1.
alenen gıcık olma belirtisidir ve sen diye hitap eden kişiye sinir olunmuştur.
ve bu kesinlikle doğrudur.*
ve bu kesinlikle doğrudur.*
devamını gör...
2.
satış danışmanı olduğum dönemde sıklıkla karşılaştığım sarışın kadınların genel eylemidir.
devamını gör...
3.
sensiiiiiiiiiiin yapıştırr....
buna takılıyosan statüb aşağılardadır.
buna takılıyosan statüb aşağılardadır.
devamını gör...
4.
ortam değiştirme hızı yüksek olunca ne yazık ki karıştırılabiliyor. özellikle akıl başka bir yerdeyse "ne dedim ben" sorgusu bile çok sonralarda yapılıyor.
devamını gör...
5.
sen ve siz diye konuşulacak insanlar statüden daha ziyade ilişkiyle alakalı. siz diye hitap etmesi gereken bir insana sen,canım cicim diyen kişi bence sınırlarla alakalı bir problem yaşıyordur karşı tarafın bunu hatırlatması gayet doğaldır.kompleksli olan böyle bir durumda bana göre kafasında dengeyi sağlamaya çalışarak sen diyendir.
devamını gör...
6.
dayımın ooolu mu diyim?
devamını gör...
7.
akademik bir ortamda duyulması muhtemel olan cümle.
devamını gör...
8.
hangi ortamda, kime ve nasıl bir vurguyla söylendiğine göre ardındaki bağlam değişen söz.
aşağılama, mesafe koyma, yenilen golü kaleden çıkarma, yalnızca yaş farkından dolayı saygı bekleme vs. gibi bir çok anlam çıkarılabilir.
türkçemiz kelimelerden çok vurgularla duygu aktarımı yapılan bir dil.
aşağılama, mesafe koyma, yenilen golü kaleden çıkarma, yalnızca yaş farkından dolayı saygı bekleme vs. gibi bir çok anlam çıkarılabilir.
türkçemiz kelimelerden çok vurgularla duygu aktarımı yapılan bir dil.
devamını gör...
9.
insanlara siz diyerek hitap etmek eskiden anne babalarımız tarafından verilen eğitimin önemli bir başlığıydı. şimdi ne o ebeveynler kaldı, ne de o çocuklar. dolayısıyla artık birçok insan bu konuda bilgi sahibi değil ve kimlere siz denmesi gerektiğini bilmiyor. bana sen diye hitap edenlerin çoğu bu durumda olduğu için çok da mesele etmiyorum. ama karşımdaki kişinin bana kasten, küçümseme veya tahakküm kurma niyetiyle sen dediğini hissettiğim an, birader şimdi beni dinle der, konuya girerim.
devamını gör...
10.
bir cümle.
hiç eğip bükmeye gerek yok; bazı insanlara "sen" diye hitap edilmez. bu bir görgü kuralıdır. bir kişi sizinle, kendisine sen demenize izin verecek samimiyet kurmayı istemiyor olabilir. buna hakkı da vardır. tanımadığınız bir insana "saygı duymak zorunda değilim sana" diyemezsiniz.
okulda hocalarınıza genel olarak nasıl hitap ediyorsunuz? mesela 70 yaşındaki bir hocanızla senli benli oluyor musunuz? iş yerinde, çalışma saatleri içinde patronunuza, başkalarının yanında senli benli konuşuyor musunuz? müşterilerinizle peki? eğer bunları yapmıyorsanız, tanımadığınız herhangi biriyle de o şekilde konuşmamanız gerekir çünkü kabul etmeseniz de bu bir saygı belirtisidir.
saygıyı zorla kazanmak farklı bir konu. kişi sizden büyüktür mesela ama sizinle saygısızca konuşuyordur, o zaman evet, ona saygı duymak gibi bir mecburiyetiniz olmaz. fakat mesela burada, yani sözlükte, ilk kez mesaj attığınız birine "sen" diye hitap etmenizden herkes hoşlanmayabilir.
sonuçta iki kelime de 3 harfli. parmaklarınız yorulmaz, değil mi? *
hiç eğip bükmeye gerek yok; bazı insanlara "sen" diye hitap edilmez. bu bir görgü kuralıdır. bir kişi sizinle, kendisine sen demenize izin verecek samimiyet kurmayı istemiyor olabilir. buna hakkı da vardır. tanımadığınız bir insana "saygı duymak zorunda değilim sana" diyemezsiniz.
okulda hocalarınıza genel olarak nasıl hitap ediyorsunuz? mesela 70 yaşındaki bir hocanızla senli benli oluyor musunuz? iş yerinde, çalışma saatleri içinde patronunuza, başkalarının yanında senli benli konuşuyor musunuz? müşterilerinizle peki? eğer bunları yapmıyorsanız, tanımadığınız herhangi biriyle de o şekilde konuşmamanız gerekir çünkü kabul etmeseniz de bu bir saygı belirtisidir.
saygıyı zorla kazanmak farklı bir konu. kişi sizden büyüktür mesela ama sizinle saygısızca konuşuyordur, o zaman evet, ona saygı duymak gibi bir mecburiyetiniz olmaz. fakat mesela burada, yani sözlükte, ilk kez mesaj attığınız birine "sen" diye hitap etmenizden herkes hoşlanmayabilir.
sonuçta iki kelime de 3 harfli. parmaklarınız yorulmaz, değil mi? *
devamını gör...
11.
(bkz: sen kimsin ya)
devamını gör...
12.
ıddia ediyorum, bu ülkenin en az yarısı, sen ve siz arasındaki ilişkiyi, farkı bilmiyor.
bu, içinde bulunulan sosyo-kültürel yapı, eğitim, sahip olunan ekonomik imkanlar, kişinin kişilik özellikleri gibi bir çok sebebe bağlı.
güya buralar okumuş, egitimli insanların takıldığı yerler,
birebir özel mesajdan iletişim kurduğum bir çok yazarın da , sen diye hitap ettiğine şahit oluyorum .
bilinçli veya bilmeden, yapılan bir durum bu .
örnegin arada bir anlaşmazlık varsa , kişiler meseleyi bilinçli olarak 'sen' boyutuna eviriveriyor, bu bilinçli yapılan bir eylem.
bilmeden yapanlar için, 'öğrensinler' demekten başka birsey kalmıyor.
bu, içinde bulunulan sosyo-kültürel yapı, eğitim, sahip olunan ekonomik imkanlar, kişinin kişilik özellikleri gibi bir çok sebebe bağlı.
güya buralar okumuş, egitimli insanların takıldığı yerler,
birebir özel mesajdan iletişim kurduğum bir çok yazarın da , sen diye hitap ettiğine şahit oluyorum .
bilinçli veya bilmeden, yapılan bir durum bu .
örnegin arada bir anlaşmazlık varsa , kişiler meseleyi bilinçli olarak 'sen' boyutuna eviriveriyor, bu bilinçli yapılan bir eylem.
bilmeden yapanlar için, 'öğrensinler' demekten başka birsey kalmıyor.
devamını gör...
13.
teknik açıdan ve bildiğim kadarıyla da hukuken ikinci tekil şahıs ile ifade etmenin hiç bir sakıncası olmadığı halde, ifade edilen kişinin rahatsız olduğu durum.
hiç ölmeyecekmiş gibi ve kendimizi çok önemli kişiler gibi görüp, karşımızdaki küçüğü* veya aşağı meslekteki kişileri* kendimizden alçakta görüp onları küçümsemek ile alakalı bir durumdur. tıp doktorunu işletmeciden aşağılık görmek de ayrı bir başlık konusudur. :)
kültürler, bilimsel çalışmaların sonucu değildir. alışkanlıkların aktarılarak gelmesidir. atalarımızdan hangi alışkanlıklar miras kaldı ise onu yapıyor; farklı bir şeyler görünce şaşkınlık geçiriyoruz. eğer atalarımızdan siz değil de herkese ikinci tekil kişi olarak ifade etmeyi alışkanlık haline getirseydik bu hiç sorun olmayacaktı.
peki o zaman hitap şekli "sen" olan kişiye, bize en ufak bir zararı olmasa bile neden sinirleniyoruz?
1. alışkanlık.
2. saygının "siz" ifadesi olduğunu sanıyoruz.
3. aşağılık takıntısı.
iddia ediyorum, çoğumuzda maalesef var bu aşağılık takıntısı. kimse kendine yalan söylemesin, dürüst olsun. markette kasada duran kasiyer bunu da ister misin? dediği zaman çoğunluk rahatsız olacak. fakat kibarca "ister misin?" diye sormuştur.
ama sen kasiyerden üstünsündür. o sadece hizmet eden bir canlıdır. ona kızmaya hakkın vardır. sana saygı duyup "siz" demek zorunda olarak görürsün. bu sadece bir örnek.
mesela yolda yürürken hiç tanımadığınız ve sizden küçük biri ile bir şekilde konuşmanız gerekir ve "sen" diye hitap eder konuşmasında. size hiç bir zararı yokken sinir olursunuz. neden?
kendinizi yeterince değerli hissetmemişsinizdir. belki önemli bir iş yapıyorsunuzdur ama küçücük gördüğünüz ve belkide işi gücü olmayan kişi size "sen" demiştir. gıcık olursunuz. neden?
size hiç bir zararı olmayan, amacı sadece derdini anlatmak olan kişinin sen demesi neden bu kadar sorun oldu ve oluyor?
devasa bir zaman diliminde, adı bile anılmayacak kadar kısa olan hayatlarımızda bunu neden bu kadar önemsiyoruz. üstelik çoğumuz einstein değiliz. buluşlar yapıp dünyayı kurtarmıyoruz. bunları yapan insanların da buna takıldığını sanmıyorum. çünkü kendini kanıtlamış, özgüveni yerinde olan insanın buna takılması pek mantıklı değil(güç ve saygı fetişisti değilse).
yazdıklarım yine çoğunluğun gücüne gidecek farkındayım ama yine de yazıyorum. zaten çoğunluk dediğimiz, alışkanlıkları yani kültürü sorgulamadan uygulan bir insan topluluğu değil mi? kıla, tüye, ota takılmaktan pek fazla ileri gidemiyoruz.
ayrıca "sen" denildikten sonra ne gibi bir zarara uğradığınızı açıklayabilir misiniz? sorusunun cevabını gerçekten çok merak ediyorum.
hiç ölmeyecekmiş gibi ve kendimizi çok önemli kişiler gibi görüp, karşımızdaki küçüğü* veya aşağı meslekteki kişileri* kendimizden alçakta görüp onları küçümsemek ile alakalı bir durumdur. tıp doktorunu işletmeciden aşağılık görmek de ayrı bir başlık konusudur. :)
kültürler, bilimsel çalışmaların sonucu değildir. alışkanlıkların aktarılarak gelmesidir. atalarımızdan hangi alışkanlıklar miras kaldı ise onu yapıyor; farklı bir şeyler görünce şaşkınlık geçiriyoruz. eğer atalarımızdan siz değil de herkese ikinci tekil kişi olarak ifade etmeyi alışkanlık haline getirseydik bu hiç sorun olmayacaktı.
peki o zaman hitap şekli "sen" olan kişiye, bize en ufak bir zararı olmasa bile neden sinirleniyoruz?
1. alışkanlık.
2. saygının "siz" ifadesi olduğunu sanıyoruz.
3. aşağılık takıntısı.
iddia ediyorum, çoğumuzda maalesef var bu aşağılık takıntısı. kimse kendine yalan söylemesin, dürüst olsun. markette kasada duran kasiyer bunu da ister misin? dediği zaman çoğunluk rahatsız olacak. fakat kibarca "ister misin?" diye sormuştur.
ama sen kasiyerden üstünsündür. o sadece hizmet eden bir canlıdır. ona kızmaya hakkın vardır. sana saygı duyup "siz" demek zorunda olarak görürsün. bu sadece bir örnek.
mesela yolda yürürken hiç tanımadığınız ve sizden küçük biri ile bir şekilde konuşmanız gerekir ve "sen" diye hitap eder konuşmasında. size hiç bir zararı yokken sinir olursunuz. neden?
kendinizi yeterince değerli hissetmemişsinizdir. belki önemli bir iş yapıyorsunuzdur ama küçücük gördüğünüz ve belkide işi gücü olmayan kişi size "sen" demiştir. gıcık olursunuz. neden?
size hiç bir zararı olmayan, amacı sadece derdini anlatmak olan kişinin sen demesi neden bu kadar sorun oldu ve oluyor?
devasa bir zaman diliminde, adı bile anılmayacak kadar kısa olan hayatlarımızda bunu neden bu kadar önemsiyoruz. üstelik çoğumuz einstein değiliz. buluşlar yapıp dünyayı kurtarmıyoruz. bunları yapan insanların da buna takıldığını sanmıyorum. çünkü kendini kanıtlamış, özgüveni yerinde olan insanın buna takılması pek mantıklı değil(güç ve saygı fetişisti değilse).
yazdıklarım yine çoğunluğun gücüne gidecek farkındayım ama yine de yazıyorum. zaten çoğunluk dediğimiz, alışkanlıkları yani kültürü sorgulamadan uygulan bir insan topluluğu değil mi? kıla, tüye, ota takılmaktan pek fazla ileri gidemiyoruz.
ayrıca "sen" denildikten sonra ne gibi bir zarara uğradığınızı açıklayabilir misiniz? sorusunun cevabını gerçekten çok merak ediyorum.
devamını gör...
14.
feminist söylemidir net.
devamını gör...
15.
en sevdiğim uyarı türü.
bunu söyleyen, buna kızdığını belli eden kişi tüm kalkanlarını indirmiş ve kontrolü kaybetmiştir istediğiniz gibi davranabilirsiniz kendisine.
bunu söyleyen, buna kızdığını belli eden kişi tüm kalkanlarını indirmiş ve kontrolü kaybetmiştir istediğiniz gibi davranabilirsiniz kendisine.
devamını gör...
16.
konuyu uzun uzun anlatan yazar arkadaşımıza katılmadığımı söylemek istediğim söz.
elbette bu bir kompleks hâlini almış olabiliyor bazı insanlarda, bazıları bu yüzden kafayı yiyebiliyor ancak yazıda fazlaca duygusal bir açıdan yaklaşılmış ve bu sözü söyleyen kişi tamamen kötü niyetliyken sen diyen insan kesinlikle iyi niyetli olarak algılanılmış.
öyle bir şey yok maalesef ve her olay çoğunlukla bağlamıyla değerlendirilmeli. bunun yanında ise, siz bir saygı sözcüğüdür ve insanların karşıdaki kişiden bunu beklemesini bir sorun olarak görmüyorum. takıntılı şekilde üzerine gitmek tartışılabilir bir konu ancak saygıyı siz denilmesine indirmişsiniz demek de biraz yanlış bir açıdan yaklaşmak olaya.
elbette ki siz demek saygının bir parçası ve saygıyla ikisini bağdaştırmam oldukça olağan. ne yapabilirdim ki? söylemlerimiz ve eylemlerimiz bizi oluşturur ve pek çok davranış ya da sözün kültürel bir karşılığı vardır. bu da sosyolojik olarak oldukça olağan bir durum. bu kadar dramatize etmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. farklı algılarda ya da toplumun farklı kesimlerinden insanların bu konudaki tepkileri farklı olabilir elbette ve bunu süzmek ve ona göre hareket etmek de bireyin kendi tercihi ve kişilik yapısıyla ilgili daha çok. kafam yoruldu, nokta.
elbette bu bir kompleks hâlini almış olabiliyor bazı insanlarda, bazıları bu yüzden kafayı yiyebiliyor ancak yazıda fazlaca duygusal bir açıdan yaklaşılmış ve bu sözü söyleyen kişi tamamen kötü niyetliyken sen diyen insan kesinlikle iyi niyetli olarak algılanılmış.
öyle bir şey yok maalesef ve her olay çoğunlukla bağlamıyla değerlendirilmeli. bunun yanında ise, siz bir saygı sözcüğüdür ve insanların karşıdaki kişiden bunu beklemesini bir sorun olarak görmüyorum. takıntılı şekilde üzerine gitmek tartışılabilir bir konu ancak saygıyı siz denilmesine indirmişsiniz demek de biraz yanlış bir açıdan yaklaşmak olaya.
elbette ki siz demek saygının bir parçası ve saygıyla ikisini bağdaştırmam oldukça olağan. ne yapabilirdim ki? söylemlerimiz ve eylemlerimiz bizi oluşturur ve pek çok davranış ya da sözün kültürel bir karşılığı vardır. bu da sosyolojik olarak oldukça olağan bir durum. bu kadar dramatize etmeye gerek olduğunu düşünmüyorum. farklı algılarda ya da toplumun farklı kesimlerinden insanların bu konudaki tepkileri farklı olabilir elbette ve bunu süzmek ve ona göre hareket etmek de bireyin kendi tercihi ve kişilik yapısıyla ilgili daha çok. kafam yoruldu, nokta.
devamını gör...
17.
çelişkili bir söylemdir. kendisine "sen" denilmesini istemeyip, o kişiye de "diyemezsin" şeklinde "sen" demiş oluyor. "diyemezsiniz" demesi gerekir bu durumda. yoksa bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
devamını gör...
18.
senli benli konuşulmasından rahatsız insanın kurmayacağı cümle.
duruma göre "sen" kelimesini vurgulayarak senli benli konuşmaya dalga geçerek başlar ya da sizli bizli konuşmaya devam eder.
her ikisini de yapmışlığım var.
duruma göre "sen" kelimesini vurgulayarak senli benli konuşmaya dalga geçerek başlar ya da sizli bizli konuşmaya devam eder.
her ikisini de yapmışlığım var.
devamını gör...
19.
ne diyem mahmut mu diyem?
devamını gör...
20.
yusuf atılgan satırlarını aklıma getiren başlıktır çok duygusal bir yazarım sanırım.
adınız güler, değil mi? -ben daha sizinkini bilmiyorum. -öğreneceksiniz. bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. ama yapışıp kalıyor ona. onsuz olamıyor. (sustu ve bir sigara yaktı.) bakın şimdi adımdan daha önemli bir şey biliyorsunuz: sigara içtiğimi. işte bir başkası: bütün bu ”siz”ler, ”iz”ler, ”uz”lardan sıkılırım ben. yapmacık bir fazlalık gibi gelir bana. ikinci konuşmamda ‘sen’ diyemiyeceğim biriyle bir daha konuşmam. ne dersin(iz)? -galiba sizi anlıyorum. -yanılıyorsun. ”siz” anlanamaz, ”sen” anlanır. bazı kitaplarda ”sizi seviyorum”u okuyunca gülerim. sanki ”siz” sevilirmiş! ”sen” sevilir değil mi?
adınız güler, değil mi? -ben daha sizinkini bilmiyorum. -öğreneceksiniz. bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. ama yapışıp kalıyor ona. onsuz olamıyor. (sustu ve bir sigara yaktı.) bakın şimdi adımdan daha önemli bir şey biliyorsunuz: sigara içtiğimi. işte bir başkası: bütün bu ”siz”ler, ”iz”ler, ”uz”lardan sıkılırım ben. yapmacık bir fazlalık gibi gelir bana. ikinci konuşmamda ‘sen’ diyemiyeceğim biriyle bir daha konuşmam. ne dersin(iz)? -galiba sizi anlıyorum. -yanılıyorsun. ”siz” anlanamaz, ”sen” anlanır. bazı kitaplarda ”sizi seviyorum”u okuyunca gülerim. sanki ”siz” sevilirmiş! ”sen” sevilir değil mi?
devamını gör...