lilithdesenbana - en beğenilen tanımları (1. sayfa)

sen şimdi aynı duman derdin bense o yerici ses tonumla tüm kediler birbirine benzer derdim takışırdık kesin.

güzel kızım biriciğim. sen hiçbir zaman benim sözlerimi anlamayacak ve bana o cilveli gözlerinle bakmaya devam edeceksin. kulağına söyledigim şarkıları, oynadığımız oyunları, beni korkutmak için saklanışını, beni uyandırmak için yüzümü yaladığını ve ben ağlarken hemen mırlamaya başladığını hiç unutmayacağım. sen benim terapimsin. seni çok seviyorum akıllı kızım.

sanırım sana çok ihtiyacım var.

eski bir sokağa, anılara benzer. tatlı esen rüzgar yüzüne her çarptığında bambaşka yüzlere kavuşursun. sana kendini hatırlatan ve asla gitmeyecek olan o insandır yazın kokusu. zaman geçer yazların kokuları binbir çeşit olur ama o yaz o yazdır.

sanırım nerede olursak olalım hep başka yerde olmanın keyfini hissetmeye çalışacağız. bu dünya soğuyacak mı günün birinde?

bundan yıllar sonra okursam bu yazıları ve anne olabilmişsem lütfen hak ettiği gibi yetiştir. görmediklerini, yaşayamadıklarını, tüm dünyayı, duyguları, olguları ver ona. özgürlüğün avuç içlerimizde olduğunu hatırlat. saygıyı, naifliği, aşkı öğret. mümkünse aşkı sizde görsün. seni bu dünyaya getirmek eminim benim için zor bir karar olacak. ama hoşgeldin seni koşulsuz ve sorgusuz seveceğim.

sevgilim, nazım. sana hiç sevgilim demedim bari şimdi söyleyeyim ne kaybedebilirim ki? yazmaktan çok kaçtım. korkuyorum. hayatın ikimiz için de ne kadar zor olduğunu biliyorum ve sana zarar verecek hiçbir şey yapamam. seni seviyorum ve her şeyden arınıp kavuşacağımız günü bekliyorum. belki bu hiç olmaz. hiç kavuşamayız ama seni her zaman aynadaki yansımandan, yazdığın eşsiz şarkılardan ve saf kokundan hatırlayacağım. yardıma ihtiyacın olan her an buradayım. bizler sadece çocuktuk sevgimizin büyüyeceğini tahmin etmedik. beni unutma gibi klasik şeyler yazmayacağım sana. anlatmak yazmak istediğim tonla şey var ama biliyorsun ki biz beceremiyoruz. her gece yine tanrıya dua eder misin bilmiyorum ama bana verdiğin kartpostal ve diğer her şey sonsuza kadar tanrının yanında olacaklar.
pirayenin ruhunu ve sevgisini unutma. seni ve çocuk nazımı hep hatırlayacağıma söz veriyorum. ve maalesef benim kuzenim hep böyledir…

sanırım bunu kendime bile söylemeye cesaretim yok.

her terk edişimde kulağımda farklı şarkı var. her kaçışım başka. gözlerim şiş, saçlarım örülü ve yine çok eşya aldım diye düşünüyorum. ben bunları neden yapıyorum? kimin yüzünden? senin yüzünden demeye cesaretim yok kendime. olmasın ben yine terk ederim, yine bir gece duvarlara ağlar, sabahına gökyüzüne dokunurum. ben yine o eski lilith olurum.

uygulamanın gelmesine özel olarak.

kısacık bir uyku uyudun ve yeni bir güne başlıyorsun lilith. iyi değilsin farkındayım ama bu günü verimli hale nasıl çevirebileceğini biliyorsun. günaydın lilith, özlemle dün gece içinde olduğun savaşın verdiği yaralardan öpüyorum.

en sevdiğim olabilir.

mutlu musun ya?

ama ne varsa geyikli gecede idi
bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan
bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda
kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında
büyük otellerin önünde garipsiyorduk
çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte
hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız
örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk
yahut bir adam bıçaklasak
yahut sokaklara tükürsek
ama en iyisi çeker giderdik
gider geyikli gecede uyurduk.

artık bize güvenmiyorum dediğinde bile güvendiğini biliyordum. elimden bir şeyin gelmeyişi beni öldürüyor. ben piraye gibi olmak istemiyorum. yıllar önce seni arkamda bırakırken aşkından ölüyordum ama yapmam gerektiğini biliyordum, yıllar sonra bu hale gelmemek bendeki aşkın bizi öldürmemesi için yapıyordum. pek başarılı olduğum söylenemez değil mi? piraye...

aklının almayacağı boşlukta dans ederken düşüyorum. ruhumun huzur bulacağı karanlığı ve baş edilemeyecek acıyı yaşıyorum, yaşatıyorum. çıplağım. o koca yatakta tek başıma yatıyorum. plak boş dönüyor. aynalar kırık. kırılmayı hak ettiler. ben de mi hak ettim anneanne? ne diyor rüzgar bana? ne duymak istiyorum?

muhtemelen bu başlığa yazı yazdığımı görse dalga geçerdi ama okurdu ısrarla. çünkü yaptığım her işe saygı duyardı. o çekik gözlerine sığdırdığı dünya bambaşkaydı ve ben şanslıydım ki yaşadım. senden çok şey öğrendim. mesela truvanın gerçek hikayesini. sen olmasan bile yaşıyorum seni, yaşatıyorum. çünkü aklın bile almaz sevgilim. o gözleri öpüyorum. keşke şimdi bana baksalar ve deseler ki " bir bira daha içer miyiz?".

hikaye basit değildi. kadın çabaladı ama adam bıraktı. sonrası çorap söküğü gibi geldi. oldurmaya çalıştı kadın, hep sevdi ve sevmeye devam edecekti. adam bunu biliyordu ama gitmek istiyordu. başka çare yoktu.

hey naber? ayla nasıl, en çok onu merak ediyorum. ona her şeyi öğrettiğinden emin ol. kaş’a gittin mi? mutlu ve özgür müsün ve en önemlisi ruhunu ait olduğu yerde bırakabildin mi yoksa hâlâ dolaşıyor mu yabancı ellerde?