dehb

dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu'nun kısaltılmış adı.

bu tanıyı koydukların da genelde ritalin veyahut concerta gibi ilaçlar verirler. bağımlı olma potansiyeliniz epey yüksek olabilir.

insana verilen hem en büyük hediye hem de taşıması en zor yüktür. bu başlık altına yazabileceğim en az dört sayfa tanım, hikaye ve öneri var lakin şu an yapmam gereken milyar tane iş var. her zaman ki gibi.

beynin salgılaması gereken dopamin hormonundaki dalgalanmalarının sonucu olarak ortaya çıkar, bir rivayete göre hamile iken fazla folik asit düzeyine sahip olan anne adayının çocuğunda görülmesi muhtemeldir. aslen genetiktir. adı her ne kadar iki belirtiyi içerse de üç semptomu vardır: dikkat eksikliği, dürtüsellik ve hiperaktivite. hiperaktivite aynı anda birkaç işi yapmak biçiminde zihinsel bir aşırı hareketlilik olarak da görülebilir. hatta bir makalede genellikle kız çocuklarında böyle olduğu, fazla şeye aynı anda odaklanma durumunun ilkokul çağlarında tolere edilebilindiği ama lisede ani başarı düşüşü ile kendini gösterdiğini okumuştum. muzdarip olduğum farklılıktır, ilaçlarının iyi gelme garantisi yoktur ama şanslıyım ki ben iyi gelen kesimden oldum. zamanla duracağı ve kontrol altına alınacağı var sayılır, elektrotlarla başka bir tedavisi de mümkündür ama hiç gerek olmadığını düşünenlerdenim.

dikkati toplayamamak, bir işe başlayacakken kendi başka şeyle meşgulken bulmak, ertelemenin dibine vurmak ve dürtüsel davranma gibi şikayetlerle doktora gitmemle hayatıma giren meret. doktorun verdiği 36 mglik ilaç dikkatsizliğimi baya azalttı. insana bunca yıldır neredeydin sorusunu da sordurdu tabi.
aynı şikayetleri kendinde hissedenler kaynak bulmak ve yine bu tanıyı almış kişilerin bulunduğu dc kanalına buradan ulaşabilirler .

yetişkinlerde dehb için önerilen teşhis kriterleri:
organize olmakta zorluk
yetersiz başarı, hedeflere ulaşamama hissi
işe başlamada kronik gecikme ya da zorluk
aynı anda devam eden pek çok proje, sonunu getirmekte zorluk yaşamak
zamanlamayı ya da düşüncenin uygunsuzluğunu göz önünde bulundurmaksızın aklına geleni söyleme eğilimi
devamlı olarak aşırı uyarılma arayışı
can sıkıntısına tahammül edememe
kolayca dikkat dağılması, dikkati odaklamada zorluk, bir sayfanın ya da konuşmanın ortqsında kopma ya da dış dünyayla bağlantıyı kesme eğilimi; bunlara kimi zaman hiper-odaklanma yeteneğinin de eşlik etmesi
sıkça yaratıcı, sezgisel son derece zeki olma
kurulu kanalları gözden geçirmede, "uygun" prosedürü takipte zorluk
sabırsızlık
para harcamada, plan değiştirmede, yeni tasarı ya da kariyer planları yürürlüğe koymakta vb. dürtüsellik, sözel ya da hareket olarak dürtüsel olma
gereksiz yere endişelenme eğilimi; endişelenecek bir şey arayışı içerisinde ufku tarama eğilimini izleyen, asıl tehlikelere karşı dikkat eksikliği ya da umursamazlık
güvensizlik hissi
ruh halinin çalkantılı olması, hızlı değişen ruh hali
huzursuzluk
bağımlı davranışa eğilim
öz saygıya dair kronik problemler
hatalı öz gözlem.

kendimde olduğunu düşünüyorum. günlük hayatımda bile çokça sefer kendini hissettiriyor. en basitinden odamda bir dombra var (bu başka bir hikaye) ve yatağımı toplamam gerekiyor, çarşafı elime aldığımda dombramı görüyorum ve yatağı unutup onu çalmaya başlıyorum, sonra telefonuma bir mesaj geliyor ve dombramı bırakıp telefonuma gidiyorum. telefonumun dili almanca, almanca yazılar gördüğüm için canım bir anda almanca çalışmak istiyor ve almanca defterimi açıyorum. boş bir sayfa ararken yazdığım tonla rusça cümle karşıma çıkıyor ve rusçamı geliştirmek için rusya'dan edindiğim bir mektup arkadaşıma mesaj yazma kararı alıyorum.
peki sonuç n'oldu? ne yatağımı toplayabilmişim, ne dombramı adam akıllı çalmışım, ne telefonuma gelen mesaja yanıt vermişim, ne almanca çalışmışım, ne de rusça konuşan arkadaşıma mesaj atmışım. en yakın zamanda psikiyatriste gitmeyi planlıyorum ve bugün yolda yürürken psikiyatriste derdimi nasıl anlatacağım, beni anlayabilecek mi, gerçekten bir sıkıntı mı var bende diye düşünürken etraftan o kadar koptum ki yanlış minibüse binmişim.

düşüncelerime boğulup marmarayda'da iki kere yanlış istasyonda indiğim de çok oldu. hem de sınava giderken, evet baya baya iki kere yanlış istasyonda indim.
aslında oldukça kuvvetli bir hafızam vardır benim, arkadaşlarım bu özelliğimi çok dile getirir. ama işte böyle değişik hareketler de yapabiliyorum.
mesela benim şu anda başka bir şey yapmam lazımdı ama ben buraya geldim ve bunu yazıyorum çünkü artık içimi dökmem gerek.
şimdi işimin başına dönüyorum


işim bitti ve geri geldim. devam edelim.

ben kendimdeki bu durumu şu hikayeyle özetleyebilirim.
üç kişi var ve bu üç kişi bir yarış yapıyorlar. her birinin altında bir araç var ve bitiş çizgisine altlarındaki araç ile ulaşmak zorundalar.
altın kural bu! kendisine verilen araç olmadan yarışı tamamlarlarsa olmaz!
birisinin altında bir kaykay, diğerinde bisiklet, diğerinde ise bir araba var.
normalde sıralamanın arabalı, bisikletli, ve kaykaylı olarak olmasını beklersiniz değil mi?
ama benim hikayemde işte durum böyle değil.
kaykaylı arkadaş bitiş çizgisine ilk ulaşıyor! bisikletli arkadaş ise bisikletini kullanmayı bilmiyor bu yüzden onu ittirerek bitiş çizgisine varmak zorunda kalıyor.
arabalı arkadaş ise hem arabayı kullanamıyor hem de çok ağır olduğu için onu itemiyor da! ağırlığı çok fazla çünkü. arabanın ağırlığı onu yerinden oynatmaya bile engelliyor. işte ben çoğu zaman hep bu arabalı arkadaş oldum. arabama atlayıp gaza basmayı beceremedim.
bende gerçekten dehb var sanırım

bir tür zihinsel engel durumudur.

zekiyseniz bile gerizekalı gibi gözükmenize sebep olabilir bu rahatsızlık.

concerta vb etken maddeli ilaçlar ile merkezi sinir sistemini "sözde" çalıştıran kırmızı reçeteli yasal "kokain" tedavi şu an maalesef tek seçenektir. bunca yıldır ot ve kokain tüketirim sorun yaşamadım bu ilaçta 4 defa kriz geçirdim. 1 saatlik işi 2 saatte yaparım ama yine de içmem.

maalesef ülkemiz de doğru şekilde teşhisi olmayıp insanlara concerta ve ritalin( concerta 12 saat salınımlı, ritalin 4 saat salınımlı) amfetaminin kuzeni olan maddeyi bünyeyi dayayıp merkezi sinir sistemine bomba attırıp 10 sene sonra kronik merkezi sinir sistemi hastalıklarına sürüklüyorlar. dehb merkezi sinir sistemi rahatsızlığı ama altında mutlaka kronik depresyon, bipolar veya borderline rahatsızlığı vardır. dehb teşhisi konulduysa ilaçlara başlamayın ve sorunlarınızı doktorunuza açık bir şekilde anlatın. bu süreci ben yaşadım. ayrıntılı bilgi almak isterseniz mesaj atın. anlatmaya başlasam bu alan yetmez.

hapçılara torbacılara inanmayıp teşhis aldığınızda uslu uslu tedavinize devam etmeniz gereken bozukluk.

bakınız disease (hastalık) ile disorder (bozukluk) arasında ince bir çizgi var ki kolaylıkla karıştırılan. hastalık, sebebi sonucu mekanizması belli bir durum iken bozukluklar tam aydınlatılmamış alanlar, bu yüzden tanısı da tedavisi de kontrol edilmesi de güç olur.

herkes de doktor kesildi başımıza.

hayatımı korkunç derecede zorlaştıran bozukluğun adı.
hastalık değil,bozukluk diyorum çünkü sanılanın aksine tedavisi yoktur.verilen ilaçlar etkili olduğu süre boyunca semptomları azaltmaya yarar ama asla sıfırlamaz ve ilaçların etki süresi bittiğinde de normal halinize geri dönersiniz.bu yüzden bunu bir hastalık olarak görmek yerine bununla yaşamayı öğrenmek zorundasınız.ama mesele şu ki bununla ve getirdiği ek hastalıklarla uğraşmak-bende anksiyete ve depresyon mesela.dehb olan ćoğu kişide paket olarak bunları da görürsünüz zaten.-boyle yaşamak zor.çok zor.normal olmadan,normal hissetmeden ve normal düşünmeden normal hayata uyum sağlamanız gerekiyor.çok zor.yaratıcılık gibi tatlı yanları vardır belki ama çoğu zaman bu hastalıktan nefret ettim,ediyorum.bugün annem bana "seninle yaşamak kolay mı sanıyorsun?ben bunlarla-dehb/anksiyete kastediliyor-yapamıyorum"deyince bin kat daha nefret ettim sanki.boğazımdaki yumru geçmiyor.haklı.haklı,biliyorum ve bu beni öldürüyor.oturdum düşünüyorum.o bile yapamıyorsa ben nasıl yapacağım bunlarla?bu bozuklukla? hayatımın içine eden bu şeyden asla kurtulamayacağımı öğrenmek ve bunu kabullenmek çok tuhaf.

24 yaşıma dek bilmeden yaşattığım bozukluk. kafam zehir gibi çalışsa da ani enerji patlamaları ile birden gelen ve yataktan çıkmaya dahi mental olarak kendimi hazırlayamadığım düşüşler, aynı anda birçok işi kafada taşıyıp hepsini aynı anda yapmalar, anlaşılamadığım anlarda gelen ve yalnız kalana dek baskılayabilsem de eve girdiğim anda patlak veren sinir krizleri, mutlulukla depresyon arasında sürekli aşırı uç biçimde gidip gelmelerim, ilgimi çeken şeyler söz konusu olduğunda ortamdan soyutlanıp kafada sadece ona kapılmam ve fakat ilgimi pek çekmeyen şeylerde odağımı toplamamın imkansızlaşması… hepsinin kökünde bu varmış sözlük. en yüksek dozdan ilaç kullanmamla bu durumların ilacın etki sürecinde neredeyse sıfıra indiğini görünce, kafamda aynı anda elli sekme açıkmış gibi bir kalabalığın var olması durumu bitince nutkum tutuldu insanların kafası böyle mi, odakları böyle mi, masa başındayken sürekli bacaklarını sallamak veya elleriyle oynamak gibi şeyler yapmıyorlar mı diye şaştım kaldım.

concerta'nın uzun süreli kullanımda merkezi sinir sistemi hastalıklarına yol açtığına dair birçok iddia bulunsa da, bunun aksi yönde birçok makale bulunuyor. yaklaşık 1 yıldır düzenli kullanıyorum ve herhangi bir yan etkisini görmedim. doktorum da söylentilere kulak asmamamı salık veriyor.

siz yine de, mutlaka doktor kontrolünde kullanın. zaten başka türlü satın alamazsınız ancak doktorunuz size 18 mg dediyse, tutup daha fazla konsantre olacağım diye 2 tane yuvarlamayın.

asperger ve anksiyete de eşlik ediyorsa allah'ın belanızı verdiginin işareti olan hastalık.

bu seneye kadar farkına varmadığım şey.

hastalık diyemeyeceğim, hayatımı yıkıp geçmedi. arada düştüm ama yani ben bunda hep başkalarını suçladım ama yani öyle allah sizin belanızı versin diyerek değil, senle mi uğraşacağım giderim, ben bunu çözerim diye yaptım ve kendi kendime iyileşmek için psikoloji kitaplarına yöneldim.

belki, bana bir şey oluyor bir uzmanla görüşmeliyim demeliydim ama yani hayat rutinim hiç aksamadığı için gerek duymadım.

yaşadığım tatsızlıklara dayanamadığım 2017 senesinde bir psikoloğa gittim. çok şefkatli bir adamdı. bana dedi ki içinden çıkmak isteyen potansiyeller var onlara müsaade et. senin bana ihtiyacın yok dedi. sen kendini iyi edersin dedi. ya ne olur geleyim, gene dedim, dört beş ay gittim adama.

sonra, kendimi işe güce ve okumaya verdim.

derdim sayesinde psikolog kadar donanımlı oldum, dışardan çok zor görülen işler yaptım, yetmedi aile danışmanı oldum. tüm bunları dehb olduğumu bilmeden yaptım. açıkçası daha erken fark etseydim bence iyi olmazdı.

kendimce çoğu terapi yöntemlerini öğrendikten sonra daha iyi hissediyorum. şu an için ihtiyacım olan şey yavaşlamak, ara ara onun üzerinde çalışmalıyım. yavaşlayabilmek için gereken ise nefes egzersizleri.

uykuma düşkün olmam beni vampir dehb’ li yapmadığı için mutluyum.
uyku düzenim, babamın zorla bizi erken yatırmasından, adam resmen bize uyku alışkanlığı kazandırdı.

bugün şöyle bir kanal buldum.
hem ingilizce geliştirmek için hem dehb farkındalığı için ara ara dinlemeyi planlıyorum. kanal sahibi de bizden ve kendi geliştirdiği dehb ile yaşamı kolay geçirme yöntemlerini anlatıyor.

youtube.com/@adhdvision?si=...

erken doğumlarda daha fazla dehb görülüyor çünkü beyin gelişimini tamamlamamış. benim beynim sizlerin beyninin kabataslak hali. sizin 3 saatte öğrendiğinizi, ben on dakikada öğreniyorum ama ayrıntılar olmadan. bir anlatıyorum, farkı anlamıyorsunuz çünkü en can alıcı yerleri hemen fark ediyorum. eğer ona ihtiyacım yoksa sonra unutuyorum yeni şeyler öğrenmeye yöneliyorum. böylece her öğrendiğim yeni şeyle yeniden dopamin salgılıyorum. al sana mis gibi mutluluk ya da neyse kötü düşünmek yok.

ordan bakınca kötü gibi ama yani ben hep faydasını gördüm. problem çözme diye bir hobimiz var, bence baya eğlenceli, hemde problem seçmeden. uzattım ama yani baya doluyum neyse buraya kadar gelenlere güzel bir müzik hediye edeyim. kalın sağlıcakla.

youtube.com/playlist?list=P...

self-diagnosisle kolayca sahip olabileceğiniz hastalık.

bende de var, aynısından.

burda arada sırada yükseldiğim konular ve insanlar hep bundan. yani beynim yükseliyor ben değil.
ama yani itiraf edeyim çok eğlenceli. sürekli farklı konular sürekli farklı insanlar, böylece hiç sıkılmıyorum zaten sıkılınca yeni konulara yeni insanlara dalıyorum.
bir tür ağustos böceğiyiz aslında.
tüm ağustos böceklerine ve karıncalara selam olsun.

beni ifade eden kavram, bozukluk.