26 ocak 2021 erdil yaşaroğlu açıklaması

son zamanlarda ki karikatür davaları hepimizin malumu. başroldeki esas oğlan ise erdil yaşaroğlu. paşam ağır linç yediğini düşünüyor olacak ki twitter üzerinden bir açıklama yapmış. sözde çoook üzülmüş falan, kısaca sıvama safhasını geçmiş tüy dikmiş diyebiliriz. ilgili tweet dizisi

kesinlikle erdil yaşaroğlu'nu haklı bulduğum açıklamalardır. ne yazık ki toplumumuz fikri mülkiyet kavramını hâlâ tam kavrayamadı ve pek çok şeyi bedava kullanmaya fazlasıyla alıştık. hele twitter'da şurada burada adama saldıran kişilerin çoğunun üslup ve yazımına bakın, belli ediyor kendini. yani adama zorla sen üret, ben dilediğim gibi kullanırım denmediği kalmış.

zaten efendi gibi açıklamış, davalı olduğumuz ticari kişilerin açtığı sıfır takipçili hesaplar uyduruyor 58 yaşındaki kadını dava ettiğimizi . bizim kavgamız karikatürlerin ticari olarak kullanıldığı durumlar diye.

sevin ya da sevmeyin, eserinin nasıl kullanılacağına dair tüm kararlar eser sahibinin tasarrufundadır. lombak zamanından beri mizahla içli dışlıyım, zaten türk mizahı yeterince baskı altında. bu tartışmalar bize daha çok zarar verir.

hayır bir de sanarsın bu ahmakça eleştirileri yapanların hepsi mizah bekçisi, haksızlık savunucusu. zamanında mesela kutlukhan perker türkiye'ye geldi ve bence gelmiş geçmiş tüm mizah dergileri içindeki en kaliteli çizimlerin olduğu harakiri dergisini tek başına çıkartmıştı. 2 sayı çıkarttıktan sonra benim varlığından ilk defa haberdar olduğum küçükleri muzır neşriyattan koruma kanunundan; insanları tembelliğe ve maceraperestliğe sevk etmek, evlilik dışı ilişkiye özendirmek gibi abuk sabuk sebeplerle dergiyi kapatarak haksızlığın daniskası yapılmıştı. gerçek emeği korumakta o kadar kabiliyetsiziz ki, twitterdan tespit sümkürmek daha kolay geliyor.

neyse bunun üzerine kutlukhan perker (tam sözünden emin değilim, teyit etmeden paylaşmayınız) şu minvale gelen bir açıklama yapmıştı "insanları hem tembelliğe, hem de maceraperestliğe nasıl aynı anda sevk edebilirim ki? bu ikisinin aynı anda mümkün olduğu tek bir şey o da mastürbasyon herhalde."

(bkz: adam haklı beyler dağılın)

özünde söylediklerinin hepsinin altına imza atarım. ama pratikte türkiye'deki saçma sapan hukuk sisteminin olayı nerelere götürebileceğini tahmin edemeyecek kadar saf olduğu iddiasını yemiyorum, üzgünüm.
dijital dünyaya ilişkin hukuki düzenlemeler bu dünyadan bihaber bürokratlar tarafından yapılırsa -ki türkiye'de durum tam olarak böyle- ve sen bu kanunları esas alarak avukatlarınla cehennemin kapılarından paldır küldür içeri dalarsan, twitter'daki naif floodun alıcısı çıkmaz, yanmayı zaten göze almışsın demektir. olayın özeti budur kanımca.
eleştirimizi yaptık, şimdi emeğini savunma kısmına geçelim. bu olaylar yaşandığına göre belli ki senin avukatların fırsatı ganimet bulup ne gördülerse saldırmışlar. olan olmuş, tamamen haklı bile olsan bazen olayın şüyuu vukuundan beterdir. örneğin çık de ki;
1- bu saçma sapan olayları yaşamama neden olan avukatlar artık beni temsil etmiyorlar, ilişkimi kestim.
2-yaşanan olaylardan mağdur olanlara şöyle şöyle bir jest yapacağım, aradım görüştüm.
3- bundan sonra bu tip olayların yaşanmaması için avukatlarıma kesin talimat verdim.

ha bunları veya fazlasını diyebiliyorsan alkışlarım. bu tanımı da editlerim.

erdil yaşaroğlu’nun başlattığı şu telif hakkı furyası ve bunun hakkında yazıp çizenleri görünce aklıma direkt iki ucu boklu değnek olayı geliyor. beyefendi ürünlerini gerek sosyal medyada gerek kendi ya da aracı web sitelerine yüklüyor. oh, oh. vatandaş da beğenip sağa sola yüklüyor derken başkaları da bunu ticari kaygıyla mı yoksa başka nedenlerle bilinmez derleyip sitesine koyuyor. bazı siteler ölüyken bazıları da hâlen faalliğini sürdürüyor. buradaki meselesi şu: adam ya da kadın bunu yüklemiş mi? evet. bazılarının siteleri ölü mü evet. gelir elde etmesi için paylaşım yapması gereken ancak bu sittiğimin sitelerine girmeyen site sahiplerine hangi kafayla mahkemeye verilir?

tutturmuşlar bir telif hakkı. iyi, sizin bu kafa sözlük’e yazdığınız bir tanımı ileride başka bir siteye kopyala yapıştır yapın, ben sizi o zaman göreceğim. kafa sizi mahkemeye verseydi “haklıdır abi. boynumuz kıldan ince” dersiniz. ne de olsa siz ahlaklı vatandaşlarsınız ya. hemen çıkartılan hak ücretini verirsiniz.

tanım girilecek olsaydı bir işgüzarın ‘haklarım çiğneniyor üğüğü’ ayağına yıllarca uyanık avukatlarınca hazırlattığı dosyaları bir anda yürürlüğe koyduğu ve ülkede gerek ekonomik gerek covid-19’dan kaynaklı dar boğazın hüküm sürmesi bir yana bir de kendisinin binlerce kişiyi mağdur ettiği, bu mağdurlarla güya sıfır takipçisi var diye troll gibi aptal saptal aydınlıktan ırak yaftalarını içeren açıklamalardır.

bu açıklamayı haklı bulanlar var. ve en kötüsü de bu açıklamalar en beğenilen olmuş.

bu karikatürler 10-15 senedir paylaşılıyor ve sorun olmuyordu da şimdi mi oldu. tam da ekonomik kriz varken hem de. bak bak bak bak ya. tesadüf bak sen.

fikri mülkiyetmiş. ahahaha. yahu benim şu sözlükte, konu akışına göre eklediğim karikatür ne zamandan beri telife girer oldu. bunun adı rant ve kurnazlıktır.

yüzlerce insan mağdur olmuş. adam bloğunda, sosyal medya hesabında paylaşmış. bunda ne sakınca var yahu ??. şaka mısınız siz. hadi paylaştı. kaldır denmeden dava açılıyor. kaldırsa dahi türlü anlaşma peşine düşüyorlar.

yani kanıtları ile içine düştükleri mağduriyeti anlatanlar haksız ve yanlış ama 2 karikatür peşine düşen, 15 yıldır bunu yapmayan kişi haklı. (bkz: yav he he)

burada tepki verilen durumun erdil yaşaroğlu'nun kanunen haklı olup olmamasıyla alakalı olmadığını haftalardır anlayamadınız. neyse çok konuşuldu üzerine her açıdan tekrarlamaya gerek yok.üsteki yazar da değinmiş bazı noktalara. arkadaşlar ayrıca uyarı diye bir şey yapılmıyor. uyar kaldır diye bir konu vardır hukuken de. tamamen kurnazlık olması insanların tepkisne neden oluyor.telif hakkı aranması konusunun tamamen arkasındayım junior bir sanatçı olarak. hatta bununla ilgili çok çalışma yürütülüyor türkiye'de. ama mücadelenin bu şekilde yapılmış olması hem iyi şeylere vesile olabilir ilerisi açısından hem de son derece yanlış.suç tamamen avukatlarının olabilir mi? bunu bilemeyiz. evinden alınan vatandaşın açıklaması da silinmiş nasıl olduysa.

10 - 15 senedir itiraz etmeyip de şimdi itiraz etmesini haksız bulmuş kimi sevimli yazar arkadaşlar da. 10 - 15 sene önce zaten facebook, twitter vardı değil mi? bazı kavramların olgunlaşması zaman alır. eğer birileri bazı şeylere itiraz etmezler ve farkındalık yaratmazlar ise olgunlaşma hiç gerçekleşmeyebilir bile. gayet de zamanla iş çığırından çıkmış, kendi emeğinin başkaları tarafından kullanıldığını görmüş olabilir burada çizer.

fikri mülkiyeti filan reddetmiş hatta bazı arkadaşlar, çok ilginç... twitter'da bir illüstratör arkadaşın çok ilginç bir paylaşımı vardı. gerçekten el emeği, göz nuru, aşırı detaylı bir çizimi olan bir sanatçıya, diğer bir numunesi de burada olan tipte birisi mesaj atmıştı. "abi bana çizimini 4k boyutta atsana, çıktısını alıp dükkanıma asacağım" diye. bak sen! sanatçı arkadaş efendi gibi yanıtlamış adamı "bu çizimlerimi satıyorum, bu şekilde göndermem uygun olmaz" diye. aldığı yanıt ne olsa beğenirsiniz? "nee? oturup öyle bir çizdin diye satıyor musun yani? işiniz gücünüz para olmuş arkadaş". yani sırf ben paylaşım sitesinde senin zihinsel emeğini gördüm diye o artık benim olabilir diyor, fikri mülkiyet yoktur diyor, senin emeğin bana ulaştıysa o artık benimdir diyor abi çıldırmamak elde değil ya!

düşünsenize magna carta imzalanacak, derebeyleri ve kral toplanmış; yıl 1215. kral, derebeylerine diyor ki: bugüne kadar rahatsız değildiniz de şimdi mi rahatsız oldunuz haklarınızdan? imzalamıyorum huleeynn! asfawesd. güzel argüman be.