arkadaş ortamının dışlanan kişisi olmak

buyrun benim. dışlandım da noldu. onlardan daha olgun düşündüğüm ve geleceğe kafa yorabildiğim, boş muhabbetler yapmadığım için şimdi ortayaş sendromunda değilim. onlara noldu? hepsi yaşımız geçiyor diye erkenden evlendi, erkenden çoluk çocuğa karıştılar aynı anlamsız korkularla. ısmarlama evliliklerini zoraki şekilde sürdürüyorlar. dahası kafaları karışık. bense tam tersiyim. mutluyum.

çocukken dışlanırdım, çünkü girdiğim bütün oyunları bozar, kavga çıkartırdım.
büyüyünce de değişmedi pek bir şey.*

buna müsaade etmem. ötelenen her insan benim en değer verip, yakınimdir. evet patavatsız olabilir, evet üfürükçü olabilir, evet ortama uyum sağlayamabilir. çok büyük kusurları yoksa, yüz yüze bakıyorsun, onu kucaklayacak ve onun evrilmesi için mücadele edeceksin, emek vereceksin.

insanları ötelemek en kolay iş.

benim mesela, "abi aman çağırma" denilen 5 arkadaşım vardır. ben herkesle anlaşırım, herkesin dilinden konuşurum ve değer veririm, çünkü bu içimden gelir. her insan bir değer, adeta hazine, insanların ötelediği insanlardan o kadar çok şey öğrendim ki, belki de bugün herkesin sevdiği istediği bir insan oldum. keramet bende değil.

çok üzülürüm. gıyabında konuşulan şeyler beni üzer, "gerçi berat'ın kankisi" derler. evet, kanki manki bilmem de, değer verdiğim bir insan.

insanları üzmeyin.

yıllarca dislandigimi düşündüm. ama yillar sonra farkettim ki tum kabahat benim. ben kendimi geri cektigim icin insanlar uzak duruyormus.

aslında benim adıma pek dışlanma denmez. hatta arkadaş ortamının en sevileni ve en popüleri benim. en çok bana soru sorarlar, en çok beni severler. belirli konular var. o konular aktivitemize dahil olduğunda dışlanıyorum. hak veriyorum kendilerine. belirli konularda şey ya market alışverişi ve yemek.

iki gün önce dışarıda iftar yapacağız. arkadaşımın eşi "clark'a fix menü diyelim, siparişini önden verelim, sakın menüden seçmesin" demiş arkamdan. valla haklı. ömür törpüsüyüm o konuda. iki saat konuşurum ne var bunun içinde, sağlıklı mı, hijyenik mi diye. lanet bir yapım var.

yazın pikniğe gittiğimizde de "clark markete girmesin arabada tutun onu" demişler. insan üzülüyor yav. alt tarafı market kasabına "bunlar gezen dana mı" dedim. neymiş efendim 2 saat ürünün içindekileri okuyormuşum, elimde telefon araştırıyormuşum.

neyse şu iki konu haricinde severim hepsini. ayrıca dana antrikot alıyorsam da soracağım bunlar gezen dana mı diye. kimse kusura bakmasın. dışlanıyorsak da çizgimizi bozmadan dışlanalım.