muck the system yazar profili

muck the system kapak fotoğrafı
muck the system profil fotoğrafı
rozet
karma: 2506 tanım: 204 başlık: 58 takipçi: 46

son tanımları


iz

yeşim ustaoğlu'nun 1994 yapımı psikolojik donelerin ağırlıklı olarak bünyeye işlediği film. kurgusu odtü gisamdan thomas balkenhole aittir.
devamını gör...

cezayir menekşesi

benim gibi metal head bir adamı bile etkisine alan bazı zamanlar duygulandıran parça.

günaydın be sözlük.
devamını gör...

arif kocabıyık

zamanında akdeniz üniversitesinde özel güvenlik görevlisiyken, solcu gençleri nasıl copladığı ortaya çıkan ilave tv youtube kanalı sahibi kişi.

fikrine erişemediği gençleri güvenlik üniformasını sırtına geçirip coplarken birden hayat böyle geçmez deyip youtube kanalı açmak aklına gelmiş.
devamını gör...

özgür demirtaş

kulislerde iyiden iyiye millet ittifakının cumhurbaşkanı adayı olacağı konuşulan kişi.

bugün parti grup toplantısında kemal kılıçdaroğlu'nun da ekrem imamoğlu ve mansur yavaş adaylığı için baskın seçim olursa aday olmayacakları imasında bulunması , özgür demirtaş için kulislerde dönen bu dedikoduyu iyice güçlendirmiş oldu.
ben bile ki zerre umursamam, 'ulan yoksa' dedim.

iyi isim ama seçim atmosferi çok başka bir şey.
o lanet atmosfer bu adamı yiyip bitiredebilir.
ben bilemedim.
devamını gör...

ahmaklar gemisi

theodore kaczynski'nin serhat elfun demirkol tarafından çevrilmiş metni. çeviri son derece başarılı, metin hakkında söyleyecek birşey yok, kısaca 'kaczynski' deyip konuşmayı kesebiliriz.

burada:


bir zamanlar, bir geminin kaptan ve zabitleri kendi denizciliklerini çok beğenir ve kendilerine çılgınca hayran olurlardı. gemiyi kuzeye çevirdiler ve tehlikeli buzullarla karşılaşıncaya kadar yol aldılar. kendilerine yalnızca denizcilikteki ebedi başarılarını gösterme fırsatı vermek için kuzeye doğru çok daha tehlikeli sularda yol almaya devam ettiler.

gemi daha yüksek enlemlere ulaştıkça, yolcular ve mürettebat giderek rahatsız oldu ve aralarında tartışmaya, içerisindeki bulundukları koşullar hakkında şikayet etmeye başladılar.

“titriyorum” dedi usta gemici, “bu kadar kötü bir yolculukta daha önce hiç bulunmamıştım. güverte buzla kaplı; gözetleme yerindeyken rüzgar ceketimi bıçak gibi kesiyor; ön yelkene camadana vururken neredeyse parmaklarım donuyor; ve tüm bunlar için ayda 5 şilin alıyorum.”

“bunun kötü olduğunu mu düşünüyorsun!” dedi kadın yolcu. “soğuktan geceleri uyuyamıyorum. bu gemideki kadınlar erkekler kadar battaniye alamıyor. bu adil değil!”

meksikalı gemici sözü kesip konuşmaya katıldı: “¡chingado! ben, ingiliz gemicinin aldığı maaşın sadece yarısını alıyorum. bu iklimde kendimizi sıcak tutmak için bol yiyeceğe ihtiyacımız var ve ingilizler daha çok alıyor. en kötüsü, zabitler sürekli emirlerini ispanyolca yerine ingilizce olarak veriyor.”

“herkesten daha çok şikayet edecek nedenim var.” dedi amerikan yerlisi gemici. “eğer soluk benizliler atalarımın topraklarını yağmalamasaydı, bu gemide, buzdağlarının ve kutup rüzgârlarının arasında olmayacaktım. hoş, sakin bir gölde kanoyla gezinecektim. tazminatı hak ediyorum. en azından, kaptan bana barbut oynatmam için izin vermeli ki biraz para kazanabileyim.”

lostromo söz aldı: “dün, birinci zabit bana “ibne” dedi. isimler takılmadan eşcinsel ilişkiye girme hakkım var.”

bu gemide kötü davranılan sadece siz insanlar değilsiniz,” diyerek yolcuların arasındaki hayvansever araya girdi. sesi öfkeyle titriyordu. “geçen hafta ikinci zabiti geminin köpeğini iki kere tekmelerken gördüm!”

yolculardan biri üniversite profesörüydü. ellerini ovuşturarak hiddetle söylendi, “bunların hepsi korkunç! ahlaksız! ırkçılık, seksizm, türcülük, homofobi, işçi sınıfının sömürülmesi! ayrımcılık! toplumsal adalete sahip olmalıyız: meksikalı gemici için eşit maaş, bütün gemiciler için yüksek maaş, amerikan yerlisi için tazminat, kadınlar için eşit battaniye, eşcinsel ilişki hakkı ve köpeği daha fazla tekmelemek yok!”

yolcular “evet, evet!” diye bağırdı. mürettebat “hay hay!” diye bağırdı. “ayrımcılık! haklarımızı talep etmeliyiz!”

kamarot boğazını temizledi.

“hepinizin şikayet etmek için iyi nedenleri var. fakat bana göre gerçekten yapmamız gereken şey gemiyi döndürmemiz ve güneye doğru gitmemiz, çünkü eğer kuzeye gitmeye devam edersek er geç batacağız. sonra maaşlarınızın, battaniyelerinizin, eşcinsel ilişki haklarınızın size yararı olmayacak, çünkü hepimiz boğulacağız.”

fakat kimse onu dinlemedi, çünkü o sadece bir kamarottu.

kaptan ve zabitler, kıç güvertedeki makamlarından tartışmayı izliyor ve dinliyordu.
birbirlerine gülümsediler ve göz kırptılar. kaptanın el hareketiyle üçüncü zabit kıç güverteden indi. yolcular ve mürettebatın toplandığı yere ağır adımlarla yürüdü ve onların arasında durdu. çok ciddi bir ifade takınarak konuştu:

“biz kaptanlar kabul etmeliyiz ki bu gemide mazur görülemez şeyler olmakta. şikayetlerinizi duyana kadar bu kadar kötü bir durum olduğunu anlayamadık. bizler iyi niyetli insanlarız ve sizler için en iyisini yapmak istiyoruz. ancak kaptan oldukça eski kafalı ve kendi bildiği yolda ilerler. somut değişiklikler yapmadan önce biraz kışkırtılması gerekebilir. benim şahsi fikrim, eğer gayretle protesto ederseniz – fakat her zaman barışçıl ve geminin kurallarını ihlâl etmeden – kaptanın ataletini sarsar ve gayet haklı olarak şikayet ettiğiniz problemlere çözüm getirmeye zorlarsınız.

bunu söyledikten sonra üçüncü zabit kıç güverteye doğru yol aldı. gider gitmez yolcular ve mürettebat arkasından, “orta yolcu! reformcu! liberal! kaptanın yardakçısı!” diye bağırdı. fakat yine de söylediği gibi yaptılar. kıç güvertenin önünde buluştular. kaptanlara hakaretler savurdular ve haklarını talep ettiler: usta gemici “daha yüksek maaş ve daha iyi çalışma koşulları istiyorum,” diye haykırdı. kadın yolcu “kadınlar için eşit battaniye” diye haykırdı. meksikalı gemici “emirleri ispanyolca olarak almak istiyorum.” diye haykırdı. amerikan yerlisi gemici “barbut oynatma hakkı istiyorum.” diye haykırdı. lostromo “ibne olarak adlandırılmak istemiyorum.” diye haykırdı. hayvansever “köpeğin daha fazla tekmelenmesine hayır.” diye haykırdı. profesör “devrim, hemen şimdi.” diye haykırdı.

kaptan ve zabitler aceleyle bir araya toplandı ve birkaç dakika görüştü. bütün bu süre boyunca birbirlerine göz kırptılar, gülümsediler ve birbirlerini doğrularcasına kafalarını öne eğdiler. daha sonra kaptan kıç güvertenin önünde durdu ve büyük bir cömertlik göstererek, usta gemicinin maaşının ayda 6 şiline yükseltileceğini; meksikalı gemicinin maaşının ingiliz gemicinin üçte ikisi kadar olacağını, ve ön yelkene camadana vurma emrinin ispanyolca verileceğini; kadın yolcuların bir battaniye daha alacağını; amerikan yerlisi gemicinin cumartesi akşamları barbut oynatabileceğini; lostromonun gizlice eşcinsel ilişkiye girdiği sürece ibne olarak anılmayacağını ve mutfaktan yemek çalmak gibi gerçekten ahlaksız şeyler yapmadığı sürece köpeğin tekmelenmeyeceğini duyurdu.

yolcular ve mürettebat bu imtiyazları büyük bir zafer olarak kutladı. fakat ertesi sabah, tekrardan memnuniyetsizlik hissettiler.

usta gemici “ayda altı şilin çok düşük bir ücret ve hâlâ ön yelkene camadana vururken parmaklarım donuyor” diyerek homurdandı. meksikalı gemici “hâlâ ingilizlerle aynı maaşı veya bu iklim için yeterli yiyeceği alamıyorum” dedi. kadın yolcu “biz kadınlar hâlâ kendimizi sıcak tutacak kadar battaniyeye sahip değiliz” dedi. diğer yolcular ve mürettebat da benzer şikayetlerde bulundu. profesör onları kışkırttı.

konuşmalarını bitirdiklerinde, kamarot, bu sefer diğerlerinin duymamazlıktan gelemeyeceği kadar yüksek bir sesle konuştu:

“köpeğin mutfaktan bir parça ekmek çaldığı için tekmelenmesi, kadınların eşit battaniyeye sahip olmaması, usta gemicinin parmaklarının donması gerçekten korkunç; ve lostromonun istediği halde neden erkeklerle ilişkiye giremediğini anlamıyorum. fakat buzulların şu an nasıl kalın olduklarına ve rüzgârın nasıl daha fazla sert estiğine bakın! bu gemiyi geriye, güneye doğru çevirmemiz gerekiyor. eğer kuzeye gitmeye devam edersek, buzullara çarpacak ve batacağız.

“ah, evet,” dedi lostromo, “kuzeye doğru gitmeye devam etmemiz gerçekten korkunç bir şey. fakat neden tuvalette sevişmek zorundayım? neden ibne olarak anılmam gerekiyor? diğer herkes gibi iyi biri değil miyim?”

“kuzeye doğru ilerlemek korkunç” dedi kadın yolcu. “fakat görmüyor musun? tam da bu nedenle kadınların kendilerini sıcak tutmak için daha çok battaniyeye ihtiyacı var. hemen şimdi kadınlar için eşit battaniye talep ediyorum!”

“tamamen doğru” dedi profesör, “kuzeye doğru yol almak hepimiz için büyük sıkıntılar yaratıyor. fakat yönümüzü güneye doğru çevirmek gerçekçi olmaz. zamanı geri çeviremezsin. durumumuzun üstesinden gelmek için iyi hazırlanmış bir yol bulmalıyız.”

“bak” dedi kamarot, “kıç güvertedeki bu dört kaçık adamın yollarına devam etmesine izin verirsek, hepimiz batacağız. eğer gemiyi tehlikeden uzaklaştırırsak, daha sonra çalışma koşulları, kadınlar için battaniye ve eşcinsel ilişki hakkı için endişelenebiliriz. ama önce bu gemiyi çevirmemiz gerekiyor. eğer bir kısmımız birlik olur, bir plan yapar ve biraz cesaret gösterirsek, kendimizi kurtarabiliriz. çok fazla insana gerek yok – yedi veya sekizimiz yeterli. kıç güverteye saldırabilir, bu delileri gemiden atabilir ve gemiyi güneye çevirebiliriz.”

profesör sesini yükseltti ve sert bir şekilde “şiddete inanmıyorum. ahlaksızca.” dedi.

lostromo “şiddet kullanmak etik değil” dedi.

kadın yolcu “şiddetten çok korkuyorum” dedi.

kaptan ve zabitler herşeyi izliyor ve dinliyordu. kaptanın bir işaretiyle üçüncü zabit ana güverteye indi. yolcuların ve mürettebatın arasına kadar geldi ve gemide hâlâ bir takım sıkıntılar olduğunu söyledi.

“epey ilerleme kaydettik” dedi. “fakat daha fazlası gerçekleşmeyi bekliyor. usta gemicinin çalışma koşulları hâlâ sert, meksikalı hâlâ ingiliz ile aynı maaşı alamıyor, kadınların hâlâ erkekler kadar battaniyesi yok, amerikan yerlisi’nin cumartesi geceleri oynattığı barbut ellerinden alınan toprakları için değersiz bir karşılık, lostromonun eşcinsel ilişkiye tuvalette girmesi adil değil ve köpek hâlâ kimi zaman tekmeleniyor.

“bence kaptanın yeniden harekete geçirilmeye ihtiyacı var. eğer hep birlikte başka bir protesto gerçekleştirirseniz işe yarayacaktır – şiddetsiz olduğu sürece.”

üçüncü zabit geminin kıç tarafına doğru ilerlerken, yolcular ve mürettebat arkasından hakaretler yağdırdı. ama yine de ne dediyse yaptılar ve başka bir protesto için geminin kıç güvertesi önünde toplandılar. çılgınca bağırıp çağırdılar, yumruklarını savurdular ve hâttâ kaptana çürük yumurta attılar (ustalıkla yana çekildi).

kaptan ve zabitler şikayetleri dinledikten sonra aceleyle bir araya toplandı. konuşmaları süresince birbirlerine göz kırptılar ve sırıttılar. daha sonra kaptan kıç güvertenin önüne geldi ve usta gemiciye parmaklarını sıcak tutsun diye bir eldiven verileceğini, meksikalı gemicinin ingiliz gemicinin dörtte üç maaşı kadar maaş alacağını, kadınlara bir battaniye daha verileceğini, amerikan yerlisi gemicinin cumartesi ve pazar geceleri barbut oynatabileceğini, lostromonun karanlıktan sonra alenen eşcinsel ilişkiye girebileceğini ve kimsenin kaptanın özel izni olmadan köpeği tekmeleyemeyeceğini söyledi.

yolcular ve mürettebat bu büyük devrimci zafer karşısında çok mutluydu. fakat ertesi günle birlikte tekrardan memnuniyetsizlik hissettiler ve aynı eski sıkıntılar hakkında söylenmeye başladılar.

kamarot bu sefer sinirleniyordu.

“sizi ahmaklar!” diye bağırdı. “kaptanın ve zabitlerin neler yaptıklarını görmüyor musunuz? bu gemiyle ilgili yanlışın ne olduğunu düşünemeyesiniz diye battaniyeler, maaşlar ve köpeğin tekmelenmesi hakkındaki saçma şikayetlerinizle sizleri meşgul etmeyi sürdürüyorlar – gemi kuzeye doğru daha da ilerliyor ve hepimiz boğulmuş olacağız. eğer sadece bir kaçınız aklını başına toplar, bir araya gelir ve kıç güverteyi basarsak, bu gemiyi çevirebilir ve kendimizi kurtarabiliriz. fakat tüm yaptığınız, çalışma koşulları, barbut oynatma ve eşcinsel ilişki hakkı gibi önemsiz küçük konular hakkında ağlaşmak.”

yolcular ve mürettebat öfkelendi.

“önemsiz!!” diye ağladı meksikalı, “ingiliz gemicinin sadece dörtte üçü kadar maaş almam sence adil mi? önemsiz mi?”

“benim sıkıntıma nasıl saçma diyebiliyorsun?” diye bağırdı lostromo. “ibne olarak anılmanın küçük düşürücü olduğunu bilmiyor musun?”

“köpeği tekmelemek ‘önemsiz küçük bir konu’ değil!” diye haykırdı hayvansever. “zalimce, insafsızca, vahşice!”

kamarot, “pekâlâ” dedi. “bu konular önemsiz ve saçma değil. köpeği tekmelemek insafsız ve vahşice. ibne olarak anılmak küçük düşürücü. fakat gerçek sorunumuzla karşılaştırıldığında – geminin hâlâ kuzeye gidiyor olduğu gerçeğiyle karşılaştırıldığında – sizin şikayetleriniz önemsiz ve saçma, çünkü eğer bu gemiyi derhal çeviremezsek hepimiz boğulacağız.

“faşist!” diye haykırdı profesör.

“karşı devrimci!” dedi kadın yolcu. tüm yolcular ve mürettebat birbirlerinin ardından konuşmaya katıldı. kamarotu faşist ve karşı devrimci olarak suçladılar. onu bir kenara itip maaşlar, kadınlar için battaniye, eşcinsel hakları ve köpeğe nasıl davranılması gerektiği hakkında söylenmeye devam ettiler. gemi kuzeye doğru yol almaya devam etti. bir süre sonra iki buzdağı arasında parçalandı ve herkes boğuldu.
devamını gör...

battlestar galactica (2004)

politikanın en şiddetli şekilde uygulandığı dizidir diyebiliriz. iyi kötü çizgisinin ötesinde düşmanla ittifak fikrinin aslında o kadar da kötü olmadığını, birlikte yaşamanın da mümkün olduğunu vurgulamıştır. şüphesiz ki bunda düşünenler için büyük mesajlar vardır.
devamını gör...

edirne

eski ismi adrianapolis olan şehir. edirneli soprano cem adrian'ın soyadı buradan gelmektedir.
devamını gör...

murder is murder - open letter all soldiers

britanyalı sendikalist tom mann tarafından birinci dünya savaşı sırasında askerlere yazılmış açık mektup. bu mektup sebebiyle 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştır.


arkadaşlar! yoldaşlar! kardeşler!

siz artık ordu'dasınız.

ve biz de. siz, yıkım ordusunda. biz, sanayi'de veya inşaat ordusunda.

biz madende, değirmende, demirci atölyesinde veya limanda çalışıyoruz; insanların yaşamalarını mümkün kılan tüm malları, giysileri, maddeleri vb.'ini üretiyor ve dağıtıyoruz.

siz emekçi insanların oğulları.

sizin babalarınızın, annelerinizin, erkek kardeşlerinizin, kız kardeşlerinizin nasibi de olan kendi nasibimiz için biz mücadele ederken, siz subaylarınız tarafından bizi öldürmek için çağırılıyorsunuz.

yapmayın bunu!

hep süregelenin nasıl olduğunu biliyorsunuz. biz durabildiğimiz kadarıyla karşı duruyoruz. sonra bizim (ve sizin) sorumsuz erkek kardeşlerimizden ya da kız kardeşlerimizden birisi, sevdiklerinin sefaleti ve açlığını görerek ve düşünerek kızıyor; [ve] mülkiyet üzerinde bir suç işliyor. hemen akabinde size bizi öldürme emri veriliyor.

delikanlılar, ... yapmayın bunu!

[kutsal] kitap "öldürmeyeceksin" der.

bunu unutma!

[kitap] size "üstünüzde üniforma olmadıkça" [öldürmeyeceksin] demiyor.

hayır! ister kızgınlık ateşi ile sevdiği bir kişiye karşı yapılmış olsun, isterse bir asker tarafından tüfekle yapılmış olsun; cinayet cinayettir!

delikanlılar, ... yapmayın bunu!

arkadaşlar harekete geçin! kardeşler harekete geçin! insanoğulları harekete geçin!

mülkiyet tekrar yerine konabilir!. insan hayatı ise asla. size sahip olan ve emir veren aylak zengin sınıf, bize de sahiptir ve bize de emir veriyor. onlar ve onların arkadaşları, yeryüzü topraklarına ve yaşam araçlarına sahipler.

siz değilsiniz. biz değiliz. biz tekmeyi attığımızda, size bizi öldürme emri veriliyor. siz tekmeyi attığınızda, askeri mahkemeye ve hücrelere gidiyorsunuz. sizin kavganız bizim kavgamızdır. birbirimize karşı savaşacağımıza, biz birbirimizle biraraya gelerek beraber savaşmalıyız.

bizim rahmimizden, bizim yaşamımızdan, bizim evlerimizden; siz geldiniz.

efendi sınıfın gönüllü aletleri olmaya devam ederek; ebeveynlerinizin, sınıfınızın yüzünü kızartmayın.

siz, bizim gibi, köle sınıf'tansınız. biz yükseldiğimizde, siz yükselirsiniz; biz düştüğümüzde, belki de sizin kurşunlarınızla. siz de düşersiniz.

verimli vadileri ve engebeli tepeleri ile, maden kaynakları ile, denizi ile; yeryüzü bize çağların bıraktığı bir miras.

siz hiç şüphesiz ki yoksulluk yüzünden ordu'ya katıldınız.

biz yoksulluğumuz yüzünden, ağır işlerde ufak ücretlerle uzun saatler boyunca çalışıyoruz. ve hem sizin, hem de bizim yoksulluğumuzun sebebi ise, tüm kaynaklarıyla yeryüzü'nün sadece birkaç kişiye ait olmasıdır.

yeryüzü'ne sahip olan bu birkaç kişi, bizim işlerimizin de sahibidirler.

bizim işlerimize sahip olarak, onlar bizzat yaşamlarımıza sahip oluyorlar.

yoldaşlar, biz boşu boşuna mı çağrıldık? enine boyuna düşünün, ve artık kız kardeşlerinizi ve erkek kardeşlerinizi öldürmeyi reddedin. işçiler ve yoksullar için, dünya'yı geri almamızda bize yardım edin.
devamını gör...

the revolution will not be televised

gil scott-heron'un dünyaca ünlü şiiri. bazı yaz başkaldırılarına ilham olmuştur.

türkçe çevirisi :


evde kıçının üstünde oturmayacaksın dostum
ekranın karşısına geçip ayaklarını uzatamayacaksın
uyuşuk uyuşuk oradan oraya zaplamayacaksın
reklamlar başlayınca bira almaya koşturamayacaksın
çünkü devrim televizyondan yayınlanmayacak

devrim televizyonlardan yayınlanmayacak
devrimin ana sponsoru general motors olmayacak
reklamsız dört bölüm halinde sunulmayacak
devrim dudaklarına seksi bir kıvrım kazandırmayacak
devrim selülitlerinden kurtulmanı da sağlamayacak
devrim bir ayda on kilo verdirmeyecek, ince göstermeyecek seni
çünkü devrim televizyondan yayınlanmayacak

senin ve dostunun resimleri olmayacak
bir market arabasını sokakta iterken gösteren
ya da renkli bir televizyonu çalıntı bir ambulansa sokmaya çalışırken
cnn kazanan partiyi saat 8:32'de tahmin edemeyecek
ya da 29 bölgeden canlı bağlantı yapamayacak
aynasızların yoldaşlarını vurması son dakika haberi olmayacak
çünkü devrim televizyondan yayınlanmayacak

kuzey güney, seinfield ve ally mcbeal
artık hayatımıza bu kadar cuk oturmayacak
kadınlar sex and the city'de samantha'nın kimle yattığına aldırmayacak
çünkü tüm zenciler daha aydınlık bir gün için sokağa dökülecek
çünkü devrim televizyondan yayınlanmayacak

saat 11'de haber özetleri verilmeyecek
jackie onassis’i burnunu silerken gösteren resimler olmayacak
devrim haberi beyaz bir kasırga, beyaz bir yıldırım ya da
beyaz insanlarla ilgili haberlerden sonra gelmeyecek
yatak ondandaki güvercini, su depondaki kaplanı ya da
tuvaletindeki gulyabaniyi kafana takmana lüzum yok
devrimin tadı coca-cola'yla daha iyi gitmeyecek
devrim ağız kokularını yok etmeyecek
devrim seni şoför koltuğuna oturtacak

devrim televizyondan yayınlanmayacak
devrim televizyondan yayınlanmayacak
devrimin tekrarı olmayacak
devrim canlı olacak
devamını gör...

ekşi sözlük'ün normal sözlük'ü sansürlemesi

artık tamamen emin olduğum için, başlığını burada açma gereği duyduğum durum.

bilindiği gibi ekşi sözlük'teki kafa sözlük başlığına 3 ay kadar önce #yetişkin kategorisi verilmiş, bu da siz hiçbir zaman gündemde kafa sözlük başlığını göremezsiniz demektir. diğer hiçbir sözlük için böyle bir işlem sağlanmıyorken, sadece kafa sözlük'e özel bir iş olmuş *

iş burada da bitmiyor, sansürü fark eden, gündeme taşımak isteyen ekşi yazarları ekşi'nin kafa sözlük'ü sansürlemesi diye başlık açıyorlar. bu başlık da gündeme çıktığı gibi sansüre uğruyor. bir daha hiçbir şekilde gözükmemek kaydıyla komple başlığı ortadan kaldırıyorlar, onlarca sayfa gerilere gitseniz bile başlık yok. ilgili başlık
bu başlığı aramadan bile gizlemişler. arama yaparak başlığa ulaşamıyorsunuz.

iş bura ile kalsa yine iyi. komedi şimdi başlıyor.

dün gece sözlüğümüzde talihsiz bir olay yaşandı, intihar girişiminde bulunan kafa sözlük yazarı bu başlık da ekşide birisi tarafından canına kıymaya çalışan sözlük yazarı diye açıldı. ilgili link
başlığı açan yazar, intihar teşebbüsünde bulunan kişi için reklam olmasın diye düşünerek kafa sözlük yazarı olduğunu belirtmemiş, sözlük yazarı demiş geçmiş. başlık talep görüp tanımlar alıp, özelden yazar çok fazla soru alınca, başlığına edit geçip, yazarın kafa sözlük'teki profil linkini paylaşmış.
ve evet. kafa sözlük linkini koyar koymaz başlık anında soldan kalkıyor ve komple sansüre uğruyor.

ekşi beyi korkma bu kadar *
devamını gör...

karısını şapka sanan adam

gerçek hayat hikayelerinden oluşan ve muhtemelen bugüne kadar duymadığınız psikiyatrik nörolojik vakaları konu edinen bir oliver sacks romanı.

somut zamanda ''kayıp'' olan bir insanın varlığını oturtabileceği, kendini var kılabileceği bir yer var mıdır?
varlığının farkında bile olmadan kullandığımız duyularımızın küçük bir kısmını kaybettiğimizde neler olabilir?

-muayenemizin bittiğini düşünerek ayağa kalktı, karısına doğru yöneldi ve onu başından tutup kaldırmaya çalıştı. karısını yine şapka sanıyor ve onu kafasına takmaya çalışıyordu. karısı ise bu duruma alışmış görünüyordu.
devamını gör...

benjamin’in sözlüğü satması

ruslarla pazarlığın sürüyor olması sebebi ile gerçekleşmesi çok da uzak olmayan eylem.
devamını gör...

ikinci dünya savaşı

sırf savaş başlamadan yapılan hazırlıklar ile, günümüzdeki motor teknolojisinin bu hale gelmesine önayak olmuştur.
devamını gör...

hükümet kadın

2.yi izlemeye başladığım ve bu yerli yapımların arasında iyi diyebileceğim kadar başarılı bir yapım.

tabi ki bir sanat sineması değil ya da bazılarınızın sözde çok profesyonel bakış açısıyla filmi berbat bulmuş olabilir.
türkiye'de bir kürt meselesi varken bunun mizahi bir açıdan da olsa anlatılmaya çalışılması ki bu rahatsız edici bir üslup değildi benim hoşuma gitti ve çoğu sahnesi beni güldürdü.
yo çok kolay kahkahalar atan biri değilim bu arada.

özellikle sermiyan midyat'ın karısı çok başarılı bir güldürü öğesiydi. uzun lafın kısası ben sevdim bir şans verin derim.
devamını gör...

yazarları en çok ağlatan film sahneleri

leon heard, j.c.van damme, güzel müziği ve küçük kıvırcık saçlı kızın " senin yabancı olmadığını anlamıştım "repliği ardında burnunuzu sızlatmış, aksiyon filmlerinde çığır açmıştır.

f tipi film' de görüşe giden anneyi soyundurmak isteyen gardiyanın sahnesi..

selvi boylum al yazmalım'ın finalinde, "sevgi neydi" deyip dönüp giden asya!
devamını gör...

üniversiteyi dört yılda bitirmek

yaşamın tüm diğer alanları gibi, eğitim hayatının da herhangi bir probleminin olmadığı, eğitimin bilimsel toplumun asgari demokrasiyi yaşadığı ülkelerde, inek gibi ders çalışıp ot gibi geçmeyen bir dört yılda öğrenimden zevk alınarak dolacak normal zaman aralığıdır.
devamını gör...

kafa sözlük

3 ay kadar sonra tekrar döndüğüm sözlüktür.
bu 3 ayda oldukça fazla alternatif denemiş birisi olarak, tecrübe ile sabittir : ne kadar kaliteden şikayet etsem de, buradan daha kaliteli bir ortamı olan sözlük de ne yazık ki yok.

bu 3 ayda ben sözlüklerden ne istediğimi de öğrenmiş oldum.
sözlük = kütüphane değil. (değilmiş)

önemli olan mizahı da bilgiyi de tek potada eritmek.
kafada da bu var.

ben buradan giderken, diğer yazarlar gibi uzun uzadıya tanımlar bırakmadım, insanlara özel mesaj atarak saf tutturmadım.
yönetime yazarak sessiz sedasız çektim gittim.

ama görüyorum ki benden sonra burada çok şeyler değişmiş. tasarımlar değişmiş, radyo almış başını gitmiş, dergi gelmiş.
hala reklamsız, küfürsüz kalınması konusunda yönetim kararlı durmuş, troller birbir uçurulmuş.

kendimin de dahil ederek, bazen biz yazarların da fazla şımarık davrandığını düşünüyorum.
nedir abi bi sözlükten beklentin? biz kafamızdaki küçük dünya gibi olsun istiyoruz sözlük.
halbuki burada ben giderken 3 bin yazar vardı, şimdi 6 bin olmuş.
bu kadar insanla başa çıkmak ne derece kolay?

bir de bu kadar yazara rağmen çizgiyi bozmamak esas mesele bence.
bozmamışlar işte, uzatmaya gerek yok.

aha kapı aha sapı.
ben geldim, belki ben gelirken bazıları da bambaşka düşüncelere gark olmuş gidiyorlardır.
doğal olan da budur. önemli olan sözlükte benden 6 bin tane daha olduğunun farkına varmak.

uludağ gibi çük ve vajina üzerine kurulmuş sözlük ya da kulzos gibi 50 kişinin tekelinde bir sözlük olmaktansa kafa sözlük gibi sürekli üzerine koyan bir sözlüğü tercih ederim.

muck the system manifestosu
devamını gör...

salvador dali

babasına -küçük bir çocukken çok korktuğu bir objeyi sürekli salonda piyanonun üzerine koyduğu için- içine ejekülasyon yaptığı bir kutuyu hediye eden ve salonun orta yerine pisleyen sürrealist ressam. walt disney ile ortaklaşa hazırladıkları destino adlı, ödüllü kısa metraj anime izlenmeye değer. un chien anadolu (bir endülüs köpeği, 1929) çok güzel. meraklılarına tavsiye ederim.
devamını gör...

29 ocak 2021 chp'de yapılan liyakatsizliğin ifşa olması

toplantıda soktukları her 100 kişiden 35 tanesinin kendi adamları olduğunu itiraf ettikleri ifşa videosudur. türkiye de liyakatsizliğin partiler üstü bir mesele olduğunun kanıtı olan görüntülerdir. hepinize yazıklar olsun.

buradan
devamını gör...

fırıncılar odası başkanı'nın mobil ekmek satışına tepkisi

(bkz: siyasal islama giriş 101)
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim