareket etmiş olduğunu anlatıyor.
"bu ziyaret amacını aştı" bu dize bize aslında kadının başka bir amaçla geldiğini mesela bir şey sormak ya da unuttuğu bir şeyi almak gibi. ama tabii kadının bir uydurma bahaneyle geldiğini adam biliyor o yüzden ilk dizede "kimseler seni sevmedi mi umduğun gibi" diyor.
"kaderim yolundan şaştı" biz önceki dizelerden de zaten biliyorduk ki adam kadın olmadan yaşamaya alışıyor falan bu sırada çat kapı gelince adamın tabii devreler git gel yapıyor.
"yüreğim bana karşı çıktı" önce dizede aklı da giderken bu dizede yüreği de adama sen bi dur yahu, diyor. bana karışma ben ne yapacağımı bilirim diyor kısaca.
"karışmam bu iş beni aştı" artık yüreğinin kendinden üstün geldiğini kabul ediyor bu dizede.
"olan oldu ateşini yaktı" küllenen acıların üstüne maalesef ki kadının gelmesiyle aşk odunları tekrar atılmış bu dizede.
"yine aklım çok karıştı" zaten bütün şarkının özeti işte bu dizeye sığdırılmıştır.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

hocam aykut uç yiyo.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim