pandoranınkutusu yazar profili

yol yoktu, çünkü tekerlek de yoktu. çok şükür akp geldi ve tekerlek icat oldu.

yobaz anlayışın ürünü olduğu zaten belli ama buradan ataerkil sistemde yetişen erkeklerin düşüncelerinin analizi de yapılabilir.

sırtından sopayı eksik etmeyeceksin diyerek kadınların doğal davranışlarının yanlış olduğu ve bir erkek tarafından yönlendirilmedikçe de doğruyu bulamayacağı düşüncesi var. tabi kadınların böyle bir yönlendirmeye ihtiyacı olmamasıyla beraber bunun şiddet yoluyla yapılması gerektiğini düşünmeleri daha da yanlış.

karnından sıpayı eksik etmeyeceksin kısmı çok daha berbat çünkü direkt olarak erkeğin kadın üstünde cinsel tahakküm kurması gerektiğini savunan bir cümle.

bu sözü normal bulan veya doğru bulmasa bile net bir şekilde tepkisini ifade edemeyen erkeklerin bu düşünceye itilmelerinin sebebi de ataerkil bir sistem içerisinde düşüncelerinin şekillenmesidir. bu sözdeki kadın öznesinin başına gelenleri her halükârda kendine reva gördüğünü sanıyor olabilirsiniz. ama tüm kadınlar yaşayış olarak fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalmalarının normal bir şey olmadığının farkındalar. dünyaya sizle eşit geldik ve eşit haklara sahibiz. bu kadar.

(tabi ki bu söze ilk tepkim her seferinde içimden bunu söyleyen kişiye güzelce sövmek oluyor fakat bu sefer düşüncelerimi açıklamak istedim ama başlığı açan yazar bunu okuyorsa içimden sövme kısmını bu sefer de atlamadım haberin olsun )

akp'li çıkması

her apartmanda bulunan, milletin hayatına burnunu sokmaktan başka bir işe yaramayan teyzelerin yaşadığı rahatsızlığın internet çağına uyarlanmasıdır.
ayrıca baskılanan duyguların yarattığı bir travmadan kaynaklanıyor da olabiliyor. kendi bunu o kadar baskılıyor ki kendini hapsettiği/hapsedildiği o tabu dünyasından biraz olsun çıkmak için cinselliğini sağlıklı bir biçimde yaşayan insanlardan rahatsızlık duymaya başlıyor. 5-6 yıl önce aynısını yazacak olsam mizahi bir tavırla yazardım ama aslında özellikle son zamanlarda toplumun görünür şekilde büyük bir sorunu haline geldi. rahatsız olmayın kardeşim, korkulacak bir şey yok !

filmleri iyi fakat önce kitaplarıyla başlayan kitle bilir ki bu bile yeterince iyi değil. dizisinin daha da berbat olacağını düşünüyorum yapmasalar daha iyi.

sadece düz bir şekilde yürüyen bir öğrenciye sataşma bahanesi bulamayıp "aşağı bak!" diye bağırarak gözaltına alan polisin bu lafı üstüne twitter'da aşağı bakmayacağız tagi tt oldu.

tepeden atanan rektörün bu baskılarına daha fazla göz yummayacağız. ağızlarının tadının bozulmasından korkan muhalafet partileri muhalefeti gencecik çocukların ellerine bıraktılar. şu an direnişleri sürüyor. kayyuma biat yok, gideceksin melih !

sesini çıkarıp doğruları söyleyince halkı kin ve düşmanlığa teşvik oluyor öyle mi ? sizin gibi düşünmeyen herkes terörist, vatan haini; bir sizin gibi düşünenler sütten çıkmış ak kaşık.

twitter'dan da yazdığı gibi şereftir. doğruları söylemekten çekinmemek şereftir.

ülkemizde maalesef bulunmayan kültürdür. kendi fikrini karşındakine dayatmak yerine normal bir şekilde anlatmak, karşı tarafın da görüşüne saygılı olmaktır.

gerçi bu kültürün ülkemizde olmayışı sadece halkın problemi mi orası tartışılır, bırakın sıradan bir kahvehaneyi meclisinde bile bu sebepten kavga çıkan ülkede bu konuda fazla da ümitlenmemek gerekiyor.

sosyalist bir türk halk ozanı. siyasi görüşü yüzünden hapis yatmış, sürgünde vefat etmiş önemli bir değerimizdir.

16 şubat 1969'da 6. filo'yu protesto etmek için toplanan devrimcilerin gericiler tarafından saldırıya uğradığı "kanlı pazar" olarak da bilinen olayı anlatan "ellerinde pankartlar" türküsünü boğaziçi öğrencilerinin direnişte söylemeleri üstüne vatan haini ilan edilmeleri de ayrıca sinir bozucu bir durumdur.

buradan dinleyebilirsiniz

türk edebiyatı'nın en önemli yazarlarından biridir. aynı zamanda en nobel alamayan yazar da denilir. gerçekten nobel almamış olmasına hep hayret ederim.

bir ideolojinin içindeki bölünmeler.

herkesle iyi geçiniyormuş gibi görünen cici youtuberların yanında videoları ilaç gibi gelen youtuber. the bırtcast adlı bir podcast de yapıyor son zamanlarda bayıla bayıla dinliyorum. aynen böyle devam ederse çok iyi yerlere gelecektir.

kişiyi bir süre sonra dış dünyadan koparan psikolojik rahatsızlıktır. ayrıca günlük hayat işlerini oldukça aksatır. gördüğü, işittiği en alakasız detaylar bile hayal için tetikleyici olabilir, genellikle müzik bunlardan en tetikleyici olandır.

ilk başta bu güzel bunla yaşamak istiyorum diye düşünebilirsiniz fakat bu rahatsızlığın yıllar boyu sürebileceğini unutmayın gittikçe daha çok vaktinizi almaya başlayacak. bu yüzden kesinlikle profesyonel yardım gerektiren, asla küçümsenmemesi gereken bir rahatsızlıktır.
( kendimden biliyorum)

başka yerde bulamayacağınız kitapları bulabileceğiniz site. ayrıca çoğu eski basım kitabın garip bir şekilde ucuza satılması da beni şaşırtan detaylardan. kitabın yanı sıra eski dergi ve gazetelere de ulaşmak mümkün, araştırma yapmayı sevenler için önemli olduğunu düşünüyorum.

duanın daha etkili olacağı ağrı kesicidir

12 mart sonrası öldürülen devrimci gençlik önderlerinden biridir. bilgisinden ötürü ona "hoca" lakabı takılmıştır. odtü'de hoca deme geleneğini de o başlatmıştır. ona göre herkes herkesten bir şeyler öğrenebilirdi, statü fark etmiyordu.

komer'in arabasını yakanlardan biridir. 1969'da yine bir devrimci olan şirin yazıcıoğlu ile evlenir ve bir yıl sonra doğan oğlunun adına söz verdiği gibi öldürülen devrimci arkadaşı taylan özgür'ün adını verir. türkiye halk kurtuluş ordusu'nun kurucularındandır. 31 mayıs 1971'de nurhak'ta kadir manga ve alpaslan özdoğan ile birlikte vurularak öldürülür.

dağa çıktığı gün arkadaşlarına ezberinden okuduğu 33 kurşun şiiri kanımca onla özdeşleşmektedir.

" vurulmuşum
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun...

vurulmuşum
düşüm, gecelerden kara
bir hayra yoranım çıkmaz
canım alırlar ecelsiz
sığdıramam kitaplara
şifre buyurmuş bir paşa
vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız "