whistle yazar profili

madem bir insanın dünyaya tıbbi açıdan kusurlu bir veya iki tane çocuğu oluyor, bu insanlar neden hala çocuk yapmaya devam ediyor diye soruyorum bazen kendime. ben ve evleneceğim kişi* bu evlilikten yapacağımız bir çocuk sakat olsa, ben utancımdan kendimi kısırlaştırırım. kimse de buna engel olamaz.

tabi bizim gibi dini olguların önemli olduğu ülkelerde ancak böyle durumlar görülür. batıda böyle rezilce bir şeye rastlayamazsınız. mesela bir ara haberlerde okumuştum, doğuda bir aile 7 tane engelli çocuk mu ne yapmış. derdiniz nedir yahu? çocuklarınız engelli olmuş zaten. o kadar çocuk neyinize yetmiyor ki?

esas nedeninin allah vergisi mantığı olduğunu düşünüyorum bu durumun. bu bir imtihan diyorlar, o çocuklara yazık. bu insanlara kondom, doğum kontrol hapları veya prezervatif vb. çocuk yapmayı önleyecek şeylerin kullanımının öğretilmesi gerekiyor.

genetik danışmayı da her çifte evlilik öncesi zorunlu tutacaksın, bu testleri yapmadan veya testlerin sonuçlarına itiraz ederek çocuk yapan ailelere de devlet olarak caydırıcı cezalar vereceksin, bak bakalım böyle durumlar ülkede yaşanıyor mu? gerçi bizim devlet, sosyal devlet olduğu için onu yapmaz orası ayrı bir mevzu.

elektriği kaçak kullanıp, parasını senin benim cebimden çıkaran insandır. şerefsizdir, şark kurnazının tekidir.

mesela bakkala gideceksiniz diyelim. bakkala hırsız girip bir şeyler çaldı. ve bakkal amca hırsızı bulamadığı için bunun parasını sizden kesiyor. bu da böyle bir şey işte. devlet, elektriği kaçak kullananı bulamadığı için parayı kaçak elektrik kullanan vatandaştan alıyor. mevcut hükümet de bu sorunu pek çözmeyeceğe benziyor. ve bu tipler sonra da "devlet bize bahmii" diye geveliyorlar.

işbu entry'de ırkçılık yapılmamıştır. doğu illerinde sadece kürtler yaşamıyor. araplar, zazalar vb. başka ırka mensup insanlar da var. ayrıca her doğulu kaçak elektrik kullanmıyor.

bu ülkenin gerilemesinin ana nedenlerinden birisidir.

din simsarlarının ve malum kişinin çok sevdiği bir durumdur. bu zihniyet tüm kirli ve pis işlerini bu siyasal islam sayesinde gerçekleştirir. yengeye, baldıza, evlatlığın karısına, 9 yaşındaki kız çocuklarına göz koyar ve tecavüz ederler. ülkemizdeki hukuk sistemi bunlar gibi olanların elinde olduğu için yapan olursa da salıverirler.

kendilerine mürit lazım olduğu için fakir insanların çok çocuk yapmasını meşru hale getirirler. dindi, reisdi vb. derken bakıyorsun kendine bile bakamayacak kazık kadar adamın 10 tane çocuğu var. sonra da o çocukların çoğu da aynı kafaya sahip olur, bu kısır döngü böyle devam eder.

eleştiriye gelemezler. biri "siz şöylesiniz" dediği zaman o kişiye resmi anlamda cezai işlem uygulayabilmek için fırsat kollarlar. mesela malum kişinin adamları, zamanında rota mahlaslı bir repçiyi, sistemi eleştirdiği için hapse atmıştı. adamın tek yaptığı rep parçası yazıp yayınlamak. fakat bu durum onların işine gelmiyor ki hapse bile arttırıyorlar.

işidci sapıkların da hayalidir. ne güzel dimi yaa? o kadar masum insanın inancını kullanıp beynini yıkayıp dikdatörlük yapabilmek... yazarken sinirlendim yine, küfretmemek için zor tuttum kendimi.

dünyanın çoğu ülkesinde yıllardır yasal olan bir evlilik türüdür. tıp literatüründe de en bilindik akraba evliliğidir. bu tarz evlilikler; kürtlerde, yahudilerde ve araplarda çok görülür.

eskiden bu tarz evlilikler, özellikle tarım toplumlarında, mal bölünmesin veya kızımız yabancıya gitmesin tarzı nedenlerle sık yapılır ve çok sıradan bir şey olarak kabul edilirdi. ama günümüzde çoğu gelişmiş ülkede normal karşılanmaz ve toplumsal kınanmaya neden olur.

komünizm ile yönetilen ülkelerde; ya çin veya kuzey kore vb. bazı ülkelerde bu durum kanunen yasaktır ya da rusya gibi bazı ülkelerde de toplum tarafından hoş karşılanmaz.

ülkemizde özellikle bunu iyice meşrulaştıran islam dinine mensup insanların azalması ve ateizm, deizm ve agnostizm vb. akımların artması, eskisi kadar normal ve sıradan görülmemesine neden olmuştur.

bu tarz evliliklere şiddetle karşı çıkan insanların en şiddetli 2 tane argümanı vardır.

1. akraba evliliklerinin sakat çocuk olma ihtimalini arttırması = günümüz gen testleri ile bu sakat çocuk doğma riski anne karnında tespit edilip önlenebilir. yani bu ihtimalle kuzen evliliğine karşı çıkmak yanlış bir durum olur. ayrıca sırf bu neden yüzünden akraba evliliğine karşı çıkan birisi, alkole de karşı çıkmalıdır. alkol içen birisi de düzgün içmezse sarhoş olabilir, veya alkollü haliyle bir kadına tecavüz edebilir.

2. kuzen kardeşten ötedir argümanı = bu tarz bir argüman da, kuzeniyle kardeş gibi büyüyen tiplerin argümanıdır. bu insanlar herkesi kendisi gibi zanneder. halbuki bu dünyada birbirini yıllar sonra görüp evlenen öz kardeşler bile var. bu durumda bu argüman ile de kuzen evliliğine karşı çıkmak çok saçma olur. ayrıca bu argüman ile kuzen evliliğine karşı çıkan birisi, yıllardır aynı apartmanda büyüdüğü komşusunun kızıyla veya çok yakın arkadaşıyla evlenen birisine de karşı çıkmalıdır.

müslüman olarak doğduğu için islamı en mükemmel din zanneden bir yazarın açtığı başlık.

ne mi etti? ben ve benim gibi pek çok gencin özgürlüğümü elimden aldı mesela. deist olduğumu eğer ki ailem veya çevrem öğrenirse tüm sosyal hayatım kısıtlanır ve herkes beni yalnız bırakır. muhafazakar bir çevrede yaşadığım için başta sevdiğim kız olmak üzere hiçbir kadın ile evlenemem, kimse benimle iş yapmaz, bir dükkan veya işyeri açarsam kimse doğru dürüst mal almaz. ben böyle müslüman olduğumu söyleyip deist gibi yaşayınca da sizin gibilere göre münafık oluyorum. namaz kılmak, oruç tutmak vb. dini olayları saçma ve gereksiz buluyorum. ama bunu aileme anlatamam. sonra atayis kominis falan sanıyorlar.

hayatım boyunca onurumu kıran, bana zulmeden, depresif ve kindar bir kişiliğe sokan tiplerin çoğu da islam dinine mensup insanlar. bu bile islamı sevmememin en büyük nedenlerinden. söyleyeceklerim bu kadar.

eğitimsizlik
eğitim sistemi bizim gibi gelişmemiş olmayan ülkelerde her türlü problem görürsünüz. yani ülkedeki hemen hemen her sorunun kaynağı eğitim sistemimizin kalitesiz olmasından dolayıdır.

sorgulamamak
bu toplumda sorgularsan dinden çıkarsın vb. bir anlayış var. bu da beraberinde her şeye boğun eğmeyi gerektiriyor. bugün malum kişi ve adamları bu kadar çalabiliyorsa bu zihniyet yüzünden.

kimsenin kimseyi anlamaması
insanlar artık öyle bir hale geldi ki her şeye saldırır oldular. her zaman bir kavga bir sinir halindeler. en ufak bir eleştiriye bile tahammülleri yok. bu da bence ülkem insanının önemli bir sorunu. ama bu ülke insanını bu hale getiren de bu düzen. bunu da unutmamak lazım.

her insanın başına gelebilecek bir durumdur. kardeş gibi olmayan kuzene aşık olmaktır. miras bölünmesin veya kızımız yabancıya gitmesin zihniyeti değildir. o kuzen, yaz tatilinde sizin eve geldiğinde kalbiniz güm güm atar. bir an "bunu acaba söylesem mi?" dersiniz ve sonra "ya reddeder de teyzemler annemle bir daha hiç görüşmez ise?" diye de korkarsınız.

öz kızını bodruma kapatıp tecavüz eden sapıkların olduğu bir dünyada gayet de normal karşılanması gereken bir durumdur.

şimdi bu aşk-ı ilan veya zamanı geldiğinde kız isteme merasiminden sonra iki senaryo söz konusu olur.

eğer bu iş olursa; önce sevgili olunur, sonra nişanlanılır. bu kişi akraba evliliğinin sakıncalarını bildiği için mutlaka gen testlerini yaptırır. ve evlilik gerçekleşir. ama bir aksilik olur ve kuzen bu işi reddederse eğer; aşık olan kişi, uzun süre aşk acısı çeker, hayattan soğur. o kuzen her o eve geldiğinde ikisi de birbirinin yüzüne kolay kolay bakamaz.

sosyal medyada bu duyguya sahip insanları deli gibi linç ediyorlar. özellikle malum sözlükte kuzene aşık olmak başlığında bile "akraba evliliği yasaklansın yeah moruk" kafasında insanlar var. bu tipler yeri gelince "lgbt bireyleri mağdur, onları korumak için kanunlar çıkarılmalı" diye de geveliyorlar. ama iş böyle bir durum olunca, "kuzen kardeştir, bugün kuzenine aşık olan yarın bir gün kız kardeşine tecavüz eder" kafasındalar. eğer bu yasakçı ikiyüzlü zihniyet, saygı görmek istiyorsa benim kuzenimle evlenme hakkıma da saygı göstermeli. ayrıca bu insanlara ne oluyor da bu kadar tahrik oluyorlar bu durumdan? kalp benim, karar benim, hayat benim. istediğime aşık olur, istediğim kişiyle evlenirim.

cidden kuzeninizi kardeşiniz gibi görüyorsanız evlenmezsiniz olur biter. benim kardeşim gibi gördüğüm kuzenlerim de var. yani bizim aile yapısında da sanıldığı gibi her akrabaya atlanmıyor. bazı kripto akp'li yasakçı malum yazarlar bunu da düşünsünler. sırf kuzenime aşığım diye bana sapık gözüyle bakmasınlar. benim gibi insanları eleştireceklerine; tecavüzcüleri, pedofilleri, kaçak elektrik kullanıp parasını senin benim cebimden çıkaran tipleri, imam nikahı adı altında 3. hatta 4. kadınla evlenenleri, yeğenine tecavüz eden badecileri, yıllardır ülkeyi batıran malum kişi ve adamlarını da eleştirsinler.

kendisi fakir olduğu halde "rızkı allah verir" diyerek asla bakamayacağı kadar çok çocuk yapan insanın zihniyetidir.

bu insanları ben hiçbir zaman anlayamadım. tamam fakirlerin illa da çocuk yapma hakları ellerinden alınsın demiyorum. ama bir insan neden çok fakir olduğu halde 5 tane, 10 tane çocuk yapar ki?

zamanında bu konu ile ilgili çok farklı yazılar okumuştum. okuduğum kadarıyla bu tipler genellikle inançlı insanlar oluyorlar. ülkenin doğu bölgelerinde ve hindistan, bangladeş gibi asya kıtasındaki ülkelerde yaşıyorlar. ve soylarını devam ettirebilmek için sadece bunu yapıyorlar. çünkü inançları ve içinde bulundukları toplum bunu istiyor. tekstilci bir babanın çocuğu olarak*, o çocuklara gerçekten çok üzülüyorum.

ülkemizde bu zihniyete sahip insanlar çok fazla olduğu için bugün, bu ülkenin bu kadar gerilediğini düşünüyorum. ana nedeni bu olmasa da büyük nedenlerinden birisi. çünkü bu zihniyete sahip insanlar kendileri gibi olmayan birisini gördüklerinde hemen o kişiye saldırıyor ve sataşıyorlar. zaten aklı başında olan insanlar genellikle 1 veya 2, maksimum 3 çocuk yaptıklarından dolayı o insanlar da azınlıkta kalıyor.

devletin bazen bu konuda çok radikal adımlar atması gerektiğini düşünüyorum*. mesela fakir olup bilerek dört beş çocuk yapan olursa bunlar direk kısırlaştırılmalı. çünkü kimsenin ileride maddi anlamda ihtiyaçlarını karşılayamayacağı bir çocuk yapmaya hakkı olmamalıdır. özgürlük başkasının hakkını kısıtladığın an biter. işte bu fakirlerin çocuk yapma olayı da buna benziyor. ama bunun günümüz türkiye'sinde olabileceğini pek zannetmiyorum. bence devlet bunu yapamıyorsa bile* kondom, doğum kontrol hapı, prezervatif vb. çocuk yapmayı önleyecek malzemeleri halka öğretmesi, bedava dağıtması ve bunu toplumsal anlamda meşrulaştırması gerekiyor.

neden bu durumun olmaması gerektiğinin nedenlerinden birini de şöyle söyleyeyim. bu günümüzde; yaşıtlarına akran zorbalığı yapan, kendi öz kızına tecavüz eden, gerekirse soğan ekmek yeriz diyen tipler hep bu zihniyetin ürünü. hepsi öyle değil tabi, ama öyle olmayanlar da ileriki hayatında hem maddi hem de manevi anlamda çok sıkıntılar yaşıyor.

şöyle bir kitle de var. aman bu dünya çok faşist, 1'den fazla çocuk yapmayalım. herşey onun istediği gibi olsun diyenler. sonra böyle ailelerin çocukları da başka konularda insanların hayatlarına karışıyor, kendilerini bir halt zannediyor, şımarık oluyorlar. ben buna da karşıyım.

sanırım herşey maddi anlamda orta sınıf ailelerde bitiyor. fakirler; fakir doğuyor, fakir büyüyor, fakir evleniyor ve fakir doğuruyor. bunların döngüsü böyle sürüp gidiyor. zenginler de çocuklarını genel anlamda şımarık ve bencil büyütüyor. orta sınıf aileler de genellikle 3 çocuk falan yapıyor.

önce zengin veya normal gelirli olup çocuk yaptıktan sonra fakirleşen aileleri bu tanımda kastetmedim. onlara pek bir şey diyemem.

en çok dikkatimi çeken mevzu ise avrupa ülkelerinin çocuk başına vatandaşa para yardımı yapması durumu. mesela nenemin erkek kardeşlerinden biri 2016 yılında bir alman vatandaşı ile evlilik yaptı. şu an almanya'da 4 çocukları var ve çocuk başına para alıyorlar. bu akrabamız asgari ücretle geçinmesine rağmen ilerde para biriktirip türkiye'de dükkan açacağını söylüyor. bizim ülkenin ise böyle bir durumunun olduğunu sanmıyorum. en fazla çok fakir olup sosyal medyada yardım isterse ediliyor* bildiğim kadarıyla.

tek yol eğitim ve dini olguların ortadan kalkması gibi gözüküyor. yoksa bu zihniyet bitmeyecek gibi.

arada bir de benim o ezik, diyeceğim başlık.

bu başlığı ilk açıp silen kişi muhtemelen zengin birisi ki, insanları telefondan sözlüğe giriyor hahaha diye eleştirebiliyor.

sözlüğe leptoptan da girdim, mobilden de. ama mobilden girdiğim zamanlar daha rahat ve özgür yazabiliyorum. o zaman direkt olarak benim özelim oluyor. ama leptoptan yazdığım zaman cümlelerime daha çok dikkat ediyorum. çünkü genelde ebebeynlerimle aynı odada olduğumuz için yazdıklarıma bakıp, yanlış anlayıp beni azarlayabilme ihtimalleri var.

yani telefondan girmem benim için daha iyi oluyor, bu durumda aslında ezik falan olmuyorum ben.

benim 3.sınıfın sonunda bıraktığım lise türüydü.

ortaokulda okulumuza gelen proje ihl'nin müdürü, kendi okulunu tanıttı. bir sürü şey söyledi. ben de iyi bir şey olduğunu sandım. lgs'den iyi bir puan alamamama rağmen kayıt olduğuma çok sevindim. ama o okulda başıma gelmeyen çok az şey kaldı diyebilirim. bana ağır zorbalıklar yaptılar ve şikayet ettiğim halde hiçbir idareci işlem yapmadı.

