#ödüllü filmler
drama / gerilim / bilim kurgu / gizem
6.8 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

yaklaşık 2 saati çöpe çeviren film.
bilim kurgu hastasıyız, hadi izleyelim dedik...
daha en başında sürekli bir çocuk gösteriyor. sonra başroldeki abla uzaylılarla konuşuyor falan. meğer çocuk gelecekte doğuracağı cocukmus. tamamen gördüğü hayallerin sebebinin açıklandığı film. uzaylılar tam anlamıyla niye geldi, neler getirdi, ne oldu falan hepsi soru işareti.

tamamen zaman kaybı bir film yani.
devamını gör...
tüm zaman algısını yerle bir eden, alışa geldiğimiz tüm filmlerin aksine flaşbekler sandığımız giriş sahnelerin aslında filmin sonu olduğu, dil bilimci bir genç kadının dünyayı kurtarma hikayesi. beğenenler kadar olumsuz yorumların olması da çok normal çünkü sıradışı bir film.
ben çok beğendim ve 2 defa izledim. izlemenizi tavsiye ederim.
devamını gör...
filmde 12 cisim dünyanın 12 ayrı noktasına iniyor. ve kapılar 18 saatte bir açılıyor. incilin romalılar bölümünün 12:18 ayetinde şöyle yazar; ‘if it is possible, as far as it depends on you, live at peace with everyone.“ 'eğer mümkünse, sana bağımlı olduğu sürece, herkesle barış içinde yaşa.’ ’ uzaylı dostlarımız dünya barışından söz ediyordu. yönetmenin bize göz kırptığı film.
devamını gör...
2016 senesinde çıkmış, 1 saat 56 dakikalık denis villeneuve filmi. 2002 senesinde aynı isimle çıkan kitaptan uyarlanmıştır. filmlerde genelde orta-uzun plan çekimler seven ben için bulunmaz nimet. bunun haricinde gözüme çarpan şey ise kullanılan renklerin doğallığıdır. üzerinde oynama yapılmamış bir film gibi dursa da, her sahnenin başlı başına bir tablo gibi oluşu çok hoş.

film, genel olarak bir anlaşamama üzerine kurulu. ve bize şu soruyu soruyor; hiçbir ortak noktan ve etkileşimin olmayan canlılarla nasıl iletişim kurabilirsin? kulağa ne kadar imkansız gelse de, film içinde bu sorunun cevaplandığını görmek oldukça tatmin edici.

değinmek istediğim bir diğer nokta ise filmin müzikleri. bir diğer girdimde de yazdığım üzere bu soundtrack'ler johann johannsson ve max richter tarafından bestelenmiş. ve yine bence harika ötesiler. gelelim nedenine;


filmde bahsi geçen, zamanın düz bir çizgi olarak ilerlemediği ve aslında bir çember olduğu fikri ve uzaylıların da dillerinin tamamen çemberlerden oluştuğu biliniyor. bu fikirlerin üzerine, soundtrack'lerde kullanılan circle of fifths yani beşli çemberi, bu temaya tam uyuyor. tabi insan bu detayı ilk öğrendiğinde hayranlığı bir kat daha artıyor.
örnek
devamını gör...
sapir-whorf hipotezine steven pinker ve diğer birçok bilim insanı gibi ayar olduğum ve filmin de bu hipotez temelinde ilerlediğini bir yerlerden duyduğum için yıllarca kötü olduğunu düşünüp izlemeye ertelediğim fakat 3-5 gün önce aniden izleyesimin geldiği süper film.

bırakın insanların dünya dışı varlıklarla iletişim kurabilecek olmasını, iki insanın bile birbiriyle tam anlamıyla bir ilişki kuramadığını düşünüyorum. çevrenize bakarsanız insanların arasındaki en büyük sorunun -diller tahminen binlerce yıldır var olmasına rağmen- iletişim olduğunu fark edersiniz. kimse kimseyi anlayamıyor, anlamış gibi yapıyor. bu anlamama durumundan kastım tabii ki bakkalla olan basit düzeydeki diyaloglarımız değil, tartışma olur dert anlatma olur bunun gibi şeyler.

hipotezin öne sürdüğü "farklı konuşmak, farklı düşünmek ve farklı algılamak demektir" fikri sapir'in yanlış analizlerinin sonucu gaza gelip ortaya attığı bir fikirdir. hopi dilini sapir'den sonra inceleyenler fark ediyor ki sapir'in söylediğinin aksine hopi dilinde zaman işaretleyicileri mevcut. adamlar zamanı algılıyorlar tabii ki fakat sadece farklı şekilde ifade ediyorlar. mesela biz yarın diyoruz, adamlar ay yerin dibine girdiğinde diyor.* dil, meram için sınırlayıcı bir olgudur diye dememişler boşuna. dili bu kadar övüyoruz şöyledir mucizedir bilmem nedir diye fakat hiçbir zaman işi kolaylaştırmıyor daha da karmaşıklaştırıyor..

müthiş amy adams ablamız uzaylı denilenler ile iletişimi sağladıkça ve onlar gibi düşünmeye başladıkça zaman algısı değişmekte; öncesinde lineer olarak algıladığı zamanı artık dairesel olarak algılamaya başlıyor. çünkü uzaylıların zaman diye bir düşünceleri yok, zamansızlar. böylelikle filmde flashbacklerin ve flashforwardların ardı arkası kesilmemeye başlıyor. bu cümlelerden filmi gömdüğüme dair bir izlenim uyanabilir fakat öyle değil; aksine her şeyin tutarlılığına vurgulamak istiyorum. her şey olması gerektiği gibi, matematiği harika olan bir film.

ablamızın zaman algısı ters-düz olunca girdiği ahlaki ikilem* filme katman katıyor ki zaten iyi filmlerin en önemli özelliklerinden biri de katmanlarının olmasıdır.

süper film.
devamını gör...
mükemmel bir konu, mükemmel bir işleyiş, berbat bir son. film yavaş ilerlemesine rağmen sürükleyicilik sağlayabiliyor. her filmde mantık hatası aranırsa bulunabilir bence ama bu filmde çok net göze çarpanlar var. yine de, bilim-kurgu seviyorsanız, insan dışı yaşamla iletişim kurmaya çalıştığımız kurgular da hoşunuza gidiyorsa film tam sizlik fakat sonunun biraz daha açık olmasını beklerdim.

belki de sonunun böyle olması filmde de anlatılıyordur aslında. bilemedim. izlemesi zevkli bir filmdi. gizemli bir bilim-kurgu filmi arıyorsanız, iyi seyirler.
devamını gör...
arrival

beni en çok şaşırtan şey, seninle tanışmaktı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yazar ted chiang'ın
story of your life adlı kısa hikayesinden denis villeneuve tarafından sinemaya uyarlanan 2016 yapımlı 2 saatlik bilim/kurgu filmi.
başrolde ise amy adams
jeremy renner
forest whitaker
yer alıyor.

bir gün ansızın dünyaya inmiş devasa uzay araçlarının/ filolarının içinde kim ve ne olduğunu anlamaya çalışmalarını konu ediniyor.
film doktor louise banks adında akademisyen ve dilbilimci bir kadının bebeği olduğunu ve sonra kızının birden ölmesiyle başlıyor.
ayrıca lan/ ıan adında bir meslektaşı daha var ve aralarında bir yakınlık da oluşuyor.

banks ders anlatırken bu olaydan haberdar oluyor ve ekibe katılıyor, bir filolog olduğu için onlarla iletişime geçebilecek kriterlere uygun olduğu için ondan yardım alınıyor.
bu uzay araçları yüzünden olağanüstü hal ilan ediliyor, çünkü konuşmuyorlar ve devasa boyuttalar, dünyaya zarar verebilirler ve bir yıkıma neden olabilir.
uzaylılar geleceği görebiliyor ancak hiçbir şekilde iletişim kurmuyorlar.

kendi yorumumu belirtmem gerekirse, film aşırı aksiyonlu veya müthiş değil, olağan/ durağan ilerliyor ama uzay aracının dünyaya indiği sahneler gerçekten etkileyiciydi, gerilimi ve canlılığı, sahnenin atmosferini ruhumda hissettim. ^^
banks ve ian o kadar yakışıyor ki çok uyumlu bir seçim olmuş, anlam veremediğim tek şey filmin başında kadının bebeği büyüdü ve öldü, ancak diğer sahnelerde kızı vardı.
hangisi rüyaydı?

ayrıca ikizler paradoksu zamanın dünyada ve uzayda farklı olduğunu kanıtladı, gelecek/ geçmiş ve şimdi/ kader kavramı zamandan ibarettir dersek filmde uzaylıların geleceği görebilme ihtimali saçma durmuyor.


louise geleceğine ve henüz sahip olmadığı kızına dair kısa görüntüler görür. bu, özgür iradenin doğası hakkında soruları gündeme getiriyor: geleceğe dair bilgi, özgür iradenin olmadığı anlamına gelmez, çünkü geleceği bilmek, onun değiştirilemeyeceği anlamına gelir. ancak louise kendi kendine şu soruyu sorar: "ya geleceği bilme deneyimi bir kişiyi değiştirseydi?" ya bu bir aciliyet duygusu uyandırdıysa, tam olarak yapacağını bildiği gibi davranma zorunluluğu duygusu uyandırdıysa?

uyarlandığı eserin kapağı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kitap hakkında kaynak
devamını gör...
hayatımda seyrettiğim en iyi bilimkurgu filmlerinden biridir. sapir-whorf hipotezi'ni merkezine oturtmuştur. bir diğer hipotez ise zamanın doğrusal olmadığı konusudur. bu iki hipotezi çok güzel harmanlamıştır.
devamını gör...
denis villeneuve tarafından yönetilen 2016 yapımı bu filmi yeniçağ düşünce sistemi içerisinde analiz etmeye çalışacağım. filmin ana karakterleri iki bilim insanı olduğu için ilk olarak yeniçağ düşüncesinin bilimle olan ilişkisine değinmek istiyorum. çağdaş bilim ve çağdaş bilimin verileri, yeniçağ düşüncesi içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. ancak yeniçağ düşüncesi, çağdaş bilimin verileri sonucunda bir dünya görüşü oluşturma fikrine karşı çıkmaktadır. yeniçağ düşüncesi çağdaş bilim verilerini, hâlihazırda var olan dünya görüşlerini onaylaması, desteklemesi için bir araç olarak kullanmaktadır. nicolaus copernicus, güneş merkezli evren modelini sadece bir matematikçi olarak kavramışken 1500’lerde yaşamış olan italyan filozof giordano bruno, copernicus’un teorisini gökyüzü haritasının kutsal gizemlerinin hiyeroglofi olarak yorumluyordu (eliade - okültizm, büyücülük ve kültürel modalar). yeniçağ düşüncesinin çağdaş bilimsel verileri var olduğuna inandıkları kutsal kozmosu anlamlandırmak için nasıl kullandıklarına ve çağdaş bilim ile nasıl bir ilişki içerisinde olduklarına ışık tutan bir örnek olduğu için copernicus-bruno örneğine değinmek istedim. çağdaş bilimlerle sıkı bir ilişki içerisinde olan yeniçağ düşünce sistemi de bilim dendiğinde atıfta bulunulmadan geçilmeyecek olan thomas kuhn’un düşüncelerini benimsemiştir. doğada gerçekten zorunlu nedenselliklerin olup olmadığı gerçek bir bilimsel kaygı değildir, asıl önemli olan bu gerçeklikleri deneyimlerimiz ile nasıl anlamlandırdığımız ve bu gerçekliklerle nasıl ilişki içinde bulunduğumuzun anlaşılmasıdır (kuhn - bilimsel devrimlerin yapısı). yeniçağ düşünce sistemi de kuhn’un bu görüşü etrafında yoğunlaşmaktadır çünkü var olan kozmik kutsalı anlamlandırmak için çağdaş bilimin verilerine ihtiyaçları vardır.

filmin başlangıcından itibaren dünyanın farklı yerlerine gelen kovanların sayısı dikkatimi çekti. neden 12 tane kovan gelmişti? yaptığım okumalar neticesinde 12 sayısının mitolojide, astrolojide, hatta kutsal kitaplarda da geçtiğini öğrendiğimde bunun yeniçağ düşüncesi ile bir bağlantısı olabileceği fikrine kendimi kaptırmadan edemedim ve sanırım yanılmıyordum. yeniçağ düşüncesinin oluşumuna tarihsel olarak göz atıldığında teozofi kavramının önemi gözden kaçmayacaktır. 18. yüzyıl hıristiyan teozofistleri insanın, cennet’ten kovulmadan önceki ilk özgül halini, ‘tinsel mükemmellik’, meleklerle iletişim kurma veya simya aracılığıyla yeniden elde edilebileceğine inanıyorlardı.

18. yüzyılda birçok gizli cemiyet, mistik grup ve mason loncası cennetten kovulmuş insanı tekrar eski haline dönüştürme peşine düştüklerinde kullandıkları simgeler kudüs tapınağı, tapınak şövalyeleri ve kutsal kase olmuştur. (eliade , 2019).
bu simgeler kudüs şehrini, kudüs şehri israiloğulları’nı anımsattığında gelen kovan sayısının neden 12 olduğu sorusuna bir cevap bulmuş olabilirdim. gelen bu 12 kovan israiloğulları’nın 12 kabilesini simgeliyor olabilir miydi?
filmin başlangıcında askeri personelin, devamında ise bürokratların kovanları sadece görünen gerçeklik bağlamında tehdit olarak algılamış olmaları neden-sonuç ilişkisi içerisinde net yasa koyan pozitivist düşüncenin bir tezahürü olabilir mi? pozitivist düşünce çerçevesindeki bu akademik rasyonelliğe besledikleri güvensizliği dile getiren yeniçağ düşüncesi ise doğa felsefesi bağlamında gözlemlenenin arkasındaki gerçeklikleri sezgisel bir yaklaşımla anlama çabasındadır. filmin ana karakterleri olan dilbilim doktoru louise ve fizik doktoru donnelly’in kovanlar ve heptapod’lardan çağdaş bilim sayesinde elde ettikleri verileri anlamlandırmaya çalışmaları yeniçağ düşüncesinin çağdaş bilim ile olan ilişkisiyle örtüşmektedir.

hanegraaf’ın new age religion and western culture kitabındaki ‘channeling’ (iletişime geçme, kanal olma) başlığı altındaki kişinin ruhunun ele geçirildiği, trans, kendinden geçme gibi kavramlar sadece yerli -le maitres fous belgeselindeki yerlilerin trans halleri gibi- topluluklarda karşımıza çıkmamaktadır. ‘channeling’ başlığı yeniçağ pratikleri içerisinde de önemli bir yere sahiptir. ancak yeniçağ pratiklerinde kanal olma durumu şamanizm’de olduğu gibi ‘seçilmiş, özel’ bir kişi üzerinden gerçekleşmemektedir. yeniçağ düşünce sistemine göre her insan, dünya dışı olduklarına inanılan varlıklarla ve kaynaklarla iletişime geçebilir. bu durum yeniçağ inanışlarında insan potansiyeli kavramının karşılığı olarak filmde dr. louise’in, heptapod’ların iletişim sembollerini çözümleyip onlarla iletişim kurmayı başararak dünya dışından geldiğine inanılan bu varlıkların dünyaya geliş amaçlarını dünyaya açıkladığını izliyoruz. yeniçağ inanışları içerisinde her insanın kanal olabilme potansiyeline yapılan göndermeler bağlamında kurulan bu iletişim iyi bir örnek olarak okunabilir. peki, heptapod’ların dünyaya geliş amaçları neydi? bu sorunun cevabını dr. louise heptapod’ların alanına geçtiğinde alıyoruz. heptapod’lar insanlığın daha iyi bir gelecekte yaşayabilmelerini sağlayacak bilgilere sahiplerdi ve bu bilgileri insanlık ile paylaşmak için dünyaya gelmişlerdi. izlediğim bu sahne yeniçağ düşüncesindeki ‘binyılcılık’ kavramına bağlanabilir mi? bikram: yogi, guru, predator, the jonestown massacre: paradise lost, wild wild country belgesellerinde de yeniçağ inancına sahip bireylerin hâkim inanç sistemi ve toplumsal düzene tepki olarak dışarıdaki toplumdan yalıtılmış mekânlarda oluşturdukları gruplar dâhilinde hayatlarına devam ettiklerini izledik.

bu yalıtılmışlığın temel sebebi olarak yeniçağ inanışları bireysel bir arınma ve yenilenme hem de aynı zamanda kolektif yenilenme gibi daha etkili bir yöntem uğruna hâkim inanç sistemlerini reddedip yenilenen bir dünya kurma umuduna sahiptirler.(eliade , 2019).
heptapod’ların gelişiyle dünya üzerinde insanlık için kötüye giden düzenin yenilenme umudu doğmuş olması yeniçağ inanışları ile örtüşen bir sahnedir.

modern tarih disiplininin zaman anlayışı lineer bir zaman anlayışıdır. yaşamın başlangıcı ve sonu vardır. ancak yeniçağ bilim anlayışının zamanı algılama şekli pozitivist bilim anlayışındaki geçmiş-gelecek ikiliğinin karşısında durmaktadır. yeniçağ bilim anlayışı holistik bir bakış açısıyla; iyi-kötü, düzen-kaos, ölüm-yaşam, geçmiş-gelecek gibi ikiliklerin birbirinin varlığı ile devam ettikleri fikrini benimsemektedir. bu bağlamda yeniçağ düşüncesinde zaman; kopuşların olduğu bir süreç değil birbirini takip eden süreçler bütünü olarak karşımıza çıkmaktadır. dr. louise’nin geçmiş ve gelecek anılarını anımsarken yürüdüğü koridorun çember şeklinde olması filmdeki zaman anlayışı ile yeniçağ inanışının zaman anlayışının örtüştüğünü göstermektedir.

yeniçağ biliminin kullandığı sistemlerden biri olarak david bohm ve karl primbram’ın yaratıcısı oldukları holographic paradigma’yı da film özelinde değinilmesi gereken başlıklardan biri olarak görüyorum. holografik görüntüler bölündüğünde bir bütünün iki ayrı yarısı değil, bölündüğü bütünün iki aynı parçası olarak karşımıza çıkar. kozmos kutsal bir bütündür ve bu bütünün tüm parçaları kozmosun taşıdığı sırra ve kutsallığa sahiptir fikri yeniçağ biliminin sahiplendiği bir veridir. heptapod’ların iletişim simgelerinin daire şeklinde ifade edilmiş olmaları; insanlığın geleceği için gerekli olan bilgilerin birbirinden ayrılmayan bir bütün olduğu fikrini simgeliyor olabilir mi dersiniz?
devamını gör...
güzel filmdir ama bir çok sayfada gördüğüm efsane tanımını hak ediyor mu onu bilmiyorum. bir kaç kez izledim filmi ama abartıldığı kadar aklımda yer edinmedi açıkçası. belkide beklentilerim farklıydı bilemem fakat yine de ne olursa olsun o kadar da yüce bir film değil. izlenmesi gereken filmlerden mi evet izlenmeli tabii. buna benzer özel film bulmak kolay değil sonuçta.

bu tür filmleri izlemek için açık bir zihin gerekir baştan söylemek lazım çünkü içindeki bilim kurgu biraz ağır kaçabilir. film sever biri ne anlar bilmesemde. abartanların abarttığı kadar değil diyebilirim. neyse izleyin izlettirin siz karar verin yine de. iyi seyirler.
devamını gör...
vakti zamanında sinemada izlemiştim. müziğinden mi yoksa kurgusundan mı nedir öyle basit bir bilim kurgu olarak göremiyorum bu filmi. bir kere denis villeneuve işi olduğu o kadar bariz ki yönetmenin tarzını bilen fragmandan dahi anlar: dehşet büyük ölçüde fikir çağrışımına bağlıdır. o hissi filme serpiştirmesi evet ama bir yandan da max richter'ın esrarengiz bestesinin fondaki seyri. bir de tabii amy adams'ın en güzel olduğu film olabilir, dupduru. her sene mutlaka izlerim.*
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"arrival" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim