1.
vücuttaki ince ve sarı tüylerdir.
divan şiirinde sevgilinin güzellik unsurlarından sayılır. divan şairleri; yazı, satır, güzel yazı, sıra, tüy sınır gibi çeşitli manalara gelen arapça hat kelimesini bu anlam genişliğinden yararlanarak çeşitli sanatlarla kullanmışlardır.
divan şiirinde ayva tüyü dendiğinde; dudak üzeri ve kenarında, yanaklarda ve benlerin olduğu yerde çıkan tüyler anlaşılmalıdır. şairler bunu bazen doğrudan güzellik unsuru olarak bazen de sevgilinin yüzünü gizleyen bir perde ya da fitne alameti olarak kullanır.
şairlere göre sevgilinin yüzünde çıkan bu tüyler güzel kokar bu yüzden şiirlerde; misk, amber, nilüfer, sünbül gibi çiçeklerle birlikte kullanılır.
hat dendiğinde dudakların etrafındaki tüyler kastediliyorsa; dudaklar, bal veya gül suyu olarak, tüyler ise bu bala veya gül suyuna üşüşmüş karıncalar yahut arılar olarak tasavvur edilir.
eğer benin etrafındaki tüyler kastediliyorsa o zaman burada güzellik unsuru bendir ve ayva tüyleri bu kez fitne alâmeti olarak kullanılır. sevgili bene ulaşmak ister ancak güzellik ülkesinin* askerleri olan tüyler âşığın bene ulaşmasına engel olan fitne unsuru olur.
hat bazen de yazı ile ilişkilendirilerek de kullanılır. sevgilinin yüzü, güzelliğiyle kur’an’a ve sevgilinin ayva tüyleri kur’an’ın yazılarına benzetilir.
bâkî, senin kırmızı dudağının kenarında bulunan misk kokulu hattına, kevser ırmağı’ndan beslenen sümbül bile kıyaslanamaz diyerek hem sevgiliyi hem de dilber vasıflarını övmüştür:
hat-ı müşgîn-i leb-i la’lüne mânend olmaz
bulsa ger perveriş-i çeşme-i kevser sünbül
bâkî
divan şiirinde sevgilinin güzellik unsurlarından sayılır. divan şairleri; yazı, satır, güzel yazı, sıra, tüy sınır gibi çeşitli manalara gelen arapça hat kelimesini bu anlam genişliğinden yararlanarak çeşitli sanatlarla kullanmışlardır.
divan şiirinde ayva tüyü dendiğinde; dudak üzeri ve kenarında, yanaklarda ve benlerin olduğu yerde çıkan tüyler anlaşılmalıdır. şairler bunu bazen doğrudan güzellik unsuru olarak bazen de sevgilinin yüzünü gizleyen bir perde ya da fitne alameti olarak kullanır.
şairlere göre sevgilinin yüzünde çıkan bu tüyler güzel kokar bu yüzden şiirlerde; misk, amber, nilüfer, sünbül gibi çiçeklerle birlikte kullanılır.
hat dendiğinde dudakların etrafındaki tüyler kastediliyorsa; dudaklar, bal veya gül suyu olarak, tüyler ise bu bala veya gül suyuna üşüşmüş karıncalar yahut arılar olarak tasavvur edilir.
eğer benin etrafındaki tüyler kastediliyorsa o zaman burada güzellik unsuru bendir ve ayva tüyleri bu kez fitne alâmeti olarak kullanılır. sevgili bene ulaşmak ister ancak güzellik ülkesinin* askerleri olan tüyler âşığın bene ulaşmasına engel olan fitne unsuru olur.
hat bazen de yazı ile ilişkilendirilerek de kullanılır. sevgilinin yüzü, güzelliğiyle kur’an’a ve sevgilinin ayva tüyleri kur’an’ın yazılarına benzetilir.
bâkî, senin kırmızı dudağının kenarında bulunan misk kokulu hattına, kevser ırmağı’ndan beslenen sümbül bile kıyaslanamaz diyerek hem sevgiliyi hem de dilber vasıflarını övmüştür:
hat-ı müşgîn-i leb-i la’lüne mânend olmaz
bulsa ger perveriş-i çeşme-i kevser sünbül
bâkî
devamını gör...