#ödüllü filmler
drama / savaş
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

bitirdikten sonraki kırk beş dakika boyunca ne izlediğinizi anlamaya çalıştığınız sembolizm yüklü vietnam savaşı filmi. o kadar acayip, o kadar anlamsız ki savaşı bundan güzel anlatan bir film daha olamaz.
devamını gör...
değişik bir savaş filmi izlemek ister misiniz? ama çokça sembolizm az biraz da mistisizm ile bezenmiş. yönetmen francis ford coppola‘nın 1979 yılında heart of darkness kitabının büyük ölçüde uyrlanması ile ortaya çıkan mükemmel film.
filmde sizleri ilk karşılayan sahnede the doors‘un psychedelic efsane şarkısı the end'i dinleyip tavana boş boş bakan yüzbaşı willard'ı görürüz. tavandaki pervane'ye takılmıştır aslında gözü tavanda olan pervane ile helikopter pervanesi arasında olan geçiş ile sembolik bir film olacağının ilk sinyallerini vermiştir aslında film.

willard kafa izninde boş boş takılmaktadır aslında evliliği bitmiş ama kendi hataları yüzünden olduğunun farkında savaşa ve savaşmaya o kadar alışmıştır ki vietnam'da olmayı özlediğini söyler ama bunu söylerken olan ruh hali pek iyi değildir farkeder izleyen kişiler. sonrasında willard yanına gelen 2 asker ile beraber oradan ayrılır.gittiği yerde komutanlarından zorluk düzeyinin söyleyen komutanların acıklı ifadelerinden belli olduğu bir görev verilir willard’a . yüzbaşının görevi, askerlikte giderek yükselen fakat savaş ilerledikçe kendi kurallarıyla oynadığı için komutanlarını tarafından aforoz edilip kamboçya’da kendi kolonisini kurup savaşan iki tarafa da karşı çıkan albay kurtz’u bulup, öldürmektir. kamboçya'ya giderken kurtz'u almış olduğu belgelerden mektuplardan tanımaya çalışmaktadır aslında willard ne ile karşılaşacağını bilmiyordur. başlarda aklını kemiren ne oldu lan bu adama düşüncesi, kendisinin de yolda karşılaştığı olaylar neticesinde değişir. kurtz'a sonuna kadar hak vermeye başlayacaktır.

kurtz değişik bir adamdır bunu willard'ı karşıladığı mistik bir ortamdan anlarız. willard daha ilk karşılaşmalarında etkilenmiştir kurtz'un sen emir alıyorsun ben özgürüm sözlerinden, kurtz aslında ordunun en iyi albayı olduğu halde ve istediği zeman general olabliecekken kendi özgürlüğü için bunları bir kenara koyup yeşil bereliler’e katılmıştır.

filmde bir çok dikkat çeken detay var kurtz'un yaşadığı yerde ki yerlilerin onu çok sevip peygamber gibi davranması, pagan inancı ile ilgili mistik öğeler, nerede olduğunu bilmeyen ve dünyadan bi haber olan gerizekalı amerikan gençliği askerler üzerinden çok güzel tasvir edilmiştir.

hele bazı sahneler var ki kurtz'un deliliği sonuna kadar yaşayan komutanları olmayan askeri grubu. helikoptere bomba atan genç kız, kamboçya'da sörf yapan kurtz , bana göre tarihin en iyi kalabalık sahnelerinden olan kapı açma sahnesi.

güzel film aslında aksiyon sahneleri de dozajında durağan ilerleyen sembolik ve mistik bir film seviyorsanız izleyiniz efendim.
devamını gör...
1980 yılında almanya bonn şehrinde seyrettiğim film. savaşın en pis ve en iğrenç ,en karanlık yönlerini, vietnam savaşının ne rezil bir katliam olduğunu anlatan film, kıyamet adıyla türkiye film borsasına sokuldu;
amerikan kamu oyunda çok büyük etki yarattıve hala normal amerikan vatandaşları, başkan bir yere savaş açarsa bu filmden alıntılarla pisliğin önüne geçmeye çalışır, başarılı olamazlar veamerikan işgal psilikleri devam edecektir, bu da bir gerçeklik.
2000 yılında amerikanın en iyi filmlerinden birisi olarak (bkz: kongre kütüphanesi)nde saklanmaya karar verilmiştir.
film hakkında bilgi için link: apocalypse now-kıyaamet
devamını gör...
"vietnamlıları makineli tüfek ile ortadan ikiye yarıp yara bandı veriyorduk" dediği yer harbi bir ortadoğulu olarak bana çok dokundu. bu amerikanin önce dövüp sonra yaraları sarma politikası gözüme çok batıyor. film çok güzel izleyin kitabınıda okuyun.
devamını gör...
yıllarca bu kadar övülmesinden mütevellit izlemekten kaçındım. benim böyle şeylerim var. bayıldığınız game of thrones'u hadi izleyeyim artık dediğimde 7.sezondaydı. bu hisle başa çıkamıyorum fakat her seferinde de izlememekte haklı çıktığımı görüyorum.

apocalypse now da benzer bir şey düşündürdü. efendim bu dönem aldığım derslerden biri kolonyalizm diğeri de savaş sineması üzerine. iki derste de birkaç kere adı zikredilince anladım ki bu filmden kaçış yok. filmden kaçma nedenim ''entelektüelin ağzını açtığı an övmeye başladığı filmler'' listesinde olmasıydı. dün hasta olmanın verdiği ''hiçbir faydalı iş yapmadım'' temalı kendimden tiksinme sendromuyla en azından bunu izleyeyim de bazı şeyler havada kalmasın dedim. demez olaydım.

efendim film 32 milyon dolara mal edilmiş bir savaş karşıtı film. ironik olarak tüm kapitaller tarafından fonlanan coppola bey tarafından yönetilmiş. the godfather serisinden sonra apocalypse now gibi deneysel denebilecek bir vizyon filmine geçiş epey sert olmuş olmalı... neyse samimiyetini sorgulayarak filme haksızlık etmek istemiyorum yönetmenin. zira filmde iyi yapılan pek çok şey var.

kısaca özetlemek gerekirse(ki film bunun üzerine kurulu) vietnam'daki görevinden dönen yüzbaşı willard sivil hayata alışamamıştır ve aklı hala yıllarca savaştığı vietnam'dadır. savaşa dönmek istiyordur. alkol sorunları baş göstermiştir. buraya kadar bir neslin fotoğrafını çekiyor film. vietnam'da savaşıp geri dönen pek çok asker hayata alışamadı ve azılı suçlulara dönüştüler, bilirsiniz. zira savaş ortamı çok yıkıcıdır ve var olabilmek için medeni değerleri bir kenara bırakmanız, deyim yerindeyse hayvanlaşarak savaşmanız gerekir o can pazarında. dolayısıyla yüzbaşı willard yalvar yakar orduya ulaşır ve yeni bir görev ister. bir gün isteğine cevap gelir ve birkaç general tarafından gizli bir görevle ödüllendirilir. görevi vietnam'da hızla güçlenen en üst seviye subaylardan birini öldürmektir çünkü bu subay savaş ortamında delirmiş ve bir tarikat benzeri bir şey kurarak amerikan komutasından ayrılmıştır. bu görev gizli kalmalıdır. willard görevi kabul eder ve yola çıkar.

yolculuk boyunca vietnam'da yaşanan can pazarını ve insanların psikolojik açıdan ne kadar kaybolmuş bir durumda olduğunu izleriz. çoğunlukla savaşın karnavalesk yanına dokunur yönetmen. öyle sahneler vardır ki ''ya savaş aslında çok da kötü değil gibi ya'' dedirtir. sonra bu dediklerini tam tersine çevirmeyi de bilir. film boyunca bu bahsedilen subay gerçekten hain mi yoksa generaller başka amaçlar mı taşıyor bu ikilem sayesinde izleyici canlı tutulur. devamını anlatmaya gerek yok, izlersiniz belki.

kağıt üzerinde plan şahane. yani hit bir film olmayacağı belli ancak güzel bir film olacak gibi. fakat askerlerin psikolojilerini yansıtmaya çalıştıkları sahnelerdeki kopuk diyaloglar o kadar eğreti ki sanki askerler delirmemiş, bildiğin beyinlerini aldırmışlar. hareketleri, davranışları son derece anlaşılmaz bazı kısımlarda. olayın dozu kaçmış gibi. bunun dışında filmde inanılmaz bir tempo sorunu var. bu kadarını yıllardır görmemiştim hollywood seviyesinde bir filmde. hoş coppola'nın en iyi filmlerinde bile var bu sorun ama bu filmde cidden zirveye çıkmış. film bitmiyor. bit mi yor! gerçekten tükendim izlerken. ki ben dikkat süresi çok kısa bir insan da değilim. oturur 5 saat kalkmadan kitap okurum. kesilmesi gereken, hiçbir şey anlatmayan dolgu görüntülerinden ayrı bir film çıkar gerçekten. bunlar teknik problemler.

filmin esas problemi her şeyi doğru yapmaya çalışması. kulağa garip geldiğinin farkındayım. o yüzden açıklayacağım bu kısmı biraz. bana göre(pek çok kritik buna karşı çıkar) bir sanat eserini(film, dizi, kitap, tablo fark etmeksizin) anlamak için başka bir kitap, başka bir eleştiri okumak zorunda kalıyorsak o sanat eseri derdini anlatamıyordur. basitleştireyim. x bir filme 2 saat ayırdıysam o 2 saat bittiğinde film ne diyorsa onu anlamış olmalıyım. anlamadığım için libgen'den kitap arıyorsam film hakkında o film başarısız bir anlatım yapmıştır. sanat eserinin açık seçik olmasını her durumda beklemem. misal sembolist eserlerde durum farklıdır fakat hollywood sinemasında sembolizm? yok öyle bir şey. o sebepten filmin açık seçik anlatmasını beklerim bazı şeyleri.

heh, işte apocalypse now bu konuda anksiyeteye kapılmış bir film. derdini anlatmayı çok istiyor, anlatıyor da ancak anlatabildiğine dair güçlü bir kuşku duyuyor. bu kuşku yüzünden tekrar tekrar aynı şeylerin altını çiziyor. tekrar tekrar benzer sahneler izletiyor. duru bir anlatım işleri daha kolaylaştıracakken film tam bir karmaşaya ve bitmek bilmez bir döngüye dönüşüyor.

tüm bunları kenara bırakabilirseniz... ben bıraktım diyebilirim sanırım. diyebilir miyim siz karar verin... filmin anasına bacısına sövüyorum gibi geliyor kulağa farkındayım ama fena film değil. yine de çok tematik bir film. eğlenmek istediğimde kesinlikle izlemezdim. yine de izlerdim... kafamda deli sorular. tüm bunları kenara bırakabilirseniz ve 3 saat 15 dakikanız varsa izleyin efendim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"apocalypse now" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim