pencereden uçan kedi yazar profili

pencereden uçan kedi kapak fotoğrafı
pencereden uçan kedi profil fotoğrafı
rozet
karma: 2627 tanım: 283 başlık: 44 takipçi: 74
"en akıllı tarafımdır balıkla deniz tutmak"

son tanımları


anın fotoğrafı

yeniyıla demet akalın eşliğinde yollarda girmek de varmış
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

normal sözlük 2024 yılbaşı çekilişi

437
devamını gör...

yanlış anlaşılan şarkı sözleri

"sana akuşmak isterim derman yok dizlerimde"
doğrusu "sanaa koşmak isterim" imiş. ben yıllardır bu şarkı yüzünden akuşmak diye bir eylem var sanıyordum. kısa zaman önce doğrusunu öğrenince taşlar yerine oturdu tabii. *
devamını gör...

körüklü otobüs

neredeyse her gün kullandığım otobüs türü. körük kısmına yaslanıp seyahat etmek oldukça rahat ama bir ayağınız körüklü kısma bir ayağınız normal kısma denk geldiyse virajlarda şekilden şekile giriyorsunuz. bir de bu otobüslerde ilerleyememe sorunu var. şoförün arkaya ilerleyelim anonsları bıkkınlık veriyor.
devamını gör...

anın fotoğrafı

yine aldık başa belayı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazarların unutamadıkları dizi replikleri

"evlencem ben para lazım. kızı istemeye gittik verdiler.biz verirler diye düşünmüyorduk, bütün planlar altüst oldu. biz oraya ayağımız alışsın diye gittik, ailecek şaşkınız."

(bkz: işler güçler)
devamını gör...

yazarların itiraf köşesi

kısa sayılabilecek bir aradan sonra yine buraya iç dökmeye geldim. ayrılık üstünden bir ay anca geçti sanırım. ama bana deseler ki bir yıl geçti yanlışın var aa öyle mi oldu derim. ilk günler kendimi suçluyordum. çünkü ilişkimize gerçekten zarar veren hatalar yapmıştım. ama düşününce geçen zamanda neleri sineye çektiğimi gördüm. istesem ben de rahatça esip gürleyebilirmişim. buna manipülasyon mu deniyor her neyse o işte. ayrılık acısı öyle tak diye geçmiyor tabii ki. sevmeyi hemen bırakamıyorsunuz. şimdi arasa bir sıkıntısını anlatsa kendimden çok canım yanar. ama bu saatten sonra böyle bir şey olmayacağının da farkına vardım. farkına varmak insanın en fazla canını yakan şey. siz gerekirse ailenizi karşınıza almayı hatta şu ana kadarki hayatınızı geride bırakmayı göze almışken karşınızdakinin tüm bunları görmemesi o kadar can yakıyor ki. siz köpek gibi severken üstüne hata yaptım beni affet derken, affettim deyip her zamanki gibi davranan, ertesi gün bir cevap vermeye erinen birini görmek yıkıyor insanı. artık şunu çok net söyleyebilirim ki sizi gerçekten seven insan her şeyi göze alabilmeli. o kadar kolay mı, herkes aynı tepkileri veremez demeyin. iki tarafın da sevgisi eşit olmayabilir ama karşınızdaki bunu size açıkça belli etmekten çekinmiyorsa zorlamayın. illa git mi demesi gerekiyor da demeyin. çünkü ortada iyi kötü beraber geçirilmiş yıllar varsa bi zahmet sizi karşısına alıp açık açık söylesin.

bir şekilde o da hayatımdan geçip gitti. bazı konularda kırmızı çizgilerim var artık. önüme bakmaya çalışıyorum. şimdiye dek hiç görmediğim bir kültüre, şehre alışmaya çalışıyorum. bu kadar işin gücün arasında da başlarım ayrılığına.
*
devamını gör...

kasım 2023 amazon 250 tl hediye çekilişi

62
devamını gör...

yalvarış

bir abdurrahim karakoç şiiri. yorgun ve özlemlilere...

"ya rab bu hasrete can dayanmıyor;
zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.
her adımda bir engel var, salmıyor,
zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

mümkün mü bu yolda maksuda ermek?
mümkün mü sılada dost yüzü görmek?
aşığa ar gelir geriye dönmek;
zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

çekilmez bir şelek vurdun arkama;
şaşırdım yollarda kaldım, akşama.
umudum her zaman bakidir amma,
zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

sevip sevilmemek varsa kaderde,
hangi doktor ilaç verir bu derde?
hastayım, susuzum gurbet illerde;
zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun.

ey hanlar hanını halkeden hancı!
bir yudum aşkınla doğdu bu sancı.
ey fakir ekmeği, mümin inancı!
zaman kısa, ben yorgunum, yol uzun."
devamını gör...

kış kahrı

her okunduğunda ayrı bir dizesinde takılı kalınan seyyidhan kömürcü şiiri.

"aslında önce evleri sevmeye giderdi sesin
caddeleri sokak gibi sevmeye giderdi sesin
giderdin! ödü kopardı bütün eşyaların

sonra kuyu kuyu dolaştığım mahcup sular söyledi
yüzünüze güller
üzgün evler bozuk rüyalar
aslında bana herkesin uzağı var dendi
herkesin uzak adında bir masalı
inandım
dedim mutlaka masaldır bazıları

giderdin dedim
gittin ve gittiğin kırk gece sana uyudum
aklım ödünç
ellerim yanlış
dedim benim seninle kırk kere fotoğrafım var
senin bundan kırk kere haberin yok
dedim ve uyandım!
başkasının sesiyle devam ettim dünyaya

yok yok
sonra muhakkak ruhum yırtıldı benim
aklım yırtıldı da bunu sular söyledi
doğru yukarıdan aşağıya düşen şeylere denirmiş
zaten dünyaya masalını düşmeye gelirmiş insan

umur derdik buna artık kalmadı
sonra sonra anladım
insan ancak güzel bir acıyla kalabilirmiş dünyada
bazen gidilirmiş
gitmekle ilgili şiirler okunurmuş ya da
sonra uyandım
başkasının ayaklarıyla devam ettim dünyaya
"
devamını gör...

tüfenk

bir ismet özel şiiri.

"çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu
sonra saçlarımız kapandı, denklerimiz bağlandı sonra boyuna ateşler söndü dağlarda
bir yıldız boyuna söndü durdu
çocuk insan seslerine yaslanmış uyuyordu

o zaman ben atlıydım işte
saçlarımda geceler morarırdı
yorgun olamazdım çok uzaklardaydı yurdum çünkü
boyuna tüfenkler doldurmuştum sularım girilmezdi çığlıklardan
canavarlar besliyordum ulu bir askerdim sanki

ve artık çirkinim
uykularımda örümcekler üreyor şimdi
gelmiş geçmiş bütün gölgeleri denedim
ellerim hala pençe gibi

düşler, tüfenkler ve ayaklar
gözlerimi engel oluyor güneş."

şiirin ilk dizesi hakkında murat menteş'le olan bir röportajında ismet özel şunları söylemiş :

-şiirlerinizde ifade ettiğiniz şeyler, yaşadıklarınızla hep ilgili mi sahiden?

+bunu ataol * da yazmıştı. benim şiirimin ayırıcı bir vasfıdır. yani çok uçuk gibi görünen ifadenin bile, mesela “çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu” bunun mutlaka bende bir yaşanmışlık olarak karşılığı vardır.

-“çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu” mısrasının karşılığı ne olabilir ki?

+bunu bir okuyucu keşfetti: çocuklar nasıl uyutulur?

-ninni söyleyerek?

+sonra?

-“eeee, eee, ee, e” denilir?

+yaa.

(kırk küsur yaşıma kadar tırnaklarımı ve bıyıklarımı yedim /gerçek hayat)
devamını gör...

diyelim ki o bunu okuyor

sevgili o,
seninle en son bir hafta önce konuşmuştuk sanırım. bundan sonra konuşur muyuz bilmiyorum orası sana kalmış. 2,5 yıl neredeyse her gün konuşunca insan öyle bir boşluğa düşüyor ki. bana ben senden önce boğazı düğümlenmek ne demek bilmiyordum demiştin. ben bildiğimi sanıyordum, yanılmışım.

çok özlüyorum seni. bazen o kadar saçma anlarda aklıma geliyorsun ki ne yapacağımı şaşırmış halde donup kalıyorum. beni affettiğini söylesen de kırgınsın biliyorum.

bu 2,5 yılda çok şey öğrendim senden. en önemlisi hiçbir olaya yargılayıcı yaklaşmıyorum artık. çünkü asla yapmam, çok yanlış dediğim her şeyi yaptım. pişman mıyım dersen hiç değilim.

sürekli rüyalarıma giriyorsun. bazen kızgınsın yüzüme bakmıyorsun. bazen de sessizce izleyip tebessüm ediyorsun sadece. en çok da o gülerkenki hallerini özlüyorum sanırım. saat 5'e kadar hem ağlayıp hem güldüğümüz telefon konuşmalarımızı özlüyorum. sonra aklıma bu gecelerin sabahına kalkıp işe gidişimiz gün içinde yine seni özleyişlerim aklıma geliyor, acıyla karışık tebessüm ediyorum.

seni ne kadar sevdiğimi, özlediğimi anlatmaya gücüm yok inan ki. en çok da yüz yüze buluşamamız koyuyor şimdi. tüm yoğunluğumu bir kenara koyup gelicem diye direttiğinde kabul etmeliydim biliyorum. salaklık etmişim işte her zamanki gibi.

artık böyle zamanlarda içip içip atlatmaya çalışmıyorum. artık hiç içmiyorum. sana olan sözümü tutmak için uğraşıyorum. ama her ne şekilde olursa olsun yokluğuma alışmak zor olacak. o kadar zor ki bu ihtimali düşünmekten bile kaçıyordum birkaç ay öncesinde. bana şaşırarak, neşeyle biz bu hale nasıl geldik diyordun ya ben de sık sık bunu soruyorum son günlerde. ama bir şekilde hayat devam ediyor işte. şu an uyuyorsundur büyük ihtimalle. işlerinin en yoğun olduğu zamanlara geldik.

kaç gündür sana göndermeyecek olsam da biraz saçmalamak istiyordum. yazmak az da olsa iyi geldi. sen de yazıyorsundur fıtı fıtı tahmin edebiliyorum. böylesi ikimiz içün de en iyisi şimdilik.

iyi ki vardın. kendine dikkat et.
devamını gör...

kitaplardaki en etkileyici giriş cümlesi

"dünyaya gelmek bir saldırıya uğramaktır. doğan bebek havanın ciğerlerine olan saldırısının verdiği acıyla haykırır. soğuk saldırır bize, sıcak saldırır. açlığın, hastalığın, korkunun saldırılarını savuşturma yoluyla yaşarız, hayatta kalırız. yaşıyor olmak, savaşıyor olmaktan başka bir şey değildir. bir gün son nefesimizi verdiğimizde bize yapılan ilk saldırıyı tamamen püskürtmüş oluruz. savaş bitmiştir."

(bkz: waldo sen neden burada değilsin)
devamını gör...

geceye bir şiir bırak

"sana söyleyemediğim şeyler var
borsalar iflas ediyor kuşlar intihar edince çoktan seçmeli ölüyoruz yani hiçbir şey
ekonomi haberlerinden de anlamıyor ki kapıcılar, ne ekmek ne de süt belki de hepten!
hiçbir şey diyorum evet biraz gökyüzü biraz çarpım tablosu biraz da yoksul gramofon
matematiğe inanmıyorum, coğrafya defterime şiir dökülünce yalnız gelen ilhama
vergiden düşülen hayr’lara çokça âmin, topraksız nişantaşı köylüsü, viva latin amerika!
kızılderililere inanıyorum, biraz sonbahara, göç edemeyen kuşlara ve kırık kumbaralara
yüzüne ayet çarpılmış bir çocuk kadar hayretkar, incinmelere doymuyoruz zaten, nasılsın?
sana söyleyemediğim şeyler var, ortaçağ ve karıncalar üstüne eski ve usulsüz
ajanslara düşen cesetlerden muzdariptir kaç zamandır içimizdeki mezarlık
kızımın ismi eylül olabilir, senin ismin ya da herhangi bir filmin
-bu şiirde ikiz kulelere rastlanmayacaktır, holdinglere ve uyum yasalarına-
ne çok vuruluyoruz gitmediğimiz yerlerde beklenmediğimiz her saat, itina ile mutlaka!
vuruluyoruz, adım başı heykellerden kalma ayinlere yaslanırken bekamız
sıralar boyunca çizik içinde kalbimiz, denize paralel uzanmak bile iyi gelmiyor dağlara
-orta asya’yı terk ettiği günden beri huzursuzdur kavmim-
huzur uzak bir ülkedir, bankalar, hisse senetleri, riyad ve borsalar kahrolsun!
sana söyleyemediğim şeyler var
bakkal mahallemizin simgesidir tayyör dirliğimizin, geri kalanları da takrir-i sükûna yaz
elif deyince gökler yağdırıyor şarkısını nasılsa, yağmur diyoruz insan aklımızca ki, olsun.
elif bahsi geçince yağmur söylüyoruz ‘be’ deyince ölenlerdeniz, ölesi değilse de canlar
laiklik elden gidiyor, muhallebiciler kapanıyor birer birer ya da neşet ertaş’tır ipucun
cinayet romanları söze erken başladı habil’in hakkı kabil’den sorulmadı zaten, unutun!
sana söyleyemediğim şeyler var, aklın nepal’de kalmış romantik bir 68’lidir
ruhun slovakya’nın kurtuluşuna çoktan asker yazılmış
ve oda numarasından başka kaybedeceği bir şeyi olmayan sahipsiz anahtarlar gibi
kapılar arkasında hiç durmadan islamcılık öldüren elma kurdunun hikâyesi gibi histerik ya da
terk ettiği günden beri göçebe ruhunu bu kadar zamansız, ey kavmim!
elma kurdu dediysek, elma çürüktür mutlaka ve tüm kurtlar anarşist.
sana söyleyemediğim şeyler var,
kocaman bir mevsim devrilirdi içimize, dünya hafta sonları da anlaşılmazdı
üçüncü sınıf yazarların bohem tavırları çay bardakları kadar hatırlanmazdı
işten kovulmalarım çok şiirsel değildi baştan anlaşalım nato üyeliğimiz de öyle
ali’nin gel’mediği günler kekelerdi öğretmenimiz, eğitim kadar milli, devlet kadar uzakta
-ikinci yeni’den hiç etkilenmiyordu üstelik tebememe-
fiş’lendiğimiz doğrudur, gözlerin altıpatlar, sana söyleyemediğim şeyler var
kanun önünde eşittir öyleyse tüm karıncalar!
sana söyleyemediğim şeyler var
sana söyleyemediğim şeyler bahsi, dünyanın yenilmiş tüm çocuklarını da kapsar
-bakkala veresiye yazdıran meksikalı bir gerillanın
sigarasını yakmak üzere gökyüzüne bakması da şiirdir, mesela-
seni, seviyorum."

(bkz: güven adıgüzel)
devamını gör...

güneşin altında yeni bir şey yok

kral süleyman'ın yazdığına inanılan ecclesiastes'ten bir cümle. bölümün tamamı şöyle:

"1-bunlar yeruşalim’de krallık yapan davut oğlu vaiz’in sözleridir:
2- “her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor vaiz.
3-ne kazancı var insanın
güneşin altında harcadığı onca emekten?
4-kuşaklar gelir, kuşaklar geçer,
ama dünya sonsuza dek kalır.
5-güneş doğar, güneş batar,
hep doğduğu yere koşar.
6-rüzgar güneye gider, kuzeye döner,
döne döne eserek
hep aynı yolu izler.
7-bütün ırmaklar denize akar,
yine de deniz dolmaz.
ırmaklar hep çıktıkları yere döner.
8-her şey yorucu,
sözcüklerle anlatılamayacak kadar.
göz görmekle doymuyor,
kulak işitmekle dolmuyor.
9-önce ne olduysa, yine olacak.
önce ne yapıldıysa, yine yapılacak.
güneşin altında yeni bir şey yok.
10-var mı kimsenin, “bak bu yeni!” diyebileceği bir şey?
her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı.
11-geçmiş kuşaklar anımsanmıyor,
gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak.
bilgelik boştur
12-ben vaiz, yeruşalim’de israil kralıyken
13-kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. tanrı’nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu.
14-güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır!
15-eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz.
16-kendi kendime, “işte, bilgeliğimi benden önce yeruşalim’de krallık yapan herkesten çok artırdım” dedim, “alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.”
17-kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.
18-çünkü çok bilgelik çok keder doğurur, bilgi arttıkça acı da artar."
devamını gör...

benden sonra bir daha

bir süleyman çobanoğlu şiiri

"sarıköy’e de uğra on bir kabri komagıl
benden sonra bir daha turnaları bırakma
atın sor hatırını köpük köpük alnını
yörende bir oğlancık pes gönlünü farıtma

benden sonra bir daha suya girme tedbirsiz
bulut kızdı mı bakma itimad etme kuma
çöküp de bir cigara yakarkenki o ışık
tanık olsun – bir tanık lazımdır olduğuma

yoksa kimler bilecek burda böyle bir adam
yüzü yüzlerden kesik kalbi sazlardan kesik
benden sonra bir daha allah’a boyun uzat
enir aluban tabiat okusun türlü betik

dünyaya aldırmayan gözlerin ışıl ışıl
karanuluk içinde ateş yakmış çobanlar
benden sonra bir daha usul ağla ağlarsan
yağmura hörmetinden ağladığın zamanlar

seni sevip çekildim dedim dünya bu kadar
kar örttü ovaları ne gölge var ne de iz
benden sonra bir daha gözetleme afaki
yabancıyız nihayet ekmeğe etmek deriz."
devamını gör...

normal sözlük playlistlerini yapıyor

sibel alaş-adam
devamını gör...

sen sen sen

güzel bir yavuz bülent bakiler şiiri.

bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden
dağ başı yalnızlığı ölümden beter
hiç kimse aramasa, sormasa beni
sen gelsen yeter

huzur ellerinin güzelliğidir
gözlerin karşımda bir mutluluk denizi
her sabah soframızda ekmeğimizi
sen bölsen yeter

yüreğim seninle yaylalar kadar serin
ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
sen dolsan yeter

bende çaresizlik sonsuz kördüğüm
bende sabır, sende naz
gündüzden vazgeçtim, düşümde biraz
bir yüz görümlüğü sen olsan yeter

duymasın hiç kimse şair gönlümün sende karar kıldığını
ve içimin şerha şerha yarıldığını
sen bilsen yeter

bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi
çıkıp gelsen uzaklardan korkulu, ürkek
bir incecik dal gibi üstüme titreyerek
eğilsen yeter
devamını gör...

pıtrak

son tekerlek bükücü olarak da tanımlanabilecek sinir bozucu bir bitki.
devamını gör...

hafızadan çıkmayan reklam jingleları

"tahsildaroğlu benim peynirim"
devamını gör...
devamı...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim