venatrix - tüm tanımları (2. sayfa)

yarına ertelenebilir mi acaba diyolar ama yarın da hava yağışlı bu lanet yerde

star loli (yıldız şeklindeki pembe winx dondurması)

safety car ardında tur atan arabalar izlerken helak olduk

bir gün dershaneye giderken yöresel kıyafetler giymiş nereli olduklarını anlamadığım konuştukları dili de tam seçemediğim bir grup erkek bağırarak yanımdan geçti

ivan ilyiç’in ölümü
dönüşüm
muhteşem gatsby

ülkemizde her şey pahalı. e insanın sevdiği de bir sürü şey var. dolayısıyla sevdiğim çoğu şey pahalı yani say say bitmez yorulmaya değmez

çevreniz için veya toplumun oluşturduğu güzellik algısına kendinizi sığdırmak için yaptırmamanız gereken ameliyat. burnunuzun yapılmamış halini insanlar kemerli, büyük vs diye eleştirip daha sonra tam estetik yaptırdım artık güzel oldu diye sevinirken büyük ihtimal çevrenizdekiler bu defa sizi estetikli olduğunuz için eleştirecek. yani ne yaparsanız yapın nasıl olursanız olun insanlar illa sizi eleştirmek için bir şeyler bulacaktır. sonuç olarak çevreniz veya güzellik algısı dolayısıyla yaptırmak yerine kendiniz için yaptırın burnunuzu. oturup düşünün bunu gerçekten istiyor musunuz ya da bu ameliyatı kendi isteğiniz doğrultusunda mı yaptırıyorsunuz iyice bir sorgulayın. cevap evet kendim için, kendimi daha mutlu ve özgüvenli hissetmek için yaptırmak istiyorum ise yaptırın gitsin. dünyaya bin kere mi geliyoruz? hayır, bir kerecik geliyoruz. o zaman kısa ve bir tanecik hayatınızı istediğiniz gibi, mutlu olduğunuz gibi yaşayın. bunu okuyan herkese de güzel günler diliyorum <3

değişir ama bu değişim herkes için aynı olmaz. mesela bazı insanlar değişir ama aynı zamanda da gelişir duygusal açıdan. bazı insanlar da değişir ama içleri daha da çirkinleşmiş olur ve tanıyamazsın.

bildiğimiz düz çayı hiç sevmem, ikram edilince zorla içerim ama chai tea latte için ölürüm. sıcağı ayrı güzel buzlusu ayrı… canım çekti bak

böyle olduğumuz hiçbir zaman sinirlenmemek için kendimizi sıkmadığımız veya içimizden sakin ol diyerek tartışmamak için oradan uzaklaşmadığımız anlamına gelmez. karşımızdakiler biraz ağzından çıkanlara hakim olsun da bizi delirtmesin o zaman.

ben anneliğe daha farklı bakıyorum ve kesinlikle her kadının anne olarak doğduğu veya anne adayı olduğu saçmalığına da inanmıyorum. her çocuk doğuran anneyse çocuğuna mükemmel bakan asla zarar vermeyen pamuklara sararak büyüten kadınla çocuğuna şiddet uygulayan veya daha kötülerini yapan kadınların ikisi de nasıl anne olabilir? ilk örnekteki anneyse ikincisi ne o zaman? bu yüzden benim fikrime göre annelik kişinin çocuğu doğduktan sonra ona olan ilgisi, davranışları, yetiştirme şekli ve sevgisi doğrultusunda kazanılır. çocuğunu etrafındaki insanlara satan istismar edilmesini izleyen “anneler” gördük biz. o yüzden kimse kusura bakmasın annelik böyle bir şey olamaz. kadınlara biçilen toplumsal rolleri de artık bir salın her kadın annedir, anne adayıdır, anne olmak için doğmuştur ne demek kardeşim? hiç de öyle bir şey yoktur.

keşke benim annem de böyle olsaydı. baleye ve dil öğrenmeye olan ilgim ve yatkınlığım değerlendirilseydi :( hep bunun için hayıflandım hayatım boyunca. şu an okulda fransızca öğrenmeye çalışmak yerine çoktan konuşuyor olabilirdim.

kilo vermek bağımlılıktır yani en azından bdd’niz varsa

küçükken ölümsüz ece ve gökyüzündeki mor kitaplar isimli iki kitabına kelimenin tam anlamıyla bayılmıştım. her ikisi de muhteşem bir kurguya sahipti ve aşırı sürükleyiciydiler.

ne yalan söyleyeyim bu şartlarda çok cazip geliyor

adam strand’ın otuz dokuz ölümü gibi bir şey olurdu muhtemelen

küçüklüğümden babamın okuduğu hikayelerden biri olmalı ama hatırlamıyorum tabii. daha sonra okumayı kendim öğrendiğimde elime ne geçtiyse onları okumuşumdur. kısacası bu entrynin özü şu bana okuma alışkanlığı kazandıran spesifik bir kitap yok.

christian death - deathwish

hazır karışım olanlar paketlenmiş kanser izlenimi verdiği için zorda kalmadıkça yemem onun yerine kendime güzel bir paket noodle alıp sebze ve tavuk ekleyip baharatlandırıyorum bir de güzelim soya sosu ekliyorum mis gibi yiyorum.

yanlış anlaşılmasın kitap okumaya, edebiyata aşığım. aldığım her kitabı da beğenmesem dahi okurum bir kenara atmam fakat sanırım ben kitap alışverişi yapmayı kitap okumaktan daha fazla seviyorum. aşırı derecede beni heyecanlandırıyor. kargomun gelmesini dört değil on altı gözle bekliyorum diyebilirim. aldığım kitapları okuyana kadar dolabımı açıp açıp onların güzelliklerine bakıyorum, kendimden geçiyorum, mutlu oluyorum, heyecanlanıyorum ( bu ne çeşit bir fetiştir??).