1.
bu sözler ona aitmiş. yirim ben seni dedemmmm.
içmişem sarhoşum bugün
tutamam dilim vallahi
yarim ile hoşum bugün
unuttum ölüm vallahi
dünya tümden boş geliyor
yarim bana hoş geliyor
her sevdikçe coş geliyor
severem yarim vallahi
helal bana yar lokması
hac'c-ı kabem meyhanesi
kelp rakibin ürümesi
kesemez yolum vallahi
varsın yar bana darılsın
kolum boynuna sarılsın
çözülen kollar kırılsın
çözemem kolum vallahi
girsem koynuna gömleksiz
uyusa da sevsem sessiz
uyansa dese edepsiz
çekemem elim vallahi
içmişem sarhoşum bugün
tutamam dilim vallahi
yarim ile hoşum bugün
unuttum ölüm vallahi
dünya tümden boş geliyor
yarim bana hoş geliyor
her sevdikçe coş geliyor
severem yarim vallahi
helal bana yar lokması
hac'c-ı kabem meyhanesi
kelp rakibin ürümesi
kesemez yolum vallahi
varsın yar bana darılsın
kolum boynuna sarılsın
çözülen kollar kırılsın
çözemem kolum vallahi
girsem koynuna gömleksiz
uyusa da sevsem sessiz
uyansa dese edepsiz
çekemem elim vallahi
devamını gör...
2.
karaca erbil.
"bir insanda bir gönül var
ikiliğe sapmak nedir
insan olan insan sever
here hiçe tapmak nedir"
şiirleri trt repertuarı'na girmiş, sabahat akkiraz, arif sağ, musa eroğlu, cengiz özkan gibi ustalarla seslendirilmiş bir halk ozanı. kahramanmaraş afşin'li.
ilginç bir yaşam öyküsü var; küçücükken henüz 7-8 yaşlarındayken köylerine gelen arap bir hocadan arapça okuma - yazma öğrenmiş. sonra babası onu afşin’de yaşayan aile dostu ermeni penes’in yanına vermiş. penes'in karacayı kendi çocuklarından ayırmayan, onu şefkatle saran karısı karacaya demiş ki; “tanrı’ya gerçek ibadet insanı sevmektir ve tanrı insanın kalbindedir”. bu ilk gerçek terbiyesi oldu sanırım.
karaca, afşin'de bir ermeni mektebi’nde eğitimine başlamış. yaklaşık on iki yıl ermeni okullarında öğrenim görmüş, arapçadan başka ermenice, farsça, matematik ve edebiyat öğrenmiş, dinleri araştırmış. yirmi yaşına geldiğinde bağdat adında bir kızı sevmiş onunla evlenmiş. hayvan sürüsü alıp besleyip satmaya başlamış. işleri büyümüş erzurum’dan halep’e kadar yayılmış.
yanında kaldığı ermeni aile 1915 osmanlı tehçir kanunu ile toprağından edilenler, sürülenler arasında. bir daha kendilerinden bir haber alınamamış. ne acayip bir hayat cilvesiyse karaca’nın çocukluğunun geçtiği bu ermeni ailenin evi 1960’lı yıllarda afşin ilçe cezaevi olarak kullanılmış. bir nedenden * hapis cezası alan karaca, 4-5 ay bu evde mahpus olarak yaşamış.
karaca, hayatını alevi-bektaşi inancı ve ilkeleriyle yoğurmuş biri. kendisini “ilahi ilhamı insandan alan bir tasavvufi" olarak tanımlaması bundan.
ölümünden bir ay önce * arap alfabesiyle “hayatım” adlı yedi sayfalık bir metin yazıyor. metni “bugün 97 yaşıma girdim: gerçek muhabbetim arttı; aklım da batıl güçler karşısında zerre kadar sarsılmadı. reşit yaşım bu; hayatım böyle geçti. ve bütün ehl-i beyt dostlarına âhir dünya son nefesine kadar içleri ehl-i beyt’in muhabbetiyle dolu yaşamalarını dilerim. âmin - hayatımın sonu.” cümleleriyle bitiriyor.
kaynak
kaynak
"bir insanda bir gönül var
ikiliğe sapmak nedir
insan olan insan sever
here hiçe tapmak nedir"
şiirleri trt repertuarı'na girmiş, sabahat akkiraz, arif sağ, musa eroğlu, cengiz özkan gibi ustalarla seslendirilmiş bir halk ozanı. kahramanmaraş afşin'li.
ilginç bir yaşam öyküsü var; küçücükken henüz 7-8 yaşlarındayken köylerine gelen arap bir hocadan arapça okuma - yazma öğrenmiş. sonra babası onu afşin’de yaşayan aile dostu ermeni penes’in yanına vermiş. penes'in karacayı kendi çocuklarından ayırmayan, onu şefkatle saran karısı karacaya demiş ki; “tanrı’ya gerçek ibadet insanı sevmektir ve tanrı insanın kalbindedir”. bu ilk gerçek terbiyesi oldu sanırım.
karaca, afşin'de bir ermeni mektebi’nde eğitimine başlamış. yaklaşık on iki yıl ermeni okullarında öğrenim görmüş, arapçadan başka ermenice, farsça, matematik ve edebiyat öğrenmiş, dinleri araştırmış. yirmi yaşına geldiğinde bağdat adında bir kızı sevmiş onunla evlenmiş. hayvan sürüsü alıp besleyip satmaya başlamış. işleri büyümüş erzurum’dan halep’e kadar yayılmış.
yanında kaldığı ermeni aile 1915 osmanlı tehçir kanunu ile toprağından edilenler, sürülenler arasında. bir daha kendilerinden bir haber alınamamış. ne acayip bir hayat cilvesiyse karaca’nın çocukluğunun geçtiği bu ermeni ailenin evi 1960’lı yıllarda afşin ilçe cezaevi olarak kullanılmış. bir nedenden * hapis cezası alan karaca, 4-5 ay bu evde mahpus olarak yaşamış.
karaca, hayatını alevi-bektaşi inancı ve ilkeleriyle yoğurmuş biri. kendisini “ilahi ilhamı insandan alan bir tasavvufi" olarak tanımlaması bundan.
ölümünden bir ay önce * arap alfabesiyle “hayatım” adlı yedi sayfalık bir metin yazıyor. metni “bugün 97 yaşıma girdim: gerçek muhabbetim arttı; aklım da batıl güçler karşısında zerre kadar sarsılmadı. reşit yaşım bu; hayatım böyle geçti. ve bütün ehl-i beyt dostlarına âhir dünya son nefesine kadar içleri ehl-i beyt’in muhabbetiyle dolu yaşamalarını dilerim. âmin - hayatımın sonu.” cümleleriyle bitiriyor.
kaynak
kaynak
devamını gör...