magic yazar profili

herkesi aynı derece etkilemesi mümkün olmamakla birlikte bolca örneği bulunur. kimisi boğazınızın düğümlenmesine neden olurken kimi de yanaklarınızı ıslatacak kadar ileri gidebilir.

naçizane birkaç örnek sıralayayım:
• 3-gatsu no lion (march comes in like a lion)
• air
• angel beats!
• ano hi mita hana no namae wo bokutachi wa mada shiranai. (anohana: the flower we saw that day)
• ansatsu kyoushitsu (assassination classroom)
• banana fish
• boku dake ga ınai machi (erased)
• byousoku 5 centimeter (5 centimeters per second)
• chrno crusade (chrono crusade)
• clannad
• clannad ~after story~ (clannad: after story)
• death parade
• elfen lied
• full moon wo sagashite (searching for the full moon)
• fullmetal alchemist: brotherhood
• haibane renmei
• hanbun no tsuki ga noboru sora (looking up at the half-moon)
• hotaru no haka (grave of the fireflies)
• hotarubi no mori e (the light of a firefly forest)
• kimi no suizou wo tabetai (i want to eat your pancreas)
• koe no katachi (a silent voice)
• mahou shoujo madoka★magica (puella magi madoka magica)
• nana
• naruto
• one week friends (isshuukan friends)
• ookami kodomo no ame to yuki (wolf children)
• orange
• plastic memories
• seishun buta yarou wa yumemiru shoujo no yume wo minai (rascal does not dream of a dreaming girl)
• shigatsu wa kimi no uso (your lie in april)
• sq: begin w (your name!)
• steins;gate
• tokyo magnitude 8.0
• true tears
• violet evergarden

(her ne kadar yazdıklarımı daha sonra dönüp düzenlemekten kaçınıyor olsam da) henüz izlememiş olduğum fakat ilerleyen zamanlarda izlediğimde yine ağlatan yapımlarla karşılaşırsam ya da başka aklıma gelen olursa buraya ekleyebilirim.

usulsüz.

söyleyene kadar resmen evrim geçiriyor kelime. kalın "u" ile başlıyorsunuz önce (gayet normal), ardından birazcık yumuşuyor (û gibi diyebiliriz ki işte burada ilginçleşmeye başlıyor) ve en sonunda incecik bir "ü" (ben şok!) ile kapanış. alkışlarla uğurluyoruz.

"oh, come on!" da bunlardan biridir. yalnız, come ile on birleştirilerek, "oo, ka'maaaağn" gibi bir sesle söylenmelidir.

malzemeleri; italyan (ulaşılamadığı durumlarda; pembe) domates, zeytinyağı, tuz, taze fesleğen, karabiber, kekik, taze (yeşil) soğan ve taze sarımsak olan; ev yapımı marinara'dır.

biraz daha kalsana.

pos cihazının temassız özelliği bulunmadığı durumlarda normaldir.

hep 50 tl'lik çekenlerden değildir.

geçmişe gitmek istemem. durduk yere şimdiyi ve hatta geleceği tehlikeye atmaya gerek yok. fakat her istediğimde şimdiki zamana dönebiliyorsam (tabii bunu da geçmişe gitmek saymıyorsak) * geleceğe gitmek isterim.

annemin yaptıklarıdır (nokta).

kırmızı elma, sarı elma, yeşil elma.

pembe ve hatta paslı gibi (kahverengi) olanları da seviyorum gerçi. bazen de iki-üç renk karışık oluyorlar; onları da çok seviyorum. bana elma olsun da tek çeşidine razıyım.

az önce üstün(!) çizim ve tahmin yeteneklerimi sergilediğim aktivite.

yalnız o ayakkabı ve benim kuş evi, inanılmazdı.

ellerimi dezenfektan (thanks to corona!) ile temizleyip, -ya da nemlendirip diyeyim- oluşmasına pek fırsat tanımadığım durum. aslında sadece sebze, meyve ve benzeri ürünleri alacaksam geçerli zira diğerlerini kasaya kadar sepette/arabada taşıdıktan sonra hoop; doğrudan yanımda getirdiğim bez çantaya ya da duruma göre, sırt çantama dolduruyorum.

sil baştan (ingilizce orijinal adıyla replay), amerikalı yazar ken grimwood tarafından yazılan ve ilk kez 1986 yılında arbor house tarafından yayınlanan bir fantastik romandır. 1988 yılında, en iyi roman dalında 'dünya fantezi ödülü'nü kazanmıştır.


ilk okuduğumda oldukça hoşuma giden fakat benzer konuların günümüze kadar çok defa işlenmesinden dolayı artık (türünün ilk ve başarılı örneklerinden olsa da) eski cazibesini korumadığını düşündüğüm roman.

daralmıştır.

edie brickell'den "good times" parçası da bunlardan biridir, diyebilirim.

telif hakları nedeniyle kaldırılana kadar buradan ya da 2 ayrı bölüm halinde buradan 1. bölüm + buradan 2. bölüm izlenebilir.

bkz. the professor and the madman (2019) demek istediğimdir.

farklı gerekçeleri olabilir.

henüz kazanmadığı parayı harcamak istemiyor olabilir; her yıl kredi kartı aidatı ödemek istemiyor olabilir; aidat ücreti alınmayan bir kredi kartına sahip olduğu halde mecbur kalmadıkça kullanmak istemiyor da olabilir; farklı nedenlerle, ekstre tutarının tamamını ödeyemeyip gereksiz yere faiz ödemek istemiyor olabilir; harcama yaparken, kredi kartının kullanabilir limiti yerine hesap bakiyesini ya da sahip olduğu para miktarını kriter alıyor olabilir; belki de hayatının bir döneminde kullanmış fakat artık kullanmıyor olabilir; sadece kredi kartı ile alışveriş yapılabilen platformlarda sanal kart kullanıyor olabilir… daha da uzatılabilir. hatta kazancını resmi makamlardan gizlemek için bile kullanmıyor olabilir, bilemeyiz.

21. yüzyılda dahi pekâlâ yaşayabilen insandır.

where there’s smoke there’s fire.

"ateş olmayan yerden duman çıkmaz" atasözümüze yakın bir anlamı vardır.

"başkalarının yanında yapmaktan çekinilen şeyleri yalnız başına iken de yapmamak" bunlardan biri olmalıdır. en azından benim için.