duvar gazetesinden hatice aydoğdu'nun yaptığı haber, iki depremi "iki sistem iki deprem" adıyla karşılaştırıyor. tan gazetesinin ilk üç gün verdiği haberleri başlık olarak alan aydoğdu, genç cumhuriyet ile 100 yıllık cumhuriyetin afete verdiği refleksi, fazla bir yorum yapmadan okuyucuya sunuyor. 1939 erzincan depreminde, ordunun, meclisin, entelektüellerin, sivil toplum kuruluşlarının, üniversite öğrencilerinin, bilim insanlarının topyekun, siyaset yapmadan afete karşı nasıl refleks gösterdiğini gazetenin ilk üç günlük yayınından görebiliyorsunuz. buyurun o başlıklar,


28 aralık 1939

“erzincan civarı korkunç bir zelzele felaketine uğradı”, başlığıyla çıkan gazetede depremin ardından yapılanlar özetle şöyle sıralanıyor:

imdat kuvvetleri gönderildi. yer yer çıkan yangınların söndürülmesi için uğraşıyorlar.

erzincan’da ilk olarak askerler ve mahpuslar[2] yardım için harekete geçirilmişlerdir.

dâhiliye ve sıhhat vekilleri bugün felaket sahasına gidiyorlar.

sıhhat ve içtimai muavenet (sağlık ve sosyal yardım) vekili hulusi alataş, millet meclisi’nin bugünkü toplantısında zelzelenin tahribatına dair alınan ilk haberler hakkında ayrıntılı açıklama yapıyor. başta erzincan valisi (osman nuri tekeli) olmak üzere zelzeleden etkilenen yerlerden gelen telgraflar meclis’te okunuyor. telgraflarda ölü ve yaralı sayısı, yıkılan ve hasar gören binalar ile ihtiyaçlar sıralanıyor. erzincan’dan gelen telgrafta,  “pek az haşarata uğrayan zayiat vermeyen piyade ve toplu kışlalardan gelen askerlerle enkaz altında kalanların kurtarılmasına ve ötede beride başlayan yangının itfasına çalışılmaktadır. şehirde muhabere imkânı bulunmadığında bin müşkülatla general iskora’yla (muharrem mazlum iskora) birlikte dumanlı istasyonuna gelinmiştir… tümen komutanı (hüseyin abdullah) akdoğan şehirde yardım işleriyle meşguldür. şehir kâmilen yıkılmış olduğundan ekmek ihtiyacı olduğu gibi enkaz altından kurulanların ve kurtulacakların tedavileri için ilaç ve doktor ve halkı barındırmak için çok miktarda çadıra ihtiyaç vardır,” deniliyor

büyük millet meclisi’nde zelzele felaketi hakkındaki yapılan açıklamadan sonra verilen bir teklifle büyük millet meclisi reisi’nin riyaseti altında bir “milli yardım komitesi” kuruluyor. amaç, öncelikle büyük millet meclisi üyelerinin iştirakinin sağlanması ve bütün memlekete teşmil edilmesi.
hükümet ve kızılay derhal felaketzedelerin yardımına koşmuştur… alınan ilk ve acil önlemler kapsamında erzincan’a kızılay merkezinden şimdilik 15 bin lira, 500 çadır, 1000 battaniye, 1000 gömlek, 1000 don; sivas’a kızılay merkezinden şimdilik 5 bin lira, 500 çadır, 500 battaniye, 500 gömlek, 500 don; tokat’a kızılay merkezinden 3 bin lira, 300 çadır, 500 battaniye, 500 gömlek, 500 don; ordu’ya kızılay merkezinden 2 bin lira; zara’ya 200 çadır, 2 bin lira; ayrıca ekmek, un ilaç ve tıbbı malzeme ile sıhhi heyeti gönderilmesi kararlaştırılıyor… nakdi yardımlar telgraf havalesiyle, barınma, giyecek, yiyecek ve diğer yardımlar trenle yola çıkarılıyor.

siyasal bilgiler okulu ile tıp talebe yurdu öğrencileri haberi alır almaz yardım kampanyası başlatıyor.
ankara radyosu felaket nedeniyle müzik yayınına ara veriyor.
elazığ’da bulunan cumhurbaşkanı ve milli şef ismet inönü erzincan valisi’ne telgraf çekiyor: erzincan’ın uğradığı felakete pek müteessir oldum. bütün millet de erzincan’la yakından alakadardır. cumhuriyet hükümeti felaketin ıstıraplarını hafifletmek için acil tedbirler almıştır. en ziyade ıstırabımızı mucip olan nüfusça uğradığımız pek acı zayiattır. diğer tahribatı milletimiz pek az zamanda kâmilen tamir ve telafi edecek ve bugünkü enkaz içinden memleketin güzel bir mamuresi çıkarılacaktır. bütün devlet memurlarının fedakârlık, vazifeseverlikte birbirleriyle yarış etmelerini beklerim. halkın ıstırabını teskin için bilhassa manevi ahvalde sükûnet muhafaza edilmelidir. milletimizin erzincan’la candan alakadar olduğu halkça bilinmelidir.


29 aralık'tan ise haber başlıkları şöyle,


gazete, “felaketin bilançosu büyüyor”, başlığıyla çıkıyor.

felaketzedelerin yakın şehirlere nakledilmesi için tertibat alınıyor. imdat trenlerinin süratle yetişebilmesi için bozulan demiryolu tamir ediliyor, tayyare ile de erzak ve ilaç sevkine çalışılacak.

yardım seferberliği… bütün istanbul halkı felaketzedeler için süratle harekete geçti.

büyük millet meclisi’nin oluşturduğu “milli yardım komitesi” bir beyanname yayımlıyor ve bütün yurttaşlar derhal vazifeye çağrılıyor. büyük milet meclisi birinci taksit olarak kızılay’a 20 bin lira yatırıyor.

gazetenin ilk sayfasında zekeriya sertel, “büyük felaket karşısında” başlıklı yazısında, “felaket haberi ankara’ya varır varmaz hükumetin ve büyük millet meclisi’nin gösterdiği büyük alakayı, yardım için tedbir almakta gösterdiği sürat ve titizliği beğenip, takdir etmemek mümkün değildir… her felakette yardım elini ilk uzatan kızılay da derhal faaliyete geçmiştir…” diyor.

milli bankaların merkez ve şubelerine bağlı mağaza ve depolardaki her nevi stoklar felaket mıntıkasına gönderilmekte olduğu gibi sümerbank’ın köy eşyaları satan mağaza ve depolarındaki bütün eşyaların da hemen zelzele mıntıkasına gönderilmesine karar veriliyor.
yardım komitesinin bütün il ve kazalarda da hemen şubeleri kurulması kararlaştırılıyor.
başvekil refik saydam, üçüncü ve dördüncü umum müfettişliklerle ankara, erzincan, sivas, kayseri ve malatya vilayetlerine verdiği bir talimatta, hiç vakit kaybetmeksizin masraflara karşılık olmak üzere mahalli ziraat bankalarının valilerin emrine tediyatta (ödeme) bulunacaklarını; vilayetler kendi asgari ihtiyaçtan için elzem olan gıda maddelerinden fazla olanlarını derhal ve bilafasıla (aralıksız) erzincan’a sevk etmelerini ve vilayetler birbirlerine nazaran ihtiyacı göz önünde tutarak kendilerinde olmayan malzeme ve maddeleri diğer en yakın vilayetlerden temin etmek suretiyle sevkiyatı inkıtaa uğratmaksızın (kesilmeksizin) idame eylemelerini tebliğ ediyor.

bu talimatta her sevk edilen kafile ile ne gönderildiğinin de günü gününe ve doğrudan doğruya başvekâlete bildirilmesi ve mahallinde yapılan müşahede neticesinde yapılması faydalı görülen başka işler varsa bunlar için de umumi müfettişlerin ve valilerin başvekâlete teklifte bulunmaları isteniyor.
üniversite gençlerinin teessürü… üniversite gençlerinden bir grup, tan gazetesini ziyaret ediyor ve önerilerde bulunuyor. felaketzedelere yardım için milli yardım komitesi’nin tespit edeceği yerlerde fiilen çalışmaya amade bulunduklarını bildiriyor. gençler, şehir merkezlerindeki eğlence yerlerinin asgari üç gün, azamı bir haftalık kârlarını felaketzedelere vermelerini, milli piyango’nun yılbaşı hasılatının felaketzedelere teberruunu, ticaret müesseselerinin kızılay’a muayyen nispetlerde acil yardımlarda bulunmalarını, "felaketzedelere yardım” pullarının tedavüle çıkarılmasını… temenni ediyor


30 aralık 1939


gazete, "ölenler 30 bine yaklaşıyor”, başlığıyla çıkıyor.

bütün yurt, felaket görenlere yardım için seferber halde… dumlupınar vapuru ile bugün ilk parti erzak sevk ediliyor. ilk imdat treni dün erzincan’a vardı ve yardıma başlandı.

iskâna başlanıyor. felaketzedelerden mühim bir kısmı en yakın vilayetlere, bilhassa hatay, adana, mersin gibi sıcak iklimli yerlere gönderilerek iskân edileceklerdir. bu iskân muvakkattir. mevsim inşaata müsait olur olmaz bunlar ana yurtlarına iade edilecekler.

anasız, babasız kalan çocukları isteyenler daimi veya muvakkat (geçici) evlatlık edinebilecekler. çocuk esirgeme kurumu’nun ankara’da keçiören’de yeni yaptırdığı ana kucağı pavyonuna erzincan felaketzedelerinden 200 kimsesiz çocuk alınacaktır. anasız, babasız kalan çocukları isteyenler daimi evlatlık edineceklerdir. ve bunlar, çocuk esirgeme kurumu’nun kontrolüne tabi olacaklardır. isteyenler de çocukları muvakkat alacaklar, parasız yatılı mektep kanunu tatbik sahasına konulunca, çocukları bu mekteplere teslim edeceklerdir…


hatice aydoğdu yazısını şu sözlerle bitiriyor,


tan gazetesinin haberleri, unuttuklarımızı bize anımsatıyor. toplum olarak altında kaldığımız son depremde, siyasi partilerin, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, ekonomik aktörlerin, medya kuruluşlarının, bilim insanlarının, entelektüellerin ve sıradan insanlarının bu ülkenin nasıl bu duruma geldiğini düşünmesinin zamanı çoktan gelmiş olabilir. düşünürken yaşanmışlıklar ve deneyimler yol gösterebilir.

yorumsuz aktardığım tan gazetesinin ilk üç gün haberleri bugünü anlamak için 1939 türkiye’sine bakmayı önemli kılıyor. yerel ve merkezi yöneticilerin inisiyatifleri, ordu ve mahkûmları devreye sokan yardım refleksi, üniversite öğrencilerinin örgütlü dayanışması ve seslerinin duyulması, kızılay ve sümerbank gibi devlet kurumlarının işlevselliği, sınırlı maddi varlıklara ve iletişim olanaklarına rağmen ortaya koyulan ulusal seferberlik… gerisi düşünmeye ve bizi bekleyen gelecek için bu düşünceleri eyleme dönüştürmeye kalıyor.


www.gazeteduvar.com.tr/dipn...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
insanlar tıpkı kurtuluş savaşında olduğu gibi bir bütün olmuş ve elinden geleni yapmış. telefon yok, bilgisayar yok, internet yok. ben enkaz altındayım diye tivit atarak haber veremiyor insanlar, şimdiki teknolojik aletlerle çat diye ısı vs tesbiti ile insanın olduğu yeri göremiyor arama kurtarma ekipleri. uydu görüntüsü ile bölgeyi görüp hakim olamıyorsun. bu kadar araç yok, yol yok. her ürünün seri üretimi bu kadar yok.
şimdi dünyanın bir ucundan diğerine 3 günde kargo getiriyorsun. her türlü imkansızlığın içinde insanların bazı ortak doğrulara ve değerlere sahip olması ile birleşmesi var sadece.
şimdi her şey daha kolayken ne oldu. horozun çok olduğu yerde sabah geç oldu. biri asker çıksın demiş öteki riskli demiş kışlaya geri yollamış. biri can kurtarma derdinde öteki onun çıkardığı adamı elinden alıp fotoğraf çektirme gayretinde. yağmacısı, şovmeni, kamera karşısında yer kapma gayretindeki bakanı. para aklayanı, rant sağlayanı, fırsattan istifade birilerine yamanmaya çalışanı. enkazdan çıkardığı çocukla canlı yayın yapmaya çalışan mal gördük be daha ötesi var mı?

bu depreme dair ileride hatırlayacağım, çoluk çocuğuma anlatacağım kötü bir afetti değil; birilerinin zengin olmak uğruna malzemeden çalarak halka layık gördüğü tabut apartmanlar ve yönetenlerin süreci iyi idare edemediği. binlerce ölüye rağmen kimsenin ama hiç kimsenin istifa etmediği.
devamını gör...
neredeyse bir asır sonra bile bir adım yol alamadığımızın kanıtı olan iki büyük yıkım.
devamını gör...
depremler derhal milli reflekslerimizi harekete geçirir bizim. 1999 depreminde komşumuz yunanistan yaptığı ayni yardımların yanı sıra kan bağışı da yapmak ister. o zaman iktidar ortağı olan terörist parti çok milliyetçi parti, mhp'li sağlık bakanı osman kudurmuş, (kendisi hastane başhekimini kaloriferler çok yanıyor diye kalorifer tutma cezası vermiş bir katildir) bu memleketin insanlarına yunan kanı verdirtmem diye bu yardımı reddetmişti.
aynı şekilde 1939 depreminde yunanistan kendi çöpçülerine giydirdikleri binlerce takım kalın, soğuk geçirmez elbiseleri (kalın piyade giysisi gibi, yün) göndermiş, yüce devletimiz "biz yunanın elbisesine mi kaldık" diyerek bunları dağıtmamıştır. (aynı elbiseler 2nci kura nafıa askerleri denilen soykırım denemesinde zorla asker edilip angarya çalıştırılan gayrimüslimlere giydirilmiştir.)
devamını gör...
herhangi bir şekilde, halk olarak organize olduğunuz her şeyin adı terör konulursa böyle olur işte datlumm.

organize olabilme becerisi sivil savunmanın temel taşıdır.
devamını gör...
1939 erzincan depreminde teknolojik imkanlar yoktu ama hiç değilse bilinç, istifa, ahlak ve vicdan vardı.
2023 erzincan depreminde teknolojik imkanlar var ama ahlak, vicdan, istifa vs. yok. zaman ileriye gitmiş biz ise kafa olarak geriye. ne acı değil mi :(
deprem, doğal bir olgudur. türkiye olarak fay hatları olarak deprem ülkesiyiz zaten. deprem değil malzemeden çalan sahtekâr mühendisler ve buna göz yuman koltuk sevdalısı siyasiler öldürür!..
en son 1999 depreminden de hiç ders alınmamış maalesef :(
devamını gör...
1939 erzincan depremi

''erzincan-sivas, erzincan-gümüşhane ve erzincan-erzurum yollarında da büyük hasar oluşmuştur. zorlu kış şartlarından dolayı depremden 15 gün sonra gerekli onarımlar yapıldıktan sonra demir yoluyla ezincan'a 1 doktor, 25 gün sonra da kızılay yardımı gelmiştir.''

buradan
ben erzincanlı'yım 1939 neler olduğunu da biliyorum. insanlar çaresiz, devlet çaresiz. sadece 1 fotoğraf atmak istedim. bu konuda yazmak istemiyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
her iki depremi hem teknolojik olarak, hem de ülkenin mevcut durumu olarak karşılaştırmak çok doğru değil bence. ama şu çok açık, o dönemden bu döneme kadar deprem bilinci olarak ilerlememiz sıfır. depremlerden ders çıkarmayıp ülkenin en aktif fay hatlarından bir tanesine ülkenin sanayisi kuruldu. bu kafa değişmedikçe nice 1939, 1999 ve 2023 felaketleri göreceğiz.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"1939 erzincan depremi vs 2023 kahramanmaraş depremi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim