sunshil yazar profili

sunshil kapak fotoğrafı
sunshil profil fotoğrafı
rozet
karma: 5011 tanım: 718 başlık: 88 takipçi: 66
bırak şemsiyeni, belki de bu ıslandığın son yağmurdur.

son tanımları | başucu eserleri


sevdiğin birinin seninle zorla konuştuğunu fark ettiğin an

bu zamana kadar hayatımızda bir kez de olsa yaşamışızdır bu durumu. sevilen kişi, arkadaş, sevgili, flört.. kim olduğu çok da fark etmez aslında, değer verdiğimiz kişi kim olursa olsun bu durum canımızı yakacaktır. insanın zoruna gider ve kendini gerçekten fazlalıkmış, değersizmiş gibi hissedersin.
genelde bu durumla iki farklı şekilde karşılaşırız;
1- sevdiğin kişi konuşmalarında eskisi kadar özenli davranmıyodur ve bu konuda türlü bahanelere sığınıyodur.
2- zorla konuştuğunu sana hissettirmeye çalışıp zoraki ve kısa cevaplar veriyordur.
iki hali de can sıkar ama her zaman dürüstlükten yana olup ikinci şıkkın daha iyi olduğunu söylemeliyim.
biriyle ilgili böyle bir düşüncedeyseniz, sizinle zorla konuştuğunu hissediyorsanız kesinlikle o hissinizde yanılmıyorsunuz. çünkü bu gibi durumlarda genelde yanılma payı yoktur. kendinizi değersiz hissettiğiniz her an size verilmiş bir mesajdır ve öyle bir durumda kalırsanız arkanıza bakmadan kaçın, o kişiden uzaklaşın.
devamını gör...

yazarlara ait gökyüzü fotoğrafları

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu balkonda çektiğim bir fotoğraf. acaba ben üç gündür sigara içmiyorum diye üstteki boruyu sigara, bulutları da sigara dumanı olarak görüyor olabilir miyim?
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının çizimleri

defteri elime bunun için almamıştım aslında.. amatörce gece terapisi.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazarların itiraf köşesi

hiç beyniniz uyuşmuş gibi hissettiğiniz oluyor mu? böyle kafamda koca bir boşluk var sanki hiçbir şeye odaklanamıyorum. ama bir yandan da kafam çok doluymuş gibi. karmakarışık hissediyorum bugün.. mesela bir saattir birçok başlık altına tanım yazmaya çalıştım, sürekli yazdım sildim sonra vazgeçtim kapattım.
bir şeyler canımı çok yakıyor ama bunun üzerine düşünmek istemiyorum. sanırım bulacağım sonuçla yüzleşmekten korkuyorum. artık hayattan ve gelecekten hiç umudum kalmadı. umutsuz bir insanın günleri nasıl geçerse benim günlerim de öyle geçiyor, boş ve anlamsız. sonsuz bir hiçlik duygusu var içimde. yıkık dökük duvarların, taşların arasından inatla yeşeren çiçek gibi umut dolu olmak istiyorum hayata karşı.
sevgili karma; sana da iki çift sözüm var. ben hiç mi iyi bir şey yapmadım bu hayatta? hani ne ekersen onu biçersin'cilik? yaptığımız iyilikler de kötülükler de bize geri dönmeyecek miydi.. bir gün devran dönecek ve herkes hak ettiğini bulacaktı ya hani. artık hasat vaktinin keyfini sürmemin zamanı gelmedi mi?
devamını gör...

bir tweet görseli bırak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bunu gerçekten ben de isterdim ya.

black mirror dizisinin bir bölümünde buna benzer bir konu işlenmişti. play store gibi karşındaki insanın hareketlerine göre yıldız veriyorsun, yıldızın azsa havaalanı kapısının önünden bile geçemiyorsun. gelecekte gerçekten böyle olursa o zaman bazı kişilerin yatacak yeri kalmayacak. yakın gelecekte olursa yaktım siziii
devamını gör...

yazarların bugünkü mutluluk sebebi

bugün internetten kitap siparişi verdim. siparişimde hediye paketi olsun seçeneğini seçip, bir de kendime(!) not yazdım. kargom geldiğinde hediye paketimi büyük bir heyecanla açıp, notumu da büyük ihtimalle anı olarak saklayacağım. böyle anlamsızca kendime kıyak geçtiğim sebepler işte.
devamını gör...

vincent van gogh

hayatı ile ilgili araştırma yaptığımda gerçekten üzüldüğüm bir ressam. hayatı boyunca yalnız ve başarısızlıkla suçlanan bir ressamdı, zaten yaşadığı süreçte kimse tarafından çok da ciddiye alınmamıştı. belki de en çok istediği şey anlaşılmakmış ama kimse tarafından anlaşılmamış ve değer görmemiş. belki de 'anlaşılmaya değer' görülmemiş, oysa ki insanın en büyük arzusu değer göremese bile anlaşılmaktır.

sadece bir tablosunu çok ucuz bir fiyata satabilmiş. kör ölür badem gözlü olur hesabı öldükten sonra değerlenmiş tabloları da, hayat hikayesi de.
satılan tek eserinin bu olduğu düşünülüyor;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
arles'daki kırmızı üzüm bağları, 1888

intiharı konusunda şaibeler var, kaynaklar altıpatlar ile göğsüne ateş ettiğini ve bu yaralar sonucu iki gün sonra öldüğünü söylüyor. üstelik intiharından önce yazdığı bir intihar mektubu da bulunuyor.
kardeşi theo'ya; “dayanamıyorum artık theo, yaşamın ağırlığına daha fazla dayanamıyorum. unutmaya çalışıyorum, daha çok resim yaparak unutmaya çalışıyorum ama olmuyor. kulağımdaki çığlıklara karşı koyamıyorum. kendime zarar vermekten çok korkuyorum..” şeklinde bir mektup yazmış. ama intihar mı etti, kavga esnasında mı vuruldu, yoksa biriyle anlaşarak kendisini mi vurdurttu o konuda net bir şey bilinmiyor. çünkü kardeşine "ölmeyi bile beceremedim" şeklinde söylemleri olduğu da söyleniyor.

#1369420 buradaki tablosuyla ilgili birkaç teori bulunmakta, bana ilginç geldiği için sizlere de bu teorileri yorumlamak istiyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
tutuklular çemberi, 1890

kulağı kesildikten sonra akıl hastanesine kapatılan van gogh bu tabloyu karamsar bir döneminde çizmiş. dolayısıyla van gogh bu tablosunda kendini hapishane'de esir alınmış, çaresiz bir mahkum gibi hissettiğini vurgulayan mesajlar vermiş.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yüksek duvarlarla çevrili bir hapishane avlusunda çember halinde volta atan mahkumlar ve kendisini bu voltanın tam merkezine yerleştirerek kasvetli bir kısır döngünün ortasında her şeyi anlayan, ancak hiçbir şeyi değiştiremeyen yalnız, üzgün bir mahkum olan van gogh. kendisini mahkumların arasında ve tam ortasında görmüş, çaresizliğinin bilincinde ama hiçbir şey yapamayan biri olarak yansıtmış.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
her şeye rağmen hapishane duvarlarının üst kısmında uçuşan, umudun simgesi olan beyaz kelebekler. belki de bir gün buradan çıkacağı umut dolu günlerini böyle yansıtmak istemişti, kim bilir? her ne kadar kasvetli bir yaşama ve düşüncelere sahip olsa da, eserine yansıttığı bu kelebek figürleriyle içinde az da olsa umut kırıntıları barındırdığını görmüş oluyoruz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
van gogh intihar ettiğinde ya da vurulması sonucu öldüğünde 37 yaşındaydı, bu tablosunda da avluda gezinen mahkumların tam 37 kişi olduğu görülüyor. bunu tablosunda bilinçli olarak detaylandırdıysa eğer, 37 yıllık yaşamı boyunca hayatını her gün hapishanede, zindanda geçiren bir mahkumdan farksız hissettiğinin mesajını mı vermek istiyordu acaba?...

bunu hep merak ederim, öldükten sonra bu kadar değerleneceğini ve ünleneceğini bilseydi ne hissederdi acaba? hayata daha mı erken veda etmek isterdi? hayatı boyunca hiç işe yarar biri gibi hissetmemişti ama kıymete binmişti sonunda..
devamını gör...

sözlük yazarlarının ruh halini anlatan görseller

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazarların bugünkü mutluluk sebebi

şu fotoğrafı çekmiş olmak
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bir tweet görseli bırak

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bugün tam anlamıyla böyleyim.
devamını gör...

yanmayan sokak lambası

hayattaki yerim tam olarak bu sokak lambası diye düşünüyorum bazen. bir görevim vardır, bir amaç uğruna yaşamam gerekiyordur ama yapmam gereken tek şeyi bile çeşitli imkanlardan dolayı yapamam. yalnız, ıssız ve karanlık bir yerde hiçbir işe yaramayan, öylece duran sokak lambası gibiyim. sadece durup etrafımda olan biteni sessiz sedasız izliyorum, ne kendime ne de etrafımdakilere faydam var..
gece gece içerledim bu duruma, sokak lambası bu kadar önemli olduğunu bilseydi ağlardı sanırım.
devamını gör...

normal sözlük yazarlarının karalama defteri

küçükken hep dualar ederdim ailemden önce ben öleyim diye. onların acısını hiçbir zaman görmek istememiştim, buna şahit olmak kaldıramayacağım bir yük gibiydi. bununla yaşayamazdım, ama yaşıyorum? hatta küçüklüğümde hep çok korkardım yalnız kalmaktan. çünkü o yaştaki teorime göre insanlar yaş sıralamasına göre ölmeliydi. en büyük olan, sonra ondan daha küçük olan.. sıralama böyle devam etmeli ve küçük yaşta insanlar aile içinde kalan tek birey olarak yalnız kalmalıydı. çocukluk işte, bu korkularımdan dolayı çok kez ağlamış dualar etmişimdir. sanrım bu korkumdan olacak, küçükken gece herkes uyuduktan sonra teker teker annemin, babamın ve abimin nefes alışlarını dinlerdim. nasıl uyuduklarını izler, nefes aldıklarında göğüslerinin bir yukarı bir aşağı hareket etmesi beni inanılmaz rahatlatırdı. bazen uyanıp karanlıkta beni gördüklerinde çok korkarlardı ve tabii kızarlardı. ama hala bu sebeple öyle yaptığımı bilmezler.

zaman akıp gitti, tarih değişti ama bazı şeyler hiç değişmedi. acının şiddeti hiç azalmadı. ben neden hiç değişmiyorum? içimdeki acıyı neden söküp atamıyorum? içimdeki o yara ne zaman kabuk bağlasa tekrar tekrar kanatıyorum. ben değiştim aslında, büyüdüm. ama içimdeki çocuk hiç büyümedi. o 16 yaşındaki çocuk.. onu iyileştirmeyi başaramadım. bazı geceler ne zaman gözlerimi kapatsam, hep bir yerlerden buğulu gözlerle bakıyor bana..
devamını gör...

haksızlığa uğramak

insanın en çok zoruna giden durumlardan biri. hem de çok yakın olduğun, değer verdiğin biri ya da birileri tarafından haksızlığa uğramışsan daha büyük bir yıkımdır. benim bu hayatta en çok korktuğum şeydir ve sanırım bu yüzden de en çok başıma gelendir.
aslında etrafınızdaki insanlara sorsanız herkes hayatında bir kez de olsun haksızlığa uğradını söyler. onların da haksızlık niteliğinde suçladığı kişisi belki de bizizdir, bilemeyiz. ama bu durum hangi konuda olursa olsun insanın çok canını yakar.

haksızlığa uğradığımı düşündüğümde eskiden uzun uzun açıklamalar yapar derdimi anlatmaya çalışırdım. şimdi de direkt arkamı dönüp kaçmıyorum tabii, ama eskisi kadar uzun bir şeyler anlatmaya tahammülüm yok artık. zaten gerek de yok uzun açıklamalara, karşındaki kişi kafasında seni belirli bir noktaya koymuştur ve ne desen de inanmayacaktır. bu noktadan sonra yapılması gereken tek şey sabırla beklemek. çünkü insan yaşattığını yaşamadan ölmez, geç de olsa sizi haksızlık duygusuyla bırakan o insan sizin değerinizi anlayacaktır.

ne demiş mevlana; "konu ne olursa olsun, verdiğin üzüntü ve aldığın "ah" bir cam parçasından daha keskindir. dönüp dolaşıp üzerine basarsın. kime ne yaparsan bir gün aynısını yaşarsın."
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim