arınma gecesi

böyle güzel bir konu böylesine bir seriyle harcanmamalıydı dedirten film serisinin başlangıç filmi.
seride kalite eskiden yeniye doğru düşüyor, buna rağmen benim favorim 2. film. evet gore seviyorum eheh.
özellikle son film tam bir facia.**

orta kalite gerilim filmi. serinin ilk filmi tahmin edilebilir bir senaryoya sahip olsa bile kötü bir film sayılmaz ama devam filmlerinde gerilimden ziyade vahşet dolu sahnelerle izleyiciyi çekmeye çalıştıkları için kalite yerlere düşmüş durumda. (bkz: the purge)

--! spoiler !--

serinin devam filmlerinde, aslında ilk olarak bu uygulamayı insanların küçük bir bölgede deney amaçlı para karşılığında yaptığını görüyoruz. daha sonra bir gelenek halini almaya başlıyor ama ilginç olan suç oranlarının oldukça düşmesi. gerçekten uygulansa günlük hayatta suç oranları bu kadar düşer mi diye düşündürtmüyor değil. ayrıca görece zengin olan insanların bunu nasıl eğlenceye dönüştürdüğünü görünce pek şaşırmıyorsunuz hatta koca senaryoda bence en olası şey bu durumdu.

--! spoiler !--

ölümüne pohlanacak bir film serisi değildir. bu gece ilk üç filmini izlemiş bulunuyorum. evet abartı var mıdır vardır efendim. her haltta realite ararsak yanmışız biz. film 12 saatlik bir periyotu yani ülkenin tamamında her türlü suçun yasal sayılacağı, isteyenin iştirak edip isteyenin korunmayı seçeceği bir geceyi anlatmaktadır. seri filmi olsada ilk filmdeki karakterler 2. ve 3. filmde bulunmamakta. 2. filmde bulunan bir karakter 3. filmde bulunmaktadır. vakit geçireyim beni baymasın yemişim sanat filmini diyorsanız hoş bir seçenek.

not1: şiddet görüntüleri nedeniyle aileniz, özellikle 13 yaş altı çocuklarla izlemenizi tavsiye etmiyorum.

not2: ne boş adamsın ya kaliteli şeyler izleseneciler lütfen kafalamayın beni.

finali ile akıllara sagopa kajmer'in bir pesimistin gözyaşları albümünde kullandığı, schindler’s list isimli kült filmdeki diyaloglardan alınan neden bu kadar çok içiyorsun isimli skitte geçen bir cümleyi getiren film;

temelde psikolojik bir deneydir ve ne yazik ki herseyi baslatan bir siyasetci ve bir psikolog(psikolog may updale)'dur.6 filmlik bir seriydi yanilmiyorsam ve sonlara doğru hersey süresiz olarak serbest hale geliyordu.tam manasıyla saf anarşi toplumu.kropotkin mezarda dört dönüyordur "l.n bn bunu mu demek istedim size?" diye...

24 saat içinde öldürmek dahil her suçun legal olduğu filmdir.

frank grillo'nun oynadığı seri gayet iyiydi.
filmde konu fakir ve siyahi kesimi ortadan kaldırmak için düzenlenmiş bir düzenektir esasen.
beyazlar zorda kalmadıkça suç işlemezken filmdeki öfke dolu olanlar siyahi idi.

ilk izlediğimde konusunu oldukça beğenmiştim. ütopik distopik bir ton film izledim ama öldürmenin senede birgün birkaç saatliğine serbest olduğu bir konuya denk gelmemiştim. o yüzden bence özgün bir film oldu. insan ilk izlediğinde bunu mantıklı bile buluyor. sene boyunca korkarak yaşayacağına insanlar suç sayılmayacağından o günü bekleyeceği için sadece 12 saat endişeyle yaşamak daha makul bile geldi hatta bulunduğumuz coğrafyayı düşününce. yalnız işin içine her zaman ki gibi zenginler girdi ve onlar keyif için, meraktan bu işe katılıyor ve bu bir insan avına dönüşüyor intikamdan ziyade. böyle olunca da olanın gene garibana olacağını düşünüyorsunuz. sonra hayatta kalmak için kazandığınız üç kuruşu korunma ekipmanlarına ayıracağınızı, bu sektörden durduk yere dünya kadar vurgun yapacak firmaları.

hatta komplo teoricileri gibi dünya nüfusunu azaltmak için yaşlı, fakir vs kalabalıktan kurtulmak adına yapılabilir mi yarın birgün, bu filmlerle nabız mı yokluyorlar diye de düşünüyor insan. tüm bunların yanında konusu bence iyi, gerilimi fena değil. daha iyi bir hikaye düşünülebilir miydi serideki olay örgüsünde bence evet. yine de izlenir iyi film. oyunculuk olarak oscarlık performanslar beklemeyin.

bütün günahlarını keçiye yükleyip (günah keçisi) sonra keçiyi öldürünce günahlarından arınma mantığına uygundur.

şiddet şiddeti getirir. bir insan bir diğerini öldürmeyi 1 yıl boyunca kafasında planlayıp hazırlık yaparsa o insanın ruh sağlığı bozulur.

filmde devletin de kurduğu idam mangaları ile halk üzerinde sistemli bir yok etme operasyonu yaptığı yerde fakirlerin öldürülmesi geriye kalan 364 günde de normal bir olay haline gelecektir.

film bence kötü bir film değil. devam filmleri belki olayın suyunu çıkarmış olabilir ama frank grillo'nun rolüne çok iyi oturması ile devam filmi de güzeldir.

ilk filmi çok fazla sevmesem de devam filminde hikaye daha yerli yerindedir.

#2994060

en sevdiğim film serilerinden biridir...
iki farklı şekilde yaklaşım göstermek zorunda olduğunuz bir gece önünüzde.. yani öldürmek istediğiniz insanları düşünürken bir yandan da sizi öldürmek isteyen insanlardan da kaçmanız yada en azından kendinizi savunmanız gerekiyor.. ilk filmin giriş bölümünde gördüğünüz komşuların bahçelerine kurdukları bıçak bileme makineleri bizim ülkede olsaydı komşuluk dayanışması adı altında herkese yardım edilir miydi o da tam bir muamma olarak kalırdı.. yani komşunun yüzüne gülerken içinden kıs kıs gece göstericem ben sana çığlıklarınızı susturmak zorunda kalabilirdiniz..

hiç bir şeye karışmadan evde oturayım deseniz çok güçlü bir koruma yapmadıktan sonra hapı yuttuğunuzun resmidir. ülke koşullarını düşünmeden yorum yapması zor.. belki de o gecenin pisi pisine ölen insan grubu, pencereden yada balkondan etrafı izleyen meraklarına yenilmiş grup bile olabilir..

bu maske ve kostüm olaylarının ülkeye renk getireceği düşüncesindeyim.. günlük kıyafetlerle olmasın yaa *
tek dileğim sözlüğe sıçramaması *