1.
yıllardır bilet kovalayıp bir türlü bulamadığım erdal beşikçioğlu oyunudur aynı zamanda.
devamını gör...
2.
genco erkal'ın tek kisilik efsane oyunu.
devamını gör...
3.
erdal beşikçioğlu’nun sahnede devleştiğine şahit olduğumuz eser. genco erkal’ı hayal bile edemiyorum.
devamını gör...
4.
genco erkal ve yerel bir tiyatro sanatçısının yorumlarını izlemiş olduğum tek kişilik bir gösteridir. uzun yıllar erdal beşikçioğlu yorumunu da izleyebilmek için epey uğraştım. bir kere bilet bulmuştum onda da plansız gelişen durumlar nedeniyle gidememiştim, yazık oldu bilete...
şu sıralar erdal beşikçioğlu yorumu online platformda gösterime başlamıştır, duyduk duymadık demeyin. bir sonraki oyun 9 ocaktaymış. bilet ücretleri 35 tl imiş, uygun sayılır, amma kanlı canlı izlemenin yerini tutmayacağı da belli. belki değerlendirmek isteyenler olabilir diye portakallandırayım istedim. biletler biletixten...
şu sıralar erdal beşikçioğlu yorumu online platformda gösterime başlamıştır, duyduk duymadık demeyin. bir sonraki oyun 9 ocaktaymış. bilet ücretleri 35 tl imiş, uygun sayılır, amma kanlı canlı izlemenin yerini tutmayacağı da belli. belki değerlendirmek isteyenler olabilir diye portakallandırayım istedim. biletler biletixten...
devamını gör...
5.
bostancı gösteri merkezi'nde erdal beşikçioğlu'nun sahnede devleştiği, bitmesin dediğim oyun. bu arada oyunu herkes beğenmeyebilir; çoğu insan tiyatro dendiğinde ilk olarak komedi olarak hayal ettiği için; gitmeden önce yorumları ve oyunun konusunu okumanızı tavsiye ederim.
devamını gör...
6.
yıllarca bilet arayıp bulamamıştım. geçenlerde erdal beşikçioğlunun online biletini bulup bilgisayarı televizyona bağlayıp izledim. muhteşemdi. kuzenimin söylediğine göre sahnede izlemek bambaşka bir deneyimmiş ancak onlinedaki farklı kamera açıları benzer bir deneyim yaşattı bence.
devamını gör...
7.
erdal beşikçioğlu oyununa bilet yakaladığım gibi erkek arkadaşıma sormadan ikimiz için de almıştım. hem de en ön sıradan. çalıştığım şirketin bir etkinliği vardı o gün, etkinlikten erken oyuna gittik. oyundan sonra bir parka yürümeye gittik parkta dilek balonu uçurup evlenme teklifi etmişti. o yüzden unutamam hala oyunu. planlarını bozdum biraz bileti alarak. ama evlilik teklifini bedavaya getirdi.
devamını gör...
8.
ankara'da erdal beyefendi tatbikat sahnesinde sıklıkla oynardı. bilet bulmak artık öyle çok zor bir olay değildir. bu arada performansı da görülmeye değerdir.
devamını gör...
9.
biraz önce online olarak izlediğim oyun. sahnede olmanın yerini elbette tutmuyor ama oyunun neden kapalı gişe oynadığını gayet iyi anladım. o kadar güzel delirdi ki izlerken çoğu sahnede ben de mi deliyim acaba demeden edemedim. erdal beşikçioğlu psikolojik rolleri muazzam oynuyor. bittikten sonra iki şeyi çok istedim, birincisi sahnede izleyebilmeyi ikincisi erdal beşikçioğlu nun alkışları duymasını.
devamını gör...
10.
gaza gelip bilet falan almayın. berbat bi tiyatro eseridir. şimdi eleştiren çok olur ama olursa olsun canları cehenneme. yarısında kaçar gibi çıktım bütün salon oflayıp pufluyordu sıkıntıdan.
devamını gör...
11.
kitabını da okuduğum, oyununu da seyrettiğim, erdal beşikçioğlunun performansına bayıldığım, benim için ölümsüz anlardan biridir oyununa gitmek...
devamını gör...
12.
tiyatro oyununu izlemiştim ve aşırı sıkılmıştım.
devamını gör...
13.
erdal beşikçioğlunun mükemmel oyunculuğu bir yana, izlerken o tepeden düşecek diye krizden krize girdiğim oyundur
devamını gör...
14.
devlet tiyatrolarında 5 liraya seyredilirken özel organizatörlerin 300 tl fiyatla pazarladığı oyundur. lanet kapitalist kafanızı tiyatroya bari bulaştırmayın dedirtir.
devamını gör...
15.
bunu erdal beşikçioğlu'ndan izlemek isterdim. ama malesef bu gidişle sadece istiyor olmuş olarak kalacağım. bilet fiyatları çok artmış. resmen sosyalleşemiyoruz.
devamını gör...
16.
dün, odtü vişnelik çim amfi'de izleme şansına sahip olduğum, erdal beşikçioğlu'nun deli olduğuna kesinlikle kanaat getirdiğim oyun.
oyunda aksesuar olarak bir vinç, bir şemsiye, bir kova ve bir palto kullanıyor erdal beşikçioğlu. oyun boyunca vincin tepesinde akrobatik hareketler yapıyor. bu kadar eşya ile sahneyi öyle bir dolduruyor ki ağzınız açık izliyorsunuz.
serin ankara gecesinde üşüdüğümüzü unutarak izledik ustayı.
oyunda aksesuar olarak bir vinç, bir şemsiye, bir kova ve bir palto kullanıyor erdal beşikçioğlu. oyun boyunca vincin tepesinde akrobatik hareketler yapıyor. bu kadar eşya ile sahneyi öyle bir dolduruyor ki ağzınız açık izliyorsunuz.
serin ankara gecesinde üşüdüğümüzü unutarak izledik ustayı.
devamını gör...
17.
geçen hafta izlediğim genco erkalın doksan dakika boyunca sahnede devleştiği şahane eser. 85 yaşında bir beyefendinin bu işi tutkuyla yaptığını hissedebiliyorsunuz. hiç teklemeden o kadar büyük bir özveriyle canlandırıyor ki karakteri bir insanın nasıl delirdiğine, hangi aşamalardan geçtiğine şahit oluyorsunuz sahnede. çok büyük keyifle izledim. büyük oyuncu, güzel adam vesselam
devamını gör...
18.
"şubat 34, yıl 349
hayır artık dayanacak gücüm kalmadı. tanrım! neler yapıyorlar bana! kafama buzlu sular
akıtıyorlar! beni dinlemiyorlar, neler çektiğimi görmüyorlar. ne yaptım ben onlara? niçin
çektiriyorlar bana bütün bu acıları? benden, benim gibi garip bir insandan ne istiyorlar? ben ne
verebilirim ki onlara? neyim var ki, ne vereyim? onların bana çektirdiği bu acılara katlanacak
gücüm yok, başım cayır cayır yanıyor, her şey gözlerimin önünde fırıl fırıl dönüyor. kurtarın beni!
alın beni bunların elinden! bana şimşek gibi hızlı atlar koşulu bir troyka verin! otur yerine arabacım,
çın çın ötün troykamın minik çanları, şahlanıp uçun yağız atlarım, götürün beni buralardan! haydi,
daha hızlı, daha hızlı, buralara dair gözüm hiçbir şey görmemeli! işte gökte bulutlar yığılmaya
başladı, işte uzaklarda bir yıldız parlıyor, kararan ağaçlarıyla ve aydedesiyle orman hızla geçiyor
altımdan; mavi sisler dağılıp çözülüyor aşağılarda ve ben sisler içinde bir telin tınlamasını
duyuyorum... bir yanda deniz, bir yanda italya; işte yoksul rus kulübeleri belirmeye başladı
aşağılarda. şu ötelerde usul usul ağaran ev benim evim mi? ya pencerenin önünde oturan kadın...
annem mi? anacığım, kurtar bu perişan oğlunu! onun ağrılı başçağızına gözyaşlarını damlat! bak
neler çektirdiler oğulcuğuna! zavallı oğulcuğunu bağrına bas, anacığım! ona bu dünyada yer yok! her yerden kovup kovalıyorlar onu. anacığım! şu zavallı yavruna acı!.."
hayır artık dayanacak gücüm kalmadı. tanrım! neler yapıyorlar bana! kafama buzlu sular
akıtıyorlar! beni dinlemiyorlar, neler çektiğimi görmüyorlar. ne yaptım ben onlara? niçin
çektiriyorlar bana bütün bu acıları? benden, benim gibi garip bir insandan ne istiyorlar? ben ne
verebilirim ki onlara? neyim var ki, ne vereyim? onların bana çektirdiği bu acılara katlanacak
gücüm yok, başım cayır cayır yanıyor, her şey gözlerimin önünde fırıl fırıl dönüyor. kurtarın beni!
alın beni bunların elinden! bana şimşek gibi hızlı atlar koşulu bir troyka verin! otur yerine arabacım,
çın çın ötün troykamın minik çanları, şahlanıp uçun yağız atlarım, götürün beni buralardan! haydi,
daha hızlı, daha hızlı, buralara dair gözüm hiçbir şey görmemeli! işte gökte bulutlar yığılmaya
başladı, işte uzaklarda bir yıldız parlıyor, kararan ağaçlarıyla ve aydedesiyle orman hızla geçiyor
altımdan; mavi sisler dağılıp çözülüyor aşağılarda ve ben sisler içinde bir telin tınlamasını
duyuyorum... bir yanda deniz, bir yanda italya; işte yoksul rus kulübeleri belirmeye başladı
aşağılarda. şu ötelerde usul usul ağaran ev benim evim mi? ya pencerenin önünde oturan kadın...
annem mi? anacığım, kurtar bu perişan oğlunu! onun ağrılı başçağızına gözyaşlarını damlat! bak
neler çektirdiler oğulcuğuna! zavallı oğulcuğunu bağrına bas, anacığım! ona bu dünyada yer yok! her yerden kovup kovalıyorlar onu. anacığım! şu zavallı yavruna acı!.."
devamını gör...