ab’ye girmemizin engellenmesinin mantıklı bir izahı yoktur

cumhurbaşkanı erdoğan, türkiye’nin avrupa birliği’ne katılım sürecine ilişkin, “türkiye gibi kıtanın refahı ve güvenliğine önemli katkılar sunan bir aday ülkenin katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur” demiş.
izahı olmayan şeylerin mizahi olur...
neden engelleniyor olabiliriz?
müslüman olduğumuz için mi?
sanmıyorum ama bunu da düşünenler olabilir...
anayasanın tanınmaması,özgürlüklerimizin elimizden alınması,seçimle kazanılan belediyelere kayyum atanması, yasadışı uygulamalar..
aklıma ilk gelenler...
sizin neler geliyor aklınıza?
neden avrupa birliği'ne girmemiz engelleniyor olabilir?

rte ve akp tarafından artık tamamen ingilterenin kölesi haline getirildiğimiz için olandır. farkettiyseniz cumhurbaşkanlığı sistemi isimli köleliğimizin resmi ilanı geldiğinden beridir müzakere falan yapılmıyor. abye sömürge ülkeler giremez. rte niye böyle bir şey yapmış, asıl bunun mantıklı bir izahını yapsın.

okuduğunu anlama konusunda dünyada son sıralarda yer alan ülkeyiz. öncesinde bu böyleydi son zamanlarda gıda kalitesinin düşmesi, temel gıdaya ulaşmakta zorluklar yasanmasi sonucu cocuklarda ortaya çıkan fiziksel ve zihinsel gelişimlerin olumsuz etkilenmesi eklendi. avrupa, adalete önem verir, yöneticilerin hırsızlık yapıp yapmadığına bakar. türkiye yıllardır yolsuzluklarla mücadele eden ülke durumunda. avrupa birliği komisyonunda yer alan kişilerde, seçilenin, seçmenin aynası olduğunun farkında. adaletten, hukuktan, halkın refahından bihaber kimselerin yönettiği ülkeyi tabiki birlik içine almazlar.

eğitim, adalet, ekonomi, sosyal kültür ve liyakat ülkede bitme noktasına geldi. tabiki almayacaklar.

ab nin tüm talepleri de karşılansa bizi yine oraya almayacaklar. muhafazakar biri değilim ama bir gerçek var ki o da ab'nin hristiyan birliği olduğu gerçeğidir.
efruz elçibey'in çok doğru bir sözü var. "sen türk olduğunu unutsan bile düşmanın unutmaz." ab'nin talep ettiği tüm azınlık hakları, anayasal "reform" her ne yaparsanız yapın al-ma-ya-cak-lar. ab fonlarından faydalanıp ülkenin çıkarları doğrultusunda harcama yapmak doğru iken ab kuyruğuna girip bizi de alın yhaağ demek acizlikten ve gurur kırıcılıktan başka bir şey değil.
bu ülkenin çalışıp azmettiği takdirde avrupa birliğinden daha yüksek standartlara erişmesi hayal değil.
ama politikacılar işte. halkın fakir bırakılıp eğitim ve iktisata vakit ayırmasını sağlamanın önündeki en büyük engel.
her şey siyaset değil halkın çabası da önemli fakat bu ulusun kendi gerçekleri var ve liderlik bu ülkenin ve halkın kaçamadığı başka bir gerçek. tarihsel olarak en yakın örnekler atatürk liderliğinde kalkınan ülke ve malum parti döneminde riyakarlığa alistirilan halk verilebilir.

ah be keşke torbacısının adını söylese.

google çeviri



çevirili link



x link

****** ****** ******

islamcılar ve sjw'ler sürekli "birlikte yaşam" vurgusu yaparlar, ancak bu onlar için sihirli, zokayı yutacak olanlar içinse zehirli bir cümledir. sjw'leri geçelim, islamcıların amacı tüm dünyayı fethetmektir ve bunun için de her kara parçasına ayak basabilmeleri gerekiyor. bu şekilde kurbanlarına yakın olduklarında onlara daha kolay zarar verebilir, onları öldürebilir, mallarına ve haklarına çökebilir, sistemi ele geçirebilirler. tabi bunun için doğurganlık oranlarına da güveniyorlar. gazze ve çocuk vurguları en çok bununla alakalıdır. çok üreyerek gezegeni ele geçirmek. (tam da bu yüzden unicef çok zararlı bir oluşum)

uzak mesafeden zarar vermeleri ve öldürmeleri çok daha zor. bunun için roket/füze, drone, iha/siha ya da uçak ve helikopter gibi araçlar kullanmalılar. bunlara karşı savunma sistemleriyle önlemler alabilirsiniz. ancak aynı kamusal alanları paylaştığınızda saldırganlığı önlemek pek kolay değil. son yıllardaki cihatçı terör saldırıları, afrika* ve bangladeş'teki* kitle kırımları, 7 ekim 2023 soykırım girişimi ve bireysel yalnız kurt saldırıları bunun en somut örnekleri. türkiye örneği de, sistemi yasal görünen yollardan ele geçirip ardından düşman gördüklerini yavaş yavaş ortadan kaldıracaklarını işaret ediyor. yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.

7 ekim 2023 ve sonrasında yaşananlardan sonra "birlikte yaşamak" artık mümkün değil. günün birinde avrupalılar da ellerini kana bulamak zorunda kalacaklar. onların da gazzecikleri olacak.

türkiye'nin ab'ye girmesi ise artık mümkün değil. özellikle de değişecek olan demografisi ile beraber düşünülürse...

ab üyeliğinin şartları açık. zamanında tam üyelik müzakereleri devam ederken gazeteciler dedi ki bizi almazlarsa ne olur.

ilgili kişi de dedi ki kopenhag kriterlerinin adını değiştirir adına ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz diye cevap verdi.

zaman içinde gördük ki böyle bir şey olmadı. aksine o gün durduğumuz yere kıyasla çok daha geriye gittik.

2002 sonrasında yükselen bir destek vardı ve bu destek ab üyeliği için atılan adımların desteklenmesiydi.
aradan geçen zamanda adalet ve kalkınma partisi desteğini kaybetti çünkü gerçekte ab üyeliği gibi bir hedefi olmadığı anlaşıldı.

bugün gelinen noktayı konuşmayı gereksiz görüyorum.

pisliklerine ortak mı olacağız? girmeyelim zaten, kendi birliğimizi kuralım.

adamlar aptal mı? sana kitledikleri mültecilerle birlikte seni birliğine dahil etsin.

mantıklı izah çok ama siz de mantık var mı? önce buna bakmak gerekiyor.

erdoğan'ın avrupa'nın refahı ve güvenliği dediği olay suriyelileri para karşılığı ülkeye alması. yani biz olmasak avrupa'da terör olayları olurdu bu tarla fareleri size kan kustururdu, o yüzden bizi almanız gerekiyor diyor. mükafat bekliyor. yakında avrupalı siyasetçilerden " parasını verdik kardeşim sen daha neyin tatavasini yapıyorsun" açıklaması gelir.

avrupa birliği, liberal bir siyasi oluşum olup aslında hristiyan kulübüdür. rahmetli ebulfez elçibey'in dediği gibi "sen türk olduğunu unutsan da düşmanın unutmaz." bir de türk tarihi açısından tarihi düşmanlıklar ve günümüzdeki suriyeli sığınmacılar da var.
daha doğrusu avrupa birliği, suriyeli sığınmacıları istemediği için bizi istemiyor. eğer türkiye z avrupa birliği'ne girseydi 65 yıldır girerdi.

çok fazla mantıklı izahı vardır. günümüzde ise, cok çok mantıklı bir tavır haline geldi bu. biz kendi ülkemizde artan göçmen yoğunluğundan rahatsızız, biz kendi ülkemizi kendimiz tekin bulmuyoruz. bu insanlar neden ülkelerinin kapılarını bize açsın?
toplumun evrilemediği gayet ortada. üstüne bizim toplumumuzdan daha aşağı seviyede bir sürü insan topladık içeriye. ülkede potansiyel suçlu sayısı, normal vatandaşın sayısı geçmiştir. adamlar deli mi? kadınlarının - kızlarının özgürce yaşama hakkına zarar versin? bu ülkede var olan barbarlar ordusu avrupa'ya dalarsa ne olur düşündünüz mü? ben söyleyeyim; ilk tecavüz vakaları sonra hırsızlık sonra ise dolandırıcılık patlak verir.
mantıklı kimsenin bu konuda "hadi bizi alsınlar" diye bir bakış açısı geliştirdiğine inanmıyorum. herkes farkında risklerin cünkü.

mantık bizi a'dan b'ye götürse de bir halay değildir. bence halaya girelim.

demokrasi yok hocam. bu bile tek başına yeterli bir sebep.

(bkz: insan gerçekten hayret ediyor)

sen varsın be reyiz daha ne olsun.

avrupayı bir kez olsun gidip görmüş biri türkiye'nin neden avrupa birliğine giremeyeceği konusunda tez yazar.

mantıklı bi dünya izahı vardır. senin yoktur demene göre olmuyor o işler. millet de inanıyor.