oylesineiştegokce yazar profili

sadece tensel-cinsel çekimden ibaret olan bir şey bence ilk görüşte hissedilen duygu, bunun aşk diye nitelendirilebileceğini düşünmüyorum. aşk bu kadar basit kolay olmamalı gibi geliyor

canım çekti

"ilk aşk sabun köpüğü gibi bir şeydir. biraz da inattır, biliyor musun, takıntılıdır, gençler yaşamaktan çok hayalini kurarlar ilk aşkın. rüzgar gibi gelir, geçer. aslında yirmi beşinden önce aşk nedir pek anlamaz insan, şarap gibidir çünkü aşk, tadına varmak için olgunlaşmak lazım. ayrıca, esas aşk, has aşk, olgun çağda gelendir ki, vurgun yemiş gibi olur insan, feleğini şaşırır."

gizli anların yolcusu / ayşe kulin

öyle bir arkadaşa ihtiyacım var ya mesaj atarken yoruluyorum ben ne güzel karşılıklı sesleşelim işte

çok fazla mantık hatası ve problem olmasına rağmen inanılmaz bir keyif ve merakla okunulan bir roman.

başlangıç olarak dili yalın ve sade, olay açısından daha yoğun kitaplarla başlanmasını öneriyorum. eğer bu tarz kitaplarla başlanırsa karakterleri daha iyi anlamaya olayların içine çekilmeye başlar okuyucu bu da sıkılmadan ve gözünde canlandırarak okumaya sebep olur. eğer günümüz yazarlarından ya da yakın tarih yazarlarından okumaya başlarsa karakterlere, o döneme , olaylara daha kolay adapte olunacağı düşüncesindeyim.
keza eleştiri ve yorum yapma gücü her kitap sonrası güçleneceği için daha seçici bir okur olacak ve bu da ister istemez başlangıçta okuduğu kitapların aslında dil, anlatım, kelime dağarcığı vb. konularda eksikliğini hissedeceği için gitgide edebi yönü daha yüksek daha düşündürücü kitaplara yönelecek ve en sonunda her türden eserler okumuş olacak.
okuyucu belli bir okuma kültürü edindikten sonra favori türünü, yazarını, konusunu, edebiyat türünü vb. bulacaktır.

pardon türkiye'nin adalet sistemi ne bilmiyorum ben bana açıklarsanız sevinirim ama şuan gerçekten çok şaşırdım ya demek türkiye'de de adalet sistemi varmış ben baya geri kalmışım bu konularda vay be adalet sistemi demek

sen kendinden gittikten sonra değil tren dünya senden alır başını gider

kendim var kendim daha önemlisi yok sadece kendim varım. kimse için kendimden vazgeçmem kimseyi de kendim için bir şeyi vazgeçtirmek zorunda bırakmam.

-cem karaca // tamirci çırağı -bütün sözler-

gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
ümit gönlümün ekmeği umar ha umar umar
elleri ak yumuk yumuk ojeli tırnakları
nerelere gizlesin şu avucun nasırları

otomobili tamire geldi dun bizim tamirhaneye
görür görmez vurularak başladım ben sevmeye
ayağında uzun etek dalga dalga saçları
ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları

bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi
cildi parlak kağıt kaplı pahalı bir kitaptı
ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
yine böyle bir durumda tamirci çırağına

ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
arkası puslu aynamda taradım saclarımı
gelecekti bugün geri arabayı almaya
o romandaki hayali belki gerçek yapmaya

durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
arabanın kapısını açtım açtım girsin içeri
kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri

çekti gitti arabayla egzozuna boğuldum
gözümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
işçisin sen işçi kal giy dedi tulumları

-çok çok seviyorum bu parçayı her dinlediğimde kendimi çok garip hissediyorum

bunun en büyük sebebinin herkese tek bir türü okuması konusunda baskı yapılması olduğunu düşünüyorum. kitap okumak bence bir kendini tanıma süreci ve bu birden farklı tür okuyup kendi türünü bulmanla ilgili. daha yeni okumaya başlayan birine tutup da onu içine çekebilecek şeylerin barınmadığı dilin ağdalı kurgunun karmaşık olduğu bir kitapla başlatılırsa ne yazık ki karşı taraf bana bunu önerdi güzel olması lazım ama ben daha anlayamıyorum diyip kendini eksik görmesine sebebiyet verecek. bu yüzden çevre faktörünün çok etkili olduğunu düşünüyorum. daha sade yalın kurgunun eğlenceli olduğu şeylerle başlanması gerektiğini düşünüyorum ki sadece yeni okumaya başlayan birinin değil okumayı ilerletmiş biri de bu tarz kitaplar okuyabilir. eğer bir kişiyi bu yüzden yargılarsan bu büyük bir sorun olur okuma kültürü olan birinin de bu durumdan soğumasına sebebiyet verebilir. en büyük sorunlarımızdan biri de aşağılamak okuduğu türü yok saymak bir kişi gençkurgu türünde okuyorsa okuduğu yok sayılıyor ama klasik okuyunca sanki filozof olacak gibi tepkiler oluyor. o tür sana hitap etmiyor ama ona ediyor bu çok normal biz farklılıklarla güzeliz. tabii ki kendi okuduğun türden eserler de önerip okuma kültürünü geliştirmesini teklif edebilirsin ama sen bunu sanki karşı taraf bunu yapmak zorundaymış gibi empoze etmeye çalışırsan bu olmaz. zaten belli bir süre sonra farklı türler okuyunca kendi okuduklarından çok daha güzel eserler olduğunu keza kendi okuduğu eserlerin de bazı eserlerden çok daha güzel olduğunu anlayarak eleştirme kültürüne sahip olmayı öğrenecek . bu yüzden dostlar kimse çizgisini açıp kendisini ilgilendirmeyen şeyler hakkında kendi için söz hakkı aramasın karşı taraf fikrini belirtmesini istiyorsa zaten bunu söyler . birbirimize saygı duyalım...

bence bu yanlış bir düşünce herkes zeki kişilikleri sever malum dış görünüş ufak bi aşamadan sonra ortadan kalkıp yok oluyor bu yüzden ebedi kalıcılık zeka seviyesi ve düşünce ahlakıdır

göstermek için ağzını yırtan insanlardan sonra baya itici geliyor sorry

o an anladım ki ardına bile bakmayan bir adamın sözlerine aldandığım içindi tüm ağlayışlarım.

-wattpad/ tahayyül

ben artık markete gitmek istemiyorum eskiden annemgile söyleyin alınacakları alayım geleyim kafam dağılır diyordum artık markette kasiyer o fiyatı söyleyince dağılacak kafa falan kalmıyor. ben maddi durumu iyi olan bi ailede olmama rağmen bunları yaşıyorsam gerçekten allah diğer insanlara yardım etsin . asgari ücretlerinin yarısı da vergiye gidiyor zaten. adam evinin kirasını mı ödesin su faturasını mı ödesin evinin ihtiyaçlarını mı alsın ne yapsın yani

keşke böyle bir grubum olsa whatsappta eminim o kadar keyif alarak sohbetler dönüyordur ki. ama bak grup bide tanımadığın kişilerle olacak kim kim için felsefe yapıyor belli olmayacak off çok güzel be

aa kaymaklı olursa severim bak bol antep fıstığı bol kaymak muah

ona göre insanların adaleti hiçbir şeydi, tanrınınki ise her şey. beni mahkum edenin insanların adaleti olduğunu hatırlattım. o da bana yine de bunun günahımı temizlemediğini söyledi. günahın ne anlama geldiğini bilmediğimi söyledim. bana yalnızca bir suçlu olduğum söylenmişti/ suçluydum, bedelini ödüyordum, daha fazlasını isteyemezlerdi.

-yabacı/ albert camus

dünya bundan sonra kurtulmaz kardeşler. zamanınızı bunlara harcamayın artık elden bir şey gelmez

tesadüf değil tevafuk diyip susuyorum