lybica yazar profili

ne saçma şeyler yaşamışız denilen şeylerdir genelde.
danışma vardı okulda ve orda da fanusta duran tek bir balık. bir gün o balığı çaldık. sanırım lisede son senemizdi. neyse dediler stres atarsınız sınıfınızda dursun. 1-2 ay sonra balık öldü. dedik ki böyle olmaz cenazeyi hak ediyor, bahçeye gömelim. nasılda denk geldiyse bazı yerler hazırlanmıştı bahçeye yeni fidanlar ekiliyordu. balığı kağıda sardık ve gömmeye gittik. bunu gören hocalardan biri kağıtta ne var ne saklıyorsunuz diye şüphelendi. gösterince ikna oldu. yasadışı şeyler yapıyor olmamız daha muhtemeldi sanırım. neyse gömdük duamızı okuduk geri döndük. sonraki gün arkadaşlardan birinin yapıp getirdiği helvasını da yedik. sonuçta ailelerimiz arandı. cenaze düzenliyoruz diye şikayet edildik.

en basit tabirle hareketlerin yavaşlaması olarak tanımlanabilir. parkinson hastalığında gördüğümüz en önemli belirtilerden biridir.

house-wilson
(bkz: house m.d)

mantıklı erkektir.
manyağı yüzünden anlayamıyorsun. herkesin belinde silah cebinde bıçak var.

arada bir düşünmemiz gereken sorudur.
şu aralar fena değil, daha kötü zamanlarımız olmuştu.

(bkz: fizyoterapist)
aynı zamanda sosyoloji ve işletme öğrencisi.

(bkz: house md)
amazonda var ama netflix arayüzünü daha çok seviyorum.

ben şöyle bırakayım

(bkz: the good place)
ölümden sonraki hayatı anlatan ince espriler barındıran felsefi dizi. çerezlik gibi gözükse de etik ve ahlak felsefesini işlemektedir. bolca gönderme ve metafor içerir. son bölümü favori bölümümdür sanırım. çok anlamlıdır, insana birçok şey sorgulatır. ara ara açar izler ve genelde de üzülürüm.

ama benim için tüm zamanların favorisi
(bkz: house m.d)
kaç kere baştan izledim bilmiyorum. efsanedir benim için.
bağımlı egoist ama çokta zeki olan dr house'un tanı konulmamış hastalıkları çözmeye çalışmasını izleriz. sherlock holmesten esinlenilerek oluşturulmuş bir karakterdir. hastane dizisi diyip geçmeyin daha çok gizem/puzzle çözme üzerinedir. hayata dair de çok güzel hikayeler/cümleler içerir. söylemeden geçemem hugh laurie nin oyunculuğu da efsanedir.
ayrıca depresyonuma da iyi gelmektedir.

enflamasyon-enflasyon
bitirmeye hazırlanıyordum. çok yoğundum o dönem. konuşma arasında enflasyon yerine enflamasyon oranına göre yapalım tarzı bir şey dedim ve uzun süre dalga konusu oldum.*

zor olan şeydir. çok zor olan. insan sonrasında yapayalnız hisseder kendini. hele öyle kavga gürültü de değil sessiz sakin bittiyse daha da zor geliyor. yapılan planlar her şey yarım kalıyor. anlamsız geliyor olan biten. bazı sabahlar her şey eskisi gibiymiş gibi uyanıyor bazen insan. işte o günler daha zor. sadece bir sevgili değil bir dostta yitiriyorsunuz.

2 ay önce 5 buçuk yıllık ilişkim bitti. etkileri ne zaman geçer ne kadar sürer merak ediyorum. sanki sevmek sevilmek her şey yalan gibi geliyor.

yalnız uzun bir yürüyüş yorulunca bu durumlarda dinlediğim belli başlı şarkılardan birini açıp bir sigara yakmak ki öyle her zaman içmem. başarabilirsem biraz ağlamak ve geceyi 1-2 kadeh şarapla kapatmak. en azından şarabı içince rahat uyunuyor.*

how i met your mother dizisinde annenin ukulele ile seslendirdiği şarkıdır. ukulele merakımı başlatan şeyde o olmuştur. bana güzel enerjiler veren çok derin ve beni çok etkileyen bir şarkıdır.

aa annem. amaç tamamen rehberde en üstte olmasıdır.

aa babam
rehberde aa annemden sonra gelsin ve en üstte olsunlar diye yaptığım şeydir.

uzun zaman önce @birbilinmezde ile keşfettiğimiz komedyen. gitmeyi tercih etme sebebimiz bilet fiyatlarının 25 tl olmasıydı. lemanda çıkıyordu o zamanlar ve onu 20 kişi bile izlemiyordu. biz f/p üzerinden değerlendirip beğenmiştik. hatta sonrasında yeniden gittik. ama aramızda geçen ikili sohbetten dolayı kendisini hiç izlemedim sonrasında. o yüzden de nasıl bu kadar ünlü olabildi anlayamıyorum.

o komşu benimdir. keman, ukulele çaldım/çalıyorum dönem dönem. ama dikkat etmeye çalışıyorum. ukulelenin sesi yüksek değil, kemanı da susturucuyla çalıyorum. sanıyorum ki uyuz komşulardan değilimdir.

kiminin çok sevdiği kiminin nefret ettiği içkidir. tadı biraz ilaca benzer. şifalıdır. bayılırım. hızlı içilirse de sarhoş eder alkol oranı düşük değildir. o kadar az kaldı ki kıyıpta içemiyorum. alkol fiyatları malum, alamıyoruz...

daha önce mental olarak kötü bir dönemdeyken ensemden bir tutamı dibinden keserek yaptığım şeydir. şimdiyse ensemi kazıtıp duruyorum. hem çok rahat ettim hem seviyorum hemde bana bir noktada o günü hatırlatıyor.