geçen gün “duyguların mı yoksa aklın mı?” şeklinde bir soruyla karşı karşıya kaldım. aklımı kullanmak daha çekici geliyor, eğer duygularımı kullanacak olursam kendimi çok üzeceğimi düşünüyorum. duygular insanı bir anda bir ilişkiye sürükleyebiliyor ancak insan mantığıyla hareket ettiğinde durum hiç böyle olmuyor. kendimden yola çıkacak olursam eğer, duygularımla hareket ediyor olsaydım, şimdiye kadar birçok sevgilim olmuştu.


sonunu göremediğim hiçbir şeye başlamam ben. duygular önemli tabii ama aklım hayır diyorsa, duygularımı görmezden gelirim. her hayatımıza katılmak isteyeni hayatımıza katarsak ne olur? katmazsak ne olur? hayat bir bakıma hayatımıza girenlerden ibaret değil mi? dışımızdaki insanları içimize davet etme şekli. hoş geldin dememeli insan kalbin her evet dediğine. akıl olmazdı, eğer kalp her zaman doğruyu söyleseydi. şimdi düşününce her ilişki bir merhaba ile bir hoşça kal arasında yaşanır ve kalp genelde hayır demez. özüne inersek işin, herkes sevilebilir. herkes sevildiği kadar değişebilir de ve yine herkes değiştiği kadar ayrılığa mecbur kalır. o yüzden kalbime çok şans tanımadım. benim her şeyden önce bir aklım var. akıl kalp kadar yormaz bedeni…
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"akıl ve kalp" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim