1.
" yüreğim paramparça... "
amerikalı şair ve yazar langston hughes imzalı 122 sayfalık eser; türkçe'ye ergin koparan tarafından çevrilmiştir.
özgün baskısı 1969 yılında yayınlanmış iken türkçe baskısı ise 1985 yılında yapılmıştır.
bir siyahî olan langston hughes ırkından dolayı türlü aşağılamalara ve şiddete maruz kalmış, beyaz ırkın üstünlüğü her yerde ve her zaman karşısına çıkmış, otobüse bindiğinde hep en arkaya oturmak zorunda kalırmış, ten rengiyle dalga geçilir ve değersiz hissettirilirmiş.
şiir türünde yer alan kitapta bu gibi durumlar şiir formunda karşımıza çıkıyor, şairin maruz kaldığı ırkçılık onu ise beyaz olmak isteyen ve beyazlardan nefret eden biri haline getirmiş, direkt böyle söylemiyor ama şiirlerde yine de bu gerçeklik hissediliyor.
tek bir konu etrafında örülü şiirler olmasından dolayı umduğum etkiyi bulamadığım bir kitap oldu, elbette içinde olduğu durumu, ele aldığı metne yansıtabilir insan, ancak bu durumdan başka hiçbir şeyden söz etmeyince fazla etkileyici olamayabiliyor.
langston hughes yaşadığı travmalara, ırkçılığa rağmen yine de umudunu yitirmemeye çalışan bir insan olduğunu da bazı şiirlerinden hissettiriyor.
en iyi bulduğum dize ise;
yüreğim paramparça dizesi oldu.
seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

karayım ben:
gecenin karanlığınca kara,
afrikamın derinliklerince kara.
köleydim ben:
sildirirdi sezar, saray merdivenlerini bana.
bendim,
washington'un çizmelerini parlatan.
merak ediyorum nerede öleceğimi.
yalnız olduğum zamanlar,
bilmem neden
yalnız olmayacağını düşünürüm
hep ileride.
ben de sizin gibi özgürlük istiyorum.
öyle can sıkıcı ki
hep yoksul olmak.
ölüm umurumda değil,
fakat nefret ediyorum
yapayalnız ölmekten.
biliyorum, beni neyin çıldırttığını.
etkim yok senin üzerinde.
fakat sürdüreceğim yakana yapışmayı.
çıldırtana dek seni.
düş yitince,
hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
sanki el ele verip
almak istediler elimden
gülmemi, sevmemi, yaşamamı..
amerikalı şair ve yazar langston hughes imzalı 122 sayfalık eser; türkçe'ye ergin koparan tarafından çevrilmiştir.
özgün baskısı 1969 yılında yayınlanmış iken türkçe baskısı ise 1985 yılında yapılmıştır.
bir siyahî olan langston hughes ırkından dolayı türlü aşağılamalara ve şiddete maruz kalmış, beyaz ırkın üstünlüğü her yerde ve her zaman karşısına çıkmış, otobüse bindiğinde hep en arkaya oturmak zorunda kalırmış, ten rengiyle dalga geçilir ve değersiz hissettirilirmiş.
şiir türünde yer alan kitapta bu gibi durumlar şiir formunda karşımıza çıkıyor, şairin maruz kaldığı ırkçılık onu ise beyaz olmak isteyen ve beyazlardan nefret eden biri haline getirmiş, direkt böyle söylemiyor ama şiirlerde yine de bu gerçeklik hissediliyor.
tek bir konu etrafında örülü şiirler olmasından dolayı umduğum etkiyi bulamadığım bir kitap oldu, elbette içinde olduğu durumu, ele aldığı metne yansıtabilir insan, ancak bu durumdan başka hiçbir şeyden söz etmeyince fazla etkileyici olamayabiliyor.
langston hughes yaşadığı travmalara, ırkçılığa rağmen yine de umudunu yitirmemeye çalışan bir insan olduğunu da bazı şiirlerinden hissettiriyor.
en iyi bulduğum dize ise;
yüreğim paramparça dizesi oldu.
seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

karayım ben:
gecenin karanlığınca kara,
afrikamın derinliklerince kara.
köleydim ben:
sildirirdi sezar, saray merdivenlerini bana.
bendim,
washington'un çizmelerini parlatan.
merak ediyorum nerede öleceğimi.
yalnız olduğum zamanlar,
bilmem neden
yalnız olmayacağını düşünürüm
hep ileride.
ben de sizin gibi özgürlük istiyorum.
öyle can sıkıcı ki
hep yoksul olmak.
ölüm umurumda değil,
fakat nefret ediyorum
yapayalnız ölmekten.
biliyorum, beni neyin çıldırttığını.
etkim yok senin üzerinde.
fakat sürdüreceğim yakana yapışmayı.
çıldırtana dek seni.
düş yitince,
hiçbir şey eskisi gibi olmaz.
sanki el ele verip
almak istediler elimden
gülmemi, sevmemi, yaşamamı..
devamını gör...
2.
mesela bu tanım madalya almamış ama editörün komple oyuncu kadrosunu yazarak kelime sayısını anca tamamlamış olduğu zikimsonik entirisi madalya almış..
devamını gör...