yazar : iskender pala
yıl : 2019
bu eser bizleri tarih öncesi çağlardaki göbeklitepe'de bir yolculuğa çıkarıyor. göbeklitepe'nin sırlarının keşfetmenin yanında aşkın yolculuğuna da tanık olacağız.
yıl : 2019
bu eser bizleri tarih öncesi çağlardaki göbeklitepe'de bir yolculuğa çıkarıyor. göbeklitepe'nin sırlarının keşfetmenin yanında aşkın yolculuğuna da tanık olacağız.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 19.05.2021 21:58 tarihinde açılmıştır.
1.
(bkz: iskender pala)’nın ocak 2020’de yayımlanan romanı.
bir göbeklitepe romanı…
sevgili yazarımız iskender pala, çok şık ve muhteşem bir hayal gücü ile bizi bugünden alıp taa on iki bin yıl öncesine götürüyor bu kitapla.
on iki bin yıl önce yaşamış insandan, günümüz modern dünyasına evrilişimizi, o günden bugüne süregelen anlam arayışımızı, belki de ilk insanın var oluşunu hikayeleştirerek anlatıyor bu kitapla iskender pala…
yazarın bir çok kitabını okudum.
okuduğum kitaplar arasından da kurgusu en zayıf olan kitap budur bence. ama bunu bir kusur olarak yazmadığımı belirtmeliyim. çünkü kendisinin de kitapta belirttiği üzere o dönemlere ait bilgimiz oldukça sınırlı. bu yüzden bunu kusur olarak değil, tanım olarak algılamanızı rica edeceğim.
kitapla ilgili söylemek istediğim bir çok şey var aslında…
öncelikle kitabı çok beğendim. diğer okuduğum bütün kitapları gibi...
( (bkz:babil de ölüm istanbul’da aşk) hariç. kitapta geçen eski türkçe’ yi çözmek için kitapla birlikte iki kitap daha okudum sayılır, çok yorucu idi…)
kitap özetle göbeklitepe efsanelerinden hareketle ve iç içe geçirilen müthiş kurgu ile avcı-toplayıcılıktan ilk yerleşik düzene geçişi, ilk çiftçiliği, ilk savaşları, ilk ibadeti anlatıyor diyebilirim. üstelik güzel ve ilkel bir aşk hikayesi ekseninde…
sarıca ve çira…
doğduktan sonra lanetli diye kabile tarafından öldürülmesi istenen bir bebek...
bebeğine bağlı bir anne...
ortaya çıkan kasırga, ateş topları…
felaketten sağ salim kurtulan sarıca, çira ve bebek…
sarıca'nın çira ve bebekle beraber bir oba kurabilme hayalleri…
başka kabilelerin olaya dahil olmasıyla başlayan kovalamaca ile birlikte gelişen olaylar…
çok çok sevdiğim bir kitaptır.
hoş, her ne kadar yazdığı kurgular ile tarihi saptırdığı bazı kesimler tarafından iddia edilse de kendisi bas bas bağırıyor kardeşim kurgudur diye, daha ne desin adam…
eski askerdir. askerliği bırakıp bence kalemi eline almakla da çok iyi etmiştir.
iskender pala ne yazsa okurum arkadaş…
tüm kitapları gibi tavsiyemdir..
bir göbeklitepe romanı…
sevgili yazarımız iskender pala, çok şık ve muhteşem bir hayal gücü ile bizi bugünden alıp taa on iki bin yıl öncesine götürüyor bu kitapla.
on iki bin yıl önce yaşamış insandan, günümüz modern dünyasına evrilişimizi, o günden bugüne süregelen anlam arayışımızı, belki de ilk insanın var oluşunu hikayeleştirerek anlatıyor bu kitapla iskender pala…
yazarın bir çok kitabını okudum.
okuduğum kitaplar arasından da kurgusu en zayıf olan kitap budur bence. ama bunu bir kusur olarak yazmadığımı belirtmeliyim. çünkü kendisinin de kitapta belirttiği üzere o dönemlere ait bilgimiz oldukça sınırlı. bu yüzden bunu kusur olarak değil, tanım olarak algılamanızı rica edeceğim.
kitapla ilgili söylemek istediğim bir çok şey var aslında…
öncelikle kitabı çok beğendim. diğer okuduğum bütün kitapları gibi...
( (bkz:babil de ölüm istanbul’da aşk) hariç. kitapta geçen eski türkçe’ yi çözmek için kitapla birlikte iki kitap daha okudum sayılır, çok yorucu idi…)
kitap özetle göbeklitepe efsanelerinden hareketle ve iç içe geçirilen müthiş kurgu ile avcı-toplayıcılıktan ilk yerleşik düzene geçişi, ilk çiftçiliği, ilk savaşları, ilk ibadeti anlatıyor diyebilirim. üstelik güzel ve ilkel bir aşk hikayesi ekseninde…
sarıca ve çira…
doğduktan sonra lanetli diye kabile tarafından öldürülmesi istenen bir bebek...
bebeğine bağlı bir anne...
ortaya çıkan kasırga, ateş topları…
felaketten sağ salim kurtulan sarıca, çira ve bebek…
sarıca'nın çira ve bebekle beraber bir oba kurabilme hayalleri…
başka kabilelerin olaya dahil olmasıyla başlayan kovalamaca ile birlikte gelişen olaylar…
çok çok sevdiğim bir kitaptır.
hoş, her ne kadar yazdığı kurgular ile tarihi saptırdığı bazı kesimler tarafından iddia edilse de kendisi bas bas bağırıyor kardeşim kurgudur diye, daha ne desin adam…
eski askerdir. askerliği bırakıp bence kalemi eline almakla da çok iyi etmiştir.
iskender pala ne yazsa okurum arkadaş…
tüm kitapları gibi tavsiyemdir..
devamını gör...
2.
bir iskender pala klasiği...
tarihi roman yazma konusunda usta olduğunu düşündüğüm kişi olur kendisi. yazdığı bir çok romanı okudum ve hepsi de mükemmeldi. (mutlaka okuyun dediğim kitabı; od)
en sevdiğim kitaplarından olan akşam yıldızı 2020 senesinde çıkmıştır. hikaye göbekli tepe'de geçiyor. günümüzden tam 12 bin yıl öncesindeki yaşanması muhtemel yada yaşanmış olayları anlatan bu kitap bana bir kez daha iskender pala'nın tarihi kaleminin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. zevkle okuduğum bu kitap sarıca ve çira adındaki iki kişinin kesişen hayatlarını anlatıyor. her zaman olduğu gibi kitapta eski türkçe kelimelere de yer veren yazarımızın kurgusu gayet başarılı. (o dönem hakkında sınırlı bilgiyle ancak bu kadar iyi yapılır.) tahminimce kitapta geçen birkaç karakter türk. şahsen konuşma tarzlarını benzettim eski türkçeye. ama sorun şu ki bizde gemi var mıydı? o konuda her ne kadar bocalamış olsam da kitabı çok sevdim. dayanamayıp okumaya başlamadan önce, son sayfasını okuyup sonrasında kitabı okumaya başlayınca iskender pala tarafından ters köşeye uğredım maalesef. artık kitabın sonuna göre kitabı yargılamayacağım.
tarihi roman yazma konusunda usta olduğunu düşündüğüm kişi olur kendisi. yazdığı bir çok romanı okudum ve hepsi de mükemmeldi. (mutlaka okuyun dediğim kitabı; od)
en sevdiğim kitaplarından olan akşam yıldızı 2020 senesinde çıkmıştır. hikaye göbekli tepe'de geçiyor. günümüzden tam 12 bin yıl öncesindeki yaşanması muhtemel yada yaşanmış olayları anlatan bu kitap bana bir kez daha iskender pala'nın tarihi kaleminin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi. zevkle okuduğum bu kitap sarıca ve çira adındaki iki kişinin kesişen hayatlarını anlatıyor. her zaman olduğu gibi kitapta eski türkçe kelimelere de yer veren yazarımızın kurgusu gayet başarılı. (o dönem hakkında sınırlı bilgiyle ancak bu kadar iyi yapılır.) tahminimce kitapta geçen birkaç karakter türk. şahsen konuşma tarzlarını benzettim eski türkçeye. ama sorun şu ki bizde gemi var mıydı? o konuda her ne kadar bocalamış olsam da kitabı çok sevdim. dayanamayıp okumaya başlamadan önce, son sayfasını okuyup sonrasında kitabı okumaya başlayınca iskender pala tarafından ters köşeye uğredım maalesef. artık kitabın sonuna göre kitabı yargılamayacağım.
devamını gör...