hatırladığım kadarıyla bir keresinde bir konferansta, ana konu "sevgi" idi. ben de konferanstaki öğretmene, "hocam. biz bazen öğrenciler olarak bir sorunu dile getiriyoruz. ama idarecilerimiz bizi azarlıyor, sevgi ile karşılamıyor. oysaki anlayışlı olsalar ve bizi sevgiyle karşılasalar ve sorunun çözümünü arasalar, daha iyi olur" dedim. okulunun primini yapan müdür, beni yanına çağırdı ve bir sürü şey söyleyip azarladı.

güya kaliteli ders alacaktık ama benim bir temelim bile yoktu. adamların etüt saati var, etüte katılan öğrencileri evlerine bırakacak bir servisi yok. bu yüzden etüte de gidememiştim. o etütlere katılsaydım herşey benim için daha iyi olurdu belki.

kısacası böyle bir eğitim kurumu işte. aklınız varsa çocuğunuzu buraya göndermezsiniz.

fransızca olarak, inceste " gayrımeşru cinsel ilişki* " sözcüğünden alıntıdır. fransızca sözcük latince incestus "yasak, haram, sınırı aşan" sözcüğünden alıntıdır. bu sözcük latince castus "dini kurallara uygun, temiz, bakir" sözcüğünden türetilmiştir.

pek çok tanımı olan bir kelimedir.

biolojik olarak; aralarında kan bağı olan kişilerin ilişkisidir. bu kapsamda kuzen evliliği de ensest sayılıyor.

hukuki anlamda evlenmeleri göreve ve yasalarla yasaklanan akrabalar arasındaki cinsel ilişki anlamına gelir. bu durumda ensestin tanımı da ülkeden ülkeye değişir. dünyanın en liberal ülkelerinde bile bir kişinin 1.derece akrabaları olan annesi, babası ve kardeşi ve 2.derece akrabası olan nenesi, dedesi, torunu veya kardeşi ile evlenmesi yasaktır. yani dünyanın hemen hemen her yerinde bir kişinin annesi veya kardeşi gibi çok yakın akrabalarıyla olan ilişkisi de ensest sayılır.

etik anlamda da birbiriyle çok yakın olan, çocukluktan beri birlikte büyüyen kişilerin ilişkisi de ensest sayılır. yani bu anlamda ayrı şehirlerde büyüyen iki kuzen evlenirse ensest olmaz, ama bir kişi yıllardır kapı komşusu olan birisinin kızıyla evlenirse bu da etik anlamda enseste girer.

yazacak bir şeylerimin olması.

bitmeden yazmak gerekiyor bazen. hep ve dürüst yazmak. başka sözlüklerde pek insan kalmadı. ama burada marjinal olarak gözükse bile en azından yazacak bir şeylerim, bunu okuyup benimle aynı fikirde olacağını düşündüğüm insanlar var. o yüzden normal sözlük. dilerim ki buradan gitmek zorunda kalmam.

belki bu yazdıklarımdan dolayı ırkçı veya kürtçü diyenler olacak ama bu konuda ben de bir şeyler söylemek istiyorum.

ayrılıkçı türkler hareketi hakkında zamanında araştırma yapmıştım. bildiğim kadarıyla bu durum kürt ırkına mensup olan herkesi batıdan kovmak ve onlara direkt olarak doğuda özerklik vermekmiş. hatta bu zihniyete sahip insanların bazıları da ''kendini türk hisseden varsa türkiye'de kalabilir'' diyor. ne kadar saçma... eğer batı'da olsan bile oraya yerleşebilmek için kendini mensup olmadığın bir ırka ait jhissetmelisin... ne kadar kolay bunu savunan insanları ırkına göre dışlayabilmek...

bugün akp ve hdp kürt seçmeninin çoğundan oy toplayabiliyorsa böyle düşünen insanların icraate geçmesinden korktuğu içindir. yani kürt seçmeninin büyük çoğunluğu (özellikle doğudakiler) asla böyle bir şeye kalkışmayacağını bildiği için akp ve hdp'ye özellikle oy veriyor.

ayrıca bunu savunan kimse safkan türk değildir. evrim teorisine de, adem ve havva'ya da inansan ikisi de insanlığın ortak bir atadan geldiğini söylüyor.

üstelik bu ülkede sadece türk ve kürt ırkına mensup kişiler yaşamıyor. zaza, arap vb. başka kökenlere sahip insanlar da var. çok merak ediyorum onları nereye koyacaksınız?

sosyal medyada ciddi ciddi dost ve düşman kazandığım ilk interaktif sözlük mecrasıdır. hoşuma gittiği için yasakçılık ve ırkçılık yapmayan* herkesi seri artılıyordum. tabi karşılığı olarak ben de seri artılanıyordum. bu beni çok mutlu ediyordu. özellikle ilk zamanlarda aklıma esen konuda kendi doğrularımı yazabilmem ve linç korkumun olmaması çok hoşuma gidiyordu. insanlar, nickaltıma güzel şeyler yazıyordu. tabi arada iftira atıp linç etmeye çalışanlar da oluyordu.*

uludağ sözlük'te peace'i pek sevmezdim. bazı tanımlarından olsa gerek. şu anda dostuz orası ayrı. onun dışında uludağ sözlük'teki pek çok dostumu burada görmekten çok mutlu oldum. orada bi ara doktor bozuntusu olan biriyle bir şekilde sohbet etmeye başladık. bu kişi ile çok güzel sohbet ediyorduk. hatta bu kişi beni bir an için arzuladığını bile söyledi. sonra bir konuda fikir ayrılığına düştüğümüz için ertesi gün hakkımda onur kırıcı tanımlar yapmaya başladı. ben de bu kişiyi eleştiren uzun bir tanım girdim. bu tanımı girdikten 15 dakika sonra hesabım silik edildi. bu doktor bozuntusunun hesabımı silmeleri için modlardan birine rüşvet verdiğini tahmin ediyorum. sonuçta o sözlüğün büyük çoğunluğu trollerden oluşuyor. doktorlara olan nefretim de burdan geliyor galiba.

ertesi gün* yeni bir hesap açtım. 3 gün sonra yazar oldum. yazar olduğumun ilk günleri ilginç bir şekilde seri eksileniyordum. ve bu durum, ciddi anlamda beni sözlükten soğutan ilk olay oldu. bir süre sonra seri eksiciler gitti tabi. ama sözlüğün artık eskisi gibi olmadığını farkettim. sürekli birbirinin aynısı başlık ve tanımlar açılıyordu. bu durum da beni sözlükten soğutan 2.olaydı. eğer karma sistemi olmasa* çoktan giderdim o sözlükten. ara ara yeniden seri artılanmam beni motive ediyordu. buradaki bazı yazarların ilk nickaltını doldurma kültürünü de oradan edindim.

zaman geçtikçe uludağ sözlük, bana eski tadı vermemeye başladı. artık yazsam da bir anlamı olmuyordu benim için. en son bir kaç konu hakkında kendi doğrularımı savunduğum için seri eksilenmem, beni bu sözlükten en çok soğutan 3.olaydı. uzunca bir yazı yazıp hesabı kapattım. o sözlükte asla alenen kürt ırkına mensup olduğumu veya teyzemin kızına aşık olduğumu itiraf edemeyecektim zaten. eğer etseydim hem kürtçü hem de ensestçi olarak adım çıkardı. bu da sözlükten soğumamın diğer nedenlerindendi. normal sözlük ile uludağ sözlük vs başlığını görsem normal sözlük derim. en azından burada alenen kürt ırkına mensup olduğumu ve teyzemin kızına aşık olduğumu rahatça söyleyebildim. ama orayı yine de ekşiye tercih ederim. yasakçı ve ırkçı tipleri troll en azından.

kısacası; bana çok değişik anılar kazandırmış olan bir ortamdı uludağ sözlük. hala ara ara girer kim hangi başlığa ne yazmış diye bakarım. trollerin çoğu ile benim zaten işim olmadı. fakat böyle giderse bir iki yıla kadar orada hiç insan kalmayacağa benziyor. sağlam yazarlar yavaş yavaş gidiyor.

tanrıya inanıp, semavi dinlere inanmamaktır. toplam 1 senedir yaşadığım bir durumdur. ben deistim. ama bunu ne aşık olduğum kız, ne yakın çevrem ne de aile bireylerim hiç bilmiyor.* ben toplum baskısı yüzünden istemediğim halde namaz kılıyorum, oruç tutuyorum. çünkü eğer dine inanmadığım anlaşılırsa; bu ülkede ne evlenebilir, ne dost edinebilir ne de doğru dürüst bir işyeri açabilirim.

bazı akraba evliliği karşıtları vardır ''doğacak çocuğun ne günahı var'' diyen. bu tiplere bir soru sormak istiyorum. bu ülkede benim gibi bir sürü genç var. ve ailemize deist olduğumuzu söyleyemiyoruz. bizim ne günahımız var peki? biz de insan değil miyiz? dinin de ortadan kaldırılmasını isteyin o zaman. böyle yaşamak çok zoruma gidiyor gerçekten.

sonra da münafıklık falan diyorlar. benim sosyal hayatımı kısıtlayan bir inanç ve benim inanıyormuş gibi yapmak zorunda olmam. tam 1 senedir hayatımdaki a'dan z'ye kadar herşey ile birlikte bunu da sorguluyorum. benim gibi deist olan arkadaşlarıma başarılar diliyorum. tanrı bizi korusun.

babanın erkek kardeşi ile annenin kız kardeşinin evlenmesidir.

bu durumun bazı artıları olabilir. mesela yenge ve enişte gibi yabancı kavramlar ortadan kalkar, teyze ve amca olur. bu evlilikten doğan kuzenlerle de daha samimi bir bağ olur. çünkü hem baba hem de anne tarafı kuzen oluyor.

dindar olan ailelerde bir erkek yengesinin, bir kız eniştesinin yanına oturamaz. gerek dini nedenlerden, gerek örf ve adetleri aykırı olmasından vb. bu ailelerde yenge olan kişi; hala veya teyze olduğu zaman böyle bir durum olmuyor.

misal arabada üç kişi orta bölüme oturacağız. ben, kardeşim ve yengem. ben kardeşimle yanyana oturmak istemiyorum. ama bizim ailenin örf ve adetlerine göre yengemle yanyana oturamayacağım için kardeşimle yanyana oturmak zorunda kalıyorum.

eğer ki amcam, teyzelerimden biriyle evli olmuş olsaydı yengem olan kişiyle yanyana oturabilecektim ve bir sıkıntı olmayacaktı. çünkü islam dinine göre de* teyzeye nikah düşmüyor.

şahsen amcamın teyzelerimden biriyle evli olmuş olmasını isterdim. ilginç bir durum. bir diğeri için..,

(bkz: hala ile dayının evlenmesi)

ortaokul son sınıfta başıma gelmişti. hemşerim olacak kansız, beni rahatsız etmeye başladı. halbuki ben ona hiçbirşey yapmamıştım. ben bu olayı öğretmenime analttığımda, bunu duyan bu tip beni biraz daha sıkıştırmaya başladı. bir sonraki gün de benim koluma çok sert vurmaya başlayınca ben de karşılık verdim. sene boyunca, başkan veya abi gibi sıfatlarla sınıfa seslendim ki diğerleri de benimle uğraşmasın. halen ara ara aklıma geliyor. kolay değil.

öğretmen olduğu için kendini bir şey zanneden, görevini kötüye kullanan, bir tane öğrencinin mallığı yüzünden tüm sınıfa sınıfça eksi veren, egoist bir insandır.

bu tipler, beden eğitimi dersinde bir tane öğrenci mallık yaptığında tüm sınıfa "beden eğitimine çıkmama cezası" verirler.

bilişim öğretmeni versiyonları da, bir kaç tane gerizekalı ses çıkarınca tüm sınıfı bilgisayar sınıfından mahrum eden tiplerdir.

normal olan, böyle saçma sapan alışkanlıkları olmayan öğretmenler her zaman baştacıdır, varolsundur.

bugün öğleden önce iş yoktu. evdeydim. ben de tv'de gezinirken bu programı gördüm. bi bakayım dedim. izlemeye başladım. programdaki bi adamın kızı kayıp, ileriki zamanlarda eşiyle boşanacak, iki saattir krampının olduğunu anlatmaya çalışıyor. o programa gelenlerin neredeyse hiçbirinin tipinde meynenet yok. çoğu da ensest ilişki ürünü tipler. reklam olana kadar gülme krizleriyle izledim. bugün de bu program beni güldürdü.