orijinal adı: bäume. betrachtungen und gedichte
yazar: herman hesse
yayım yılı: 1952
ağaçların, doğanın, huzurun kitabıdır. yazarın büyük bir tutku ile sevdiği, saygı duyduğu ağaçlarla ilgili deneme yazıları, şiirler ve çizimlerden oluşur.
yazar: herman hesse
yayım yılı: 1952
ağaçların, doğanın, huzurun kitabıdır. yazarın büyük bir tutku ile sevdiği, saygı duyduğu ağaçlarla ilgili deneme yazıları, şiirler ve çizimlerden oluşur.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "evernevergreen" tarafından 21.07.2021 23:05 tarihinde açılmıştır.
1.
hermann hesse'nin tüm eserlerinden derlenen muazzam kitabı. kapağını kapatır kapatmaz soluğu burada aldım. hiç abartmıyorum, harika tasvirleri, iç ısıtan çizimleri ve yazarın ağaçlara/doğaya duyduğu derin sevgiyi cümlelere döküşündeki ustalıkla kitaplığımdaki en kıymetli kitaplardan biri oldu. dönüp dönüp okuyacağım.
çocukluğumdan bu yana ağaçlarla ayrı bir bağım olduğunu düşünmüşümdür. zamanında fowles'ın "ağaç ve doğanın doğası" kitabını okurken yazarı kendime çok yakın hissetmiş, bakış açılarımızın benzerliğine hayret etmiştim. ancak hesse'nin bu kitabını okurken; olmak istediğim kişiyi ve sahip olmak istediğim bakış açısını gördüm. doğaya, ağaçlara, kuşlara bir gezginin gözüyle bakabilmek istedim.
isimlerini bilmeden dakikalar boyunca seyrettiğim, her bir detayını ezbere bildiğim o ağaçları düşündüm. hiçbirini tasvir etmeye yeltenmemiş, haklarında tek bir söz etmemişim. ne tuhaf. oysa şimdi bir ağacın karşısına geçip ustaca olmayan hatta epey amatörce sayılabilecek çizimler yapıp sonra da uzun uzun yazmak istiyorum.
bu yaz maalesef orman yangınlarından nasibini alan şehirlerden birindeyim. sıklıkla kullandığımız o dağ yamacına bakan yoldan her geçişte, yeşilin içinde yanık kahverengiyi görmek, yükselen dumanları ve yaşadığımız korkuyu hatırlamak, kim bilir ne zaman eski yeşiline kavuşacağını düşünmek beni çok üzüyor. yazar, şiddetli rüzgarda devrilen ağacın yerine bir fidan diktiğinde "aynı heybete kavuşmuş olduğunda ben bu dünyada olmayacağım" demişti. yangının ardından çevremdeki büyüklerden birinden benzer bir cümle duymuştum. hepimiz bilincindeyiz ki bu ağaçlar, bu heybetli ağaçlar hepimizden eski. hepimizden kuvvetli bağları var dünyayla ve yok olmaya bir kıvılcım mesafesindeler. ne üzücü.
"tek başına duran ağaçlara daha da hayranım. yalnız insanlar gibidir onlar. şu ya da bu zaaftan ötürü sıvışıp giden münzeviler gibi değil, yalnızlaşmış büyük insanlar gibi, beethoven ve nietzsche gibidirler."
çocukluğumdan bu yana ağaçlarla ayrı bir bağım olduğunu düşünmüşümdür. zamanında fowles'ın "ağaç ve doğanın doğası" kitabını okurken yazarı kendime çok yakın hissetmiş, bakış açılarımızın benzerliğine hayret etmiştim. ancak hesse'nin bu kitabını okurken; olmak istediğim kişiyi ve sahip olmak istediğim bakış açısını gördüm. doğaya, ağaçlara, kuşlara bir gezginin gözüyle bakabilmek istedim.
isimlerini bilmeden dakikalar boyunca seyrettiğim, her bir detayını ezbere bildiğim o ağaçları düşündüm. hiçbirini tasvir etmeye yeltenmemiş, haklarında tek bir söz etmemişim. ne tuhaf. oysa şimdi bir ağacın karşısına geçip ustaca olmayan hatta epey amatörce sayılabilecek çizimler yapıp sonra da uzun uzun yazmak istiyorum.
bu yaz maalesef orman yangınlarından nasibini alan şehirlerden birindeyim. sıklıkla kullandığımız o dağ yamacına bakan yoldan her geçişte, yeşilin içinde yanık kahverengiyi görmek, yükselen dumanları ve yaşadığımız korkuyu hatırlamak, kim bilir ne zaman eski yeşiline kavuşacağını düşünmek beni çok üzüyor. yazar, şiddetli rüzgarda devrilen ağacın yerine bir fidan diktiğinde "aynı heybete kavuşmuş olduğunda ben bu dünyada olmayacağım" demişti. yangının ardından çevremdeki büyüklerden birinden benzer bir cümle duymuştum. hepimiz bilincindeyiz ki bu ağaçlar, bu heybetli ağaçlar hepimizden eski. hepimizden kuvvetli bağları var dünyayla ve yok olmaya bir kıvılcım mesafesindeler. ne üzücü.
"tek başına duran ağaçlara daha da hayranım. yalnız insanlar gibidir onlar. şu ya da bu zaaftan ötürü sıvışıp giden münzeviler gibi değil, yalnızlaşmış büyük insanlar gibi, beethoven ve nietzsche gibidirler."
devamını gör...