1.
hissetmeye değer bir şey bulamayan insanların takıntısı. çağımız insanlarının çoğunluğunun içinde yaşadığı bunalımın açıklaması.
daha iyisini, daha doyurucusunu, daha yeterini bulamayan insanın dönüş yaşadığı bir acılar kümesi mutlaka vardır. hissedecek başka bir şeyin yok çünkü. bu yüzden bulduğun ilk acıya (niteliği niceliği önemli değil) bağlanırsın. yeni bir acı bulana kadar da ona sığınırsın. yenisi gelince de -neden ben hep acı çekiyorum- dersin... de.
acıya bağımlı olmak iyi değil. hayatınızın o bölümleri boşuna ilerliyor. insanlar yoğun bir şeyler hissetmeyince kendilerini yaşıyormuş gibi hissetmiyorlar. sanki acıdan başka bir duygu yeterince yoğun olamazmış gibi. hani o boşlukta olma durumu var ya; human dediğimiz canlı türü o boşluğu kaldıramıyor. bu yüzden de en yoğun hisse, acıya kapak atıyor.
apatiyi savunmuyorum; ki o zaten her insanın kaldırabileceği bir durum değil. ancak acıya yapışmak akıl işi değil. hele hele güç işi hiç değil.
fracis bacon ''acı çeken tüm insanlar birer et parçasıdır'' der. acı insana bağlı yani. yeter ki insan acıya bağlı olmasın.
not: (geyikleri koruma ve kollama derneği)
daha iyisini, daha doyurucusunu, daha yeterini bulamayan insanın dönüş yaşadığı bir acılar kümesi mutlaka vardır. hissedecek başka bir şeyin yok çünkü. bu yüzden bulduğun ilk acıya (niteliği niceliği önemli değil) bağlanırsın. yeni bir acı bulana kadar da ona sığınırsın. yenisi gelince de -neden ben hep acı çekiyorum- dersin... de.
acıya bağımlı olmak iyi değil. hayatınızın o bölümleri boşuna ilerliyor. insanlar yoğun bir şeyler hissetmeyince kendilerini yaşıyormuş gibi hissetmiyorlar. sanki acıdan başka bir duygu yeterince yoğun olamazmış gibi. hani o boşlukta olma durumu var ya; human dediğimiz canlı türü o boşluğu kaldıramıyor. bu yüzden de en yoğun hisse, acıya kapak atıyor.
apatiyi savunmuyorum; ki o zaten her insanın kaldırabileceği bir durum değil. ancak acıya yapışmak akıl işi değil. hele hele güç işi hiç değil.
fracis bacon ''acı çeken tüm insanlar birer et parçasıdır'' der. acı insana bağlı yani. yeter ki insan acıya bağlı olmasın.
not: (geyikleri koruma ve kollama derneği)
devamını gör...
2.
devamını gör...
3.
her türlü bağımlılık gibi bir süre sonra kesmeyecek olan, bir çok bağımlılığın aksine kayışı koparmanızdan çok, şiddet evrelerine dönüşmesi ile ünlü bir bağımlılık türü. iş bir süre acı bağımlılığından çok, acıdan güç al ve acı çektire dönüyor. örnekler bolca var.
devamını gör...
4.
mecburiyetten oluşan durumdur. bazen insanlar çektiği acılarla baş edemeyip kendini acıya teslim ediyorlar kendilerini kandırmak için de acıya bağımlıyım diyorlar.
devamını gör...
5.
aslında capsaicin bağımlılığıdır. zira acılı yiyeceklerin içindeki temel madde capsaicindir. bu madde metabolizmayı hızlandırır, zihni açar ayrıca dildeki tat tomurcukları zamanla bu maddeye karşı körelmeye başlayarak zamanla acıya duyarlılık azalmakta ve insanlar da bundan ötürü daha fazla acı yemeye başlamaktadır. şahsen benim sahip olduğum bir bağımlılıktır. bazen canım sıkır kaşığa pul biber döküp yerim yani o derece.
devamını gör...
6.
mazoşist olması muhtemeldir fakat kesin değildir.(bkz: mazoşizm)
devamını gör...
7.
insanın alışmadığı duygu ve hislerden kaçıp alışık olduğu duygu ve hislere sığınması gibi bir şeydir.
devamını gör...
8.
acıya bağımlılık diye birşey yoktur. asıl olan artık tepki verememek tepki veremeyince de bağımlı gibi görünüyosun. sadece bu.
devamını gör...
9.
ağzımıza acı biberi attığımızda veya spora gidip kaslarımıza hasar verdiğimizde endorfin hormonunu harekete geçiririz. endorfin nedir? bir tür mutluluk hormonudur, doğrudan olmasa da dolaylı olarak mutlu eder. çünkü sinirleri uyuşturur ve vücutta ağrı kesici bir etki bırakır. haliyle bizim zevk aldığımız şey acının kendisi değil, fizyolojimizin acıya karşı vermiş olduğu tepkidir. kısaca acıdan hoşlanıyorsanız bu acı ve zevkin ayrılmaz ilişkisi nedeniyledir. ama bu elbette her tür acının zevk vereceği anlamını taşımaz.
devamını gör...
10.
acılı kebab, acılı lahmacun, acı biber, pul biber vs bilumum acılı şeyler yemenin gerçek ve temel sebebidir. acı severler aslında acı sever değil endorfin bağımlısıdırlar. acı denilen şeyler özünde acı değil "yakıcıdırlar". çünkü acı olan şeyi yiyemezseniz, tatları çok kötüdür. örneğin, acı çekirdek, acı hıyar gibi.
yakıcı yiyecekleri (pul biber, acı yeşil biber vs) yediğiniz zaman bunlar ağız içi ve boğazdaki mukoza tabakasını tahriş ederler. vucut, doğal savunma mekanizması olarak bu tahrişin verdiği rahatsızlığı gidermek için süratle endorfin salgılar. endorfin bir çeşit morfindir ve doğal bir uyuşturucudur. diğer tüm uyuşturucular gibi bağımlılık yapar. endorfine alıştığınız zaman alınmaz ise yoksunluk belirtileri gösterirsiniz. şiddetle endorfin istersiniz ama ne istediğinizin farkında değilsinizdir, nasıl alacağınızı da bilmezsiniz. fakat vücut farkındadır! endorfin salgılanması için bir yerlerinizin kesilmesi, kanaması, ezilmesi, tahriş olması gibi bir şey lazımdır. bunun en kolay yolu da acılı (yakıcı) bir yiyecek yemektir. siz farkında olmadan canınız acılı yemek çeker. uyuşturucu bağımlısının elleri titreyerek şırıngaya sarıldığı gibi sarılırsınız acılı adana dürümüne, boca edersiniz pul biberi çorbanıza. ve yine her uyuşturucu alımından sonra olduğu gibi üzerinize bir rahatlama, bir keyif, bir gevşeme, bir yavşama gelir, neşelenirsiniz.
küçüklükten itibaren acılı yemek kültürüne sahip yöre ve ailelerde büyüyen çocuklar endorfin bağımlısı olurlar. "şaane yemek yaptık lan, ziyafet çekeceğiz" diye masalarını acılı lahmacun, kebablarla donatan, yemeklerine pul biber boca eden aileler kendi elleriyle çocuklarını uyuşturucu bağımlısı yaptıklarının farkında değillerdir.
devamını gör...
11.
halk olarak müptelası olduk..
devamını gör...
12.
psikolojik, duygusal, fiziksel siddete maruz kalmasına rağmen partneri ile ilişkisine devam eden kadının tanımindan başka bisi olamaz bu.
devamını gör...
13.
anadolu halkının genlerinde bulunan bir dizilim. isviçreli bilim adamları üzerinde uğraşıyorlar.
devamını gör...
14.
(bkz: manyak mısın evladım)
devamını gör...
15.
oryantalist bir akım olarak anılsa da insanoğlunun yumuşak karın hastalıklarından biridir. coğrafyamızda acı ve depresyonla beslenmiş insanların yokluğunda ne yapacağını bilmemesinden kaynaklanır. sanat camiasının üretkenlik için de aynı akımı kullanması daha çok insana bulaşma ve yayılma eğilimini arttırır. ilginçtir ki en önemli bir çok sanat eseri bu hastalıkla beslenen sanatçılara aittir.
devamını gör...
16.
böyle bir arkadaşım var çok da severim kendisini fakat kendisi acı bağımlısı. adam ciddi anlamda acı çekmekten zevk alıyor. ya sevgilisi var mesela, kadın terk etmiş gitmiş bunu, sürekli barışmak için çabalıyor, çabaladıkça olmuyor. uğraşma üzülüyorsun diyorum alışkını m diyor. en mutlu anlarda bile kötü günleri düşünüp üzülüyor. bu sanırım öğrenilmiş çaresizlik, yani o kadar çok acı çekiyorsun ki bu senin bir parçan olduğunu düşünüp vazgeçemiyorsun.
devamını gör...
17.
günlerdir death metal dinleyerek kulaklarıma acı çektiriyorum ama bırakamıyorum. işte bu bağımlılık. o bağırmalar o brutallar. allah'ım sana geliyorum.
devamını gör...
18.
arabeskle zehirlenmiş tiplerde görülen hastalık. bağışıklık kelimesini çağrıştırıyor diye olumlu bir şey algısı yaratmasın. bildiğin hastalıktır.
devamını gör...
19.
mutlu olmaya şiddetle karşı duran, içinde bulundukları olumsuz durumdan çıkmak için hiçbir gayret göstermeyen hatta bundan zevk alan ve bununla beslenen, kendilerinin düşmanı insanların özelliğidir.
devamını gör...
20.
hani çok güzel bir turşu vardır ama çok acıdır... sümüğünü çeke çeke yersin.
annen biberli ekmek yapmıştır ama çok acıdır...
alnından ter aka aka yersin.
hatun kahvaltıya menemen yapmıştır ama çok acıdır...
ağzını yelleye yelleye yersin.
acı elbette masoşik bir eylem.
ben ruhsal acıları çok severim, böyle bin parçaya bölüneyim, ah, tüm dünyanın çilesi sanki bende, her şeyi kafama takayım, naçarlara üzüleyim.
taa, çok eski bir flörtüm, sen acı/ayrılık seviyorsun, bununla besleniyorsun demişti.
doru.
beni anında çözen kadınları seviyorum ya. yormuyorlar yani.
mugo, seni yerım ha.
annen biberli ekmek yapmıştır ama çok acıdır...
alnından ter aka aka yersin.
hatun kahvaltıya menemen yapmıştır ama çok acıdır...
ağzını yelleye yelleye yersin.
acı elbette masoşik bir eylem.
ben ruhsal acıları çok severim, böyle bin parçaya bölüneyim, ah, tüm dünyanın çilesi sanki bende, her şeyi kafama takayım, naçarlara üzüleyim.
taa, çok eski bir flörtüm, sen acı/ayrılık seviyorsun, bununla besleniyorsun demişti.
doru.
beni anında çözen kadınları seviyorum ya. yormuyorlar yani.
mugo, seni yerım ha.

devamını gör...