viyana'nın arka kapısına dayanan uyanık yeniçeri; neslini balkanından, şanını kalkanından alan biri;
barların, kuledibinin, kaleiçi'nin ve köşedeki tekelin müdavimi...
kanım bir bira gibi köpürüp akarken ve caddeler hislerim gibi bir loşlukla bulanırken adım adım her sokağı, her parkı, her köşeyi ziyaret ettim bu şehirde. isim yazılı duvarlar, banklar ve birkaç hatıra hem yer üstünde hem yer altında bulunan; içmeler, gülmeler ve sarılmalar... bir ateşe dönüşmeye baştan hazırdı. ya yandım anılarla ya yaktım anıları, bilmiyorum. ki bilmek sarhoş bir zihin için kırk kat kilitli kapıdır. içtim bu yüzden ayılmamacasına. ama içimde kavı kendinden tutuşmuş bir yangın var, sönmeyen bir ateş. ya söndürmek istemiyordum, ya sönmüyordu. bunu da bilmiyorum. içiyorum. "yine de..." diye başlayan bir nakarat -flört adında bir grubun şarkısından- çok derinde bir yerlerde sürekli tekrar ediyordu. ayaklarım ileri veya geri her yürüyüşünde bir boşluğu çağırıyor.
bir şey oldu bir gün ve ben durdum toprak gibi
durduğum yerde durdum o bir şey olan günden beri
bir kuzgun ne kadar da uçmaktan bıkar onlarca yıl sonra
ya da bir anı, nereden baksan bir uçurum, her yerden denizin dibi
...
sadece bir şey yapamamak olsa iyi yani.
anlatamamak da var.
bunun uçanından allah korusun, tövbe estağfurullah bir şeydir.
(bkz: uçan hollandalı)
tarihinde kendi liderlerini* ve onun kardeşini katledip uzuvlarını açık artırmayla satarak çiğ çiğ yiyen, günümüzün modernlikte nirvana saydığı avrupa'nın mini halklarından biri.
düşse gökten tüm yıldızlar
toplamaya bir ben giderim
istemem ne pul ne para
kullansan da beni affederim
bir tas yemek biraz huşu
sorulmaz bir deliye düşü
sonrasının bilinmezliğinden bile korkmuyorum, neyi önceden bilebildim ki hayatta sonuçta? gelişine yaşadım, gelişine de giderim nasıl olsa. ki ara ara çağırırım korkulan bu şeyi. lilly* der ki bazen yapma, bazen de der ki yap ulan hahahaha. ilaçlar da böyle işte napalım.
abartılan korkudur. olacağı kesin olan bir şeyden niye korkayım ki? olmasını beklemediklerim korkutur beni.
bir black rose immortal'ı vardır ki dinlerken her duyguyu yaşatır size.
ama dikkat sert metaldir, kulaklarınız aşina değilse o duyguları bu şarkıyla yaşamaya kalkışmayın hahahahhah
bank veya kaldırım, kalabalık veya tenha herhangi bir yerde oturup hiçbir şey izlemeden ve düşünmeden boş boş oturabiliyorum aylardır. izlemeye ve düşünmeye geri dönmek gibi bir gaflete düştüğümdeyse cehennemime geri uyanıyorum. keşke herhangi bir şeyi izlemek gibi basit bir eylemle azıcık bulsam huzuru.
kierkegaard'dan "ya/ya da"
okudun mu derseniz hayır hiç okuyamadım.
yalnızca kitaplığımda var olabilecek ve benimle yalnızca kitaplığımda yaşayabilecek tanıdığım en güzel varlığın bana son hediyesidir.
bir kitap hiç okunmadan da hayatınızı değiştirebilir.
normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz.
Daha detaylı bilgi için çerez ve
gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.
online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.