#ödüllü filmler
türkçe adı: alice kentlerde
alice in the cities adıyla da bilinen 1974 almanya yapımı yol filmi, wim wenders'in "yol filmleri üçlemesi"nin ilkidir. bir yazı hazırlaması için amerika'ya gönderilen gazeteci philip winter'ın orada lisa ve kızı alice'le tanışmasını ve kısa süreliğine kıza bakmak durumunda kalmasını konu alır. 2 gün içerisinde gelmesini bekledikleri lisa gelmeyince alice'in babaannesini bulmak için yola çıkarlar.
imdb: 7.9
alice in the cities adıyla da bilinen 1974 almanya yapımı yol filmi, wim wenders'in "yol filmleri üçlemesi"nin ilkidir. bir yazı hazırlaması için amerika'ya gönderilen gazeteci philip winter'ın orada lisa ve kızı alice'le tanışmasını ve kısa süreliğine kıza bakmak durumunda kalmasını konu alır. 2 gün içerisinde gelmesini bekledikleri lisa gelmeyince alice'in babaannesini bulmak için yola çıkarlar.
imdb: 7.9
*alman film eleştirmenleri birliği ödülleri (1976) - en iyi film
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "pinkshinyultratambourine" tarafından 27.06.2023 02:02 tarihinde açılmıştır.
1.
yönetmen koltuğunda wim wenders bulunan, yella rottlander'in oyunculuğuna bayıldığım, son zamanlarda izlediğim en güzel işlerden birisi... hatta öyle ki, ne zaman kendimi kötü hissetsem night on earth ve mystery train izleyen birisi olarak üçüncü bir film bulduğum için mutlu hissediyorum kendimi... içimi ısıtmakla kalmadı, hiç uyumadan sabaha karşı gün doğumunu izlemeye gitmiş kadar mutlu etti beni bu film...
konusuyla başlayacağım. karakterimiz philip amerika'ya giden bir alman gazeteci. new york sokaklarını arşın arşın geziyor, fotoğraflar çekiyor, bir şeyler karalıyor ama olmuyor... hiç sevmiyor bu şehri, insanlarını, televizyon programlarını, siyasetini çok abartı ve uzak buluyor... bir anda kararını veriyor, ülkesine dönmek istiyor. havalimanına gidince orada lisa isminde bir kadın ile tanışıyor philip... bu lisa ablamızın da minnoş bir kızı var... filme ismini veren alice.
lisa sevgili philip'e kızını emanet eden bir mektup bırakıyor ve ortadan kayboluyor. amsterdam'da buluşacaklarını bildiren mektuba güvenerek philip ve alice amsterdam'ı geziyorlar ama bir türlü annesi gelmiyor... onlar da alice'in büyükannesini aramaya koyuluyorlar ve film de böylece bizi bambaşka diyarlara götürüyor.
amerika, hollanda ve almanya sokaklarını arşın arşın gezdiğimiz bu güzel filmde o kadar fazla hoşuma giden şey var ki hangi birini anlatsam bilemiyorum.
dönemin siyasi olayları, yetmişlerdeki televizyon programının çocuklar üzerindeki etkisinden tutun bir anda insanı içerisine çek yol filmine dönüşmesi mi desem, dönemin müzikleriyle bizi içerisine alıp almanya'ya göç etmiş türklerin yaşadığı kültür şokuna karşı şok yaşayan almanların bakış açısı mı desem... dopdolu bir film.
konusuyla başlayacağım. karakterimiz philip amerika'ya giden bir alman gazeteci. new york sokaklarını arşın arşın geziyor, fotoğraflar çekiyor, bir şeyler karalıyor ama olmuyor... hiç sevmiyor bu şehri, insanlarını, televizyon programlarını, siyasetini çok abartı ve uzak buluyor... bir anda kararını veriyor, ülkesine dönmek istiyor. havalimanına gidince orada lisa isminde bir kadın ile tanışıyor philip... bu lisa ablamızın da minnoş bir kızı var... filme ismini veren alice.
lisa sevgili philip'e kızını emanet eden bir mektup bırakıyor ve ortadan kayboluyor. amsterdam'da buluşacaklarını bildiren mektuba güvenerek philip ve alice amsterdam'ı geziyorlar ama bir türlü annesi gelmiyor... onlar da alice'in büyükannesini aramaya koyuluyorlar ve film de böylece bizi bambaşka diyarlara götürüyor.
amerika, hollanda ve almanya sokaklarını arşın arşın gezdiğimiz bu güzel filmde o kadar fazla hoşuma giden şey var ki hangi birini anlatsam bilemiyorum.
dönemin siyasi olayları, yetmişlerdeki televizyon programının çocuklar üzerindeki etkisinden tutun bir anda insanı içerisine çek yol filmine dönüşmesi mi desem, dönemin müzikleriyle bizi içerisine alıp almanya'ya göç etmiş türklerin yaşadığı kültür şokuna karşı şok yaşayan almanların bakış açısı mı desem... dopdolu bir film.
devamını gör...