1.
drakula istanbul'da, şeytan, büyü gibi öncü örnekleri olan bir sinemadır. şimdiki türk korku filmleri zaten sarmıyor.
devamını gör...
2.
böle bir sinema yok. yani korku sinemasına hiç bir şey katmış değil türk sineması. türk sinemasıda var mı yokmu oda tartışılır tabi de berbat bir film arşivimiz var.
devamını gör...
3.
her ülkenin korku sinemasında olduğu gibi inanç ve kültürlerden beslenen sinema. tabii kalitelisi, kalitesizi var. örneğin dabbe: cin çarpması harika bir örnekken bu ve bunun gibi birkaç örnek hariç geri kalanı jumpscare ve gürültü pornosundan ibaret. ben biraz da orta asya kültüründen beslenen korku filmleri istiyorum aslında. çok korkutucu, harika işler çıkarılabilecek malzeme var.
devamını gör...
4.
korkunç kötü filmleriyle bir dünya markasıdır.
devamını gör...
5.
yahşi batı'da aziz vefa, lemi galip'e diyor ya hani: "hümor yok hümor"
yok abicim cidden. feci bir geçiş dönemi yaşamışız hollywood'un vampirleri kurt adamlarından esinlenip. olmuş mu? olmamış.


fırtınalı bir gecede sığındığı köşkte, miras meselesi yüzünden dayısı tarafından delirtilen genç bir kızla tanışan bir doktorun öyküsü mü olur allasen? *. yok artık annemin dedikodu tayfası da gelsin filme.
sanırım cihan ünal'ın oynadığı türk exorcist, bunların en komiğiydi. dua ediyorlardı bunlar şeytan çıkarmak için. bunun linda blair ile olanı bir ekoldür, korkutucudur, background story'si sağlamdır. bizimkiler yapınca "yallah cinler yallah, kış kış cinler kış kış" gibi duruyor.
dönemin sinemasında kullanılan bir güzellik olan erotizm varmış eskiden. bu filmlerin tek iyi tarafı o ve içerdiği kara mizah. hemen drakula istanbul'da filminden güzel bir sütyen paylaşarak gönüllere su serpmek de isterim. drakula bayağı sinirlenmiş gibime geldi. umarım kötü şeyler olmamıştır.
yok abicim cidden. feci bir geçiş dönemi yaşamışız hollywood'un vampirleri kurt adamlarından esinlenip. olmuş mu? olmamış.


fırtınalı bir gecede sığındığı köşkte, miras meselesi yüzünden dayısı tarafından delirtilen genç bir kızla tanışan bir doktorun öyküsü mü olur allasen? *. yok artık annemin dedikodu tayfası da gelsin filme.
sanırım cihan ünal'ın oynadığı türk exorcist, bunların en komiğiydi. dua ediyorlardı bunlar şeytan çıkarmak için. bunun linda blair ile olanı bir ekoldür, korkutucudur, background story'si sağlamdır. bizimkiler yapınca "yallah cinler yallah, kış kış cinler kış kış" gibi duruyor.
dönemin sinemasında kullanılan bir güzellik olan erotizm varmış eskiden. bu filmlerin tek iyi tarafı o ve içerdiği kara mizah. hemen drakula istanbul'da filminden güzel bir sütyen paylaşarak gönüllere su serpmek de isterim. drakula bayağı sinirlenmiş gibime geldi. umarım kötü şeyler olmamıştır.

devamını gör...
6.
gayet başarılıdır.
devamını gör...
7.
favorim: (bkz: baskın: karabasan)
devamını gör...
8.
hiç başarılı değildir
türklerin korkuya ihtiyacı yoktur
çünkü bizzat türkiye'nin içinde yaşadıkları için korkunun kendisi olmuşlardır
her an yanı başında bi bomba patlayabilir
eski kocası vurabilir
depremde ölebilir
twit atıp hapse girebilir
kısacası korkuyla yaşar korkuyla büyür türk
türklerin korkuya ihtiyacı yoktur
çünkü bizzat türkiye'nin içinde yaşadıkları için korkunun kendisi olmuşlardır
her an yanı başında bi bomba patlayabilir
eski kocası vurabilir
depremde ölebilir
twit atıp hapse girebilir
kısacası korkuyla yaşar korkuyla büyür türk
devamını gör...
9.
dabbe, siccin gibi filmlerle ayakta duran sektördür. bizim lisede gerizekalı bir kız vardı hep bu filmleri izliyordu hatta flaşına yükleyip akıllı tahtada öğle aralarında açıyordu.
devamını gör...
10.
gayet başarısızdır.
dünya sinemasında muhteşem korku filmleri yapılıyor. bir korku filmi hayranı olarak beni çok mutlu eden bir sürü film izledim. ama bunlardan hiçbiri türk yapımı değildi.
çünkü çok ciddi birkaç hata yapılıyor türk korku filmlerinde. birincisi korku filmleri türkiye'de maalesef ki insanları böö diye korkutmaya çalışıyor. yani ani seslerle, birden ortaya çıkan tuhaf görüntülerle. ama biz buna korkmaktan ziyade irkilmek diyebiliriz.
ikincisi türk korku filmlerinde sektörün başlarında vampirler, kurt adamlar, şeytanlar gibi konular işlenmeye çalışıldı ama bizim kültürel kodlarımızda böyle korkular yok. hiçbir anne çocuğuna "yemeğini ye yoksa dracula gelir seni yer" diye korkutmamıştır. ya da "gece ıslık çalma kurt adam götünü ısırır" diye bir geleneğimiz yoktur.
sonra sonra cinler girdi işin içine ve dini başka ögeler ama bunlar da o kadar kötü işlendi ki. kötü karakterler çirkinlikleri ile korkutmaya çalıştı insanları. "aman kapat o ne çirkin şey öyle" korkuları yaşadık.
farklı bir korku türüne ihtiyacımız var. aslında fantastik edebiyat içinde bunu güzel harmanlayan iki isim okudum ben. yani onların yazdıkları üzerinden güzel korku filmleri çıkabilir. mehmet berk yaltırık ve bülent ayyıldız bence korku edebiyatına dahi olmasalar da yakaladıkları fikirlerle yol açabilirler.
türk korku filmlerini sevmiyorum ama seveceğim günü dört gözle bekliyorum.
dünya sinemasında muhteşem korku filmleri yapılıyor. bir korku filmi hayranı olarak beni çok mutlu eden bir sürü film izledim. ama bunlardan hiçbiri türk yapımı değildi.
çünkü çok ciddi birkaç hata yapılıyor türk korku filmlerinde. birincisi korku filmleri türkiye'de maalesef ki insanları böö diye korkutmaya çalışıyor. yani ani seslerle, birden ortaya çıkan tuhaf görüntülerle. ama biz buna korkmaktan ziyade irkilmek diyebiliriz.
ikincisi türk korku filmlerinde sektörün başlarında vampirler, kurt adamlar, şeytanlar gibi konular işlenmeye çalışıldı ama bizim kültürel kodlarımızda böyle korkular yok. hiçbir anne çocuğuna "yemeğini ye yoksa dracula gelir seni yer" diye korkutmamıştır. ya da "gece ıslık çalma kurt adam götünü ısırır" diye bir geleneğimiz yoktur.
sonra sonra cinler girdi işin içine ve dini başka ögeler ama bunlar da o kadar kötü işlendi ki. kötü karakterler çirkinlikleri ile korkutmaya çalıştı insanları. "aman kapat o ne çirkin şey öyle" korkuları yaşadık.
farklı bir korku türüne ihtiyacımız var. aslında fantastik edebiyat içinde bunu güzel harmanlayan iki isim okudum ben. yani onların yazdıkları üzerinden güzel korku filmleri çıkabilir. mehmet berk yaltırık ve bülent ayyıldız bence korku edebiyatına dahi olmasalar da yakaladıkları fikirlerle yol açabilirler.
türk korku filmlerini sevmiyorum ama seveceğim günü dört gözle bekliyorum.
devamını gör...
11.
bazıları literatüre turksploitation olarak geçmiştir, diğer tüm çalıntı filmlerle beraber.
mesela exorcist'in çin malısı**:
mesela exorcist'in çin malısı**:

devamını gör...
12.
maalesef amerikalılar kadar iyi yapamıyoruz korku filmlerini ve daha çok komediye dönüyor, efektler iyi değil. bu konuda en az 100 yıl ekmek yememiz lazım.
devamını gör...
13.
iyi bir hikayeden çok tamamiyle görüntüyle insanı korkutmaya çalışan, korkuyu jumpscare sahneler ve karakterleri oldukça kötü makyaj ile ürkütücü gözüktürme üzerine kuran bir sinema var karşımızda...
isteseler on numara film yapabilirler bu arada... harika bir hikaye, bu hikayeyi daha iyi yere taşıyan bir senaryo, güzel bir sinematografi ve hoş oyunculuk... isterler mi? hayır, istemezler çünkü herkes kolay olan neyse onu tercih ediyor, iyi film yapmak gibi bir dertleri yok, tamamen gişe odaklılar.
isteseler on numara film yapabilirler bu arada... harika bir hikaye, bu hikayeyi daha iyi yere taşıyan bir senaryo, güzel bir sinematografi ve hoş oyunculuk... isterler mi? hayır, istemezler çünkü herkes kolay olan neyse onu tercih ediyor, iyi film yapmak gibi bir dertleri yok, tamamen gişe odaklılar.
devamını gör...
14.
biz böyle bir filmin oyuncuları olarak durumu yıllardır doğrudan yaşıyoruz zaten. kim ayrıca para veripte film olarak izlemek ister. (sanırım o yüzden yapılanlar biraz komedi gibi geliyor.)
devamını gör...
15.
o uzun uzun bakışma sahneleri ve upuzuuuuuun diyaloglar arasındaki yapaydan yapay duraksamalar o sessizlik daha fazla anlatamayacağım korkuyorum ışıkları açın.
devamını gör...
16.
öğretici sinema..
cin 1, cin 2, cin 3, cinali 4... şeklinde devam eden tövbe bismillah kıvamında, bol çarpılma vaadi veren filmlerdir.. muska, hoca, büyü üçgeni içinde geçen bu hikayelerinin her biri birbirine benzer olmasına karşın seriler olarak devam edebilmesi oldukça şaşırtıcı. bu sinema seyircisine ölene kadar seninle ve üç harflilerle yola devam edeceğiz diyor. cini olmayan insanlar bile bu filmler sayesinde evde kendi cinleri yaratıp beslemeye başlamışlardır. filmleri es vermeden takip edenler artık cinlerle nasıl iletişim kuracaklarını bilirler diye düşüyorum.
allahım bu yazdıklarımdan sen koru yarabbi.. en fazla 5 dakika merakımdan izleyip kapatmışımdır. 5 dk da çok bir şey öğrenemedim. çok savunmasızım, anlamam ben onlardan...
cin 1, cin 2, cin 3, cinali 4... şeklinde devam eden tövbe bismillah kıvamında, bol çarpılma vaadi veren filmlerdir.. muska, hoca, büyü üçgeni içinde geçen bu hikayelerinin her biri birbirine benzer olmasına karşın seriler olarak devam edebilmesi oldukça şaşırtıcı. bu sinema seyircisine ölene kadar seninle ve üç harflilerle yola devam edeceğiz diyor. cini olmayan insanlar bile bu filmler sayesinde evde kendi cinleri yaratıp beslemeye başlamışlardır. filmleri es vermeden takip edenler artık cinlerle nasıl iletişim kuracaklarını bilirler diye düşüyorum.
allahım bu yazdıklarımdan sen koru yarabbi.. en fazla 5 dakika merakımdan izleyip kapatmışımdır. 5 dk da çok bir şey öğrenemedim. çok savunmasızım, anlamam ben onlardan...
devamını gör...
17.
cinlerden ve jumpscare saçmalıklarından öte gidememiştir. neden bizim zombimiz yok?
devamını gör...
18.
korku sineması? türkiye'de?
bu sektörü bizde uyandıran ilk isim hasan karacadağ idi. uzakdoğu'da aldığı eğitimi , halk hikayelerinden beslenen senaryolarıyla türkiye'ye bir farklılık getirdi hem de sanatsal duruşu güçlü bir farklılıktı bu . kendisinden sonra her önüne gelen alt kademe korku efektlerine sahip, abuk subuk "musallat" filmleri çekmeye ve bunları seri haline getirmeye başladı ( misal alper mestçi - siccin serisi. dünyanın en saçma musallat filmini çekiyor olabilir. izlerken sıkılıyorsunuz. özgünlük 0. kendisi hep bana hasan karacadağ'ın taklitcisi gibi gelmiştir. )
şu sıralar hasan karacadağ nerede bilmiyorum ama umarım geri döner. sonu ters köseli dabbe filmlerine hasret kaldık.
bu sektörü bizde uyandıran ilk isim hasan karacadağ idi. uzakdoğu'da aldığı eğitimi , halk hikayelerinden beslenen senaryolarıyla türkiye'ye bir farklılık getirdi hem de sanatsal duruşu güçlü bir farklılıktı bu . kendisinden sonra her önüne gelen alt kademe korku efektlerine sahip, abuk subuk "musallat" filmleri çekmeye ve bunları seri haline getirmeye başladı ( misal alper mestçi - siccin serisi. dünyanın en saçma musallat filmini çekiyor olabilir. izlerken sıkılıyorsunuz. özgünlük 0. kendisi hep bana hasan karacadağ'ın taklitcisi gibi gelmiştir. )
şu sıralar hasan karacadağ nerede bilmiyorum ama umarım geri döner. sonu ters köseli dabbe filmlerine hasret kaldık.
devamını gör...
19.
din teması üzerine kuruludur. cin, şeytan gibi mitolojik karakterleri çıkarırsan ortada hiçbir şey kalmaz. gerçi dünya genelinde durum farksız. şeytanın oğlunun doğması, büyü gibi şeyler olmadan korku filmi yapılamıyor herhalde, en fazla gerilim filmi oluyor.
devamını gör...
20.
alt metni 3 kulhuvallah, 1 elham olan senaryolara sahip sinemadır.
metalik, hışırtılı, genizden ses efektleri bolcadır. bu gremlinimsi seslerle seyirciyi korkutacaklarını düşünürler. korku unsuru göründüğünde kamera son hız sallanır. bi halt görünmez. saniselik ardı ardına verilen görüntüler ve gremlinimsi seslerle, kamera son hız sallanarak korkunç sahneler kotarılmaya çalışılır.
mutlaka terk edilmiş bir köy vardır. orada bir köy vardır uzakta. gitmesek de, görmesek de içinde cinler cirit atar.
ayrıca kanlı, saçlı, kıllı, tüylü, et parçalı, tavuk bacaklı, dana gözlü, sakatat parçalı, bakır kaplı, aynalı, katmer katmer olmuş erimiş mumlu, büyülü, tahta beşikli, köy mezarlıklı, ormanlı, muskalı, umacı gibi giyinmiş ve sağa sola sallanan bi oda dolusu yaşlı kadınlı olmazsa olmaz.
kesinlikle ünlü olmayan, adı sanı duyulmamış ve işin kötüsü sıfır yetenekli oyuncularla çekilir. bir köy imamı ve bir muskacı mutlaka olmalıdır.
ani ses efektleri ile seyirciyi koltuktan zıplatmayı hedefler.
ne oyunculuk, ne efekt, ne senaryo, ne de çekim teknikleri kalitelidir.
kötüdür yani.
hamiş: korku filmi olmamasına rağmen kaliteli oyuncuları ve sağlam senaryosu ile ayrı bir yerde duran ama en kral korku filmleri ayarında olup, izlerken tüyler ürperten küçük kıyamet isimli türk filmi ise şahanedir. o film ayarında başka bir tane bile doğru düzgün türk korku filmi yoktur.
metalik, hışırtılı, genizden ses efektleri bolcadır. bu gremlinimsi seslerle seyirciyi korkutacaklarını düşünürler. korku unsuru göründüğünde kamera son hız sallanır. bi halt görünmez. saniselik ardı ardına verilen görüntüler ve gremlinimsi seslerle, kamera son hız sallanarak korkunç sahneler kotarılmaya çalışılır.
mutlaka terk edilmiş bir köy vardır. orada bir köy vardır uzakta. gitmesek de, görmesek de içinde cinler cirit atar.
ayrıca kanlı, saçlı, kıllı, tüylü, et parçalı, tavuk bacaklı, dana gözlü, sakatat parçalı, bakır kaplı, aynalı, katmer katmer olmuş erimiş mumlu, büyülü, tahta beşikli, köy mezarlıklı, ormanlı, muskalı, umacı gibi giyinmiş ve sağa sola sallanan bi oda dolusu yaşlı kadınlı olmazsa olmaz.
kesinlikle ünlü olmayan, adı sanı duyulmamış ve işin kötüsü sıfır yetenekli oyuncularla çekilir. bir köy imamı ve bir muskacı mutlaka olmalıdır.
ani ses efektleri ile seyirciyi koltuktan zıplatmayı hedefler.
ne oyunculuk, ne efekt, ne senaryo, ne de çekim teknikleri kalitelidir.
kötüdür yani.
hamiş: korku filmi olmamasına rağmen kaliteli oyuncuları ve sağlam senaryosu ile ayrı bir yerde duran ama en kral korku filmleri ayarında olup, izlerken tüyler ürperten küçük kıyamet isimli türk filmi ise şahanedir. o film ayarında başka bir tane bile doğru düzgün türk korku filmi yoktur.
devamını gör...