anne frank'ın hatıra defteri

hollan 1945 - neutral milk hotel
bu şarkı da grup üyelerinin anne frank'i duyduktan sonra etkilenip hazırladıkları bir parça. sözleri trajik, ritim neşeli. dinlenmeye değer. kitabı da okunmaya değer..

insan olmak çok zor. çoğu zaman elimizden gelmiyor. yapamıyoruz. beceremiyoruz. bize benzemeyen herkesi ya kendimizden uzaklaştırma telaşındayız ya da yok etme hevesinde. kullandığımız dil bile zehirli. eğer eşcinsel birine anlayış gösterecekse “ onu da böyle kabul ediyoruz”. sanki bizim kabulümüz bir lütufmuş gibi. başka ırktan birini seversek “ onu bile seviyoruz”, cümledeki bile sevgimizi baltalamazmış gibi. hayvanlara “ yaşama hakkı” tanıyoruz, sanki bu yaşama hükmüne verme gücü bize aitmiş gibi. bir grup ağacı kestikten sonra başka yere yenilerini dikiyoruz. sanki öldürdüğümüz ağaçların hayatı başla ağaçlarla devam edermiş gibi. kibirimizden ödün vermemekte kararlıyız. ve bu kararlılık bizi insanlıktan fersah fersah uzak bir yere götürmekte.

düşmanımızın düşmanı dostumuz. o dost ne kadar acımasız olursa olsun. bir halkın yok edilmesi, işkenceden geçirilmesi “ onların hak ettiği” bir şey bize göre. tanımadığımız insanların ölümlerini alkışlamak ne acı!

anne frank benim kardeşimdi. o bir evin derinliklerinden nazilerin zulmünden saklanırken tuttuğu günlüklerden insan olmanın ve bunu kaybetmenin abecesini anlattı geride kalanlara. çünkü anne geride kalanlardan biri değildi.

toplama kamplarını akıl edebilmiş bir canlı türünün mensubu olmaktan duyduğum utanç anne’nin günlüklerini okuyunca perçinlendi. utanıyorum insan olmaktan okudukça.

okuyun, utanın ve insan olun biraz...

okullarda okutulması gereken bir kitap.günlük gerçekten anna'ya mı ait emin değiliz. ancak savaşı ve savaşla sıradanlaşan kötülüğü bir çocuktan okumak aklı başa getiriyor.

yahudilere karşı açılan bir savaştan ötürü ailesi ile ancak zor şartlar altında yaşanabilen bir yerde saklanan 13 yaşındaki bir kızın, o dönemde bulunduğu durumu ve hislerini bize müthiş bir yazarlık yeteneğiyle bu kitaba yani günlüğüne aktarması.

yanlış hatırlamıyorsam hollandalı bir aileydi. kitabı kadar filmi de oldukça hoştur. ikinci dünya savaşı ile ilgili okunması gereken bir kitap ve izlenmesi gereken bir filmdir.

okumadığım ama üniversite hocamızın anlatması ile bayağı hakim olduğum kitaplaştırılmış bir günlüktür.

ikinci dünya savaşı zamanında, nazi almanya'sında göklerde rus savaş uçakları gezinirken; bir genç kızın korkularını, savaşın korkunçluğunu ve insanların savaş sırasında yaşadıklarını yansıtması nedeniyle ifade etmesi ile oldukça verimli bir kaynaktır. özellikle korku hegomanyasının sürdüğü o yıllarda çoğu kitabın yok olduğu ve insanların yazmaktan çekindiği düşünüldüğünde..

anne, ailesi ile birlikte 2.dünya savaşının başlaması ile hollandaya göç ediyor. bir büroda kitaplığın arkasındaki gizli bir odacıkta başka yahudiler ile birlikte uzun süre saklanıyorlar. birinin ihbarı ile yakalanıp kampa gönderiliyorlar. anne, kampta salgın hastalıktan -yanlış hatırlamıyorsam tifo ya da tifüs- ölüyor. kamptan sadece babaları kurtuluyor. hollanda'ya geri döndüğünde onları saklayan kişi anne'ın günlüklerini veriyor. kitap olarak basılıyor, saklandıkları yer müzeye dönüşüyor.
günlükler savaş öncesinden başlıyor. bu savaşı anlayabilmemiz için çok önemli. yavaş yavaş oluşan yahudi düşmanlığı ve ayrımını bir çocuğun gözünden görmemize olanak veriyor.

son zamanlarda yapılan bilimsel çalışmalar ile ihbar edenin bir yahudi olduğu da ortaya çıktı. bunu nasıl yapar diye ihbar edeni suçlamak yerine onun da savaşta aynı konumda olduğunu ve ailesini koruma zorunluluğunu anlayabilmemiz gerekiyor. üstelik anne'ın babası kimin ihbar ettiğini biliyormuş. ihbar edenin ailesini düşünerek ismini hiç vermemiş. geçen günlerde de günlüğün kayıp 2 sayfası bulundu. bu sayfalarda müstehcen şakalar varmış.

tarihçi olarak iş gereği okusam mı, okumasam mı diye arada kaldığım kitaptır. günlüğün ele geçiş hikayesi bana "ulan" dedirten ilk kısım olmuştur. sonradan başka parçalar da ortaya çıkmış, meğer kız biseksüelmiş de babası o kısımlarını yayınlatmamış ama sonra nasıl olduysa bu ortaya çıkmış ve eklenmiş, şimdi işte yeni parçalar ortaya çıkmış da bunda da cinsel komiklikler varmış falan.

nazilerce terörize edilen yahudi biseksüel küçük kız, maşallah adeta bir afyonlu katolik gay taşfırın ustası. kız yok değil elbet, filme çekilmiş kaydı var. post-war propaganda bullshit gibi ve her dönemin sosyal problemlerine göre de update geliyor gibi hissettirdi.