senin gibi yazar profili

cemal süreya'nın aşk isimli şiirinin son dizesi.

yuttukça yutan, battıkça battığımız derin bir bataklıktır. lisede hocalardan dayak yeme riskine rağmen, azar yeme pahasına saç uzatırdım. uzun dönem uzun saçlı oldum daha sonra da. arada bir kestirdim ama ardından hep uzattım. şimdi ise bir iki parmak (enine) uzadığı an vuruyorum evde makinaya. üstüne sakalları da traş edersem öf. sonrası iyilik güzellik

deli dehşet bozuk ve yanlış yapılandırılmış bir yargı-hukuk sisteminin kadrolar ve kitleler tarafından tam gaz istismar edilmesinin sonucunda maruz kaldığı suçun failleri serbest kalmış çocuk. modernizmin deterministik mekaniğine (1945'te deneysel olarak yanlışlanan hani) saplanmış bir hukuk yapımız var. bir jüri sistemi yok. bu karar için jüri gerekse (yargılama hangi aşamada bilmiyorum) bu 3 adam mümkün değil dışarı çıkamazdı. çünkü ceza yargılamalarında da takdiri yerler vardır. çünkü varlık (ontoti), deterministik bir kesinlik-kesintisizlik-totalite göstermez. jüri diğer delillere ve yargılamanın bulunduğu aşamaya göre gerekli takdiri gösterirdi. fakat sen 1945 öncesinin deterministik mekaniğiyle mahkemeye memuru koyar "eline cetveli al, ölç, ölçüm tutmazsa sal gitsin." dersen (ki bu iyi ihtimalde bile hakim sıfatında olan memurun bir üst-ast ilişkisi içinde emir ve talimat aldığı ayan beyan ortadadır) olacak olanlar bunlardır. bu memurun (hakimin) alabileceği açık, kasti emir ve talimatlara girmiyorum bile. bakın türkiye'de bir yargı yok. varlık ile tutarlılık gösteremeyen, onu birazcık olsun örtüp kapsayan herhangi bir yanı kalmamış, onunla artık asla buluşamayan, tamamen illüzyon (inananına göre halüsinasyon-hezeyan) bir sistem var. evet bir 'sistem'. ama bir 'yargı' değil. türkiye'nin acilen anglo-sakson sistemini öğrenmesi ve tecrübe etmeye başlaması gerekiyor.
ek: '11 yaşında intihar etmek' üzerinde ayrıca ve dikkatlice durulmalı. öldürülmüş olabilir. ben intihar edeceğine kâni değilim. korku, acı, elem ve ızdırap tamam ama sığınma istemesi, yardım istemesi ve küçük yaşı (lise çağında olsaydı ergenliğin vereceği depresiflikle belki intihar edebilirdi) intihar etmiş olabileceğine ikna etmiyor beni. çocuk, intihar edecekse niye yardım istesin? daha küçük çocuk, intiharı nerden bilsin bu. öldürüp öldürüp intihar diyorlar. bana kalırsa 2. bir nârin vakâsı.

mesele hepimiziz diye düzeltilmesi gereken bu şekliyle hatalı başlık.
çocuklar, kadınlar, yaşlılar, eli silah tutmayan eline silah almayan erkekler... başlarında bir devlet yapısı-mekanizması yok. bir gelecek tasavvuruna, tasarısına, tahayyülüne sahip değiller. değil gelecekte varolmak, anda varolamıyorlar. öldürmek, parçalamak serbest. düşünsene gerçek bir devlet mekanizması altında yaşamayan bu insanlara bir devlet, bir ordu saldırıyor. ne kadar da abes değil mi?
normal günlük hayatları nasıl geçiyordu acaba? alma satmalarının, mülkiyetlerinin, evliliklerinin, canlarının, isimlerinin bir kıymet-i harbiyesi var mıydı ki? tanıma yok. devlet yok. vatandaşlığı yok.
-o zaman git elinden çek al.
-e alıyorlar ya zaten.
olmaz. hayır. meselemiz tabiki. bütün dünya tarafından "ölü doğurtulan" bu "canlılar" bu insanlar meselemiz tabiki. ama sağlıklı perspektiflerle; sağlıklı, bütüncül ( herkese rızaen uzanabilen esneklik anlamında) ideolojilerle; herkes için asgari politik-hukuki değerler çerçevesinde. kasabın satırına benzer fikir ve inançlarla değil. onların yaptığı gibi hepimizi mesele ettirerek değil. meseleyi hepimizin ederek.

bu satırları okurken fazla acele etme
gözünü çarptırıp da bir piksel sıçratma
sıçratıp da ben etme yüzüne
...
(bkz: posta gazetesi şiir köşesi)

eninde sonunda bitecek bir bekleme anına hapsolan bir öznenin yakarışı ve bu yakarışa hiç bitmeyecek bir bekleme anına hapsolur gibi hapsolması. yanisi bitecektir efenim. her defasında, biraz daha sabır. ve ne de olsa bir gün sabır da tükenecektir.

yer yer sjw, woke, çevreci tayfaları da belirtmek için kullanılır olmuş (doğru mudur bilmem) adlandırma, hitap sözcüğü. kelime anlamı özgürlükçü olarak alınabilir. ama asıl önemi şuradadır ki bireyi özgür kılmak için devletin kısıtlanmasını, yapısının bireyin özgürlüğüne göre yapılandırılmasını, bazı alanlardan da kaldırılması gerektiğini düşünen kişidir ki nacizane çok doğru bulurum bu liberal arkadaşı. pejoratif anlamda -liboş- olarak kullananlar ise genelde perinçekçi, avrasyacı, ulusalcı, sosyalist tayfalardır.

sosyalizm ile yapılandırılmış, her sosyalizm gibi "iflas" etmeye mahkum ve muhtaç totaliter bir ideolojidir.

bkz jeanne d'arc
bir prodüksiyon üretimi, yani psödo(yalancı, sahte), yani aslında izlemelik, yani aslında ekran dışında var olmayan politik hareketler-sivil toplumlar için üretilmiş bir "kurgusal karakter". kameranın baktığı yere kameranın ışığı düşer, kameranın gördüğü her yer ekranda ve ardından izleyicide "kurgulaşır". işte bu kurguyu inşa etmek, bu kurguya yön vermek için kamera bakmadan önce kurgunun inşa edileceği yere dekoruyla, sahnesiyle oturtulur bu arkadaşımız. peki kameranın ışığı üstüne düşmeden, dekoruyla, sahnesiyle buluşmadan önce var olan kimdir? işte o gerçek greta thunbergdir. o, kurgusal "yes we can" karakteri için tercih edilmiş, yetiştirilmiş bir "proje çocuk"tur. hepimiz gibi et ve kemik yığınıdır.

tanrı sözcüğünün allah sözcüğünü karşılamadığını söyleyen arkadaşlar bir yandan haklı gibi gözükürlerken bir yandan da haksızlar aslında. bazı dillerde gramatik olarak belirli bir özgüllük yapısı bulunur. örneğin ingilizce'deki "the" ön sesi. bu yapının kullanımı ile isim kavramsal/idesel olmaktan çıkar, o kavramın/ismin altında bulunan belirli bir gerçek nesne veya nesneler grubuna gönderimde bulunur. türkçe'de gramatik olarak belirli bir özgüllük yapısı bulunmuyor. dolayısıyla tanrı sözcüğünü kullanan -bağlamdan hareketle anlaşılabilir olmak üzere- bu sözcüğü kavramsal olarak kullanmış olabileceği gibi belirsiz veya belirli, bir veya bir grup tanrı (tanrılar) için de kullanmış olabilir. allah'ı da kastediyor olabilir başka bir tanrıyı da. müslümansa allah'ı kastediyordur zaten. yani hangi tanrıyı kastettiğini kullandığı sözcük/dil değil ait olduğu din belirleyecek. ha kesinlik isterse allah der tabiki. ama ya allah'ın tanrılığını vurgulamak istiyorsa? o zaman da tanrı der. yani en nihayetinde kullanıcının zaruriyetine veya keyfiyetine kalmış. ilginç olan nokta, bir grup insanın tanrı sözcüğünü bu derece ağır bir polemik konusu haline getirmeleri.
tanım: dillerin özgüllük yapısının hesaba katılmamasından dolayı yersiz yere uzayıp giden tartışma
ek: bakın burası da ilginç. bazı arkadaşlara göre allah, islamiyetteki tek tanrı'nın "adı" ise eğer, tek başına kullanıldığında (örneğin bunu bilmeyene) tanrılık vurgusu veremez. yalnızca bir isim,bir özel isim/ad çünkü. allah'ın bir tanrı olduğunun belirtilmesi, bunun için de tanrı sözcüğünün kullanılması gerekecek. e bu sefer de allah'ın ne olduğunu belirleyen tanrı sözcüğü olacak (arapça la ilahe-el ilah).

suç bilimi. hukuk fakültelerinde seçmeli ders olarak giriş seviyesinde hafif hafif koklayabilirsiniz. bir seçmeli de son sınıfta adli tıp olarak çıkar karşınıza . kriminolojiden aklımda kalan siyah rakamlar kavramıdır. hukuki takipleri -bildirilmedikleri için- yapılmamış dolayısıyla istatistiklere yansımamış daha doğrusu yansıyamamış suç olan fiiller.

"kankiş" gibi versiyonları da bulunan, daha çok sevgili olmayan kız ve oğlanlarımızın birbirlerine hitap ederken kullandıkları, erkekler arası ilişkilerde yerini daha çok "kral, kardeş,hacı" gibi sözcüklere bırakan ama gene de arada bir şansını burada da deneyen bir hitap sözcüğü.

oturuk (benim icat ettiğim yeni bir meslek)

altına hücum

çok şey.
(bkz: risk budur)

bir sözlüğü sözlük yapan budur bence. yazarları tarafından yaratılan, okurların sayfalarca üst üste okuduktan sonra ara ara girişlerle takip ettiği akışlar. hele ki aktüel konularla ilgili olsun veya okudukça bilme ve öğrenme hissi (algısı, yanılgısı) mevzubahis olsun.
tanım: "bazı yerlerde" özellikle yaratıldığını düşündüğüm tartışma, münazara anlamlarına gelen (veya yakınlarında gezinen) hede.

ne, sözlük yazarlığı mı? alırım bi dal.
tanım: her çaylağın rüyası

...-ş şeklinde isme eklenen bir ş'irinleştirme ekiyle genelde anneler tarafından yaratılan junior nickname'ler.

ölüm bir yandan da sosyal bir olgudur. biyolojik ölüm, bir 'insan çokluğunda' etki-tepki yaratır. yalnızca kıymete binme değil, kıymetsizleşme de vuku bulabilir.
tanım: tersi de vuku bulabilen hede.

dünyanın sonu değildir. ama evliliğin sonudur.
tanım: evlilik birliğinin sona erdirilmesi.