merdumgiriz_ yazar profili

merdumgiriz_ kapak fotoğrafı
merdumgiriz_ profil fotoğrafı
rozet
merdumgiriz_ (munis)
kalbimiz seninle
karma: 22440 tanım: 1410 başlık: 101 takipçi: 194
/öyle ya da böyle sözlük defteri kapandı/

son tanımları | başucu eserleri


normal sözlük

uçmak istiyorsun uçurmuyorlar, kafa izni desen hepten yalan. 30 gün bekle babam bekle. kara delik gibi sevdiğimin sözlüğü. girdin mi çıkamıyorsun. neyse, sonsuza dek arrivederci!!!
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

aslında birkaç kelime almıştım. tekrardan kayıplara karışmadan önce karalama defterine bir şeyler bırakıp öyle gideyim diyordum. sonra vazgeçtim. içimden gelmedi bir şeyler yazmak. kalemi kağıdı tutasım zaten yok. içimdekileri döksem toplamak asırlar sürecek. tümden zarar... sadece bir şarkı ve veda!

open.spotify.com/track/5q5e...
devamını gör...

sözlük yazarlarının favori normal sözlük yazarları

@makar devuşkin şu kızın bendeki yerini bir ben biliyorum herhalde. kendisi bile bilmiyor çünkü. *
devamını gör...

bir yazar tanım girmeyi neden bırakır sorusu

yazası yoktur?
devamını gör...

yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi

#1183697
bugün geçmişe bakıp vay be dediğim günlerden biri oldu. buraya yazmayı özlediğimi fark ettim. ama aynı şekilde birçok şeyin de değiştiğini kabullenme eşiğiydi. geçen sene bugün buradaki birçok dostum sayesinde mükemmelden öte bir doğum günü geçirdim. o gece 23.59 da kiminle konuşuyorsam 00.01’de aynı kişiyle mutluluğuma gülümsüyor ve doğum günü pastamı üflerken yine aynı dileği diliyordum. bu gün, geçen sene mutluluğumu paylaştığım insanlara bakınca tablodaki eksiklik çok fazlaydı dostlar…

sözlüğe ikinci nesil birçok yazar gelmiş/ geliyor. sözlük kendi yağında kavruluyor. ama anılarla dolu olan eski bir mahalleye gökdelenler dikildikten sonra gelmek gibi hissettiriyor bana artık sözlüğe girmek. sanırım hayatımın en boktan günlerinden biriydi bugün.

bu acı tabloyu saatlerdir elimde sigaramla izliyorum, izlemekten alamıyorum da kendimi. arkada ise bir cümle yankılanıyor, tek bir cümle: bir nedeni yok sadece öptüm.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

balkonda sakince, son nefeslerimi zehirlemek istercesine içtim sigaramı. yer çekiminin tüm ağırlığının bastırdığı adımlarla ilerledim banyoya. bu senaryo eskilerden tanıdık geliyor. asırları devirmişliğin ve tarihin tozla kaplanmış sarı yapraklarının arasından fısıltılar ulaşıyor kulağıma. aynanın karşısına geçtim. yüzümde bir gariplik var. tanımadığım, tanımlayamadığım bir şeyler… soğuk fayansların üzerine yavaşça oturdum. gözlerim orgazm olmuşcasına boşalmaya başladılar. hiçbir damlasını durduramadım. yavaşça yere serildim. kalbim hiç çarpmadığı kadar hızlı çarpıyor, nabzım “ben hala buradayım” dercesine çığlıklar atıyordu sanki. içimde büyük yıkımların olduğu birinci iç dünya savaşı başlamıştı. daha önce diplomasiyle halledilmeye çalışılan haksız rekabet patlak vermişti sonunda. bir kamyonun tekerinin patlamasıyla yoldan çıkışı gibi bilindik ama beklenmedik bir olaydı bu… kullanılan silahlar yıkımın büyüklüğünü arttıracak denli yeniydi. ardından bir süre ateşkes oldu. bilincim kendini yitirmeyi ve arabuluculuk yapmayı tercih etti. gözlerimi açtığımda ise her şey çoktan bitmişti…
büyük soykırımların ve bombardımanların ardından oluşan ölüm sessizliğine benzeyen bir sessizlik vardı içimde. kalbim bütün bedenimi top ateşlerine tutmuyor, nabzımın çığlıkları duyulmuyordu artık. herkes belirsizliğin sessizliğine gömülmüştü sanki. yavaşça kalktım yerden. bir şeyleri yitirdiğimin, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının bilinciyle sarsıldı adımlarım. belki de imzalanan antlaşmalarla çoktan kaybetmiştim benliğimin topraklarını. sevdiğim yerler, sevdiğim şarkılar, sevdiğim, en sevdiğim insanlar eskisi gibi değillerdi artık. içimdeki ateşli silahların patlamasıyla yok olmuştu hepsi. bu sessizlik kaybın kabullenişiydi. ateşkes sürecinde geçen süre ise daha önce yitirdiklerimin kabullenilemez çırpınışlarından başka bir şey değildi şüphesiz. yine içimdeki sevgi ve bağlılığın akıl almaz tutkusu karşısındaki olumsuzlukların hacmini yenmeyi başarmıştı. bunu kabullenmesi zordu. yaşamımın otobiyografik ansiklopedisine özenle yazdım hepsini. ansiklopedide bu tarihten itibaren birçok tanım anlamını yitirdi. doğru ve yanlış yer değiştirdi. realite ne olduğunu unuttu, kendi septikliğinin içinde boğuldu.

içimdeki tutkunun kelimelere dökülme çabasıyla baktım kendime. adımın anılmadığı, daha önce kaldırım taşlarına kokumun sinmediği, bir kenar mahalledeki çay ocağında çay-sigara içmediğim şehirlerde özgürleşme isteği yazılıydı kanlı mürekkepler dolan sayfalarda.

gelecek, geçmişten daha korkunç sanılır. insan bilmediğinden korkar ama bildiğinden de bir türlü sıyrılıp yalınlığına, sadeliğine ve var oluşuna dönemez. çok bilmişliğin kibrine yenilip durur. gelecekten, aslında zamanı geldiğinde geçmiş olacağı için korkulur. asıl korkulması gerekense geleceğin geçmişe dönüştüğü zamanlarda her şeyi geride bırakamama tutumudur. hiçbir şey geride bırakılmadan yeni beraberliklerin kurulamaması yıkar insanlığın kaderini.

bütün olasılık ve var sayımlarım matematiğimin kötü olduğunu ispatlamaya çalışırcasına yanlış çıkıyordu. kimi zaman cevap anahtarının yanlış olduğu kanısıyla avutmaya çalışıyordum kendimi. 180 derecelik bir açıyla dümenimi kırıp bambaşka bir rotada akıntıya kapılma hissiyatıydı bu.
vardığım kıtada ya köklerimi yerin bilinmez derinliklerine doğru salacak ya da içten içe çürüyüp yok olacaktım zihnimin çorak topraklarında.

yazdıklarımı ölü bir kabilenin diliyle yazıyorum. bazen aşık olduğum adamın bile beni anlayamamasını buna yoruyorum. işimi iyi yapmanın getirdiği dalaveralarla bazen o bile anlamıyor ona yazdığım cümleleri. güvensiz özgürlüğün onun olan tarafıyla, yani güvenli sularına çekildiğimin daha farkında değil. farkına vardığı günler de gelecek, bunu bilmenin rahatlığını yaşıyorum. cam bir şişenin içine koyuyorum bu ince ansiklopediyi. tüm etimologlar ve linguistler buluşsunlar. büyük bir çağrı bu. sirenler çalınsın anonslar yapılsın. koca bir tarihi gömüyorum mavi suların altına!
devamını gör...

şu an dinlenen şarkıdan bir cümle

/dediler ki hayat kısa
eğer mutluluklar olmazsa
dediler ki kalmaz yanına
yaptıkların bu dünyada
iyiler kazanır kötülükler kazınır dediler
mutlu olmak için mutlu etmek yeter dediler
iyiler kazanır kötülükler kazınır dediler
mutlu olmak için mutlu etmek yeter dediler
/
bir cümle olmadı gerçi ama neyhhhseee!
open.spotify.com/track/61jI...
devamını gör...

o dikos mou dromos

/kendim beni tutamaz
ben kimseye ait değilim, ben benim
bana kırık gökyüzünü verme
seni seviyorum ve bu yüzden beni yok edebilirsin
seni seviyorum ve bu yüzden beni yok edebilirsin
/ diyen pashalis terzis şarkısı.

open.spotify.com/track/1TxX...
devamını gör...

günaydın sözlük

kendime verdiğim sabaha kadar kitap okuma sözünü tuttuğum bir gecenin sabahı, saçlarımdan damlayan kanın izlerini taşıyan elimde sigaram, kulağımın arkasından şiirini fısıldayan yılmaz erdoğan ve karşımda gri bulutların güneşi kapatma çabaları. sizlere günaydın ve bana iyi uykular dostlar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi

saatlerce uğraşıp yazdığım dört sayfalık rapor silinmiş. ben boş dosyaya baktım, boş dosya bana. oturup ağlamamak için kendimi zor tutuyorum şu an.

allaaaam al beni yanına, alllll!!!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

anın fotoğrafı

delirecaaayim şimdi!
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

aynalarla dolu bir odada nereye baksam aynı kişiyi gördüğüm bir çaresizlik içindeyim. nereye baksam aynı yüz, nereye baksam aynı çehre. kapıya ulaşmaya çalıştıkça daha çok kaybolduğum, kayboldukça kendimi yitirdiğim; ona, yalnızca ve sadece ona dönüştüğüm bir bulmacanın bilinmez harfiyim sanki. bütün aynalar, bütün kapılar ona çıkıyor haksızca. ne ben dokunabiliyorum ona, ne o gelebiliyor benim yanıma. yansımaların içine sıkışmış iki kayıp ruh… sırrımızı bulunca buluşacağız adeta. koyverip yok olacağız kendi çağımızda. ellerimiz, ellerimiz buluşacak doğduğumuz ayda. başım dönüyor, kafam, zihnim, beynim, dilim, gözlerim, saçlarım en çok da kalbim dönüyor ona.

kendi kabuğuna çekildiğinin, kendinle boğuştuğunun ve işin içinden çıkılmaz bir hal aldığının farkındayım. kabuğuna çekildikçe benliğini bulacağını, benden kurtulacağını ve sadeleşebileceğini düşünüyorsun. kim bilir? haklısındır belki de. büyük bir halüsinasyona kurban gittim ve ilaçlarım tükeneli uzun zaman oldu. kendi kurmacalığımdan kaçıp geliyorum sana. yalnızlığının perdesini aralayıp, yalnız başıma ve yalnızlığını paylaştıkça yaşamaya. her şair yanılabilir, yalnızlık paylaşıla da bilir. ben yalnızlığımı seninle paylaşıyorum haksızca. senden izin almadan, ve sevmemene rağmen büyük bir emrivaki yaparak. zihnimin yankılanan sesine ekliyorum sesini. iç sesim sen oluyorsun kimi zaman. susturamadığım, bir türlü otoritem altına alamadığım duygulara dönüşüyorsun arsızca.
bir ses kaydında saklıyorum karanlık umutlarımı, göz ardı ettiğim, söylemekten son derece çekindiğim ve cesaret edemediğim cümleleri buluyorum sesininin sarhoş tınısında. alkol kokmayan sesinin afrodizyak etkili dalgalarıyla kapılıyorum bir kere daha sana. ne yaparsın? aşkın baş edilemez yani. yüzsüzlüğün vücut bulmuş hali. aynı anda aynı şeyi düşünmenin güzel ve mistik tarafında buluyorum kendimi. biliyorum, bunlar da geçecek bir gün. aynalar kırılacak birer birer. sırlarımız taşacak kayıp benliklerimizden. bardaktan boşalırcasına yağan duygularımın altında bulacağım elini. sen de bulacaksın bir gün beni, hissediyorum bunu. yarım kalmışlığımızla koşacağız kaçıp geldiğimiz yüzyıllardan. bense o ana dek sessizce bekliyorum…
devamını gör...

güne bir şarkı bırak

az önce çıktım evden. cebimde, yolda içerim diye yanıma aldığım bir dal sigara. taktım kulaklıklarımı rastgele bir şarkı açtım. bu çıktı, ilk sözlerini duyunca küçük çaplı bir şok geçirdim. önce sesi fulledim, sonra da sigaramı yaktım. artık yan cebim bomboş…

open.spotify.com/track/2koh...

yan cebimde bir dal sigaram
sol yanımda neden bu ağrı
nasıl bir oyundu bu kuralsız
oynadık ama kazanmak imkansız
olmadı denedik ama
umut bizli bir yer değil
karanlık bir yerdeyim
vicdanım gibi
denedik ama
umut bizli bir yer değil
karanlık bir yerdeyim
sen, ben, biz
farklı limanlarda
içimizde sancıyla
bekledik yenilmeyi
direnmedik, direnmedik
devamını gör...

her işi son güne bırakmak

bırakın son günü son saatlere bırakıyorum artık. masa başına geçmem lazım mesela şu an. en son bizim ufaklığı uyutucam diye uğraşıyordum. yarın ne bok yiyeceğim gram fikrim yok ama uzun zaman sonra sözlük de sardı bi. onu da yazayım bunu da yazayım derken tutuldum kaldım. neyse gidip biraz bakınayım, yoksa olmayacak böyle. mehhhhh!
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

ne kadar sürer
vücudun açlığa alışması?
ruhun karanlığa
zihinlerin binbir çeşit duvarlarına
yokluk mudur varlığı yaratan
yoksa yokluk mu bitirir
düşüncelerin azametli kudretini
bir dükkanın led ışıklı
tabelası mıdır bizi yansıtan
şehrin karanlık sularına
kaldırımların bulanık taşları
yavaş yavaş mı soğurur
candan olan düşüncelerin
bakkalın kara kaplı defterine
yazılmış aciz ve silik kaderini

sessizlik en büyük kudrettir dediler
çığlıklarla bağıran insanların arasında
kimse duymadı ötekini
ve kimse alçaltmadı
sesininin arsız desibelini
yavaş yavaş yok oldu
karanlığın içindeki berrak ruhlar
herkesin bağırdığı
dinleme sırasının gelmediği
kimsenin kimseyi haklı bulmadığı
arsız bir yer burası dünya
utan insanlardan !
seni kirleten bu
pis çıplak ayaklılardan
kapat gözlerini
duyma hiçbirinin çirkinliğini
bir gün…
biliyorum sen de isyan edeceksin
kanlar kaplayacak o gün
kara toprak ve
sularla dolup taşan o gövdeni!
devamını gör...

dinlere ihtiyaç olma nedeni

bir canlının davranışlarını, organizmanın ihtiyaçlarına ve dış dünyadan aldığı sinyallere göre ayarlayan mekanizmaya zihin deriz. her canlı ise kendisine göre karmaşık ya da basit denilebilecek bir zihne sahiptir. tüm canlılar hayatta kalmak için adaptasyon geçirir yani bulundukları ortama uyum sağlarlar. bu da her canlının, kendi algı dünyasında, çevresinin bilincinde olduğunu gösterir bize. böylelikle canlılar çevrelerini algılar ve hayatta kalmak için çevrelerine uyum sağlarlar. insanların ise diğer hayvanlardan farklı bir yanı vardır. o da çevresinin bilincinde olduğu bilincidir. insanların bilincinde olduğu bilinci iradesini oluşturur. insana eylem yapma, kendi içgüdülerini ve çevre uyaranlarını yönetme yetisi verir.
insanlardaki zihin aynı zamanda dil yetisini doğurmuştur. dil sadece karşımızdaki kişiyle iletişime geçme ve yapacağımız eylemleri bildirme değil aynı zamanda kendi içimizde muhakeme yapabilme ve düşünebilme imkanını da sunar bize. kişi, içinde ya da dışında kurduğu muhakeme ile konular üzerinde belirli hükümler verir. aynı zamanda, zamanla bu verdiği hükümleri yine kendisi eleştirip değiştirebilir. bu da kişinin eylemlerine yön verir. ayrıca bu dil yetisinin kazandırdığı bir başka şey ise vicdan kavramıdır. kişinin düşüncelerini belirli sembollerle sıraya koyup kendi içerisinde yaptığı muhakeme, kişiyi kendisini sorgulama yoluna iter. yani önce sembollerle aklında oluşan fikri düzene sokar ve biçim verir. ardından da bunu sorgulamaya başlar.
doğada her şey bir neden-sonuç ilişkisiyle birbirine bağlıdır ve her olay farklı bir olayı doğurur. kaos teoremi de bunu ifade etmektedir. dilin ortaya çıkardığı bu muhakeme ve kendini sorgulama ilkesi ardından vicdan ve ahlak kavramlarını; vicdan ve ahlaki sorumluluk ise soyut kavramları yaratmıştır.” iyi-kötü”, “doğru-yanlış”, “güzel-çirkin” vb… insanlar önce düşünmüş, ardından düşündüklerini sembollerle yani dille ifade etmişler; bunun sonucunda düşüncelerini sorgulama ve yeni düşünce yolları geliştirme yetisini kazanmışlardır. bu yeti ise vicdan ve ahlak kavramlarını doğurmuş, vicdan ve ahlak kavramı ise eylemleri ya da somut olayları insan zihninde soyutlaştırarak kategorize etmesini sağlamıştır.
insanlar yukarıda saydığım özellikler karşısında sürekli bir kavramla mücadele ederler: belirsizlik. insan belirsizlikten her zaman çekinmiştir. bu insan zihninin yarattığı kavramlardan sadece biridir. karanlık, gelecek, ölüm ve hatta delilik… belirsizlik insanlarda huzursuzluğu ve mutsuzluğu doğurur. bu yüzden de insanlar bu huzursuzluğu ortadan kaldırmanın yollarını var olduklarından beri aramaktadırlar.
dinlerin doğuşu ise tam bu noktada gerçekleşir. insanlar belirsiz şeyleri ortadan kaldırmak için dinleri yaratmıştır. ilk çağlarda astronomiden habersiz olan insanlar gökyüzünde olan olayları tanrıların yaptığını savunmuşlardır. deprem olduğunda tanrıları kızdırdıklarını düşünmeleri gibi. ahiret inancını da bu örneklerden biri olarak kabul edersek sanıyorum ki yanlış bir kanıya varmış olmayız. bu sayede kültür ve zaman değiştikçe dinler, tanrılar ve kurallar da insanlıkla birlikte değişmiştir.
saymış olduğumuz zihinsel özelliklere sahip olmanın yanında insanlara, biyolojik bir organizma olmanın da getirdiği belirli içgüdüler vardır. bunlar ise üreme ve hayatta kalma içgüdüleridir. aslında zihnimizin geliştirmiş olduğu bu özellikler ışığında ”irade sahibi olduğumuz kadar insanız” hipotezini ortaya atabiliriz.
tüm hayvanlarda olan bu hayatta kalma içgüdüsü, insanlarda belirsizlikle buluşunca medeniyetler içerisinde yeni kavramlar ortaya çıkmıştır. güçlü olma kompleksi, özel mülkiyet, dinler, ahiret inancı, ihtiyacından fazla yiyecek depolama gibi birçok örnek verebiliriz buna. diğer hayvanlara karşın insanlar gelecekle yani belirsizlikle savaştığından, kendilerini garanti altına almaya çabalarlar.
tüm bu eylemlerin ise medeniyetlere büyük etkileri olmuştur. insanlar hayatta kalmak ve belirsizlikten kurtulmak adına dinleri, ahlaki değerleri, iyiyi ve kötüyü yaratmışlardır. her medeniyet de yarattığı kavramlar kadar ilerleyip gelişebilmiştir. mesela asurlar, tanrılarının idamdan, savaştan ve acımasızlıktan hoşlandığını düşünerek acımasız, savaşçı ve güce tapan bir toplum haline gelmiştir. asurlar savaşçı bir toplum haline gelmiş; tıp, bilim, astroloji gibi alanlara ise pek önem vermemişlerdir. yani tanrılarını kendi eğilim ve isteklerine göre tasarlamış ve yapmak istediklerini meşrulaştırmışlardır. bu örneklerden yola çıkarak toplumun ve dinin birbirini desteklediğini söyleyebiliriz.
devamını gör...

kitap okuyamama sorunsalı

düzenli olarak kitap okuyan herkeste görülebilecek bir durumdur bu. bazen ruh haliniz izin vermez buna, bazen bulunduğunuz ortam, bazen de hayat koşuşturmacası. son zamanlarda* durum bende de pek farklı değil. peki sebep ne? e şıkkı hepsi! günlerim aşırı yoğun geçiyor son zamanlarda. bu süre zarfında gece evime gelip sessiz sakin kitabımı okuyayım gibi bir düşüncem olmuyor çünkü gece eve gelince yorgunluktan bayılıyorum çoğu zaman. üzerine binbir çeşit düşünce, o bu derken iki haftadır kitap kapağı değmedi elime. şu yoğunluk bir geçsin, eve kapanıp saatlerce kitap okuma sözüm var kendime. ay hadi inşşşşşş!
devamını gör...

feminizm neden türkiye'de tutmadı sorunsalı

bizim ülkede belirli ideolojilerin, kavramların, fikirlerin; amaçları, sebepleri, sonuçları araştırılmaz. her şey bilinir zaten. çok severiz kulaktan duyma bilgileri. daha feminizmin ne olduğunu, neyi amaçladığını bilmeden hakkında seminerler verir, yazılar yazarız. geçenlerde eğitim sen’den birkaç öğretmen arkadaşla toplumsal cinsiyet eşitliğini anlatan bir seminere daha doğrusu atölye çalışmasına katıldım. bu çalışmayı yöneten de kendisinin feminist olduğunu savunan bir psikologdu. yaklaşık 4 saat kadar sürdü bu çalışma. bu dört saat boyunca güzel etkinlikler ve farkındalık yaratacak şeyler yaptık gerçekten ama sonuç olarak çalışma amacına uymadı. çünkü birincisi, çalışmaya katılan arkadaşlar zaten gayet bilinçli insanlardı. evde kendi görevlerini, görev paylaşımı nedir bilen insanlardı. yani bu yapılan çalışmada anlatılmak istenenin herkes farkındaydı. ikincisi ise saatlerce kadın ve lgbt haklarından bahsedilmesine rağmen erkeklerden hiç bahsedilmedi. erkekler hep mağdur eden, kadınlar hep mağdur edilen rolündeydi. eğer çalışmanın başlığı kadın ve lgbt haklarıyla ilgili olsaydı hiçbir şey demeden çalışmaya devam ederdik. ama eşitlikten bahsedip ayrımcılık yapmak kendi kendine çelişiyordu. buna birkaç arkadaş değinmeye çalıştığımızda ise zamanın kısıtlı olduğunu ve çalışmanın dışına çıkılmaması gerektiği söylendi bize. yani ülkenin aydın kesimleri bile belirli şeyleri savunurken ve hatta bunun üzerine seminerler verip, yazılar yazarken daha savundukları şeyin ne olduğundan bihaberler. araştırmadığımız, öğrenmeye çabalamadığımız ve önümüze çıkan birkaç kulaktan duyma haberle hareket ettiğimiz sürece de bu değişmeyecektir.
devamını gör...

anın fotoğrafı

küçük bir kutlama yapacaktık gööya az önce karabiberim çalıyordu.*
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günaydın sözlük

güüüüünnnaaayyyddıııınnnnn.

hastanelerde sürünüp, şerefsiz sivrilerin saldırısına maruz kaldığım bir gecenin ardından, kargalar bırakın boklarını yemeyi daha sıçmamışken provaya geldim. hayatımız büyük bir tragedya olmuş, her günümüzün ayrı oyun zaten de neyse. tüm gününüz güzel geçsin…
amen!
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim