orijinal adı: pride and prejudice
yazar: jane austen
yayım yılı: 1813
adı dilimize gurur ve önyargı şeklinde de çevrilmiş ve taşrada yaşayan bir genç kız olan elizabeth bennet ile soylu ve zengin bir aileden gelen fitzwilliam darcy arasındaki farklılıkları, mücadeleyi ve aşkı anlatan romandır.
yazar: jane austen
yayım yılı: 1813
adı dilimize gurur ve önyargı şeklinde de çevrilmiş ve taşrada yaşayan bir genç kız olan elizabeth bennet ile soylu ve zengin bir aileden gelen fitzwilliam darcy arasındaki farklılıkları, mücadeleyi ve aşkı anlatan romandır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "gevheri" tarafından 04.06.2021 18:02 tarihinde açılmıştır.
1.
orijinal adı gurur ve önyargı olan, iki insanın ancak gurur ve önyargılarını kırabildikleri zaman birbirlerine yaklaşabileceklerini anlatan, jane austen tarafından on sekizinci yüzyıl britanya coğrafyasında yazılan, benim için yeri çok ayrı olan kitaptır.
--- alıntı ---
18. yüzyılın sonlarına doğru ingiltere'nin küçük bir kasabasında, taşralı bir beyefendi ve korumacı bir baba olan mr. bennet ve onun aklı havada karısı mrs. bennet'ın beş kızının iyi birer evlilik yapmak dışında hayatta başka bir seçenekleri yoktur. fakat kardeşlerden elizabeth kent soylusu, züppe ama bir o kadar da kendini içindeki zindanlara hapsetmiş olan mr. darcy ile yolları kesiştiğinde kaderine başkaldırarak tarihin en büyük aşklarından birinin yazılmasını sağlayacaktır.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
18. yüzyılın sonlarına doğru ingiltere'nin küçük bir kasabasında, taşralı bir beyefendi ve korumacı bir baba olan mr. bennet ve onun aklı havada karısı mrs. bennet'ın beş kızının iyi birer evlilik yapmak dışında hayatta başka bir seçenekleri yoktur. fakat kardeşlerden elizabeth kent soylusu, züppe ama bir o kadar da kendini içindeki zindanlara hapsetmiş olan mr. darcy ile yolları kesiştiğinde kaderine başkaldırarak tarihin en büyük aşklarından birinin yazılmasını sağlayacaktır.
--- alıntı ---
devamını gör...
2.
türkçeye aşk ve gurur, gurur ve önyargı gibi isimlerle çevrilen bir jane austen romanı.
pride and prejudice hakkında ingilizce olarak kendini sınamak isteyeceklerin ilgisini çekebilir diyerek, buyrun bbc'den bir link: (ben testi geçemedim.)
quiz
pride and prejudice hakkında ingilizce olarak kendini sınamak isteyeceklerin ilgisini çekebilir diyerek, buyrun bbc'den bir link: (ben testi geçemedim.)
quiz
devamını gör...
3.
1813 yılında yayımlanan kitap bir aşk romanı olmasının yanısıra dönemin izlerini ve ingiltere'deki sosyal sınıf farkını, kadının yerini ve miras düzenlemelerindeki adeletsizlikleri de göz önüne seren bir kitaptır.
kadınlar hakkındaki yorumlar yer yer insana rahatsızlık verse de kadının toplumdaki yerini çıplak bir gerçeklik ile görmemize ve gelişimine de tanıklık etmemizi sağlıyor.
romanın belirli kısımlarında anlatıcı formatının dışına çıkılması ve okur için kaleme alındığını belli eden cümleler ile teknik açıdan kusurlu bir kurgu olmasını ise roman türünün yeni yeni geliştiği bir dönemde yazılmış olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. bunun yanında kitap oldukça akıcı ve okuru sıkmayan bir üslupla kaleme alınmıştır.
entelektüellik, ahlak, dürüstlük, adalet gibi kavramlar satır aralarında okura verilmek istenmiş; 'doğru ve yanlış' karakterler üzerinden aktarılmıştır.
iki yüz yıllık bir geçmişe sahip olan kitap defalarca basılmış, dizi ve filmi de birçok kez çekilmiştir.
kitapta gözüme tarazlı gelen bir bölümü de aşağıya bırakıyorum.
burada size derbyshire beldesini anlatacak
ve yolcularımızın gördüğü oxford, blenheim,
birmingham, warwick, kenelworth gibi ünlü
yerleri ince ince sayıp dökecek değiliz. bizi
şimdilik tek ilgilendiren yer derbyshire’ın ufak
bir köşesidir. yolcularımız, görüp gezilecek
bütün önemli yerleri gezdikten sonra, bayan
gardiner’ın bir zamanlar oturmuş olduğu
küçük lambton kentine yollandılar. ve
elizabeth, pemberley malikânesi’nin de
lambton’dan altı yedi kilometre uzakta
olduğunu yengesinden öğrendi. pemberley,
yollarının üzerinde olmamakla birlikte pek de
sapa sayılmazmış. o akşam, ertesi günlerini
tasarlarlarken bayan gardiner, pemberley’yi
gene görmek istediğini söyledi. bay gardiner de
buna razı olduğunu bildirince elizabeth’e
başvurdular. yengesi, “adını bu kadar
duyduğun bir yeri görmek istemez misin,
güzelim?” diye sordu. “hele birçok tanıdığının
yakından bildiği bir yeri. dostumuz wickham
orada büyümüş, biliyorsun.”
kadınlar hakkındaki yorumlar yer yer insana rahatsızlık verse de kadının toplumdaki yerini çıplak bir gerçeklik ile görmemize ve gelişimine de tanıklık etmemizi sağlıyor.
romanın belirli kısımlarında anlatıcı formatının dışına çıkılması ve okur için kaleme alındığını belli eden cümleler ile teknik açıdan kusurlu bir kurgu olmasını ise roman türünün yeni yeni geliştiği bir dönemde yazılmış olmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. bunun yanında kitap oldukça akıcı ve okuru sıkmayan bir üslupla kaleme alınmıştır.
entelektüellik, ahlak, dürüstlük, adalet gibi kavramlar satır aralarında okura verilmek istenmiş; 'doğru ve yanlış' karakterler üzerinden aktarılmıştır.
iki yüz yıllık bir geçmişe sahip olan kitap defalarca basılmış, dizi ve filmi de birçok kez çekilmiştir.
kitapta gözüme tarazlı gelen bir bölümü de aşağıya bırakıyorum.
burada size derbyshire beldesini anlatacak
ve yolcularımızın gördüğü oxford, blenheim,
birmingham, warwick, kenelworth gibi ünlü
yerleri ince ince sayıp dökecek değiliz. bizi
şimdilik tek ilgilendiren yer derbyshire’ın ufak
bir köşesidir. yolcularımız, görüp gezilecek
bütün önemli yerleri gezdikten sonra, bayan
gardiner’ın bir zamanlar oturmuş olduğu
küçük lambton kentine yollandılar. ve
elizabeth, pemberley malikânesi’nin de
lambton’dan altı yedi kilometre uzakta
olduğunu yengesinden öğrendi. pemberley,
yollarının üzerinde olmamakla birlikte pek de
sapa sayılmazmış. o akşam, ertesi günlerini
tasarlarlarken bayan gardiner, pemberley’yi
gene görmek istediğini söyledi. bay gardiner de
buna razı olduğunu bildirince elizabeth’e
başvurdular. yengesi, “adını bu kadar
duyduğun bir yeri görmek istemez misin,
güzelim?” diye sordu. “hele birçok tanıdığının
yakından bildiği bir yeri. dostumuz wickham
orada büyümüş, biliyorsun.”
devamını gör...
4.
gurur ve önyargı (bazı yayınlarda aşk ve gurur diye geçer) ingiliz yazar jane austen 'in ikinci romandır.bir aşk romanı olarak geçen fakat arka planda dönem ve sistem eleştirisi yapan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine değinen bir klasiktir. aynı zamanda iki gençten birinin gurur'u diğerininde ön yargısıyla sınanmasına birbirleriyle tatlı sert çatışmasına şahit oluruz. herkes'in kendinden bir parça bulabileceği eserdir. başlarda sıksada ben okunmaya değer buldum.
devamını gör...
5.
ingiliz edebiyatı'nın baş yapıtlarından biri olan gurur ve önyargı ilk olarak 'first ımpressions' (ilk izlenimler) olarak yayınlanmış, daha sonları gurur ve önyargı adıyla devam etmiştir.
kitap sadece aşk romanı değil, aynı zamanda toplumsal sınıf ayrımcılığı, dönemin kadın hakları gibi konuları da içeriyor. jane austen'in sade ve akıcı diliyle kolaylıkla okunacak türden olsa da konunun sadece 'evlilik' üzerine olması beni biraz sıktı.
bennet ailesinin beş kızı vardır. anneleri olan mrs. bennet; patavatsız, kızlarına koca bulamazsa ortada kalacakları düşünüp endişelenen bir anne. çünkü kocası öldükten sonra, ipotekli olan evleri kızlarına miras kalmayacak.
mr. bennet ise karısının tam aksine ağırbaşlı, çok konuşmayan, zaman zaman muzip cevapları ile güldüren bir karakter. en büyük kızları olan jane aynı zamanda en güzel ve her şeyi iyi yanıyla düşünen bir kız. ikinci kızları elizabeth ise gözlem yapmayı seven, bazen açık sözlü olmasının bedelini acı şekilde ödeyen biri. lydia ise kız kardeşlerin en küçüğü ve en şımarığı.
bennet ailesi, yeni komşuları olan bingley ailesi ile baloda karşılaşır, kızlarını mr. bingley ve mr. darcy ile tanıştırır. mr. bingley; güleryüzlü biri iken mr. darcy soğuk ve ciddi biridir.
mr. bingley, tam iki kez miss jane ile dans eder. bu büyük bir olaydır. ancak aralarında büyük bir sınıf farkı olduğu için mr. bingley'in ailesi tarafından hoş karşılanmaz. zaman içinde herkesin kafasında oluşan önyargılar kırılır. aşk, gurur tanımaz. mr. bingley ile miss jane, mr. darcy ile miss elizabeth evlenirler.
aslında hikayenin ana fikri olarak "aşkta gurur olmaz" veya "en büyük aşklar nefretle başlar" demek yanlış olmaz.
''gurur,'' diye gözlemde bulundu mary her zamanki gibi fikirlerinin sağlamlığıyla övünç duyarak, ''bence çok yaygın bir kusurdur. okuduğum onca şeyden sonra şuna inandım ki gerçekten çok yaygın; insan doğası gurura bilhassa eğilimli; o ya da bu gerçek veya hayali bir özellikten ötürü kendinden memnuniyet duymayan pek az kişi vardır. gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. insan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize.''
kitap sadece aşk romanı değil, aynı zamanda toplumsal sınıf ayrımcılığı, dönemin kadın hakları gibi konuları da içeriyor. jane austen'in sade ve akıcı diliyle kolaylıkla okunacak türden olsa da konunun sadece 'evlilik' üzerine olması beni biraz sıktı.
bennet ailesinin beş kızı vardır. anneleri olan mrs. bennet; patavatsız, kızlarına koca bulamazsa ortada kalacakları düşünüp endişelenen bir anne. çünkü kocası öldükten sonra, ipotekli olan evleri kızlarına miras kalmayacak.
mr. bennet ise karısının tam aksine ağırbaşlı, çok konuşmayan, zaman zaman muzip cevapları ile güldüren bir karakter. en büyük kızları olan jane aynı zamanda en güzel ve her şeyi iyi yanıyla düşünen bir kız. ikinci kızları elizabeth ise gözlem yapmayı seven, bazen açık sözlü olmasının bedelini acı şekilde ödeyen biri. lydia ise kız kardeşlerin en küçüğü ve en şımarığı.
bennet ailesi, yeni komşuları olan bingley ailesi ile baloda karşılaşır, kızlarını mr. bingley ve mr. darcy ile tanıştırır. mr. bingley; güleryüzlü biri iken mr. darcy soğuk ve ciddi biridir.
mr. bingley, tam iki kez miss jane ile dans eder. bu büyük bir olaydır. ancak aralarında büyük bir sınıf farkı olduğu için mr. bingley'in ailesi tarafından hoş karşılanmaz. zaman içinde herkesin kafasında oluşan önyargılar kırılır. aşk, gurur tanımaz. mr. bingley ile miss jane, mr. darcy ile miss elizabeth evlenirler.
aslında hikayenin ana fikri olarak "aşkta gurur olmaz" veya "en büyük aşklar nefretle başlar" demek yanlış olmaz.
''gurur,'' diye gözlemde bulundu mary her zamanki gibi fikirlerinin sağlamlığıyla övünç duyarak, ''bence çok yaygın bir kusurdur. okuduğum onca şeyden sonra şuna inandım ki gerçekten çok yaygın; insan doğası gurura bilhassa eğilimli; o ya da bu gerçek veya hayali bir özellikten ötürü kendinden memnuniyet duymayan pek az kişi vardır. gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. insan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir. gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize.''
devamını gör...
6.
tam tarihini bilmemekle birlikte bunun tahminim 80 lerde yapılan bir dizisi vardı eskiden tv de denk gelirdi akşam saatleri..insana çay yanında çikolatalı kurabiye huzuru veren o yapımlardandi. ardından tabak suratlı keira knightley nin başrolde mrs elizabeth rolünü oynadığı bir filmi çıktı. her zaman ablası jane i daha güzel ve alımlı buluyor olsam da bu filmi defalarca izledim, bir kere harikulade müzikleri var. her ne kadar kendim bu hislere sahip olamamış olsam da, olan kişilerin triplerini analiz etmek enteresan hislere gark ediyor.
aynı zamanda mr darcy i oynayan matthew mcfadyen cuk oturmuştur.
aynı zamanda mr darcy i oynayan matthew mcfadyen cuk oturmuştur.
devamını gör...
7.
şu anda okuduğum kitaptır. 205 sayfa okudum ve kitabın yarısındayım ama sırf yarım kalmasın diye devam ediyorum maalesef. (bkz: kitapları yarım bırakamamak) çok fazla isim varmış gibi geldi bana bu yüzden de bazen kimin kim olduğunu unutup karıştırıyorum. ayrıca kitabın kapağında ön yargı kelimesi bitişik yazılmış. iş bankası kültür yayınları nasıl böyle bir hata yapıyor, diyelim ki yaptı neden 2021 baskısında aynı hatayı yapmaya devam ediyor anlayabilmiş değilim.
ayrıca kitap genel anlamda bir aşk kitabı olsa da benim daha çok sosyal sınıf farkları dikkatimi çekti. kitapta romantik ilişkiler bile temelde para üzerine kuruluyor.
edit: bu tanımı bir süre önce yazıp taslaklara almıştım ve sonrasında maalesef kitabı yarım bıraktım. klasik denilince daha derinlikli bir eser beklemiştim ama o aradığım derinliği bulamadığım için devam edemedim maalesef. bu kitap nasıl oluyor da bu kadar seviliyor ve övülüyor anlayabilmiş değilim.
ayrıca kitap genel anlamda bir aşk kitabı olsa da benim daha çok sosyal sınıf farkları dikkatimi çekti. kitapta romantik ilişkiler bile temelde para üzerine kuruluyor.
edit: bu tanımı bir süre önce yazıp taslaklara almıştım ve sonrasında maalesef kitabı yarım bıraktım. klasik denilince daha derinlikli bir eser beklemiştim ama o aradığım derinliği bulamadığım için devam edemedim maalesef. bu kitap nasıl oluyor da bu kadar seviliyor ve övülüyor anlayabilmiş değilim.
devamını gör...
8.
"aşk ve gurur" türkçeye bu şekilde çevrilen, asıl adı gurur ve önyargı olan jane austen'in en başarılı eseri diyebileceğimiz kitap. kitap aynı zamanda keira knightleyve matthew macfadyen'in baş rolünde olup, neredeyse mükemmel şekilde işlenen bir sinema filmine de sahiptir. filmde tablo gibi görünen sahneler özellikle iki baş rolün duygu dışa vurumu başarılı görünüyor... film bizdeki kitaptan uyarlanan filmler gibi çarpıtılmamış, olabildiğince içeriğe bağlı kalınmış. kitap ve film örtüşüyor diyebiliriz. kitap, romantik kitap sevenler için iyi bir klasik niteliğinde. austen'in, yaşadığı toplumun zihin yapısına, toplumun değerlerine ışık tuttuğunu görebilirsiniz aynı zamanda. içerik olarak, oldukça ince işlenen gurur ve önyargının bayrak değişimini ve nihayet başka bir duyguya dönüşünü görebilirsiniz. antik batı klasikleri basımındaki çevirisi daha akıcı ve anlaşılırdır, tavsiye edilir.
devamını gör...
9.
kitabını okumaya başladığımda karakterlerden bahsederken bir isim, bir soy isim bir başka bir şey kullandıkları için kimin kim olduğunu karıştırdığım ve kitaba adapte olamadığım kitaptır. atıyorum kitapta bir kız var adı ayşe yılmaz olsun bir ayşe diyorlar bir bayan yılmaz diyorlar ama aynı şekilde annesi için de bayan yılmaz diyorlar. o an anneden mi kız kardeşinden mi yoksa kendisinden mi bahsettiğini devamlı karıştırıyordum ben de gidip filmini izledim çokta güzeldi. filmi izledikten sonra kitabı yine anlamadığım için rafa kaldırdım üzgünüm..
devamını gör...
10.
jane austen'ın romanları arasında sivrilmiş ve büyük başarı getirmiş kitabıdır. bence aralarında en iyisi budur, belki biraz da olsa bu kitabın yanına emma yaklaşabilir ama yine de yerinden edemez. kitabı anlatmaya gerek görmüyorum, kendisinin başarısı fazlaca biliniyor zaten. ama benim muzdarip olduğum bir konu vardır ki o da bu kitabın uyarlamalarıdır. bu kadının romanlarının çoğunu okudum ve okuduklarımın da uyarlamalarını izledim. bir tanesi bile mi iyi olmaz yahu? yoksa ben mi gözümde çok büyütüyorum da bu kadar beğenmemezlikten geliyorum, diyorum. ama aşk ve gurur'un izlediğim uyarlamaları beni oyunculuklardan tut da konunun anlatılış biçimine kadar hiçbir yönden tatmin etmiyor. ama sadece bir tane istisna var ki, o da colin firth ve jeniffer ehle'nin birlikte rol aldıkları 95 yapımı dizisi. elizabeth'i oynayan ehle, tam olarak hayal ettiğim soğuk bir ingiliz kadınını canlandırıyor. firth'den bahsetmeye hiç gerek yok zaten, darcy denince aklıma ilk gelen aktördür kendisi. açıkcası izlerken gerçekten tebrik ettiğim tek uyarlamasıydı bu dizi.
devamını gör...
11.
jane austen'in en sevdiğim kitabıdır. arka planda o dönemin ingiltere'sinin sosyolojik yapısını çok güzel bir şekilde ortaya koyarken ön planda çok güzel bir aşk hikayesi okuyoruz. sinemaya mini dizi ve film olarak uyarlanmıştır. benim favorim film ancak her iki yapım da kaliteli.
devamını gör...
12.
adının gurur ve ön yargı olması ama filminin aşk ve gurur diye çekilmesi hatta iş bankasının ön yargıyı birleşik yazması ve can yayınlarının ise kitabı aşk ve gurur diye basması... çok üzücü.
bu, jane austen'a kesinlikle hakarettir. kitapta ön planda olan şey aşk değil; yayınevlerinin ve film yapımcısının bu hataya düşmesi gerçekten komik bir durum. hem siz ne hakla bir kitabın adını keyfi değiştirebiliyorsunuz?
kitabı çok sevmiştim ama pek akıcı değildi, farklı yayınevlerini okuyunca çeviriden kaynaklandığını fark ettim. kitapla film arasında pek bir fark olmaması hoşuma gitti. açıkçası yazarın o dönemlerde güçlü kadın profili çizmesi beni çok etkiliyor...
kitabı okuduktan sonra kendime birçok pay çıkardım; ön yargılı olmamam gerektiğini, gururun bazı konularda yersiz olduğunu ve insanı yaşayabileceği mutluluklardan mahrum ettiğini anladım. ayrıca filmin son sahnesini neden bize uyarlamamışlar anlayamadım. öpüşmelerini izlememizi pek istemediler sanırım...
kitaptaki eleştirileri çok seviyorum; genç bir kadın için düşüncelerinizi açıkça belirtiyorsunuz gibi bir cümle vardı. o dönemin özeti bu kesinlikle. ve tabii ki kız kardeş dayanışması okumak ve izlemek istiyorsanız seveceğinizi düşünüyorum. hem kadınların söz sahibi olması için evliliği bir çözüm olarak görmesi ne acı!
bu, jane austen'a kesinlikle hakarettir. kitapta ön planda olan şey aşk değil; yayınevlerinin ve film yapımcısının bu hataya düşmesi gerçekten komik bir durum. hem siz ne hakla bir kitabın adını keyfi değiştirebiliyorsunuz?
kitabı çok sevmiştim ama pek akıcı değildi, farklı yayınevlerini okuyunca çeviriden kaynaklandığını fark ettim. kitapla film arasında pek bir fark olmaması hoşuma gitti. açıkçası yazarın o dönemlerde güçlü kadın profili çizmesi beni çok etkiliyor...
kitabı okuduktan sonra kendime birçok pay çıkardım; ön yargılı olmamam gerektiğini, gururun bazı konularda yersiz olduğunu ve insanı yaşayabileceği mutluluklardan mahrum ettiğini anladım. ayrıca filmin son sahnesini neden bize uyarlamamışlar anlayamadım. öpüşmelerini izlememizi pek istemediler sanırım...
kitaptaki eleştirileri çok seviyorum; genç bir kadın için düşüncelerinizi açıkça belirtiyorsunuz gibi bir cümle vardı. o dönemin özeti bu kesinlikle. ve tabii ki kız kardeş dayanışması okumak ve izlemek istiyorsanız seveceğinizi düşünüyorum. hem kadınların söz sahibi olması için evliliği bir çözüm olarak görmesi ne acı!
devamını gör...
13.
bu kitabın yeri bende çok ayrıdır. öncelikle yukarıda yazar arkadaşlarımızın bahsettiği kısımları tekrar etmenin aksine kendi düşüncelerimi, hislerimi yazacağımı bilmenizi isterim. yani tabiri caizse biraz fangirl'lük yapacağım. lisenin ilk yıllarında virginia woolf sayesinde jane austen'i tanımıştım. daha sonra şans eseri bu kitabı bir sahafta bulup okumuş ve hayran kalmıştım. o zamana kadar hiç doğru düzgün romantik bir eser tüketmediğimden dolayı gurur ve önyargı resmen benim için büyüleyiciydi. karakterler arasında geçen diyaloglar, birbirleriyle olan ilişkileri bambaşka bir tattı benim için. elizabeth ve darcy benim için o zamana kadar gördüğüm en sağlıklı çift örneğiydi etkilenmemin bir diğer nedeninin de bu olduğunu düşünüyorum. bahsettiğim bu sebeplerle kitabı bu zamana kadar üç kere tekrar tekrar okudum ve iki kere filmini izledim. okuyacak daha başka kitaplarım olmasa gider tekrar okurum. eğer sizde düzgün bir romantik eser tüketmek istiyorsanız gurur ve önyargıyı okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.
devamını gör...
14.
asıl ismi gurur ve önyargı olan kitap. yazıldığı dönemin toplumsal koşullarını, evlilik ve miras meselelerini, yazarın perspektifinden ilişkilerin nasıl olması gerektiğini anlatıyor. kitap oldukça akıcı, sade ve anlaşılır yazılmış. okurken oldukça kolay akıyor. kitap genel olarak fazla gururun ve önyargının nelere yol açabileceği fikri üzerine kurgulanmış. bu temel fikre ek olarak kitabın alt metninde o dönemin miras sistemindeki bozukluklara, bu durumun yol açtığı sorunlara, "namus" denen kavramın o dönemin toplumu için ne kadar önemli olduğuna ve "lekelenmesinin" nelere yol açabileceğine de değiniyor. kitap bir yönüyle klasik romantizm kitabı gibiyken bir yönüyle de o dönemin toplumuna ışık tutan tarihi bir kitap olma özelliğini taşıyor bence. fakat bana göre kitabı asıl önemli yapan bunlar değil, 18. yüzyılda, kadınların kütüphaneye girmelerine bile izin verilmediği zamanlarda kadın bir yazar tarafından yazılmış olması, ayriyeten sadece kadın yazar tarafından yazılması değil, kadın bir yazar ismiyle yayınlanması. (erkek kılığında kitap yayımlayan çok fazla kadın yazar var çünkü.) bu yönüyle kitap ilklerden biri olma özelliğini taşıyor.
okurken ilk başta çok fazla karakter çıksa da karşımıza genel olarak dört karakterin ilişkileri üzerinde duruluyor: elizabeth, darcy, jane ve bingley. bu karakterlerin hepsi tek başlarında kötü bir özelliği temsil ediyorlar:
elizabeth ve darcy kitaba da adını veren gurur ve önyargı özelliklerini ortak olarak temsil ediyorlar. bingley korkaklığı ve kolaylıkla yönlendirilme özelliklerini taşırken jane de duygularını belli etmememin cezasını çekiyor kitapta.
bunların haricinde bu dört karakter her yönüyle mükemmel, dört dörtlük insan profilindeler. kitabın geri kalanındaki baskın karakterler ise birkaç kişi hariç yozlaşmış, ya para avcısı ya evlilik meraklısı ya da kibirli insanlar. karakterler arasında favorim ise kitabın baş karakteri olan elizabeth bennet karakteri. birçok romantizm kitabındaki kadın karakterlerin aksine zeki ve duruşu olan bir karakter olması açısından sevdiğim bir karakter oldu kendisi.
kısacası kitap zaten kolay okunduğu için herkese kolay kolay önerebileceğim bir kitap. o dönemin ingiliz toplumuna, evlilik ve miras meseleleri ile ilgili bilgi edinmek isteyenler de okuyabilir. rahatlıkla tavsiye edebilirim
okurken ilk başta çok fazla karakter çıksa da karşımıza genel olarak dört karakterin ilişkileri üzerinde duruluyor: elizabeth, darcy, jane ve bingley. bu karakterlerin hepsi tek başlarında kötü bir özelliği temsil ediyorlar:
elizabeth ve darcy kitaba da adını veren gurur ve önyargı özelliklerini ortak olarak temsil ediyorlar. bingley korkaklığı ve kolaylıkla yönlendirilme özelliklerini taşırken jane de duygularını belli etmememin cezasını çekiyor kitapta.
kısacası kitap zaten kolay okunduğu için herkese kolay kolay önerebileceğim bir kitap. o dönemin ingiliz toplumuna, evlilik ve miras meseleleri ile ilgili bilgi edinmek isteyenler de okuyabilir. rahatlıkla tavsiye edebilirim
devamını gör...
15.
(bkz: jane austen)' ın orijinal adıyla; gurur ve önyargı adlı romanı.
ingiliz esintilerinin ve cümle yapısının buram buram koktuğu eser. yazar, bu eseri için eleştiri yapmıştır; "bu eser sanırım biraz fazla renkli."
(bkz: darwin)'in en sevdiği yazarın, jane austen olduğu söylenir. nedense bana komik geldi.
ayrıca yazarın en sevdiği kitaba bakınca (bkz: emma) haklı olduğunu da düşünüyorum. emma, diğer kitaplarına bakıldığı zaman hem teknik, hem kurgu anlamında en iyi eseridir. jane austen; imla kurallarından bihaber bir yazardı. gerçekten dil kurallarını neredeyse düzgün kullanmıyordu. bu da ayrıntı olarak dursun.

bu bir orijinal taslaktır, gördüğünüz gibi dümdüz ve noktalama işaretinden bir haber olan yazarımız.
adından da anlaşılacağı üzere; dönemin ingilterisinde kadınların hala arka planda olduğunu unutmayın. erkeklerin sözünün geçtiği bir dönemden bahsediyoruz. zaten kitabın içinde de yer yer bahsediliyor. jane austen, dili ve mizacı sebebiyle; sadeleştirmenin ve anlatmak istenen hikayenin açık açık yapılması gerektiğini savunur. ingiliz ve rus edebiyatı kıyısında; aynı dönemde çıkan bütün eserler; bariz dil ve coğrafya farkını görmek mümkündür.
gerekse betimlemeleri, gerekse süslü cümleleri buram buram ingiliz kültürü kokmaktadır. kitabın konusu, kendisi gibi sadedir; toplumsal sorunları ve baskıları; aşk gibi klişe konuyla maskelemektir. özellikle kadınların çok sevdiği bir eser olmasının sebebi; elbette narin ve asil bir aşkın esintilerini yaşatmasıdır. yer yer verilen mesajlar; yazarıidan otobiyografik ögeler taşır. jane austen, renkli bir kişilikti. gezmeyi çok seven bir insandı. bu çeşitliliği romanlarında da görürüz. karanlık bir çerçevede hikaye yazmayı tercih etmemiştir. ben bunu kişiliğine ve alaycılığına bağlıyorum.
üst kesime olan düşünceleri, alay etmesi ile birlikte dönemin kast sistemine renkli bir eleştiridir. zengin erkek, fakir kadın klişesi kısacası.
konusundan bahsetmeye gerek duymadım; zira neredeyse bütün romanları böyledir. onu usta bir yazar yapan şey ise; kesinlikle alaycılığıdır ve içindekileri olduğu gibi yazma dürtüsüdür. süslemeye ve yoğun bir kelime bombardımanına gerek duymadan hislerini anlatabilmesidir.
ingiliz esintilerinin ve cümle yapısının buram buram koktuğu eser. yazar, bu eseri için eleştiri yapmıştır; "bu eser sanırım biraz fazla renkli."
(bkz: darwin)'in en sevdiği yazarın, jane austen olduğu söylenir. nedense bana komik geldi.
ayrıca yazarın en sevdiği kitaba bakınca (bkz: emma) haklı olduğunu da düşünüyorum. emma, diğer kitaplarına bakıldığı zaman hem teknik, hem kurgu anlamında en iyi eseridir. jane austen; imla kurallarından bihaber bir yazardı. gerçekten dil kurallarını neredeyse düzgün kullanmıyordu. bu da ayrıntı olarak dursun.

bu bir orijinal taslaktır, gördüğünüz gibi dümdüz ve noktalama işaretinden bir haber olan yazarımız.
adından da anlaşılacağı üzere; dönemin ingilterisinde kadınların hala arka planda olduğunu unutmayın. erkeklerin sözünün geçtiği bir dönemden bahsediyoruz. zaten kitabın içinde de yer yer bahsediliyor. jane austen, dili ve mizacı sebebiyle; sadeleştirmenin ve anlatmak istenen hikayenin açık açık yapılması gerektiğini savunur. ingiliz ve rus edebiyatı kıyısında; aynı dönemde çıkan bütün eserler; bariz dil ve coğrafya farkını görmek mümkündür.
gerekse betimlemeleri, gerekse süslü cümleleri buram buram ingiliz kültürü kokmaktadır. kitabın konusu, kendisi gibi sadedir; toplumsal sorunları ve baskıları; aşk gibi klişe konuyla maskelemektir. özellikle kadınların çok sevdiği bir eser olmasının sebebi; elbette narin ve asil bir aşkın esintilerini yaşatmasıdır. yer yer verilen mesajlar; yazarıidan otobiyografik ögeler taşır. jane austen, renkli bir kişilikti. gezmeyi çok seven bir insandı. bu çeşitliliği romanlarında da görürüz. karanlık bir çerçevede hikaye yazmayı tercih etmemiştir. ben bunu kişiliğine ve alaycılığına bağlıyorum.
üst kesime olan düşünceleri, alay etmesi ile birlikte dönemin kast sistemine renkli bir eleştiridir. zengin erkek, fakir kadın klişesi kısacası.
konusundan bahsetmeye gerek duymadım; zira neredeyse bütün romanları böyledir. onu usta bir yazar yapan şey ise; kesinlikle alaycılığıdır ve içindekileri olduğu gibi yazma dürtüsüdür. süslemeye ve yoğun bir kelime bombardımanına gerek duymadan hislerini anlatabilmesidir.
devamını gör...
16.
sonunda bitti. hastalıktı şu bu derken 10 günde okumuşum bu kitabı.
bir aşk filmi izliyormuş hissi veren çok güzel bir roman. sakin kurguları okumayı sevenler için çok iyi bir tercih olacaktır. mekanlar ve karakterler çok güzel işlenmiş bence. zaten jane austen bu konuda zamanının öncüsü bir yazar.
bu tarz modern romanlarda illa ki çok sinir olduğum, bu ne biçim saçma sapan karakter dediğim birileri olurdu ama bu kitapta yoktu ve en güzel bulduğum özelliği de bu oldu. caroline bingley'den lydia bennet'a kadar herkesin hareketlerinin altındaki mantığı görebildim. yazarın zekasını ve yeteneğini kanıtlayan da budur bence. aynı zamanda bu kurguyu bu kadar gerçekçi ve hayatın içinden yapan da budur. darcy'nin o gururu, elizabeth'in tavırları hepsi o kadar gerçekçi ki zaman zaman bir kitap okuyor gibi değil de dedikodu dinliyor gibi hissediyorsunuz.
elizabeth'in annesinden duyduğu utanç en çok aklımda kalan şeylerden biri oldu. birçok insan için bu tetikleyici, sinirlendirici bir şeydir ama ben sadece hak verebildim. annelerimizi çok seviyoruz, hepsi baş tacı tabii ama bu onların bazen cahil ya da kaba, nerede nasıl davranacağını bilmeyen insanlar olduğu gerçeğini değiştirmiyor maalesef.
şöyle sakin bir aşk hikayesi okumak isteyenler için ideal kitap!
bir aşk filmi izliyormuş hissi veren çok güzel bir roman. sakin kurguları okumayı sevenler için çok iyi bir tercih olacaktır. mekanlar ve karakterler çok güzel işlenmiş bence. zaten jane austen bu konuda zamanının öncüsü bir yazar.
bu tarz modern romanlarda illa ki çok sinir olduğum, bu ne biçim saçma sapan karakter dediğim birileri olurdu ama bu kitapta yoktu ve en güzel bulduğum özelliği de bu oldu. caroline bingley'den lydia bennet'a kadar herkesin hareketlerinin altındaki mantığı görebildim. yazarın zekasını ve yeteneğini kanıtlayan da budur bence. aynı zamanda bu kurguyu bu kadar gerçekçi ve hayatın içinden yapan da budur. darcy'nin o gururu, elizabeth'in tavırları hepsi o kadar gerçekçi ki zaman zaman bir kitap okuyor gibi değil de dedikodu dinliyor gibi hissediyorsunuz.
elizabeth'in annesinden duyduğu utanç en çok aklımda kalan şeylerden biri oldu. birçok insan için bu tetikleyici, sinirlendirici bir şeydir ama ben sadece hak verebildim. annelerimizi çok seviyoruz, hepsi baş tacı tabii ama bu onların bazen cahil ya da kaba, nerede nasıl davranacağını bilmeyen insanlar olduğu gerçeğini değiştirmiyor maalesef.
şöyle sakin bir aşk hikayesi okumak isteyenler için ideal kitap!

devamını gör...
17.
sevgili normal sözlük kitap kulübü ile okuma listesine almamış olsak, asla okumayacağım, merak edip elime almayacağım kitaplardan biriydi. fazla aşk dolu olacağını düşünerek asla yanaşmazdım açıkcası. keza filmini de izlemiş ama pek beğenememiştim. ama nasıl oldu ise, 2 günde bitirdiğim kitaplar arasına giriverdi. dilinin o akıcılığı, merak uyandıran unsurları... ingiliz toplumunun günümüzde olduğu hale gelmeden önceki sınıf ayrımlarını o kadar incelikle anlatılmıştı ki kitapta, elimden bırakasım gelmedi açıkcası. evet önyargıların hoş olmadığını da bir anlamda kendi üzerimde de görmüş oldum. okuyunuz efendim, hiç bir kitap veyahut kişi, ilk sayfasından kendisini tamamen ortaya koyamaz. biraz irdelemek, biraz yakından bakmak, bir kaç sayfa okumak gerekir.
sevgiler jane austen, bize bu kitabı armağan ettiğin için.
sevgiler jane austen, bize bu kitabı armağan ettiğin için.
devamını gör...
18.
pride and prejudice orijinal adlı, jane austen romanı.
normalde gurur ve önyargı anlamına gelmesine rağmen aşk ve gurur olarak türkçe yayına alınmıştır.
1813 yılında basılan kitap, ingiltere'de aynı yıl, ikinci baskısını yapabilecek kadar da beğenilmiş ve tutulmuştur. bunda elbette romanın, klasik romantizmden, realizm akımına geçişin ilk ve net örneklerinden olmasının etkisi büyüktür.
kitap, büyük bir dram değildir. hatta içerik olarak özellikle ingiliz aristokrat tabakada yer alan, yer yer alt tabakaya varan aşk ve hayatın içinden olayların, mizahi bir dille ele alınmasından oluşur. kitap o kadar hayatın içindendir ki tam romantizm başlayacak dediğiniz yerde, çat yine komik bi hadise cereyan eder. gerçekçi bakış açısı için de, jane austen, o kadar çaba sarf etmemiş. muhtemelen kendi çevresinden de alışık olduğu şeyleri yazıp geçmiştir. bu da romanın okunurluğunu artırmış ve onu, zamanının ötesine taşımıştır.
dönemin avrupasını, özellikle ingiltere eksenli avrupa bürokrasisini anlamak adına ve edebiyatta akımların geçiş dönemi eserlerini ve yine geçiş handikaplarını anlamak açısından okunmalıdır diye düşünüyorum. çünkü eser, bizzat yazar jane austen'ın yazarlık serüveni ve kadınların toplumda temsil ettikleri yeri de yansıtır.
normalde gurur ve önyargı anlamına gelmesine rağmen aşk ve gurur olarak türkçe yayına alınmıştır.
1813 yılında basılan kitap, ingiltere'de aynı yıl, ikinci baskısını yapabilecek kadar da beğenilmiş ve tutulmuştur. bunda elbette romanın, klasik romantizmden, realizm akımına geçişin ilk ve net örneklerinden olmasının etkisi büyüktür.
kitap, büyük bir dram değildir. hatta içerik olarak özellikle ingiliz aristokrat tabakada yer alan, yer yer alt tabakaya varan aşk ve hayatın içinden olayların, mizahi bir dille ele alınmasından oluşur. kitap o kadar hayatın içindendir ki tam romantizm başlayacak dediğiniz yerde, çat yine komik bi hadise cereyan eder. gerçekçi bakış açısı için de, jane austen, o kadar çaba sarf etmemiş. muhtemelen kendi çevresinden de alışık olduğu şeyleri yazıp geçmiştir. bu da romanın okunurluğunu artırmış ve onu, zamanının ötesine taşımıştır.
dönemin avrupasını, özellikle ingiltere eksenli avrupa bürokrasisini anlamak adına ve edebiyatta akımların geçiş dönemi eserlerini ve yine geçiş handikaplarını anlamak açısından okunmalıdır diye düşünüyorum. çünkü eser, bizzat yazar jane austen'ın yazarlık serüveni ve kadınların toplumda temsil ettikleri yeri de yansıtır.
devamını gör...
19.
hayırlı geceler sevgili gönül dostları. "bunun da iyice arkaları kalktı" demeyecekseniz ben biraz eleştirmeye geldim.
aşk ve gurur kesinlikle bir film akıcılığında ve hatta film gibi okuyucunun gözünde canlanan, sıkmayan, okuması keyifli, karakterleri ayırt edilebilir, akılda kalıcı, net, anlam karmaşası yaratmayan, karakterlerin kafada oturduğu ve birbirine karışmadığı, kolay bir roman.
dönemin şartları, adetler, gelenek ve görenekler ile ananeler (abart) çok güzel yansıtılmış. anlatılanları garipsemiyor, kültürün bir parçası olduğunu hemencecik kavrıyoruz.
gözünü para ve kızlarını evlendirme hırsı bürümüş cahil bir anne, sevdiğini alamayan aldığını sevemeyen, mutsuzluğunu sivri dili ve alaycılığıyla belli eden ve kızları arasında bariz ayrımcılık yapan bir baba, her biri birbirinden farklı, ikisi hoppa, biri inek, biri babasına çekmiş, öteki kanatsız melek beş tane kız kardeş.
konusu hepimizin malumu. özet geçmeme gerek yok ama özellikle vurgulamak istediğim birkaç nokta var.
- bence elizabeth, darcy'yi hiçbir zaman sevmedi. başlarda zaten nefret ediyordu, tanıdıkça da sevgisi artmadı. ne zaman ki darcylerin malikanesini gördü, bir anda fikri değişti. kitabın bir yerlerinde kendisi de bunu itiraf ediyordu zaten, evine gidince kanım kaynadı diyordu. e bu bildiğin servet avcılığı? evdeki hizmetçilerinin söyledikleri de etkili oldu diyor ama ben birini sevmiyorsam başkasının onun hakkında söylediği sözlerle bir anda sevmeye başlayabilir miyim? asla. bu böyle bir şey değil.
-kızların papaz kuzeninin, kızların babasına yazdığı mektup neydi öyle? sözde destek olmak için yazmış. "sizin için en iyisi kızınızı bir daha eve sokmamanızdır." filan demiş. sana mı soracak koca adam? daha korkuncu, günümüzde hala böyle düşünen insanlar olması.
-elizabeth'in annesinin cahilliği ve boşboğazlığı karşısında utanmasına biraz üzüldüm başlarda ama hemen geçti. ben de elizabeth gibi girdiği her ortamda çatal dillilik yapan bir annem olsa utanırdım herhalde.
ve son olarak:
keşke bu kitabı lise dönemlerimde okusaymışım çünkü o zamanki duygu dünyamla darcy ve elizabeth aşkını göklere çıkarırdım belki. vay be derdim, insanlar ne büyük aşklar yaşıyorlar, belki ben de bir gün yaşarım derdim. ama yok. öte yandan keşke bu kitabı lise dönemlerimde okusaymışım çünkü liseden bu yana o kadar kaliteli kitaplarla, muhteşem kalemlerle, usta yazarlarla tanıştım ki, aşk ve gurur beni doyurmadı. genç kız edebiyatı okurcasına kısa sürede biten, biraz entrikayla sayfaların aktığı ama bittiğinde bana bir katkısını hissedemediğim, bir ingiliz klasiği olarak "okuduklarım" rafında yerini aldı.
aşk ve gurur kesinlikle bir film akıcılığında ve hatta film gibi okuyucunun gözünde canlanan, sıkmayan, okuması keyifli, karakterleri ayırt edilebilir, akılda kalıcı, net, anlam karmaşası yaratmayan, karakterlerin kafada oturduğu ve birbirine karışmadığı, kolay bir roman.
dönemin şartları, adetler, gelenek ve görenekler ile ananeler (abart) çok güzel yansıtılmış. anlatılanları garipsemiyor, kültürün bir parçası olduğunu hemencecik kavrıyoruz.
gözünü para ve kızlarını evlendirme hırsı bürümüş cahil bir anne, sevdiğini alamayan aldığını sevemeyen, mutsuzluğunu sivri dili ve alaycılığıyla belli eden ve kızları arasında bariz ayrımcılık yapan bir baba, her biri birbirinden farklı, ikisi hoppa, biri inek, biri babasına çekmiş, öteki kanatsız melek beş tane kız kardeş.
konusu hepimizin malumu. özet geçmeme gerek yok ama özellikle vurgulamak istediğim birkaç nokta var.
- bence elizabeth, darcy'yi hiçbir zaman sevmedi. başlarda zaten nefret ediyordu, tanıdıkça da sevgisi artmadı. ne zaman ki darcylerin malikanesini gördü, bir anda fikri değişti. kitabın bir yerlerinde kendisi de bunu itiraf ediyordu zaten, evine gidince kanım kaynadı diyordu. e bu bildiğin servet avcılığı? evdeki hizmetçilerinin söyledikleri de etkili oldu diyor ama ben birini sevmiyorsam başkasının onun hakkında söylediği sözlerle bir anda sevmeye başlayabilir miyim? asla. bu böyle bir şey değil.
-kızların papaz kuzeninin, kızların babasına yazdığı mektup neydi öyle? sözde destek olmak için yazmış. "sizin için en iyisi kızınızı bir daha eve sokmamanızdır." filan demiş. sana mı soracak koca adam? daha korkuncu, günümüzde hala böyle düşünen insanlar olması.
-elizabeth'in annesinin cahilliği ve boşboğazlığı karşısında utanmasına biraz üzüldüm başlarda ama hemen geçti. ben de elizabeth gibi girdiği her ortamda çatal dillilik yapan bir annem olsa utanırdım herhalde.
ve son olarak:
keşke bu kitabı lise dönemlerimde okusaymışım çünkü o zamanki duygu dünyamla darcy ve elizabeth aşkını göklere çıkarırdım belki. vay be derdim, insanlar ne büyük aşklar yaşıyorlar, belki ben de bir gün yaşarım derdim. ama yok. öte yandan keşke bu kitabı lise dönemlerimde okusaymışım çünkü liseden bu yana o kadar kaliteli kitaplarla, muhteşem kalemlerle, usta yazarlarla tanıştım ki, aşk ve gurur beni doyurmadı. genç kız edebiyatı okurcasına kısa sürede biten, biraz entrikayla sayfaların aktığı ama bittiğinde bana bir katkısını hissedemediğim, bir ingiliz klasiği olarak "okuduklarım" rafında yerini aldı.
devamını gör...
20.
asıl adı gurur ve önyargı olan ve iki ana karakterinden biri gururu diğeri önyargıyı temsil eden iyi yazılmış bir roman. defalarca televizyona ve sinemaya uyarlanmıştır ancak hiçbiri kitabın verdiği tadı verememektedir.
devamını gör...