bir tom robbins kitbıdır.
amerikan edebiyatı nası sevmezsiniz anlamıyorum sizi gerçekten ya. ben ne zaman kendimi tükenmiş, üzgün, kaygılı, kaybolmuş, berbat hissetsem ya kurt vonnegut ya da tom robbins okumak istiyorum.

tom robbins için "edebiyatın oyuncu haylaz çocuğu" diyorlar. bazen bana fazla cıvık geliyor, bu kadar haylazlığı ve oyunu kaldıramadığım anlar oluyor. o yüzden tom robbins okumak benim için her zaman büyük keyif olsa da, okumaya başlamak her zaman kolay değil.

ağaçkakan'dan 2 tane varmış evimde. muhtelif zamanlarda "okunur yaa" diyerek almışım iki kez muhtemelen. birini itelerim eşime dostuma.

hayatın kendi içinde bir ritmi ve matematiği var, hep söylüyorum bunu. bunu görmezden gelerek yaşamaya kalkarsanız, bedelini ödersiniz, bunu da söylüyorum. ama yazara katıldığım çok önemli bir nokta var: hayatın kendi sihri de var. ben yaratıcı bir insan olduğuma inanıyorum, yaşamın sihriyle karılaşmak ve sihir üretmek yaratıcılıkla çok ilgili diye düşünüyorum.

ancak herkes ne yazık ki böyle değil, etrafımız kabız sığırlarla dolu...
bazen koruyamıyorum kendimi üstüme ezberlenmiş rasyonalite ve eleştiri kusulunca, bir "hayat böyle yaşanır" perspektifinin ezici çoğunluğu ile uğraşmak çok zor çünkü. tom robbins bu tür bir deliliğe "lüzumsuz delilik" diyor. lüzumsuz deliler, asla deli oldukları dile getirilmeden yaşayıp gitme ayrıcalığına da sahipler.

birey oluştan kaynaklanan ve yaşamın matematiği ve şahsi etikle uyumlu her davranışımız "lüzumlu delilik" tom robbins'e göre. en yargılanan ve en sevilmeyen yanlarımız yani, ay'ın bize yansıttıkları. şöyle diyor:

lüzumsuz delilikler insanın başını kendisiyle belaya sokar. lüzumlu delilikler insanın başını başkalarıyla belaya sokar. insanın başının başkalarıyla belaya girmesi her zaman daha iyidir.


ve nihayet kendimden ve yazardan bahsetmeye ara verip, kitaptan bahsetmeye geçiyorum


aşk, uğruna uç noktalara gitmeye istekli olanlara aittir. hoşça kalın.


bir prensesin ekolojik kaygıları ve yalnızlığı ile başlıyor kitap. cinsel özgürlüğü keşfetmiş, hoppa ve kafası karışık bir ergen prenses: leigh - cheri. bir ekoloji konferansı için hawaii'ye gitmesi ile hem kitap hem de prensesin yaşamı renkleniyor, çünkü hawaii ona yepyeni bir ekolojik perspektif sunmuyor ama aşkı getiriyor.

düzen yıkıcı, kural delici, çılgın bir bombacı: bernard, nam-ı diğer ağaçkakan yani.

hayatımda kendimi tam olarak leigh- cheri gibi hissettiğim bir aşk öyküm oldu. ex enişteniz de herhalde benim bernard'ımdı. aşkımın yakıcı ve hararetli olduğu zamanlarda okumuş olsam kurduğum bu özdeşlik mahvederdi beni. şimdi galiba, artık benim bernard'a dönüştüğüm bambaşka bir hikaye yaşanıyor. ve nostalji çağrıştıran bir gülümseme ile okuyorum doğal olarak kitabı.

adada geçirilen aşk ve seks dolu günlerin elbette ki bir sonu var. bernard her ne kadar prensesle birlikte olabilmek için "normal bir insan gibi" kendisini prensesin ailesine takdim etse ve onaylanmaya çalışsa da tabiatı ve talih pek de normal davranmasına izin vermiyor.

en sonunda yaşam bernard'ı yüksek güvenlikli bir tecrit hücresine, prensesi de tavan arasındaki odasına hapsediyor. ayrılık ikili için çok zor olsa da, bir noktada kalpleri bir ve katlanabiliyorlar her şeye. ama aşk yanlış anlaşılmalar ve fevriliklerle doludur. bernard'dan bir ayrılık notu almak, cheri'nin tecritini sona erdiriyor.

sonrası piramitler, develer, dinamitler ve gökte kocaman parlayan ay.

yazar inanılmaz saçma hikayeler anlatırken, edebiyatın sihriyle hepsinin doğruluğuna her zaman inandırıyor bizi. tüm bunları yaparken içinde yaşadığımız sistemi ve anlam yitimini sonsuzca eleştiriyor. her zaman bir müttefik benim için ve çok kıymet veriyorum silah arkadaşlarıma, hayatta herkesten çok onları önemsiyorum.

her zaman insan oluşumu hatırlıyorum ve yaşama cesaretimi geri kazanıyorum.
bu kez bu okuma benim için bir aşk hikayesini bitirmek anlamına da geldi sanırım. şimdi o defteri tümüyle kapatmış gibi hissediyorum. her türlü lüzumsuz delilikle baş edebilecek kadar kuvvetli hissediyorum. benim de kendi dinamitlerim olduğunu biliyorum ve her zaman yanımda sigara ve çakmak taşıdığımı da. ve şu hatırlatma ile bitiyor kitap:

mutlu bir çocukluğa sahip olmak için asla geç değil.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ağaçkakan (kitap)" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim