akp çalıyor biz de çalıyoruz

aşırı rahatsızlık verici ifade.

"çalmayan mı var?" ne demek ya! bunlar nasıl insanlar, nasıl kafalar, nasıl anlayışlar?

adını vermeyeyim bir muhalefet partisine üye bir tanıdığımız var. dün deli etti annemle beni. iş arayan varsa diye benim kuzeni söyledi annem kamu için. kadın hemen "bir partiye üye mi?" diye sordu. niye olsun deyince efendim dünyanın her yerinde böyleymiş de normalmiş de... ulan benim ablam abd'de kamu kuruluşunda çalışıyor be! 1 gün olsun kimse ona siyasi görüşünü sormadı bile.

demem o ki bizim başımıza ne geliyorsa yanlış olan her şeyi normalleştiren, savunan ve dünyanın her yerinde insanların böyle yaşadığını sananlardan geliyor.

yok olun inşallah! biz baş edemedik sizinle, allah baş etsin artık.

böyle bir canlı türü yarattılar. hem dindar hemde çaldığıyla övünen canlı türü. sorsan elhamdülillah müslüman'ım derler.
hadi ordan...

ülkenin özeti adam.

herkes gücü yettiğince çalıyor.

güzel bir itiraf. biz zaten esnafın hırsız olduğunu biliyorduk, böyle daha iyi oldu.


can alıcı nokta aslında burası. adam bu konuda haklı. üstelik bu senelerdir var olan bir şey, tek başına akp'ye yıkamayız. bu halk değişmedikçe sonraki gelenlerde çalacak. şu durumda türkiye'ye hırsız savar bile taksak fayda etmez.

insanlarca o kadar kanıksanmış ki artık, "iktidara gelen çalacak tabi" diye bir kanı var seçmenlerde.
90lardan beri de böyleydi (öncesini bilmem).
bütün seçim propagandalarına bakın, hele şu dönemdeki muhalefetin sunduğu vaatlere bir bakın.
size en temel haklarınızı vaat ediyorlar.
o kadar çok yanlış normalimiz olmuş ki eşitlik, adalet, düşünce özgürlüğü vs ile bir seçim kampanyası yürüten muhalefet oylarını arttırıyor bu memlekette.
yalnızca ohal dönemlerinde uygulanabilen her şey artık sistemin kendisi haline geldi.
siz o kardeşinize yetkiyi verdiğinizde dolar 5tl bile değildi...


tam da bu işte...

şereflerini savunurken bile şerefsizliklerini öne sürüyorlar

bu rahatlık nereden diyeceğim ama mevzu belli işte fazla söze gerek yok.

koca ragıp paşa vakt-i zamanında ne güzel demiş. (bkz: şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler)
hiç mi bir şey değişmez bu kadar yüz yılda.

koskoca türkiye vergi kaçırmayan tek enayi benim herhalde.

ben çalamıyorum.

ahlaksız bir yaratık barındıran video.

ben çalmıyorum mesela. vergimi de eksiksiz ödüyorum. sırf bu yüzden bu ülkedeki düzensizlikten rahatsızım.

tevfik fikret rübabı şikeste adlı kitabındaki han-ı yağma şiirinde şöyle yazmış:

".. yiyin efendiler, yiyin; bu han-ı iştiha sizin;
doyunca, tıksırınca, patlayıncaya kadar yiyin!

(hırsızlığı eleştiren bu şiirin teması da kitabın adı da intihal bu arada.)
yani bir 120 yılımız var kayda geçmiş. daha öncesi de var.
cumhuriyet kurulunca kurucu heyet başta, miktarı "silsilei meratip" üzere herkes bir şeyler götürmüş.
bugüne kadar.
bundan sonra da öyle olacak.
üst taraf öyle olunca alt taraf da aynı yolu izliyor.
yahu tarih kitaplarına bak neyle övünüyor bizim millet: elde kılıç, altta at, allah allah diye küffar iline baskın yapmaya, ganimet kaldırmaya gitmiş akıncılar. en büyük türk amirali dediğimiz barbaros hayrettin buradan ta izlanda'ya gidip ne kadar kadın bulduysa istnbul'a getirmiş. çok güzelleri saraya, az güzelleri halka satmış. izlanda'da kadın kalmayınca akraba evlilikleri çoğalmış, ada genetik darboğaza girmiş, daha 50 yıl önce ancak gen yapısı düzelmiş. bizdeki sarı saçlı yeşil gözlü insanlar o kadınların torunudur denir.
bunların övüldüğü bir eğitim sistemiyle yetişen, zaten çapulculuğa, uğruluğa teşne bir milletten başka ne beklersiniz.
fransız danışmanımız, kendisine ödeyeceğimiz danışmanlık ücretinin son taksidini elden vermeyi teklif eden patrona (sağlam türktü bakın) ben bu ekstra geliri açıklayamam diye reddetmişti. bizim patron fransaya havale ücretinden (100 e) kaçınıyordu, adam %35 vergiyi vermekten kaçınmıyordu.

söylemek isteyip de söyleyemediği, liderim de çalıyor, bende çalıyorum
bizim gibi olan kalsın, gerisi yok olsun, şimdilik yeteri kadar güçlenemedikleri için
istedikleri gibi konuşamıyor, açık açık söyleyemiyorlar ama bir süre sonra
gayet rahat konuşacaklarından da kimsenin şüphesi olmasın.

hayallerinin bir gün gerçek olacağını ve sadece kendileri gibi olanlardan müteşekkil
bir ülke hayal ediyorlar, her hayal gerçek olur mu bilmem
ama
iyi bildiğim,

atatürk zamanında gereğinden fazla merhametli davranmış, keşke böyle yapmasaymış.

hırsızlık, yolsuzluk gibi şeyler hızla yaygınlaştı. bu düzeni maalesef kısa bir zamanda değiştiremeyeceğiz. uzun bir eğitim ve program ile düzeleceğine inanıyorum.

eskiden bu zihniyetten bir şekilde uzak durabiliyordunuz ama artık o kadar yayıldı ki kaçma ihtimaliniz yok.

uzanıyorum kalk çalış diyorlar yatıp kalıyorum iş seni bekler diyorlar yoruluyorum başka bir iş bul diyorlar eee abiler ben ne yapayım ya türkiyede yaşıyoruz aq.

"çalıyorum ama dürüstüm"

güzel itiraf, eyvallah kardeşim, verelim arkadaşın endüljansını.

bizi yöneticilerin düzmesine gerek yok ki. en müthiş insanı koyun halk birbirini düzmeye öyle alışmış ki. sistemin baskısı yetmezmiş gibi bir de milletimiz var. bunu bırakmalıyız. en alt tabaka bunları yapıyorsa en üst tabakalar neler yapmıyordur.

yanıltıcı belge düzenleyerek kullanma, vuk 359/a-1,2
cezası: 18 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir.
kaynak