#ödüllü filmler
orijinal adı: pride & prejudice
joe wright tarafından yönetilen film, 2005 yılında izleyici ile buluşmuştur. film aynı zamanda jane austen'in gurur ve önyargı isimli kitabından uyarlanmıştır. 18. yüzyıl sonlarında büyümekte olan bennet kardeşlerin yaşadığı olaylar anlatılmaktadır.
imdb: 7.8
joe wright tarafından yönetilen film, 2005 yılında izleyici ile buluşmuştur. film aynı zamanda jane austen'in gurur ve önyargı isimli kitabından uyarlanmıştır. 18. yüzyıl sonlarında büyümekte olan bennet kardeşlerin yaşadığı olaylar anlatılmaktadır.
imdb: 7.8
yönetmen:
joe wright
oyuncular:
keira knightley
matthew macfadyen
rosamund pike
carey mulligan
jena malone
joe wright
oyuncular:
keira knightley
matthew macfadyen
rosamund pike
carey mulligan
jena malone
*bafta ödülleri (2006) - carl foreman en umut veren yeni oyuncu ödülü
*londra eleştirmenleri birliği film ödülleri (2006) - yılın ingiliz yardımcı erkek oyuncusu [tom hollander]
*altın fragman ödülleri (2006) - en iyi romantik film
*empire ödülleri, birleşik krallık (2006) - en iyi yeni başlayan [kelly reilly]
*uluslararası sinemasever topluluğu ödülleri (2006) - en iyi orijinal müzik
film toplam 13 ödüle sahiptir.
*londra eleştirmenleri birliği film ödülleri (2006) - yılın ingiliz yardımcı erkek oyuncusu [tom hollander]
*altın fragman ödülleri (2006) - en iyi romantik film
*empire ödülleri, birleşik krallık (2006) - en iyi yeni başlayan [kelly reilly]
*uluslararası sinemasever topluluğu ödülleri (2006) - en iyi orijinal müzik
film toplam 13 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "beautifullybroken" tarafından 15.01.2021 04:49 tarihinde açılmıştır.
1.
“evlenmek için delicesine aşık olmayı bekleyeceğim. sanırım bu yüzden de evde kalacağım.”
izlemeyi erteleyip durduğum ve sonunda izleyebildiğim etkileyici ve kitap uyarlaması olan bir film. zaten dönem film/dizilerine bayılıyorum. kitabına başladığımda olayları ve karakterleri kafamda toparlayamadığım için yarıda bırakmıştım ama kesinlikle bitireceğim.
devamını gör...
2.
orijinal ismi pride and prejudice (gurur ve önyargı) olmasına rağmen inatla kitabı bile zamanında aşk ve gurur diye çevirilmiş joe wright filmi. 2005 veya 2006 yılları olması gerek, o zamanlar izlemiştim ve kitap ile arasındaki fark beni dehşete düşürmüştü. farktan ziyade eksiklik demek daha doğru olacaktır çünkü film düpedüz eksik gelmişti yine de bütün kitap uyarlamalarının temel sorunu budur o yüzden görmezden gelinebilir düzeyde. mr.darcy rolüne matthew macfadyen'i ben baya yakıştırdım, elizabeth rolünde oynayan keira knightley'de kötü bir iş çıkarmamıştı hatırladığım kadarıyla. jane austen başarılı bulsam bile severek okuduğum bir yazar değil, bunun en temel sebebi yazdığı türün bana hitap etmiyor olması ama yine de okumamak büyük bir eksiklik çünkü gerek karakterler ve iç dünyaları gerek dönemin koşullarını oldukça güzel aktarıyor ve ben bu koşulları özellikle kadınları aşağılamak üzerine kurulmuş bir dönemde yazmaya başlayan bir kadının ağzından okumanın gerekliliğine inanıyorum. film ise facia olmasa bile izlenmese de olur denilebilecek bir durumdaydı yine de uyarlandığı kitap sayesinde adını izlenmesi gerekenler listesine almayı başardı.
--! spoiler !--
mr.collins'i oynayan oyuncu rolüne tam oturmuş, dönemin kadına bakış açısını yansıtan feci can sıkıcı ve rahatsız edici bir karakterdi tom hollander bunun altından o kadar iyi kalkmış ki izlerken karakterin suratına kusmak istiyorsunuz. elizabeth ve mr.darcy kendi içgüdüleri ve fikirleri arasında derin bir çatışmaya tutuşmuş birbirini yanlış anlamayı her fırsatta beceren iki karakter. elizabeth dönemin şartlarına boyun eğmekten nefret eden ve buna tümüyle olmasa bile bir nebze karşı çıkan bir figür ki bu bana jane austen acaba kendini elizabeth yerine mi koydu diye düşündürüyor. mr.darcy ise beni en şaşkına uğratan karakter olmuştu izlerken ve okurken çünkü geçirdiği karakter değişimi beni oldukça rahatsız etti. bu figür güçlü, kısmen kaba ve entelektüel bir adamın portresiyken aniden zavallı bir aşık konumuna sürüklendi ki bu beni aslında başından beri böyle bir adam olduğu düşüncesine itti. duygusal olmakta bir sorun yok elbette ama keskin çizgileri olan bir karakteri aniden bu konuma sürüklemek izleyicide rahatsız edici bir his uyandırıyor. kitap bu konuda daha başarılıydı elbette ve bu kaçınılmaz olan bir şey çünkü daha geniş bir zaman aralığına yayarak daha detaylı bir okuma fırsatı buluyoruz bundan ötürü mr.darcy karakterinin bu keskin çizgileri törpülemesi anlaşılır geliyor ama film bu konuda sınıfta kalmış. dekor, kostümler ve mekanlar dönemi çok iyi yakalamış bu konuda şikayet edebileceğim tek bir şey bile yok. mr.bingley ve jane'in o yapış yapış aşkı hakkında yorum yapmak istemiyorum.
elizabeth bennet: ı wonder who first discovered the power of poetry in driving away love.
mr. darcy: ı thought poetry was the food of love.
elizabeth bennet: of a fine, stout love it may. but if it is only a vague inclination ı'm convinced one poor sonnet would kill it stone dead.
mr. darcy: so what do you recommend, to encourage affection?
elizabeth bennet: dancing. even if one's partner is barely tolerable.
elizabeth bennet: you are last man ı will ever prevail to marry!
elizabeth bennet: and those are the words of a gentleman. from the first moment ı met you, your arrogance and conceit, your selfish disdain for the feelings of others made me realize that you were the last man in the world ı could ever be prevailed upon to marry
--! spoiler !--
--! spoiler !--
mr.collins'i oynayan oyuncu rolüne tam oturmuş, dönemin kadına bakış açısını yansıtan feci can sıkıcı ve rahatsız edici bir karakterdi tom hollander bunun altından o kadar iyi kalkmış ki izlerken karakterin suratına kusmak istiyorsunuz. elizabeth ve mr.darcy kendi içgüdüleri ve fikirleri arasında derin bir çatışmaya tutuşmuş birbirini yanlış anlamayı her fırsatta beceren iki karakter. elizabeth dönemin şartlarına boyun eğmekten nefret eden ve buna tümüyle olmasa bile bir nebze karşı çıkan bir figür ki bu bana jane austen acaba kendini elizabeth yerine mi koydu diye düşündürüyor. mr.darcy ise beni en şaşkına uğratan karakter olmuştu izlerken ve okurken çünkü geçirdiği karakter değişimi beni oldukça rahatsız etti. bu figür güçlü, kısmen kaba ve entelektüel bir adamın portresiyken aniden zavallı bir aşık konumuna sürüklendi ki bu beni aslında başından beri böyle bir adam olduğu düşüncesine itti. duygusal olmakta bir sorun yok elbette ama keskin çizgileri olan bir karakteri aniden bu konuma sürüklemek izleyicide rahatsız edici bir his uyandırıyor. kitap bu konuda daha başarılıydı elbette ve bu kaçınılmaz olan bir şey çünkü daha geniş bir zaman aralığına yayarak daha detaylı bir okuma fırsatı buluyoruz bundan ötürü mr.darcy karakterinin bu keskin çizgileri törpülemesi anlaşılır geliyor ama film bu konuda sınıfta kalmış. dekor, kostümler ve mekanlar dönemi çok iyi yakalamış bu konuda şikayet edebileceğim tek bir şey bile yok. mr.bingley ve jane'in o yapış yapış aşkı hakkında yorum yapmak istemiyorum.
elizabeth bennet: ı wonder who first discovered the power of poetry in driving away love.
mr. darcy: ı thought poetry was the food of love.
elizabeth bennet: of a fine, stout love it may. but if it is only a vague inclination ı'm convinced one poor sonnet would kill it stone dead.
mr. darcy: so what do you recommend, to encourage affection?
elizabeth bennet: dancing. even if one's partner is barely tolerable.
elizabeth bennet: you are last man ı will ever prevail to marry!
elizabeth bennet: and those are the words of a gentleman. from the first moment ı met you, your arrogance and conceit, your selfish disdain for the feelings of others made me realize that you were the last man in the world ı could ever be prevailed upon to marry
--! spoiler !--
devamını gör...
3.
izlerken çok keyif aldığım ama orada burada üstüne eften püften şeyler yazılar yazılarak editlenmiş shootları gördükçe de soğuduğum film. benim kasımpatım lizzie bennetti, nemli saçlarını ve halattan salıncağını bir salın artık.
devamını gör...
4.
kitap mükemmeldi ama daha ayrıntılıydı. filme hepsini sığdırmak için bazı yerleri çok hızlı geçmişlerdi. kitabı okumadıysanız bi anda insanlar buraya ne ara geldiler neler oluyor diyebilirsiniz
devamını gör...
5.
özgün ismiyle pride & prejudice yani gurur ve ön yargı'dır.
yönetmenliğini joe wright'ın senaristliğini
deborah moggach'ın yapımcılığını tim bevan, eric fellner, paul webster'ın üstlendiği 2005 yapımı romantik, dram filmidir.
yazar jane austen'ın 1813'te yazılan gurur ve önyargı kitabından uyarlanmıştır.
oyuncular,
keira knightley
matthew macfadyen
brenda blethyn
donald sutherland
tom hollander
rosamund pike
jena malone
talulah riley
judi dench
bennet ailesi anne, baba ve 5 kızdan oluşan ingiltere kırsalında çiftlik yöneten orta sınıf bir aile. kızları; jane, elizabeth, mary, kitty ve lydia'nin evlilik ve ahlak kavramlarını, hayata bakışlarını konu alan renkli bir filmdir. anne bennet kızlarını biran önce evlendirmek ister kızları da bu doğrultuda anneyle aynı fikirdedir elizabeth (keira knightley) hariç. elizabeth aşık olmak ister. daha özgür ruhlu daha farklı bir genç kızdır. algıları, hayata bakışı, beklentileri farklıdır. ve bu anne bennet'in pek hoşuna gitmez.
filmin asıl konusu elizabeth ve darcy'nin (matthew macfadyen) itmeli, çekmeli gurur üzerine inşaa edilmiş aşklarıdır.
diğer kardeşlerin aşklarına, evliliklerine de değinen dönemin sorunlarını ve aile hayatını yansıtan güzel bir filmdir.
ben filmi 2008 yılında 10'u geçkin kere izlemiştim. görüldüğü üzere izleme sayısındanda anlaşılacağı üzere pek beğenmiştim. hah filmde kendimde bir şeyler bulduğumdan pek bir ilgimi çekmişti.
kitabını okumadım malesef nasıl büyük bir eksiklik, hata şuan daha iyi anlıyorum. ilk fırsatta okumayı planlıyorum.
umarım siz de beğenir keyifle izlersiniz. iyi seyirler...
yönetmenliğini joe wright'ın senaristliğini
deborah moggach'ın yapımcılığını tim bevan, eric fellner, paul webster'ın üstlendiği 2005 yapımı romantik, dram filmidir.
yazar jane austen'ın 1813'te yazılan gurur ve önyargı kitabından uyarlanmıştır.
oyuncular,
keira knightley
matthew macfadyen
brenda blethyn
donald sutherland
tom hollander
rosamund pike
jena malone
talulah riley
judi dench
bennet ailesi anne, baba ve 5 kızdan oluşan ingiltere kırsalında çiftlik yöneten orta sınıf bir aile. kızları; jane, elizabeth, mary, kitty ve lydia'nin evlilik ve ahlak kavramlarını, hayata bakışlarını konu alan renkli bir filmdir. anne bennet kızlarını biran önce evlendirmek ister kızları da bu doğrultuda anneyle aynı fikirdedir elizabeth (keira knightley) hariç. elizabeth aşık olmak ister. daha özgür ruhlu daha farklı bir genç kızdır. algıları, hayata bakışı, beklentileri farklıdır. ve bu anne bennet'in pek hoşuna gitmez.
filmin asıl konusu elizabeth ve darcy'nin (matthew macfadyen) itmeli, çekmeli gurur üzerine inşaa edilmiş aşklarıdır.
diğer kardeşlerin aşklarına, evliliklerine de değinen dönemin sorunlarını ve aile hayatını yansıtan güzel bir filmdir.
ben filmi 2008 yılında 10'u geçkin kere izlemiştim. görüldüğü üzere izleme sayısındanda anlaşılacağı üzere pek beğenmiştim. hah filmde kendimde bir şeyler bulduğumdan pek bir ilgimi çekmişti.
kitabını okumadım malesef nasıl büyük bir eksiklik, hata şuan daha iyi anlıyorum. ilk fırsatta okumayı planlıyorum.
umarım siz de beğenir keyifle izlersiniz. iyi seyirler...
devamını gör...
6.
ben böyle sinematografi görmedim. benim içimi gurur ve önyargı kadar yumuşacık eden bir film yoktur. o kadar güzeldi ki...
keşke biri beni mr. darcy’nin elizabeth’i sevdiği gibi sevse.
filmin son sahnesi neydi öyle ya... romantik film sevmem normalde, ancak gurur ve önyargı izlediğim en güzel filmlerdendi. çok sevdim. çook.
keşke biri beni mr. darcy’nin elizabeth’i sevdiği gibi sevse.
filmin son sahnesi neydi öyle ya... romantik film sevmem normalde, ancak gurur ve önyargı izlediğim en güzel filmlerdendi. çok sevdim. çook.
devamını gör...
7.
üç ay önce claranın dağdan aşağı yuvarlanan tekerlekli sandalyesi “kesinlikle izle!!” diye bu filmi önermişti. dün gece* izledim. belki de bu aralar romantik filmlere/kitaplara ilgim olduğu için çok güzel geldi. ayrıca başroldeki keira knightley aşşşırı güzel. bir ara gurur ve ön yargı alıp okumak istiyorum.*
devamını gör...
8.
herkes romantik tarafına bakmış doğal olarak. benim yorumum çok kötü olacak ama yine de yazacağım.
t: iki kız kardeşin, iki arkadaşla nasıl evlendiklerini anlatan film.
t: iki kız kardeşin, iki arkadaşla nasıl evlendiklerini anlatan film.
devamını gör...
9.
kalbimi bıraktığım filmdir.
bir kaç gün önce izledim ve filmin verdiği enerji o kadar tatlıydı ki..
tartışılır yanları olsa da özellikle film müzikleri ve atmosferi karakterler gayet güzellerdi.
oyunculuklar wow luk olmasa da ortalamaydı.
tabi bazı şeyler de çok olağan üstü geldi. yani tam diyorum ki bitti,
darcy mektup bırakıyor. yada bir yerde karşılaşıyorlar ve hep hep rastlaşıyorlar.
bu biraz sinirimi bozdu.
ama vakit geçirmek için bire bir aşırı tatlı zamanının nasıl geçtiğini bilmediğiniz bir filmdi.
şans verilebilir.
bir kaç gün önce izledim ve filmin verdiği enerji o kadar tatlıydı ki..
tartışılır yanları olsa da özellikle film müzikleri ve atmosferi karakterler gayet güzellerdi.
oyunculuklar wow luk olmasa da ortalamaydı.
tabi bazı şeyler de çok olağan üstü geldi. yani tam diyorum ki bitti,
darcy mektup bırakıyor. yada bir yerde karşılaşıyorlar ve hep hep rastlaşıyorlar.
bu biraz sinirimi bozdu.
ama vakit geçirmek için bire bir aşırı tatlı zamanının nasıl geçtiğini bilmediğiniz bir filmdi.
şans verilebilir.
devamını gör...
10.
filmi 2 kez izledim. biri kitabını okumadan önce idi, birisi de okuduktan sonra. açıkcası kitaptan önce filmi anlamlandırmaya ve bağlantı kurmakta zorlanmıştım ve bunu filmin geçtiği döneme uzaklığıma bağlamıştım. ancak kitabı okuduktan sonra anladım ki, olayların çok kopuk kopuk ve birazda mantık odağından çıkarak senoryolaştırılmasından kaynaklanmış bu durum. zira, birbirini takip etmeyen olay örgüsü esnasında, kitaptaki geçişler arasındaki nüansları film verememişti. o sebeple hikaye biraz havada kalarak, e şimdi nerden nereye geldik hissiyatı uyandırıyor. daha iyi yapılabilirdi diye düşünüyorum. onun dışında, oyuncular ve karakter uyumları oldukça iyiydi. görseller, dönemin enerjisini aktarma konusunda da başarılı olduğunu söyleyebilirim. kitabı okudu iseniz, keyifle izlenecek bir film.
devamını gör...
11.
büyük beklentilerle izlemeye başladığım filmin
ruhumla en fazla uyuşan yanı filmde dansın ön planda olması. *
ve bunu tamamlayan şu replik
sırf bu iki unsur bile filmi tekrar izleyebilmem için yeterli.
ruhumla en fazla uyuşan yanı filmde dansın ön planda olması. *
ve bunu tamamlayan şu replik
sırf bu iki unsur bile filmi tekrar izleyebilmem için yeterli.
devamını gör...
12.
gerçek aşkın engel tanımazlığı ve bir engele takılsa gerçekliğinden ödün vereceğini gösterip hissettiren bir filmdi. konu alınan zaman hoşuma giderken birde konuşma dillerindeki zariflik, sadelik ve içtenlikle kendini defalarca izlettirebilecek bir yapıt.
karakterlerin uyumu ve oyunculukları çok güzeldi.
filmini izlediğim kitapları okumam normalde ama bunda bir ilk yapacağım...
karakterlerin uyumu ve oyunculukları çok güzeldi.
filmini izlediğim kitapları okumam normalde ama bunda bir ilk yapacağım...
devamını gör...
13.
kitabını uzun zaman önce okumama rağmen filmini izlemek konusunda daha yenice bir hevese kapıldığım yapım.
dönem dizi ve filmlerine düşkün olmamakla birlikte filmdeki balo sahnelerini, oyuncuların konuşma içeriklerindeki nezaketi, bir şeyden bahsederken düz olanı değil de dolambaçlı olanı tercih eden cümleleri hoşuma gitti.
başroldeki erkek karakter beni her ne kadar itmiş olsa da elizabeth’ciğim manzaramı film boyu güzelleştirdi. kitaptan oldukça farklı olmasına rağmen izlenmeyi hak ettiği de ortada elbette.
son sahnede elizabeth’in babasından rıza alırken, babasının seni daha az hak eden biriyle asla evlendirmezdim deyip kızıyla birlikte film boyu ilk ve son kez gülümsemesi gerçekten duygulandırdı. elizabeth’in sevgisini tanımlarken her şeyden önce onunla ne kadar çok birbirlerine benzediklerini, benzer hatalar yaptıklarını kabul etmesi de keza hoş bir sahneydi.
mr. darcy’nin evindeki heykeller muazzam detaylarla kaplıydı. kamera zoom yaptıkça ben de yaklaştırdım sahneyi iyice. pardon ev demişim, bilmiyorum oranın adı ne tam olarak.
yine de baş kadın karakteri, mr. darcy’e yakıştırmama sebepleri ve insanların cümleleri, yine mr. darcy’nin kız hakkındaki düşünceleri sonrasında kıza aşık bile olsa çok gurur kırıcıydı. biri beni hatta ailemi bu kadar ezikledikten sonra sevgisi için paralansa bile dönüp bakmazdım gibi geliyor. elizabeth sana baktı da yetmedi yani, allah allah.
neyse, yine böyle sırıtkan bırakan bir sona sahip filmi bitiriverdim. o salıncaktan istiyorum ayrıca, gelecekteki evimin bahçesine. *
dönem dizi ve filmlerine düşkün olmamakla birlikte filmdeki balo sahnelerini, oyuncuların konuşma içeriklerindeki nezaketi, bir şeyden bahsederken düz olanı değil de dolambaçlı olanı tercih eden cümleleri hoşuma gitti.
başroldeki erkek karakter beni her ne kadar itmiş olsa da elizabeth’ciğim manzaramı film boyu güzelleştirdi. kitaptan oldukça farklı olmasına rağmen izlenmeyi hak ettiği de ortada elbette.
son sahnede elizabeth’in babasından rıza alırken, babasının seni daha az hak eden biriyle asla evlendirmezdim deyip kızıyla birlikte film boyu ilk ve son kez gülümsemesi gerçekten duygulandırdı. elizabeth’in sevgisini tanımlarken her şeyden önce onunla ne kadar çok birbirlerine benzediklerini, benzer hatalar yaptıklarını kabul etmesi de keza hoş bir sahneydi.
mr. darcy’nin evindeki heykeller muazzam detaylarla kaplıydı. kamera zoom yaptıkça ben de yaklaştırdım sahneyi iyice. pardon ev demişim, bilmiyorum oranın adı ne tam olarak.
yine de baş kadın karakteri, mr. darcy’e yakıştırmama sebepleri ve insanların cümleleri, yine mr. darcy’nin kız hakkındaki düşünceleri sonrasında kıza aşık bile olsa çok gurur kırıcıydı. biri beni hatta ailemi bu kadar ezikledikten sonra sevgisi için paralansa bile dönüp bakmazdım gibi geliyor. elizabeth sana baktı da yetmedi yani, allah allah.
neyse, yine böyle sırıtkan bırakan bir sona sahip filmi bitiriverdim. o salıncaktan istiyorum ayrıca, gelecekteki evimin bahçesine. *
devamını gör...
"aşk ve gurur (film)" ile benzer başlıklar
aşk ve gurur
32